Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah’a kavuşmayı istemek (1 Kullanıcı)

leilaha99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Eki 2008
Mesajlar
16
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Birgün Allah Resûlü (asm), “Kim Allah’a kavuşmayı isterse, Allah da ona kavuşmak ister. Kim de Allah’a kavuşmayı istemezse, Allah da ona kavuşmak istemez” buyurur.

Ubade bin Samit, “Hiçbirimiz ölümü istemeyiz ya Resûlallah” der.

Gerçekten ölümü istemek demek miydi bu? Kişi ölünce Rabbine kavuşacaktıysa ölüm de istenmeli değil miydi?

Resûlullah (asm) açıklık getirdi: “Sizin anladığınız mânâda değil bu. Mü’min ölüm gelip de Allah’ın rızası, Cenneti ile müjdelendiği zaman Allah’a bir an önce kavuşmak ister. Allah da ona kavuşmak ister. Kâfir ise ölüm gelip çatıp da Allah’ın azabı ve cezasıyla müjdelendiğinde (!) ona kavuşmak istemez. Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.”1

Hayatını, hayatı veren Allah yolunda kullanmış ve vakti gelince emanetini alın akıyla, gönül rahatlığıyla teslim eden bir mü’minin önüne Cennet kapıları açılacaktır. Cennetin onca güzelliği karşısında büyülenen mü’min dünya zindanından—çünkü dünya bütün güzelliğine rağmen Cennetin yanında bir zindan gibi kalmaktadır—kurtulmak, bir an önce Cennete ve Cennette Rabbinin sonsuz cemaline kavuşmak için can atacaktır.

Nasıl can atmaz insan? Öyle bir Cennet ki, Mektûbât’ta denildiği gibi, “Ey insan! Bilir misin, nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun, Otuz İkinci Söz’ün ahirinde denildiği gibi, ‘dünyanın bin sene mes’ûdâne hayatı bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının ve Cennet hayatının dahi bin senesi bir saat rü’yet-i cemâline mukabil gelmeyen bir Cemil-i Zülcelâlin daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun…”2

Dünya, kabir ve ahirete birlikte, bir bütün hâlinde bakabilen insan, ahiretteki o güzelliklere kavuşabilmek için üzerine düşen her türlü fedâkârlığı üstlenmekten geri kalmaz. Bunun yolunun Allah’ın rızasını kazanmaktan geçtiğini çok iyi bilir; Onun emirlerini yerine getirme ve yasaklarından kaçınmada alabildiğine titiz davranır.

Ya kâfir? İnançsızlığı sebebiyle gözüne taktığı küfür gözlüğüyle her şeyi karanlık, çirkin, korkunç ve ürkütücü görerek hayatını zindana çevirmekle kalmaz; kabrini de, ahiretini de Cehenneme çevirir. Dolayısıyla dünyası, ahireti yanında Cennet gibi kaldığı için bu yalancı Cennetinden ayrılmak, ölmek ve Rabbine kavuşmak istemez. Çünkü onun azap ve gazabıyla karşılaşacaktır.

Demek Allah’a kavuşmayı istemek veya istememek imanla ilgili. İmanı kuvvetli olan insan bir an önce Rabbine, Onun ihsanlarına kavuşmak ister.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt