Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah zamandan ve mekandan münezzeh olarak her yerdedir (1 Kullanıcı)

Sertürk Sercan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Tem 2010
Mesajlar
102
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
R0358.jpg
... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir Kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar.O'nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O pek Yücedir pek büyüktür. (Bakara Suresi 255)

Ya da (bunlar) karanlıklar gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır. (Bakara Suresi 19)

(Peki) Onlar Allah'ın gizli tuttuklarını da açığa vurduklarını da bildiğini bilmiyorlar mı? (Bakara Suresi 77)

Kullarım Beni sana soracak olursa muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm.. (Bakara Suresi 186)

Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır.İçinizdekini açığa vursanız da gizleseniz de Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır... (Bakara Suresi 284)
Şüphesiz yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz. (Al-i İmran Suresi 5)
… Eğer siz sabreder ve sakınırsanız onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarını kuşatandır. (Ali İmran Suresi 120)

Onlar insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler. Oysa O kendileri sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri düzenleyip kurarlarken' onlarla beraberdir. Allah yaptıklarını kuşatandır. (Nisa Suresi 108)

Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah herşeyi kuşatandır.(Nisa Suresi 126)

Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır.Vekil olarak Allah yeter. (Nisa Suresi 132)

… Şüphesiz Allah sinelerin özünde olanı bilendir.(Maide Suresi 7)

Göklerde ve yerde Allah O'dur.Gizlinizi ve açığınızı bilir; kazandıklarınızı da bilir. (En'am Suresi 3)

Gaybın anahtarları O'nun Katındadır O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (En'am Suresi 59)

Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder.(En'am Suresi 103)
Onlar bilmiyorlar mı ki elbette Allah onların gizli tuttuklarını da fısıldaştıklarını da biliyor. Gerçekten gaybın bilgisine sahip olandır. (Tevbe Suresi 78)
Senin içinde olduğun herhangi bir durum onun hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki ona (iyice) daldığınızda Biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de daha büyüğü de yoktur ki apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi 61)

… (Yine) Haberiniz olsun; onlar örtülerine büründükleri zaman O gizli tuttuklarını da açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Hud Suresi 5)

Dedi ki: "Ey kavmim sizce benim yakın-çevrem Allah'tan daha mı üstündür ki O'nu arkanızda-unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edindiniz. Şüphesiz benim Rabbim yapmakta olduklarınızı sarıp-kuşatandır." (Hud Suresi 92)

O gaybı da müşahede edileni de bilendir.Pek büyüktür Yücedir. (Ra'd Suresi 9)

Sizden sözü saklı tutan da onu açığa vuran da geceleyin gizlenen de ve gündüzün ortaklıkta gezen de (O'nun Katında bilme bakımından) birdir.(Ra'd Suresi 10)

"Rabbimiz şüphesiz Sen bizim saklı tuttuklarımızı da açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz." (İbrahim Suresi 38)

Hani Biz sana: "Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı insanları denemek için yaptık Kur'an'da lanetlenmiş ağacı da. … (İsra Suresi 60)

 
F

FiSeBiLiLLaH

Allah(c.c.) arşa istiva etmiştir..İstiva malumdur keyfi ise meşhuldür...Bugüne kadar Sahabe,tabiin,etbautaiin ve 4 mezhep imamları dahil(İmam Malik,İmam ahmed,İmam ebu hanife,İmam Şafii)Hiçbir selef imamım müctehidi alimi Allah için o her yerdedir dememiştir..Dİnde sonradan çıkarılan herşey bidattir...
اِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ“ Pâk söz ona yükselir, güzel ameli de O yükseltir”Fatır 35/10
اَمْ اَمِنْتُمْ مَنْ فِى السَّمَاءِ اَنْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا“ Emin mi oldunuz o gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir rüzgar göndermesinden?”Mülk 67/17
ثُمَّ يَعْرُجُ اِلَيْهِ فى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ اَلْفَ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ Sonra bütün bu işler, sizin hesabınıza göre bin yıl tutan bir günde Ona yükselir.Secde 32/5
اِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذى خَلَقَ السَّموَاتِ وَالْاَرْضَ فى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوى عَلَى الْعَرْشِ
“Muhakkak ki. Rabbiniz o Allah Teâlâ'dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine istiva buyurdu.”Yunus 10/3 – Araf 7/54 - Rad 13/2
وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَا هَامَانُ ابْنِ لى صَرْحًا لَعَلّى اَبْلُغُ الْاَسْبَابَ (36) اَسْبَابَ السَّموَاتِ فَاَطَّلِعَ اِلى اِلهِ مُوسى وَاِنّى لَاَظُنُّهُ كَاذِبًا 37
“ Ve Firavun dedi ki: Ey Hâman!. Benim için bir yüksek köşk yap, Belki, ben yollara ulaşırım. Göklerin yollarına ererim de Mûsa'nın Allah'ını görürüm ve şüphe yok ki, ben O'nu bir yalancı sanıyorum.”Mü’min 40/36-37
تَعْرُجُ الْمَلئِكَةُ وَالرُّوحُ اِلَيْهِ فى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسينَ اَلْفَ سَنَةٍ
Melekler ve Rûh, Onun Arşına; miktarı elli bin sene olan bir günde yükselirler.Meariç 70/4
اَلرَّحْمنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوى “Rahman arş’a istiva etti”Taha 20/5
خَلْفِه تَنْزيلٌ مِنْ حَكيمٍ حَميدٍ o (Kur’an) Hakîm ve Hamîd tarafından indirilmiştir.”Fussilet 41/42
سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْاَعْلى “ En üstte olan Rabbini adını tesbih et”A’la 87/1
قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ“Deki: Kur-an’ı Ruhul Kudüs (Cebrail) Rabbinin katında indirmiştir.”Nahl 16/102
يَخَافُونَ رَبَّهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ Üstlerinde olan Rablerinden korkarlar.”Nahl 16/50
KONUYLA İLGİLİ BAZI HADİSİ ŞERİFLER
1-Rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v.) İsra ve Miraç hakkında ashabına haber verdiği hadisi şerifte uzunca geçen olaylardan bahsetmektedir. Ancak konumuzla ilgili olan kısmı:
a) Burak adında bir binit ile göğe yükselmesi ve Cebrail (a.s.) ile birlikte âli makamlara çıkmak üzere merdivene bindirildiğini ve onunla birlikte yükseldiğini sırasıyla dünya semasına, oradan birinci, ikinci, üçüncü derken yedinci kat gökten sonra sidre-i münteheya çıktığını haber vermiştir.
b) Kendisine ikramda bulunulduktan sonra 50 vakit namaz emredildiğini, dönerkende Musa (a.s.)’a uğradığını ve onunda ne ile emrolundun? diye sorduğunu ve kendisinin de 50 vakit namazla emrolundum demesi üzerine Musa (a.s.) “her gün 50 vakit namaza ümmetinin gücü yetmez.” dediğini ve tekrar Rabbine müracaat ettiğini dönüşte tekrar Musa (a.s.)’a uğraması ve bu gelip gitmeler neticesinde namazın 5 vakte indirilmesi hadisesi.
2- “Gökte olanın emini olduğum halde bana güvenmeyecek misiniz? Bana göğün haberleri sabah akşam gelir.”
3-Ey gökte olan Allah, Ey Rabbim, ismin mukaddestir. Emrin ve işin gökte ve yerdedir.Rahmetin göktedir. Onu yere lütfet, günahlarımızı, hatalarımızı bağışla. Sen iyilerin Rabbi; rahmetinden bir rahmet indir. Bu ağrıya şifalardan bir şifa indir.”
4-Allah mahlukatı yaratınca Arş’ın üzerinde yanına konulmuş bir kitaba rahmetim gazabımı geçti yazmıştır.”
5- “Allah haya sahibidir, yüce ve cömerttir. Kul kendisine el açtığı, ellerini göğe kaldırdığı zaman onun elini boş çevirmekten haya eder.”
6- Cabir bin Abdillah (r.a)’den gelen rivayetle veda hutbesinde “Tebliğ ettim mi ?” buyuruyor. Sahabe de evet diyorlardı. Bunun üzerine parmağını göğe kaldırıyor, sonra onlara çeviriyor, Allah’ım şahit ol buyuruyor ve defalarca tekrar ediyordu.”
7-Allah’ın her gece son üçte biri kaldığında dünya semasına indiği, elini açarak var mı bir isteyen?” buyurması
8-Ebû Hüreyre radiya'llâhu anh'den: Şöyle demiştir: Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Her gün) birtakım melâike geceleyin, diğer takım melâike de gündüzün yekdiğeri müteakip size gel(ip içinizde kal)ırlar. Bunlar sabah ile ikindi namazlarında buluştukdan sonra (evvelce) içinizde kalmış olanlar semâya rucu ederler. Rabları (Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri namaz kılmış kullarının) hallerine a'lem iken (yine o meleklere: "Kullarımı ne halde bıraktınız?" diye sorar. Onlar da: "Onları namaz kılarken bıraktık. Nitekim namaz kılarlarken bulmuştuk." cevâbını verirler.
9-“Yazıklar olsun sana Allah’ın ne demek olduğunu bilmiyor musun? Allah’la kullarının hiçbirinden şefaat istenilmez. Allah’ın (c.c.) şanı bundan yücedir. Allah arş’ı üzeredir, işte böyle (diyerek parmaklarını kubbe gibi yaptı)
10-Zeynep (r.a.) Rasulullah’ın diğer hanımlarına karşı övünür ve “sizleri aileniz evlendirdi. Beni ise, yedi göğün yukarısından Allah evlendirdi.” derdi.
11-Süreyc b. En-Numan haber verdi ve dedi ki; Malik b. Enes’i işittim şöyle diyordu: “Allah göktedir. İlmi ise her yerdedir. İlminin olmadığı bir yer yoktur.
12-Ruhun kabzı ile ilgili hadiste “….nihayet Allah’ın bulunduğu göğe o ruhu götürür.”
13- Hz. Peygamber vefat ettiğinde Ebubekir Sıddîk “Ey insanlar! Eğer siz Muhammed’e tapıyorsanız biliniz ki o vefat etmiştir. Yok eğer gökte olan ilaha tapıyorsanız. O vefat etmemiştir” dedi ve sonra da “Muhammed sadece bir peygamberdir ve ondan önce de (nice) peygamberler gelip geçmiştir. Eğer o ölür veya öldürülürse topuklarınız üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim topukları üzerinde geriye dönerse (bilsin ki) o Allah’a hiç bir zarar veremez! Muhakkak Allah şükredenlerin mükafaatını verecektir!”(Âl-imran/144)âyet-i kerimesini okudu.
14- Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem câriye’ye: “Allah nerede” diye sormuş, câriye: "Semâdadır", diye cevap vermiş. Bu sefer: “Ben kimim?” diye sormuş, câriye yine: “Sen Allah’ın Rasûlüsün” deyince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Sen bunu azad et, çünkü o mü’min birisidir”demiştir.
15- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Merhametli olanlara, Rahmân olan Allah Teâlâ da merhamet eder. Dünya ehline merhamet edin ki, semâdaki Rahmân olan Allah Teâlâ da size merhamet etsin.”
BAZI ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ
1- İmam Ebu Hanife Allah ona rahmet etsin şöyle buyurmuştur: “Her kim, Rabbim gökte mi yoksa yerde midir? bilmiyorum’ derse kâfir olur."
Yine: ‘O, arşının üzerindedir. Fakat arş gökte midir, yerde midir bilmiyorum’ diyen kimse de kâfir olmuştur.”
“Allah Teâlâ göktedir, yerde değil.”
Kendisine: “O sizinle beraberdir” (Hadid Sûresi: 4) âyetini hatırlatan adama:
Bu, senin bir adama mektup yazıp onunla beraber olduğunu söylemen gibidir. Halbuki sen onun yanında değilsin.” dedi.
2- İmam Mâlik Allah ona rahmet etsin şöyle buyurmuştur: “Allah semâdadır. İlmi ise her yerde’ derdi.”
3- İmam Şafii Allah ona rahmet etsin şöyle buyurmuştur: “İmam Mâlik, Süfyan ve onlardan başka Ehli Sünnet önderlerinden gördüğüm ve benim de üzerinde olduğum hak olan söz şudur; Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed sallallahu aleyhi vessellem’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet edip, Allah Teâlâ'nın da semâsında arşının üzerinde olduğunu, istediği gibi kullarına yaklaşıp ve istediği gibi de dünya semâsına indiğini ikrar etmektir.”
4- İbn Teymiyye – Allah ona rahmet etsin söyle buyurdu : “Allah zatıyla her yerdedir diyenler Kur-an’a, sünnete ve ümmetin selefi ile imamlarının icmaına muhalefet etmekle birlikte Allah’ın kullarının üzerinde yarattığı fıtrata, sâlih akla ve bir çok delile muhalefet etmektedirler.”
5- Sevri, Malik, ibn uyeyne, Hammad ibn Selame, Hammad ibn Zeyd, İbnü’l Mübarek, Fudayl ibn İyad, Ahmad, İshak, Abdulkadir el cili, Şeyhül İslam el-Ensari Ebu’l Abbas et-Turuki ve sayısını ancak Allah’ın bildiği bir çok İslam alimi ve imamı yüce Allah’ın bizâtihi arş’ı üstünde ve ilminin her yerde olduğunda görüş birliği etmişlerdir.
GÖK VE ARŞ
اَللّهُ الَّذى رَفَعَ السَّموَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ثُمَّ اسْتَوى عَلَى الْعَرْشِ
Allah Odur ki gökleri, sizin de görüp durduğunuz gibi, direksiz yükseltti. Sonra da Arşı üzerine istiva etti.Rad 13/2
فَقَضيهُنَّ سَبْعَ سَموَاتٍ فى يَوْمَيْنِ وَاَوْحى فى كُلِّ سَمَاءٍ اَمْرَهَا وَزَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ وَحِفْظًا
“Derken, iki gün içinde, gökleri yedi kat olarak şekillendirdi ve her bir göğe kendisine ait işi vahyetti. Biz dünya semasını kandillerle, yıldızlarla süsledik, bozulup yıkılmaktan koruduk.”Fussilet 41/12
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا “Üstünüzde yedi sağlam gök bina ettik.”Nebe 78/12
Ebu Razin der ki; Ya Rasulallah Rabbimiz gökleri yaratmadan önce nerede idi ? dedim buyurdu ki: “Altında da, üstünde de hava olmayan ama’da idi sonra Arş’ını su üzerinde yarattı.”
“ Dünya seması ile onu takip eden sema arası beş yüz senedir. Her sema arası beş yüz senedir. Arş su üzerindedir. Allah ise arş üzerindedir ve O sizin ne halde olduğunuzu bilir.”
“Şüphesiz Allah (c.c.) arş’ı üzerindedir. Arş’ı da yerin ve göklerin üzerinde şu şekildedir. Diyerek parmaklarını kubbe gibi birleştirdi.”
S O N U Ç
1- İmân’ın en öncelikli meselesi olan Allah inancının peygamber tarafından muallakta bırakılması peygamberin “sizi gecesi ile gündüzü apaydın bir yol üzere bıraktım” sözüne ters düşer. Şayet Peygamberimiz o dönemin insanlarına getirmiş olduğu dinin emirlerini buyuran Allah’ın nasıl bir Allah olduğunu ve nerede olduğunu bildirmemiş ve bu konuyu netleştirmemiş olsaydı kendisi sağ iken ve vefat edince sahabe arasında bu konuda bir çok ihtilaf çıkardı. Ancak sahabe arasında böyle bir ihtilaf olmamıştır. Ayrıca Allah’ı bilmek dinin temeli ve hidayetin esasıdır.
2- Yukarda geçen birçok ayet ve hadislere göre Allah’ın gökte ve arş’ı üzerinde olduğu hakkında hiçbir şüphe yoktur. Ancak keyfiyeti hakkında yorum yapmak bid’attir. Çünkü Peygamberimiz ve sahabe keyfiyeti hakkında yorum yapmamışlar, lafza inanıp manayı Allah’a havale etmişlerdir.
3-Mekandan münezzehtir.” veya“ Allah her yerdedir.” gibi cümleler Kur-an’da geçmemiş ve ne peygamberimizden, nede sahabe tarafından naklolmamıştır. Şayet bu doğru olsaydı; Yukarda geçen hadislere göre Peygamberimiz yüce Rabbimize mekan tayin etmekte ve (haşa) küfre düşmektedir. Bu görüşün ne kadar da ahmakça ve çürük bir görüş olduğu akıl sahipleri için gayet açıktır.
4- Allah inancının bu kadar karmaşık hale sokulmasının en önemli nedenlerinin başında felsefeye aşırı şekilde dalan insanların basit ifadelerden bile değişik manalar çıkarmaya çalışmalarıdır. Felsefi alandaki sapık fikirli insanların karıştırdığı kafa yapılarıyla Rabbimizi öyle bir anlattılar ki; sahabe-i kiram bile gelse her halde bir şey anlayamazdı. Onlar çaba sarf ettikçe Allah zihinlerini karıştırdı. Oysa peygamberimize ashabının, Allah’ın gökte olmasının zâtıyla mı? Yoksa sıfatlarıyla mı? Diye soru sorduklarına dair bir rivayet bulunmamaktadır. Çünkü bu mesele soru sormaya gerek kalmayacak şekilde açık olarak anlaşılmaktadır.
“O zahirdir,(her şeyin üstündedir) batındır, ilmiyle her şeyi kuşatır.”Hadid 57/3ayeti kerimesi zâtının gökte, ilminin ise her yerde olduğuna delildir. Çünkü ayette Allah her şeyi kuşattı demiyor ki; İlmi her şeyi kuşattı diyor.
İbn Teymiyye şöyle der: “Zat ve mahiyet kadim ve muhdes diye ikiye ayrılıp, Rabbinin mahiyeti zâtının aynısı (kendisidir).”
“Ehli sünnet ve cemaatin görüşü yüce Allah’ın sıfatlarının gerçek olduğudur. Hatta kemal sıfatları onun zâtının bir gereğidir. Lâzimi kemal sıfatları olmadan zâtının sübutu imkansızdır. Hatta sıfatları bulunmayan bir zât’ın gerçeklik kazanması mümkün değildir.
Allah göktedir ama zatı her yerdedir gibi bir ifade naklolmadığı gibi, bunun bu şekilde anlaşılması ne akla nede mantığa sığmaz.
5- Felsefecilerin ve filozofların ümmeti sürükledikleri kelime ve kavram kargaşasına karşı İslam’ın cevap verecek elbette delilleri vardır. Ve bu meseleleri delilleriyle izah etmek tevil değildir. Ancak Allah ve Rasulünün izâhatı dışında konunun mahiyeti hakkında yorum yapmak tevil ve bidattir. Şayet bu akımlara İslam’ın gerekli ve yeterli izahı olmasaydı bu dinin müntesiplerinin de kalbi mutmain olmazdı.
6- “O Yüce Mabud ki, senin üzerine Kurânı indirdi. Ondan bir kısmı muhkem âyetlerdir ki, onlar o kitabın aslıdır. Diğer bir kısmı da müteşâbih âyetlerdir. Artık kalplerinde eğrilik bulunan kimseler fitne aramak ve onu tevil arzusunda bulunmak için o kitaptan müteşâbih olanına tâbi olurlar. Halbuki, onun tevilini Allah Teâlâ'dan başkası bilemez. İlimde rüsuh sâhibi olanlar ise "Biz ona îman ettik, hepsi de Rabbimizin katındandır derler. Bunları tam akıllı zatlardan başkası düşünemez”sahabe-i kiram da ayeti kerimede buyurulduğu gibi davranarak tevil yapmamışlardır.
7- Rabbimizin sıfatları ile insanların sıfatları arasındaki benzerlik sadece isim benzerliğidir. O yarattıklarına benzemez ve yarattıklarından ayrıdır. O, akla gelen her şeyden, hayalde canlandırılan her şeyden münezzehtir. Çünkü ayette “ Değil O’na benzer, benzer gibi olan bile yoktur. O, işiticidir, görücüdür.”Şura 42/11buyurulmaktadır.
8- Allah’ın kullarına yakın olması, kullarıyla beraber olması; O’nun kullarını her an görmesi ve her hallerini bilmesidir.
“ Korkmayın ben sizinle beraberim, işitiyorum ve görüyorum”Nahl 16/128
Allah (c.c.) nerede olursanız olun sizin yanınızdayım demiyor ki, sizinle beraberim buyuruyor. Yani beraberinde olmakla yanında olmak tabiri farklı manalar ifade eder. Çünkü beraberinde olmak bitişiklik olmaksızın bir beraberliktir. Mesela, “Ay ile beraber gece yürüyüş yaptık” diyen birisi hakikatte ay ile yan yana yürüyebilir mi?
9- Biz ona şah damarından yakınız diye geçen ayette belirtilen yakınlık sağında ve solundaki meleklerin yakınlığıdır. Çünkü ayetin devamında “ onun sağında ve solunda oturan iki alıcı (melek onun yaptıklarını) kaydetmektedir. buyurulmaktadır.
Allah’ın yakınlığı asla zatının yakınlaşması değildir.
“Bana bir karış yaklaşana bir arşın yaklaşırım, bir arşın yaklaşana bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelene koşarak gelirim.” buyurulmaktadır. Bu hadisi kutside mecazi bir ifade olduğu gayet açıktır. Çünkü bir karış yaklaşmak ve koşarak gelmekten maksat; kulun itaatle Rabbine yaklaşarak rızasını kazanmasıdır. “Rabbine yaklaşmak için vesile ararlar”İsra 17/57ayet-i kerimesinde buyurulduğu gibi yaklaşmak itaatle onun rızasını celbetmektir.
“Bazı kimseler yanılgıya düşerek Allah’ın yakınlaşmasını insanlarının bedenlerinin yakınlaşması türünden olduğunu sanırlar.”


Buhari-mevakid 16 , Müslim Buhari- megazim 61 ,Müslim- zekat Ebu Davut – tıp , Ahmed 4/21 Buhari-tevhid ,Müslim-tevbe Tirmizi- Ebu Davut- Ahmed Ebu Davut 2/462 Buhari –teheccüd 590 Buhari-mevakit, Müslim-mesacid Ebu Davut- sünnet Buhari- Tevhid Ahmed İbn Mace –zühd Hayatüssahabe Müslim, Ebu Davud Ebu Dâvud, Tirmizi, Ahmed sahih bir senetle rivayet etmişlerdir. el-Fıkhu’l-Ebsat el-Esma ve’s-Sıfat Ebu Dâvud, Mesailu’l –İmam Ahmed ZEHEBİ-ULUV İstiva risalesi -131-İbn Teymiyye İstiva risalesi -191- İbn Teymiyye Tirmizi-tefsir, İbn Mace Ahmed 2/26 – Ebu Davut – İbn Mace Buhari- Cuma İstiva risalesi –İbn Teymiyye İstiva risalesi İbn Teymiyye 203-205 Al-i İmran 3/7 Kaf 50/16 Buhari-tevhid, Müslim-zikir, Tirmizi İstiva risalesi -139- İbn Teymiyye
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Allah Zamandan ve mekandan münezzehtir.

Alahı mekan içinde aramak hatadır. yani Allah heryerdedir diyemeyiz.

Doğrusu Allahın isimleri azameti heryerdedir.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
7- “ Allah’ın her gece son üçte biri kaldığında dünya semasına indiği, elini açarak var mı bir isteyen?” buyurması

Elini acarak demekte şirktir. Allahın eli oldugunu kimse idda edemez Allahı bir mahluk mu sanırlar?

Allah kullarının ayağına gelmez!!!

yok dünya semsına inermiş...

Miracı hatırlayın

Hz Musanın Allahın huzuruna gitmesini hatırlayın.

Hep biz Allahın huzuruna götürülmüşüz

Allah dünya semasına iner demek Allahı mekan içine sokmak demektir!

ŞİRK! Farkında olun.

Bu konu okadar derin ki insan gözüyle bakan yanılır
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
önce bir münezzeh nedemek onu bilmeden konuşmak ve anlaşmaya calışmak hatalı.

BU konu cok risklidir. dikkatli olmak gerekir.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
her yerde demek de şirktir.

bilmeden bir konu açmışsınız

konuyu bilmeyenden öğrenmişsiniz hazır bir fikri hiç düsünmeden hadislerle tartmadan oldugu gibi aktarmışsınız.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Allahın zamandan münezzeh olması:

Zaman nedir?

Allahın kulları için koydugu bir kuraldır. örneğin F=M:A kuralı gibi...

Kullar için tanımlanan birşey Allahı bağlamaz

Allah için zaman gecmesi tanımlanacak birşey değildir.

Zamandan münezzeh demek budur.


Allahın Mekandan Münezzeh olması:

Mekan Allahın kulları için tanımladığı birşeydir.

örneğin; Nerdeyiz=?

kainatta dünya aleminde şuan evde oturma odasında bilgisayar başındayız.

Bu Allah tarafından biz kullarının Algılaması için koyulmuş bir özelliktir.

Allah için mekan da yoktur.

Peygamber efendimiz miracta son kapıya geldi

Refrefler kapıyı actı Allahın oldugu kapıyı

yokluk Aleminde tek varlık olarak Allahın yanına vardı.

Allah; Yokluk içinde samed olarak tek olarak Ehad olarak vardır.

Allahın yanında hiçbirşey yoktur.

Allahın ne oturacağı bir tahtı

soluyacağı bir havası

Kendisini çeken bir Yerçekimi ................................örnekleri arttırabiliriz.................

Yokluk içinde Tek varlık Allahtır!

onun için bir mekan yön tanımı yapılamaz.

anlamak başka anlatabilmek başka

biliyorum fakat anlatacak kelimeler bulamıyorum.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Allah boşlukta mı duruyor?

Boşluk nedir?

Allahın boşlukta durduğunu da idda edemeyiz.

Boşluk ta maddenin bulunuşunu tanımlayan bir özelliktir.

örneğin; Dünya nın çevresinde uzay boşluğu var dediğimizde

boşlukta tanımlanmış olur

Boşlukta bir cesit varlıktır.

içeriği boş olmaktır.

Allah boşluktan da münezzehtir.

biryerde duruyor diye bir kelime kullanmaktan özellikle kacınıyorum.

yer tanımlaması yapmış olmamak için.

Anlatabilmek ne zor birşey.
 
F

FiSeBiLiLLaH

Kaim Allah hakkı için 1 tek kelime yazma alehine şahitlik yapma....Yazdıklarının hiç bir delili yok kafana göre her zaman ki gibi yazmışsın gene subhanallah '' yok dünya semasına inermiş '' diyerek hadisleri bile inkara kalkışmışsın.Allah sana hidayet etsin.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Kaim Allah hakkı için 1 tek kelime yazma alehine şahitlik yapma....Yazdıklarının hiç bir delili yok kafana göre her zaman ki gibi yazmışsın gene subhanallah '' yok dünya semasına inermiş '' diyerek hadisleri bile inkara kalkışmışsın.Allah sana hidayet etsin.

Hadisin

Bir melaike Allah namına gelip bu şekilde nida edebilir. ozaman hadis doğru kabul edilebilir.

iyi niyetli söylenmiş bir söz oldugu belli ama yanlış.

Rabbimizin mekan içinde olması olacak şeydeğildir.
 

İPARHAN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Benim anladığım kadarıyla Kaim kardeşimizin anlatmaya veya uyarmaya çalıştığı şey "Allah zamandan ve mekandan münezzeh olarak her yerdedir" cümlesidir.Bunun doğrusu "Allah zaman ve mekandan münezzehtir" olmalı diye düşünmekteyim...
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (işte böyle) misal verir; Allah her şeyi bilir.
nur suresi 35
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, zamanlı, mekânlı, cihetli değildir. Bir yerde, bir tarafta değildir. Zamanları, yerleri, yönleri O yaratmıştır. Cahiller, Onu Arş’ın üstünde veya yukarıda gökte sanır. Arşı da, yukarısını da, aşağısını da O yaratmıştır. Sonradan yaratılan bir şey, kadim [ezeli] olana yer olamaz. Allah, madde, cisim ve hâl değildir. Benzeri, ortağı, zıddı yoktur. Bildiğimiz, düşünebileceğimiz şeyler gibi değildir. Nasıl olduğu anlaşılamaz, düşünülemez. Hatıra gelen her şey yanlıştır. O kâinatın ne içinde, ne de dışındadır. İçinde, dışında olmak, var olan iki şey arasında düşünülür. Halbuki kâinat, hayal mertebesinde yaratılmıştır. Hayal mertebesindeki âlemin devamlı var görünmesi, Allah’ın kudreti ile oluyor.
kaynak: dinimiz islam
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
İmam rabbani çok güzel bir acıklama yapmış

onunla aynı fikirdeyim.

Dogru sözlü olanların tasfikçisiyiz.
 
F

FiSeBiLiLLaH

Rabbaninin sözüne karşılık onca ayet ve hadis ve mezhep imamlarının görüşlerini aktardık.Dileyen ayet hadis ve bu mezhep imamlarının sözüne uyar dileyen rabbaninin sözüne..Kimseyi zorlayacak değilim.Kaim gene zırvalıyorsun'' iyi niyetli yazılmış olsada vs '' Resulullah'ın sözü değilde başka biri iyi niyetle yazmış demeyemi getiriyorsun.
 

kurt26

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
24 Ağu 2010
Mesajlar
731
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Arş-ı azamın altında olan kürsü, levh-i mahfuz, kalem, sidretülmünteha, tuba ağacı, İsrafil'in uru ve ruhların berzahını bildirir.Hak taala, her gece ve gündüzde levh-i mahfuza üçyüzaltmış kere nazır edip, her nazarda bir nesne mahvedip yerine bi nesne koyar. Murat ettiğini işler. Nitekim: "Allah dilediği hükmü kaldırır, dilediğii de yerinde bırakır. Bütün kitapların esası onun katındadır." (13/39) buyurmuştur Hak Taala bütün kulların işlerini levh-i mahfuza yazmıştır ki, göklerdekiler ve yerdekiler şunu bilsinler: Bütün yaratıkların hükümleri oradaki ilim üzere yürür ve ona uyar. O halde, levh-i mahfuzu ve kalemi inkar eden münafıktır.
Hak Taala sidretülmüntehada büyük bir ağaç yaratmıştır ki, ona tuba ağacı derler. Onun aslı sarı altındandır. Dallaı kırmızı mercandandır. Yaprakları yeşil zümrüttendir. Çeşitli meyveleri şekerdendir. Sonsuz dalları, cennet köşklerine sartmıştır. Sayısız meyvelerinden, cennettekiler zevkle toplarlar. Sidretülmünteha ve arş-ı azam arasında yetmişbin perde tabakası yaratılmıştır; ta ki, sidrede olan melekler, arşın nurunun şiddetinden yanmayalar.

KAYNAK:mafiretname
 

Gülfidan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Nis 2008
Mesajlar
679
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Bismillâhirrahmanirrahim



Merhametli, esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla:

1.Kul hüvallâhü ahad.


(Ey Muhammed!) De ki: O Allah’tır, bir tektir.

2.Allahü s-samed.


“Allah samettir.(Her şey ona muhtaçtır; o, hiçbir şeye muhtaç değildir)

3.Lem yelid ve lem yûled.


O, doğurmamış ve doğmamıştır.

4.Ve lem yekûn lehû küfüven ahad.


Hiçbir şey O’nun dengi ve benzeri değildir.

İHlası özümseyebilirseniz sorun kalmaz

cevap buralarda biryerde...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt