Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ALLAH’IN DOST EDİNDİM DEDİĞİ PEYGAMBER Hz. İBRAHİM (S.A.S) (1 Kullanıcı)

ozgurben

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
37
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
ALLAH’IN DOST EDİNDİM DEDİĞİ PEYGAMBER Hz. İBRAHİM (S.A.S)



Bizim Peygamberimiz için YÜCE RAB’BİMİN kalem suresinin dördüncü ayetinde söylediği ”VE GERÇEKTEN SEN ÇOK BÜYÜK BİR AHLAK ÜZERİNDESİN “ sözlerini her zaman düşünürüm.Bu nasıl bir ahlaktır ki Rab’bim ona sen gerçekten çok büyük bir ahlak üzerindesin demiştir. Ve biz bu ayetin düşündürdüğü karşısında nasıl bir ahlaka sahip olmak için ,ne denli bir çaba harcamalıyız?Harcamalı mıyız.Yoksa amaaaan o peygamber mi demeliyiz. Yoksa elbette ben peygamberin ahlakına ulaşamam ama en güzel ahlak için çaba harcamalıyım mı demeliyiz. Acaba ahlak ne kadar derecelendirilebilir. Biz bu derecelendirmenin neresine koşmalıyız.Hiç koşmayı denedik mi…Yoksa rasgele ,kulaktan dolma bir ahlak bizi katmış önüne de oradan oraya sürüklüyor mu…Hiç ahlakın özünü, aslını ,kendisini düşündük ve araştırdık mı …Sokrat’ın savunmasını olsun okuduk mu.Sokratın değerleri üzerine kafa yorduk mu…Yunusun neden ormandan hep doğru odunları topladığını neye yoralım…Enel hak ile ahlak arasında bir bağ olabilir mi…Herkes torpil yaptırıyor kardeşim ben enayi miyim ile ahlak bağlantılı mıdır…Ahlak nedir , nasıl ahlaklı olunur…
Allah’ın dost edindim dediği Hz. İbrahim nasıl biri idi ki ;Allah ona dostum dedi.

Vallahi bir şeyi sezer gibi oluyorum”Ey İsmail Allah’a yönelmek bedava olmuyor. Bir iyi bir kötü topallayarak da Allah’a varacaksın ama geç olacak , çok geç…”
Bir kere özü sözü doğru biri olman gerek.Bu o kadar kolay mı.Çıkar işin içine girince ne öz kalıyor ne söz. Düşmanlık ,haset,fesat düşünce ve eylemler anında ortaya çıkıyor. Yalancı değiliz diyoruz ama yaşamımızın yalanlarla geçtiğini düşünmek bile istemiyoruz.Neden derseniz,düşününce ne kadar yalancı olduğumuzu anlamaktan korkuyoruz. İster destekleyin ister nefret edin ama inançsız olduğunu varsaysak bile bazı insanlar yalan söylemek yerine kellelerini vermişlerdir. Şimdi ,yalan söyleye söyleye insan hakkını yiyen mi ,yoksa inançsız olsa da inancı için ölen mi doğru insan sayılmalı…
Bir de doğru söylediğine emin olup benliği için yanlış konuşanlar var.Bir Cuma öncesi imamı baskı altında tutan tarikat üyelerinin dedesi vaaz verirken dedi ki ;Bir vakit namazını kaçıranın tuttuğu oruçlardan hiçbiri kabul değildir.Baktım herkes susuyor ,kalkıp bunun yanlış olduğunu söyledim.Dede kıvırma bir yanıt verdi.Namazdan sonra bir tepki aldım,dedi ki ;tamam sen haklısın ama neden camide muhteremi zora soktun.Ayrıca orada talebeler (Tarikatın çocukları )vardı ,onlara kötü örnek oldun.Ya onlar da sormaya başlarlarsa…
Şimdi olayın neresinden tutalım ki.Bir kere tarikatın en önemli mahalle sorumlusunun bir cahil olmasından mı. Yoksa bu cahil kişinin bir dolu insanı aptal sanmasından mı.Yoksa nasıl olsa camide soru soracak çıkamaz,ben istediğimi söylerim diye düşünmesinden mi.Bu adamların yetiştirdiği talebe dedikleri müritlerin sonlarının nasıl hayırlı olabileceğinden mi. Dışarıda tepki veren kişinin ,haklı olduğumu söyledikten sonra haksızı desteklemesinden mi. Camiden çıkarken arkama takdir vuruşları ile gizlice vuran vatandaşın nasıl korkutulduğundan mı. Soru sorulmasından korkan zihniyetten mi.
Bu vaiz inanın ki kendisini Allah’ın görevlendirdiği ve öteki dünyası garanti biri sanıyordur.Kur’an böyleleri için kendilerini göğe yükseliyormuş gibi hissederler diyor.Anlatmak istediğim de bu.Öyle insanlar vardır ki ;Yanlışları doğru kabul ederek yollarına zulüm döşediklerini bilmezler.Ne yazık ki bu zulüm sadece kendilerine zarar vermez çevresini de kirletir.Ne yazık ki bu insanlar açık açık yanlış yapsalar da onları inandıramazsın.Onların cemaatleri vardır ve onlar yanlış yapmazlar.Bir yanıtları mutlaka vardır.
Oysa insan önce egosunu yenmeyi başarmalı . Sonra yaşamında herkesin elinden dilinden belinden emin olduğu kişi olmalı. Güzel düşünüp güzel davranan biri olabilmeli.Sık sık özünü ve sözünü sorgulamalı.
Yani İsmail sen yapmalısın bunları sen…Nisa suresinin 125. ayetini anlamaya çalışarak.

nisa 125. Güzellikler sergileyerek ve özü-sözü doğru bir halde İbrahim'in milletine uyarak yüzünü Allah'a teslim edenden daha güzel dinli kim olabilir! Allah İbrahim'i dost edinmişti.

ismail uysal özden özgür
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt