istikbal
Kayıtlı Kullanıcı
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Müslümanın kalitesi Allah rızasını ne derece güttüğü, ne kadar samimi ve ihlaslı bir çaba içinde olmasıyla anlaşılır. Müminin şahsiyeti de sahip olduğu özellik ve yeteneklerden ziyade, ihlası, Allah'a olan yakınlığı ve salih amellerinin çokluğundan kaynaklanır.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Müslüman, haliyle, yaşadıklarıyla, davranışlarıyla örnek olan insandır. Çünkü, müslüman soyut bir felsefeyi ya da düşünce tarzını değil, hayatının her anına yansıyan bir fikri benimsemiştir. Yemesine, uyumasına, yaşamasına, ölmesine kadar bütün eylemleri seçtiği dinin çerçevesi içindedir. Bu Kuran'da övülen bir mümin özelliğidir.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Bugün, müminin hayatında kilit önem taşıyan ve salih amellerinde en kritik denge unsurunu teşkil eden "en çok" konusunu inceleyeceğiz. Yani Allah'ın rızasının en fazlasını, en çoğunu düşünmek, daha fazla ecir kazandıracak işlere yönelmek, Allah'ın hoşnutluğunu her an en fazla ve en yoğun şekilde kazanabilmek için çaba sarfetmek.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Mümin Allah yolunda "ciddi bir çaba" gösteren kişidir. Bu ciddi çabanın anahtarı ise, Allah rızasının en çoğunu aramaktır. Yani mümin, önünde hepsi de meşru olan birçok seçenek birden bulunmasına rağmen, akıl ve basiretini kullanarak kendisine Allah'ın rızasını en çok kazandıracak olanını seçer. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Allah'ın rızasının en fazlası konusunu incelerken, öncelikle bunun şahsi bir konu olduğunu düşünmek gerekiyor. Herkesin şahsi çabası, gayreti, tefekkürü ve niyeti ile alakalı bir konu... Allah rızasının en fazlasının gözetildiği davranışlar kişinin kendi içindeki hesaplaşmalar (nefsini ezmesi, niyetini doğrultması, ahireti hedeflemesi, vs.) sonucunda meydana çıkar. Kişinin bir hareketi yaparken Allah rızasını ne derece seçtiği, nefsine ne derece pay çıkarmadığı gibi hususlar o kişinin iç dünyasında gerçekleşir.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Dolayısıyla, dışarıdan yaptırımlarla kişinin Allah rızasını gütmesi mümkün değildir. Esas olan, kişinin kendi başına aldığı kararlar sonucunda ahirete yönelik salih amellerde bulunması, Allah'la samimi diyaloğu sonucunda hizmet vermesidir. İşte müminin şahsiyetinin, kalitesinin, Allah'a olan yakınlığının göstergesi budur.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Kuran-ı Kerim, Allah rızası dışında bir anlayış benimseyerek kendi kafasından Allah'ın sistemiyle taban tabana zıt bir yapı uyduranların kurdukları binanın boş ve çürük bir temele dayandığını ve yıkılmaya mahkum olduğunu şöyle ifade ediyor:[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Müslüman, haliyle, yaşadıklarıyla, davranışlarıyla örnek olan insandır. Çünkü, müslüman soyut bir felsefeyi ya da düşünce tarzını değil, hayatının her anına yansıyan bir fikri benimsemiştir. Yemesine, uyumasına, yaşamasına, ölmesine kadar bütün eylemleri seçtiği dinin çerçevesi içindedir. Bu Kuran'da övülen bir mümin özelliğidir.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]"De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi Allah içindir." (Enam Suresi, 162)[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Kuran-ı Kerim ayetlerinde ve Hz. Peygamberimiz'in birçok hadis-i şeriflerinde nefsin sürekli kötülüğü emrettiğini, müminin doğru yolunun üzerine oturan şeytanın verdiği vesveselerle insanı şaşırtmak ve sınamak için varolduğunu görüyoruz. Buna daha önceki yazılarımızda da değinmiştik.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Bugün, müminin hayatında kilit önem taşıyan ve salih amellerinde en kritik denge unsurunu teşkil eden "en çok" konusunu inceleyeceğiz. Yani Allah'ın rızasının en fazlasını, en çoğunu düşünmek, daha fazla ecir kazandıracak işlere yönelmek, Allah'ın hoşnutluğunu her an en fazla ve en yoğun şekilde kazanabilmek için çaba sarfetmek.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Mümin Allah yolunda "ciddi bir çaba" gösteren kişidir. Bu ciddi çabanın anahtarı ise, Allah rızasının en çoğunu aramaktır. Yani mümin, önünde hepsi de meşru olan birçok seçenek birden bulunmasına rağmen, akıl ve basiretini kullanarak kendisine Allah'ın rızasını en çok kazandıracak olanını seçer. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Allah'ın rızasının en fazlası konusunu incelerken, öncelikle bunun şahsi bir konu olduğunu düşünmek gerekiyor. Herkesin şahsi çabası, gayreti, tefekkürü ve niyeti ile alakalı bir konu... Allah rızasının en fazlasının gözetildiği davranışlar kişinin kendi içindeki hesaplaşmalar (nefsini ezmesi, niyetini doğrultması, ahireti hedeflemesi, vs.) sonucunda meydana çıkar. Kişinin bir hareketi yaparken Allah rızasını ne derece seçtiği, nefsine ne derece pay çıkarmadığı gibi hususlar o kişinin iç dünyasında gerçekleşir.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Dolayısıyla, dışarıdan yaptırımlarla kişinin Allah rızasını gütmesi mümkün değildir. Esas olan, kişinin kendi başına aldığı kararlar sonucunda ahirete yönelik salih amellerde bulunması, Allah'la samimi diyaloğu sonucunda hizmet vermesidir. İşte müminin şahsiyetinin, kalitesinin, Allah'a olan yakınlığının göstergesi budur.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Kuran-ı Kerim, Allah rızası dışında bir anlayış benimseyerek kendi kafasından Allah'ın sistemiyle taban tabana zıt bir yapı uyduranların kurdukları binanın boş ve çürük bir temele dayandığını ve yıkılmaya mahkum olduğunu şöyle ifade ediyor:[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]"Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez." (Tevbe Suresi, 109)[/FONT]
alıntı
alıntı