Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah'ın Affına Dayanıp Emir ve Nehiylerini Yerine Getirmemek (1 Kullanıcı)

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Cahillerin pek çoğu Allah'ın rahmetine, affına ve keremine güvenip emir ve nehiylerine riayet etmemişler. O'nun azabının çetin olduğunu ve günahkârlar güruhundan geri çevrilemeyeceğini unutmuşlardı. Afva güvenen ve günahlarda ısrar eden kimse inatçı ve dikkafalı ahmak bir kabadayı gibidir.
Mâruf Kerhî, "İtaat etmediğinin rahmetini ummak rezillik ve ahmaklıktır" demiştir.
Hasan-ı Basrî'ye "Seni sürekli ağlar görüyorum?" denildi. O "Allah'ın beni bir kenara atıp yüzüme bakmamasından korkuyorum" dedi.
Hasan-ı Basri şöyle derdi:
"Bir takım kimseleri bağışlanma temennileri eğlendirip oyalamış, sonunda bu dünyadan tevbe etmeden gitmişlerdir. Onlar:
'Çünkü biz Rabbimize hüsnü zan besliyoruz' derlerdi. Yalan söylüyorlar; zanları iyi olsaydı amelleri de iyi olurdu."
Bir adam, Hasan-ı Basrî'ye:
"Ey Ebû Saîd! Bizi yüreğimiz ağzımıza gelene kadar korkutan kimselerin sohbetinde bulunmamıza ne dersin?" diye sordu. O:
"Vallahi, seni korkutan kimselerle arkadaşlık yapıp sonunda güvenliğe ulaşman, sana hep güvence veren kimselerle arkadaşlık yapıp sonunda korkularla karşılaşmandan iyidir" dedi.
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
"Vallahi, seni korkutan kimselerle arkadaşlık yapıp sonunda güvenliğe ulaşman, sana hep güvence veren kimselerle arkadaşlık yapıp sonunda korkularla karşılaşmandan iyidir" dedi.

Buhârî ve Müslim'de geçen ve Üsâme b. Zeyd'den rivayet edilen bir hadiste Resûlullah şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet gününde bir kimse getirilip Cehennem'e atılır; bağırsakları karnından dışarı fırlar ve o halinde değirmen çeviren merkep gibi döner. Cehennemdekiler onun yanına toplanırlar ve "Ey filan, bu ne hâl?

Bize iyiliği emreden ve bizi kötülükten nehyeden sen değil miydin?" derler. O da:
"Evet, iyiliği emrederdim, ama onu yapmazdım. Kötülükten nehyederdim de onu kendim yapardım" der.
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Ahmed b. Hanbel, Ebû Râfi'den şöyle rivayet etmiştir:
Rasûlullah kabristandan geçerken :
"Yazık sana" dedi. Ben, bana söylüyor sandım.
"Hayır, bu filanın kabri; onu filan oğullarından zekât alması için göndermiştim. Ondan bir hurma almış. Şu anda ona ateşten bir zırh giydirildi."
Yine Ahmed'in Müsned'inde geçen ve Enes b. Malik kanalıyla rivayet edilen bir hadiste Rasûlullah şöyle buyurdu.
"İsra gecesi dudakları ateşten makasla kırpılan kimseler gördüm. 'Kim bunlar?' diye sordum. Dediler ki:
Ümmetinden dünya ehli-vâiz ve hatipler; insanlara iyiliği emrederler, ama kendilerini unuturlardı."
Aynı kitapta, aynı sahâbiden rivayetle gelen hadiste Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
"Miraç gecesi bakırdan tırnaklarıyla yüz ve göğüslerini tırmalayan kimseleri gördüm. "Ey Cebrail, bunlar kim?" dedim. "Bunlar insanların etini yiyen, namuslarını kirleten kimselerdir" dedi.
Aynı kitapta, aynı sahâbiden şöyle rivayet edilmiştir: Rasûlullah:
"Ey kalpleri evirip çeviren! Kalbimi dinin üzere sabit kıl" duasını çok söylerdi.
Biz "Yâ Rasûlallah! Sana da getirdiğin Kur'an'a da inandık; hâlâ hakkımızda korkuyor musun?" dedik.
"Evet" kalpler Allah'ın iki parmağı arasındadır; onu dilediği gibi evirip çevirir." buyurdu.
Aynı kitapta, aynı sahâbiden yapılan rivayete göre; Rasûlullah Cebrail'e:
*"Mikail'i hiç gülerken görmedim, neden acaba?" diye sordu. Cebrail "O cehennem yaratıldığından bu yana hiç gülmedi" dedi.
Müslim'in yine Enes'ten yaptığı rivayette Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
"Dünyada çok sefa görmüş cehennemlik biri getirilir ve orada bir an bekletilir. Sonra ona "Ey ademoğlu! şimdiye kadar hiçbir iyilik gördün mü, hiçbir nimetle karşılaştın mı?" denir. O "Vallahi hayır ey Rabbim" der. Dünyada en çok sıkıntı çekmiş cennetlik biri de getirilir ve bir anlığına cennete konur. Ona "Ey ademoğlu, şimdiye kadar hiç sıkıntı gördün mü, başına hiç musibet geldi mi?" der. O "Hayır vallahi ey Rabbim, başıma hiçbir kötülük gelmedi, hiçbir sıkıntı görmedim." der.
Ahmed Müsned'de Berrâ b. Âzib'den şöyle rivayet etmiştir:
"Rasûlullah'la birlikte vefat eden bir ensarın cenazesine katıldık, kabrine gittik. Defnedilince Rasûlullah oturdu, biz de oturduk. Sanki başımızda kuşlar uçuşuyordu. Rasûlullah elindeki bir çubukla yeri çizip duruyordu. Birden başını kaldırdı ve iki üç kez "Kabir azabından Allah'a sığının" buyurdu. Sonra şöyle anlattı:
Mü'min bir kul dünyadan ayrılıp ahirete yöneldiği vakit yüzleri güneş gibi parlayan beyaz yüzlü melekler, beraberlerindeki cennetliklerin kefenleri ve cennet tabutlarıyla birlikte gözün görebildiği en uzak noktaya inerler. Sonra ölüm meleği gelerek adamın baş ucuna oturur ve:
"Çık ey mutmain nefis, çık. Allah'tan bir mağfirete ve hoşnutluğa" der. Bunun üzerine nefis (can) suyun akışı gibi akar ve melek onu yakalar. Yakalayınca bir göz açıp kapama süresi bile geçmeden melekler onu yakalayıp o kefene ve o tabuta koyarlar. Ondan, yeryüzünde duyulan en güzel misk kokusu yayılır. Onunla birlikte göğe yükselirler. Her bir melek zümresinin yanından geçerken o melekler bunlara:
"Bu hoş ruh da nedir?" derler. Bunlar:
"Filan oğlu filanın ruhudur" derler. Ve onu en güzel adlarla anarlar."
Her gökteki cenaze törenlerine bir üst göğe en yakın mukarrabin melekleri de katılır. Sonunda ruh yedinci göğe yükselir. Yüce Mevla:
"Kulumun kitabını iliyyûn (=en yüksekler)e yazın ve onu yeryüzüne geri döndürün. Çünkü ben onları ondan yarattım, oraya döndürürüm ve tekrar oradan çıkarırım" buyurur.
Böylece onun ruhu yeryüzüne geri döndürülür. İki melek gelerek yanına oturur.
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Ona: "Rabbin kim?" derler.
O: "Rabbim Allah" der.
"Dinin nedir?" derler,
"Dinim İslâm" der.
"Size gönderilen adam kimdir?" diye sorarlar,
"O (=Muhammed) Allah'ın elçisidir" der.
"Bilgilerin nelerden ibaret?" derler.
"Yüce Allah'ın kitabını okudum, ona inandım, kabul ettim" der.
O orada gökten biri şöyle seslenir:
"Kulum doğru söylüyor. Ona cennetten köşkler verin, cennet giysileri giydirin, ona cennete giden kapıyı açın" Bunun üzerine kişiye cennetin ruhu, nefesi ve güzelliği geliverir, kabri ona bir gözün görebildiği en uzak mesafe kadar genişletilir.
Sonra yanına güzel yüzlü, şık giyimli ve hoş kokulu bir adam gelir ve:
"sana sürür verecek şeyle sevin. Bu, vaad olunduğun gündür" der.
Adam "Kimsin sen? Zira yüzün iyilik getiren bir yüz" diye sorar.
O "Ben senin sâlih amelinim" der. Adam:
"Rabbim, kıyameti kopar, kıyameti kopar ki aileme ve sermayeme kavuşayım." der.
Kâfir kul da dünyadan ayrılıp ahirete yöneldiği vakit gökten gözünün alabildiği her yeri dolduracak kadar kalabalık siyah yüzlü, rahip cübbeli melekler gökten iner ve yöneldiği vakit yanına gökten siyah yüzlü, rahip cübbeli melekler iner ve gözün alabildiği en uzak yere otururlar. Sonra ölüm meleği gelerek başucunu oturur ve:
"Ey pis nefis! Çık, Allah'tan bir öfke ve kızgınlığa" der. Bedenine dalar ve şişin ıslak yünden çekilip çıkartılması gibi onu çıkarıp tutar. Ama melekler bir göz açıp kapama süresi dahi beklemeksizin onu alır ve o rahip cübbesine koyarlar. Oradan yeryüzünde koklanmış en çirkin leş kokusu çıkar. Melekler onu alıp göğe yükseltirler. Yanlarından geçtikleri her melek zümresi bunlara:
"O pis ruh, da neci?" diye sorar.
Onlar: "Filan oğlu filanın ruhu" derler ve dünyada anıldığı en çirkin adları zikrederler. Gök kapılarının ona açılmasını istenir ama açılmaz."
Peygamber sonra:
"Onlara göğün kapıları açılmaz ve deve iğne deliğinden girene dek cennete giremezler." (A'râf, 40) âyetini okudu.
Yüce Allah "Onun defterini siccîn'de (=en alt yer tabakasında) yazın" der ve onun ruhu ortaya fırlatılır."
Yüce Allah şöyle buyurur:
"Her kim Allah'a ortak koşarsa gökten yere düşüp kuşlar tarafından kapılmış veya rüzgar kendisini bir uçurumdan aşağı atmış kimse gibi olur" (Hacc, 31)
Ruhu bedenine döndürülür. Onun yanına iki melek gelip otururlar. Ona:
"Rabbin kim?" diye sorarlar.
"Haah haah, bilmiyorum" der.
"Dinin nedir?" derler.
"Haah haah bilmiyorum" der.
Gökten bir ses yükselir:
"Kulum yalan söyledi. Ona ateşten yataklar serin! Ona cehenneme giden kapıyı açın!" der.
Hemen cehennemin sıcaklığı ve acısı ona ulaşıverir, kabir onu kaburgaları parçalanacak derecede sıkar. Sonra çirkin, kötü giyimli ve pis kokulu bir adam gelir ve:
"Sana acı verecek şey için geldim; müjdeler sana! Bu vaad olunduğun günündür." der.
Kabirdeki: "Kimsin sen? Senin yüzün kötülük getiren bir yüz" der
O: "Ben kötü amelinim" der.
Adam: "Rabbim kıyameti koparma!" diye yalvarır Allah'a.
Ahmed'in bir başka rivayetindeki ifade şöyledir:
"Sonra ona elinde bir dağa vursa onu toprak gibi ufalayacak demir bir çubukla kör, sağır ve dilsiz biri gönderilir. Sonra Allah onu önceki haline getirir. Melek ona öyle bir vuruş vurur ki adam insan ve cinler dışındaki tüm canlıların işiteceği bir sesle çığlık atar. Sonra cehenneme girmesi için bir kapı açılır ve ona ateşten bir yatak serilir".
Yine Müsned'de Berrâ'dan yapılan bir rivayet şöyledir:
"Bir gün Rasûlullah bizimle iken bir kalabalık gördü ve:
"Bunlar niçin toplanmışlar?" dedi.
"Bir kabir kazıyorlar." denildi. Rasûlullah birden irkildi ve arkadaşlarının yanından hızla ayrılıp kabre gitti; dizi üzeri çöktü. Ne yaptığına bakmak için karşı tarafına geçtim. Sakalı, gözyaşıyla yaşarana kadar ağladı. Sonra bize yöneldi ve:
"Ey kardeşlerim! böylesi gün için hepiniz hazırlık yapın" dedi.
Müsned'de Büreyde'den yapılan şu rivayet geçmektedir:
"Rasûlullah bir gün yanımıza geldi ve üç kez "Ey insanlar! Sizinle benim aramdaki alâka neye benzer? biliyor musunuz?" diye seslendi. Oradakiler "Allah ve Rasûlü daha iyi bilir" dediler. Şöyle buyurdu:
"Bu alâka gelecek bir düşmandan korkan kimselerin işine benzer. Bunlar, gözetlesin diye aralarından birisini gönderirler. O düşmanı görür ve haber vermek için onlara doğru koşar. Milleti uyaramadan önce düşmanın onlara ulaşmasından da korku içindedir."
Elbisesiyle işaret ederek:
"Ey insanlar onlar geldiler, (nolur acele edin) ey insanlar geldiler, ey insanlar geldiler" der.
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Müslim Câbir'den Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Her sarhoş edici haramdır. Allah içki içene Tinetülhabâl içtirmeye söz vermiştir."
"Tinetülhabâl nedir?" diye sorulunca Rasûlullah:
"Cehennem ehlinin rakısı -bir rivayette: cehennem ehlinin meyva suyu-" buyurdu.
Müsned'de, Ebû Hüreyre'den Rasûlullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Ben sizin görmediklerinizi görüyor işitmediklerinizi işitiyorum. Gökyüzü inledi, inlemesi de hak oldu. Gökte dört parmaklık bir yer bulunsa mutlaka orada secde eden bir melek vardır. Benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlar, yatakta hanımlarınızdan haz almaz ve dağlara çıkıp Allah'a yalvarırdınız"
Ebû Zer der ki:
"Vallahi dikilen bir ağaç olsaydım".
Müsned'de, Câbir'den şöyle rivayet edilmiştir:
Sa'd b. Muaz vefat ettiğinde Rasûlullah'la birlikte cenazesine gittik. Rasûlullah cenaze namazını kıldıktan sonra elini kabrin üzerine koyup üstünü düzledi. "Sübhânallah" dedi, biz de uzun uzun "sübhânallah" dedik. Sonra tekbir getirdi, bizde tekbir getirdik. Rasûlullah'a (Sallallahu aleyhi ve sellem) "Neden Sübhânallah, Allahu Ekber, dedin?" denilince
"Vallahi kabir bu salih kulunu sıktı, daralttı, sonunda Allah onu rahatlattı, kurtardı" buyurdu.
Sahih-i Buhârî'de Ebû Sa'd'den Rasûlullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Cenaze konulup erkeklerin omuzları üzerinde taşınırken, bu adam salih biriyse "Beni götürün, beni götürün" der. Değilse "Vaah bana, nereye götürüyorsunuz beni?" der. Sesini insan dışında herkes işitir. İnsan da onu işitseydi bayılırdı."
İmam Ahmed, Ebû Ümâme'den (r.a.) Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kıyamet günü güneş bir mil yaklaştırılır, sıcaklığı şu kadar arttırılır, kafalar kazan kaynar gibi kaynar. İnsanlar günahlarının miktarına göre tanınırlar. Kimisinin teri topuğuna, kimisinin ki bacağına, kimisininki göbeğine kadar ulaşır. Kimisini de ter boğar."
 

eren emin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
831
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
kars
ona: "rabbin Kim?" Derler.
O: "rabbim Allah" Der.
"dinin Nedir?" Derler,
"dinim Islâm" Der.
"size Gönderilen Adam Kimdir?" Diye Sorarlar,
"o (=muhammed) Allah'ın Elçisidir" Der.
"bilgilerin Nelerden Ibaret?" Derler.
"yüce Allah'ın Kitabını Okudum, Ona Inandım, Kabul Ettim" Der.
O Orada Gökten Biri şöyle Seslenir:
"kulum Doğru Söylüyor. Ona Cennetten Köşkler Verin, Cennet Giysileri Giydirin, Ona Cennete Giden Kapıyı Açın" Bunun üzerine Kişiye Cennetin Ruhu, Nefesi Ve Güzelliği Geliverir, Kabri Ona Bir Gözün Görebildiği En Uzak Mesafe Kadar Genişletilir.
Sonra Yanına Güzel Yüzlü, şık Giyimli Ve Hoş Kokulu Bir Adam Gelir Ve:
"sana Sürür Verecek şeyle Sevin. Bu, Vaad Olunduğun Gündür" Der.
Adam "kimsin Sen? Zira Yüzün Iyilik Getiren Bir Yüz" Diye Sorar.
O "ben Senin Sâlih Amelinim" Der. Adam:
"rabbim, Kıyameti Kopar, Kıyameti Kopar Ki Aileme Ve Sermayeme Kavuşayım." Der.
Kâfir Kul Da Dünyadan Ayrılıp Ahirete Yöneldiği Vakit Gökten Gözünün Alabildiği Her Yeri Dolduracak Kadar Kalabalık Siyah Yüzlü, Rahip Cübbeli Melekler Gökten Iner Ve Yöneldiği Vakit Yanına Gökten Siyah Yüzlü, Rahip Cübbeli Melekler Iner Ve Gözün Alabildiği En Uzak Yere Otururlar. Sonra ölüm Meleği Gelerek Başucunu Oturur Ve:
"ey Pis Nefis! çık, Allah'tan Bir öfke Ve Kızgınlığa" Der. Bedenine Dalar Ve şişin ıslak Yünden çekilip çıkartılması Gibi Onu çıkarıp Tutar. Ama Melekler Bir Göz Açıp Kapama Süresi Dahi Beklemeksizin Onu Alır Ve O Rahip Cübbesine Koyarlar. Oradan Yeryüzünde Koklanmış En çirkin Leş Kokusu çıkar. Melekler Onu Alıp Göğe Yükseltirler. Yanlarından Geçtikleri Her Melek Zümresi Bunlara:
"o Pis Ruh, Da Neci?" Diye Sorar.
Onlar: "filan Oğlu Filanın Ruhu" Derler Ve Dünyada Anıldığı En çirkin Adları Zikrederler. Gök Kapılarının Ona Açılmasını Istenir Ama Açılmaz."
Peygamber Sonra:
"onlara Göğün Kapıları Açılmaz Ve Deve Iğne Deliğinden Girene Dek Cennete Giremezler." (a'râf, 40) âyetini Okudu.
Yüce Allah "onun Defterini Siccîn'de (=en Alt Yer Tabakasında) Yazın" Der Ve Onun Ruhu Ortaya Fırlatılır."
Yüce Allah şöyle Buyurur:
"her Kim Allah'a Ortak Koşarsa Gökten Yere Düşüp Kuşlar Tarafından Kapılmış Veya Rüzgar Kendisini Bir Uçurumdan Aşağı Atmış Kimse Gibi Olur" (hacc, 31)
Ruhu Bedenine Döndürülür. Onun Yanına Iki Melek Gelip Otururlar. Ona:
"rabbin Kim?" Diye Sorarlar.
"haah Haah, Bilmiyorum" Der.
"dinin Nedir?" Derler.
"haah Haah Bilmiyorum" Der.
Gökten Bir Ses Yükselir:
"kulum Yalan Söyledi. Ona Ateşten Yataklar Serin! Ona Cehenneme Giden Kapıyı Açın!" Der.
Hemen Cehennemin Sıcaklığı Ve Acısı Ona Ulaşıverir, Kabir Onu Kaburgaları Parçalanacak Derecede Sıkar. Sonra çirkin, Kötü Giyimli Ve Pis Kokulu Bir Adam Gelir Ve:
"sana Acı Verecek şey Için Geldim; Müjdeler Sana! Bu Vaad Olunduğun Günündür." Der.
Kabirdeki: "kimsin Sen? Senin Yüzün Kötülük Getiren Bir Yüz" Der
O: "ben Kötü Amelinim" Der.
Adam: "rabbim Kıyameti Koparma!" Diye Yalvarır Allah'a.
Ahmed'in Bir Başka Rivayetindeki Ifade şöyledir:
"sonra Ona Elinde Bir Dağa Vursa Onu Toprak Gibi Ufalayacak Demir Bir çubukla Kör, Sağır Ve Dilsiz Biri Gönderilir. Sonra Allah Onu önceki Haline Getirir. Melek Ona öyle Bir Vuruş Vurur Ki Adam Insan Ve Cinler Dışındaki Tüm Canlıların Işiteceği Bir Sesle çığlık Atar. Sonra Cehenneme Girmesi Için Bir Kapı Açılır Ve Ona Ateşten Bir Yatak Serilir".
Yine Müsned'de Berrâ'dan Yapılan Bir Rivayet şöyledir:
"bir Gün Rasûlullah Bizimle Iken Bir Kalabalık Gördü Ve:
"bunlar Niçin Toplanmışlar?" Dedi.
"bir Kabir Kazıyorlar." Denildi. Rasûlullah Birden Irkildi Ve Arkadaşlarının Yanından Hızla Ayrılıp Kabre Gitti; Dizi üzeri çöktü. Ne Yaptığına Bakmak Için Karşı Tarafına Geçtim. Sakalı, Gözyaşıyla Yaşarana Kadar Ağladı. Sonra Bize Yöneldi Ve:
"ey Kardeşlerim! Böylesi Gün Için Hepiniz Hazırlık Yapın" Dedi.
Müsned'de Büreyde'den Yapılan şu Rivayet Geçmektedir:
"rasûlullah Bir Gün Yanımıza Geldi Ve üç Kez "ey Insanlar! Sizinle Benim Aramdaki Alâka Neye Benzer? Biliyor Musunuz?" Diye Seslendi. Oradakiler "allah Ve Rasûlü Daha Iyi Bilir" Dediler. şöyle Buyurdu:
"bu Alâka Gelecek Bir Düşmandan Korkan Kimselerin Işine Benzer. Bunlar, Gözetlesin Diye Aralarından Birisini Gönderirler. O Düşmanı Görür Ve Haber Vermek Için Onlara Doğru Koşar. Milleti Uyaramadan önce Düşmanın Onlara Ulaşmasından Da Korku Içindedir."
Elbisesiyle Işaret Ederek:
"ey Insanlar Onlar Geldiler, (nolur Acele Edin) Ey Insanlar Geldiler, Ey Insanlar Geldiler" Der.

Paylaşimin Için Allah Razi Olsun Kardeşim Aklimi Başima çağirdi Inşallah Allahin Yolunda Yürümeye Devam Edicem Tüylerim Diken Diken Oldu Nasilda Dalmiş Gidiyorum Dünyaya...... Yüreğine Emeğine Sağlik Kardeşim.... Allah Im Hidayete Doğru Yola Senin Yoluna Erdir Ayirma Bizleri Senin Yolundan.....
 

dinci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2006
Mesajlar
2,686
Tepki puanı
1
Puanları
0
selamün aleyküm emeyine sağlık kardeşim boğazım düyümlendi daha öncedende okumuştum bu konuyu her okuduğumda aynı dehşete düşüyorum her insanın kıyameti öldüyü gün kopar o günün dehşetinden tek bir olan ALLAHA CC sığınırım ondan af diler rahmet ve merhamet isterim
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Allahın affına dayanıp emir ve nehiylerini yerine getirmemek ....?





Rabbın kim? Peygamberin kim? Dinin ne ? Kitabın ne ? Kıblen neresi ?




Rabbin kim?
Peygamberin kim?
Dinin ne?
Kitabın ne?
Kıblen neresi?

Kurtuluşa ereceklerin cevabı: “Rabbim Allah, dinim İslam, kitabım Kur’an, Peygamberim Hz. Muhammed Mustafa (sav), kıblem Kabe” olacaktır.

Rabbin kim?
Bu sualin doğru cevabını tevhid mensupları verecektir. “Rabbim Allah” diyeceklerdir.

Teslis ve ikileme inancına saplanmışlar ve onları hak görenler, ehl–i kitabla amentüde ittifak edenler, papazın–hahamın ilahını benimsediklerinden “Rabbim Allah” diyemezler.
Çünkü Allah, kendini başta İhlas Suresi olmak üzere Kur’an–ı Kerim’de, elçisi Hz. Muhammed (as)‘ın dilinde bizlere anlattı. İsimleri ve sıfatları ile tanıttı. Bunların dışındaki vasıflandırılmadan da münezzehtir. Haktan sonra bâtıla düşenler, hak ile bâtılı karıştıranlar, mürted olup dinden çıkanlar, münafık zümresine dahil olanlar o gün kaybedecektir.

Peygamberin kim?
Nur Dağı’nda vahye muhatap olduğu andan itibaren tüm insanlık için kurtuluş ve rahmet kaynağı Hz. Muhammed Mustafa (sav)’dir. O’na inanmayanları, O’nu kabul etmeyenleri sırat köprüsünden geçirenler, Kelime–i Tevhidden Muhammed’ür Resulüllah’ı çıkartarak teslis ehline rahmet arayanlar, diyalog fitnesi ile takvimlerinde şehadet cümlesinden Hz. Muhammed (sav)’in ismini çıkaranların vay haline! Şefaat–i uzma’dan da mahrum kalacaklardır…

Dinin ne?
Bu soruya, “Dinim İslam” diyecek olanlar, “Allah katında ancak din İslam’dır”(Ali İmran: 191), “Kim İslam’dan başka bir din ararsa ondan asla kabul olunmaz”(Ali İmran: 85) ve “Sizin için din olarak İslam’ı seçtim”(Maide: 3) diyen Kur’an’ın Sahibine gönül kulağı verenler ve inananlardır.
Bizi dünyada ve ahirette kurtaracak olan İslam’dır. İslam, kitabı Kur’an, peygamberi Hz. Muhammed (sav), Rabbi Allah olan dindir.

Kitabın Ne?
Bu soruya, Kur’an’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar edenler, bazı ayetlerinin tarihsel olduğunu bugün geçerli olmadığını söyleyenler, “Ilımlı Kur’an” icat edenler, yazdıkları meallerle Kur’an ayetlerinin açıklamalarına muharref İncil ve Tevrat’tan alıntılar koyanlar, İncil ile namaz kılmaya fetva verenler, papazın duasına amin diyenler “Kitabım Kur’an” diyemezler.
Doğru cevap: Kıblem Kâbe
“Yüzünü Mescid–i Haram’a çevir” emrini alan Peygamberimiz (sav) ashabı ile eda etmekte olduğu öğle namazının farzının son iki rekatını Kâbe’ye doğru yönelerek kıldı. Kim bundan sonra Kudüs’e dönerse, Kâbe yerine Vatikan’da, patrikhanede, Donn kilisesinde kıble ararsa ziyana uğrayacaktır. Donn kilisesi ile Ravza arasına köprü kuranlar Kabe’yi hatırlamayacaktır. “Hz. İbrahim de buluşalım” sloganıyla dinlerarası diyalog fitnesine bulaşanlar Hz. İbrahim makamının etrafında dolanarak tavaf(!) etmeye çalışıyorlar. Tavaf ancak Hz. İbrahim’in de Hz. Muhammed Mustafa’nın da, tüm nebi ve salihlerin de yaptığı gibi Kâbe’nin etrafında dolaşarak yapılır. Müminlerin Kâbesi Beytullahtır. Hacer’ül Evsed’i, Hatim’deki Hz. İsmail ve Hz. Hacer makamını içinde barındırır ve Makam–ı İbrahim de onun yakınındadır.
Bu zikredilen soruların cevapları çok mühimdir. Bunlara sağlam cevap verenler ardından gelen suallere de sağlam cevap vereceklerdir: Cennet haktır, Cehennem haktır, Mizan haktır, Hesap haktır…
Bize sorulacak daha pek çok sorular vardır. Öncelikle bu önemli ilk aşamayı kazanıp kazanmadığımıza bakalım…
Rabbim imanımızı korusun ve istikametten ayırmasın…



( selametle )
 

mustafa11

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
3,063
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
istanbul-maltepe
Web Sitesi
www.mobilyaonarim.com
نعىمة;689347' Alıntı:
Allahın affına dayanıp emir ve nehiylerini yerine getirmemek ....?





Rabbın kim? Peygamberin kim? Dinin ne ? Kitabın ne ? Kıblen neresi ?




Rabbin kim?
Peygamberin kim?
Dinin ne?
Kitabın ne?
Kıblen neresi?

Kurtuluşa ereceklerin cevabı: “Rabbim Allah, dinim İslam, kitabım Kur’an, Peygamberim Hz. Muhammed Mustafa (sav), kıblem Kabe” olacaktır.

Rabbin kim?
Bu sualin doğru cevabını tevhid mensupları verecektir. “Rabbim Allah” diyeceklerdir.

Teslis ve ikileme inancına saplanmışlar ve onları hak görenler, ehl–i kitabla amentüde ittifak edenler, papazın–hahamın ilahını benimsediklerinden “Rabbim Allah” diyemezler.
Çünkü Allah, kendini başta İhlas Suresi olmak üzere Kur’an–ı Kerim’de, elçisi Hz. Muhammed (as)‘ın dilinde bizlere anlattı. İsimleri ve sıfatları ile tanıttı. Bunların dışındaki vasıflandırılmadan da münezzehtir. Haktan sonra bâtıla düşenler, hak ile bâtılı karıştıranlar, mürted olup dinden çıkanlar, münafık zümresine dahil olanlar o gün kaybedecektir.

Peygamberin kim?
Nur Dağı’nda vahye muhatap olduğu andan itibaren tüm insanlık için kurtuluş ve rahmet kaynağı Hz. Muhammed Mustafa (sav)’dir. O’na inanmayanları, O’nu kabul etmeyenleri sırat köprüsünden geçirenler, Kelime–i Tevhidden Muhammed’ür Resulüllah’ı çıkartarak teslis ehline rahmet arayanlar, diyalog fitnesi ile takvimlerinde şehadet cümlesinden Hz. Muhammed (sav)’in ismini çıkaranların vay haline! Şefaat–i uzma’dan da mahrum kalacaklardır…

Dinin ne?
Bu soruya, “Dinim İslam” diyecek olanlar, “Allah katında ancak din İslam’dır”(Ali İmran: 191), “Kim İslam’dan başka bir din ararsa ondan asla kabul olunmaz”(Ali İmran: 85) ve “Sizin için din olarak İslam’ı seçtim”(Maide: 3) diyen Kur’an’ın Sahibine gönül kulağı verenler ve inananlardır.
Bizi dünyada ve ahirette kurtaracak olan İslam’dır. İslam, kitabı Kur’an, peygamberi Hz. Muhammed (sav), Rabbi Allah olan dindir.

Kitabın Ne?
Bu soruya, Kur’an’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar edenler, bazı ayetlerinin tarihsel olduğunu bugün geçerli olmadığını söyleyenler, “Ilımlı Kur’an” icat edenler, yazdıkları meallerle Kur’an ayetlerinin açıklamalarına muharref İncil ve Tevrat’tan alıntılar koyanlar, İncil ile namaz kılmaya fetva verenler, papazın duasına amin diyenler “Kitabım Kur’an” diyemezler.
Doğru cevap: Kıblem Kâbe
“Yüzünü Mescid–i Haram’a çevir” emrini alan Peygamberimiz (sav) ashabı ile eda etmekte olduğu öğle namazının farzının son iki rekatını Kâbe’ye doğru yönelerek kıldı. Kim bundan sonra Kudüs’e dönerse, Kâbe yerine Vatikan’da, patrikhanede, Donn kilisesinde kıble ararsa ziyana uğrayacaktır. Donn kilisesi ile Ravza arasına köprü kuranlar Kabe’yi hatırlamayacaktır. “Hz. İbrahim de buluşalım” sloganıyla dinlerarası diyalog fitnesine bulaşanlar Hz. İbrahim makamının etrafında dolanarak tavaf(!) etmeye çalışıyorlar. Tavaf ancak Hz. İbrahim’in de Hz. Muhammed Mustafa’nın da, tüm nebi ve salihlerin de yaptığı gibi Kâbe’nin etrafında dolaşarak yapılır. Müminlerin Kâbesi Beytullahtır. Hacer’ül Evsed’i, Hatim’deki Hz. İsmail ve Hz. Hacer makamını içinde barındırır ve Makam–ı İbrahim de onun yakınındadır.
Bu zikredilen soruların cevapları çok mühimdir. Bunlara sağlam cevap verenler ardından gelen suallere de sağlam cevap vereceklerdir: Cennet haktır, Cehennem haktır, Mizan haktır, Hesap haktır…
Bize sorulacak daha pek çok sorular vardır. Öncelikle bu önemli ilk aşamayı kazanıp kazanmadığımıza bakalım…
Rabbim imanımızı korusun ve istikametten ayırmasın…


( selametle )

s a kardeşim eline sağlık çok güzel paylaşım
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,204
Tepki puanı
3,575
Puanları
163
Yaş
46
selamün aleyküm.Allah razı olsun.bu saate bu paylaşımı okuyunca birkez daha dünyanın ne kadar boş olduğunu hissetim.şu an hissetklerimi kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum.Rabbim gafletten uyanmayanları uyandırsın inşallah.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt