Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah-ü Taala,her gece dünya semasına iner.Allah niteliği bilinmeksizin iner. (1 Kullanıcı)

kurt26

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
24 Ağu 2010
Mesajlar
731
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Bismillahirrahmanirrahim

Allah I’nin her gece dünya semaına indiği tasrih edilmiştir. Nitekim Sahihayn’da ve başka eserlerde Nebî r’in şöyle buyurduğu sabit olmuştur:

( يَنْزِلُ رَبُّنَا I كُلَّ لَيْلَةٍ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا حِينَ يَبْقَى ثُلُثُ اللَّيْلِ اْلآخِرُ يَقُولُ مَنْ يَدْعُونِي فَأَسْتَجِيبَ لَهُ مَنْ يَسْأَلُنِي فَأُعْطِيَهُ مَنْ يَسْتَغْفِرُنِي فَأَغْفِرَ لَهُحتى يطلع الفجر. )

“Rabbimiz I her gece, gecenin son üçte birinde dünya semasına iner ve şöyle buyurur:
‘Bana dua edene icabet ederim, benden isteyene veririm, benden bağışlanmayı dileyeni bağışlarım’ bu, fecir doğana kadar böyle devam eder.”
Bu hadis Nebî r’den mütevatir olarak rivayet edilmiştir.(1)
Bazı rivayetlerindeki lafzında: xxxArapçaxxx ‘Sonra yükselir’ şeklinde gelir.(2)

(1)Bkz. Buhârî, (7494) ve Müslim, (758). Otuz kadar sahâbeden rivayet edilmiştir. Bkz. Darekutnî, Kitâbu’n-Nuzûl; Ãcurrî, eş-Şeri‘a; İbn Huzeyme, et-Tevhîd; Taberânî, ed-Du‘a; Mecma‘u’z-Zevâ’id, ve Me‘âricu’l-Kabul, (1/166).

Hafız Zehebî, el-‘Uluv’da (sy. 100): ‘Nüzul hadislerini bir cüzde topladım. Bunlar kesin olarak mütevatirdir’ der.

(2)Bu ziyadeyi Ebû ‘Avane, Musned’inde (2/288-289) ve Darekutnî, Kitâbu’n-Nuzûl, (133 no 55) rivayet etmişlerdir. İsnadı sahihtir.

Yüce Allah’ın, her gece dünya semasına inmesi :


Yüce Allah’ın, her gece dünya semasına inmesi :

Bu hadis, bir çok yollardan rivayet edilmiştir:
1.Ebu Hureyre, Hz. Peygamber (s.a.v)’den
Tirmizî (ö. 279/892) der ki: “Bu konuda şu yollardan da hadis gelmiştir:
2.Hz. Ali
3.Ebu Saîd el-Hudrî
4.Rifâa el-Cühenî
5.Cübeyr b. Mut’im
6.Abdullah ibn Mes’ud
7.Ebu’d-Derdâ’
8.Osman ibnu’l-Âs
(Aynî) “Umdetu’l-Kârî”de der ki: “(Derim ki:) Bu konuda ayrıca şu yollardan da hadis gelmiştir:
9.Câbir b. Abdullah
10.Ubâde ibnu’s-Sâmit
11.Ukbe b. Âmir
12.Amr b. Abese
13.Ebu’l-Hattâb
14.Hz. Ebu Bekr
15.Enes b. Mâlik
16.Ebu Musa el-Eş’arî
17.Muâz b. Cebel
18.Ebu Sa’lebe el-Huşenî
19.Hz. Aişe
20.Abdullah ibn Abbâs
21.Nevvâs b. Sem’ân
22.Ümmü Seleme
23.Abdulhumeyd b. Yezîd ibn Seleme’ nin atası”

Daha sonra da bunların rivayet ettikleri hadisleri ve Ebu’l-Hattâb’a varıncaya kadar bu hadisleri tahric eden kimseleri de nakletmiştir. Bu konuda daha geniş bilgi için Aynî (ö. 855/1451)’nin bu kitabına bakabilirsiniz.

Ayrıca Ebu’ş-Şeyh İbn Hayyân (ö. 369/979)’ın “Kitâbu’s-Sünne” adlı kitabında Ebu Zür’a’nın şöyle söylediği nakledilmiştir:

“Allah’ın, her gece dünya semasına inmesi ile ilgili Resulullah (s.a.v)’den gelen hadisler, mütevatirdir. Bu hadisleri, Resulullah (s.a.v)’in sahabilerinden bir çoğu rivayet etmiştir. Bize göre, bu hadisler, sıhhatli ve kuvvetli bir durumdadır.”

Sehavî (ö. 902/1496)’nin “Fethu’l-muğîs”inde geçtiği üzere; bazıları, bu hadisi mütevatir hadisler içerisinde saymıştır.

(İbn Abdilhâdî) “Sârimu’l-münekkî”de aynen şöyle der: “(Yüce Allah’ın, her gece dünya semasına) inmesi ile ilgili Resulullah (s.a.v)’den gelen hadis, mütevatirdir.


Osman ibn Saîd ed-Dârimî dedi ki: ‘Bu hadis, Cehmiyye fırkasını en çok

kızdıran bir hadistir.


Ebu Ömer ibn Abdilberr’de dedi ki: ‘Bu hadis, nakil yönünden sağlam ve senedi sahih bir hadistir. Hadisçiler, bu hadisin sıhhatli oluşu hususunda ihtilafa düşmemişlerdir.’”

Cehmiyye: İslam aleminde ilk ortaya çıkan fırkalardan biridir. Muattıla ve Cebriye-i Hâlisa adlarıyla da anılır. Bazılarınca zındıklardan sayılmışlardır. Kurucusu, Cehm b. Safvân’dır.

Cehmiyye, Allah’ı tenzih maksadıyla nasları ifade ettiği manaları aşacak derecede tevile gitmesi, dini konularda tek başına yeterli olmayan aklı nassa tercih etmesi ve dolayısıyla Hz. Peygamber (s.a.v) döneminden itibaren akaid sahasında devam eden saflık ve berraklığı bozması, özellikle de Sünnete bağlı selef alimleri arasında şiddetli tepkilere yol açmış, hatta İslam fırkaları dışında sayılmasına sebep olmuştur.

Abdülkadir b. Ebî Salih el-Geylânî), «Gunye» adlı kitabında şöyle demektedir.

İshak b Raheviye,ye şöyle soruldu :

-----Allah-ü Taala,nın dünya semasına indiği manasındaki hadis-i şeriflere ne dersin..? Bunu böyle anlatıyorlar. Bu durumda Cenab-ı Allah hareket ediyor yükseliyor….
Sorana şöyle dedi :
----- Sen şöyle demek istiyorsun :
----- Allah inmeye ve yükselmeye kadirdir.Ama hareket etmez..
----- O kimse
----- Evet,görüşüm budur….
Deyince şöyle sordu :
----- Bu durumda ,inmesini ve yükselmesini kabul ediyorsun da hareket etmesini neden kabul etmiyorsun..?

Yahya b Muin şöyle dedi .

----- Cuhemi taifesi şayet sana sorarsa ki .
----- Allah nasıl iniyor..?
Ozaman onlara şöyle sor :
----- Peki nasıl yükseliyor..?

Fudayl n İyaz şöyle dedi :

----- Cuhemi sana derse ki :
----- Rabbın nüzülünü inişini inkar ediyorum…..
Bu durumda onlara şöyle dersin :
----- Ben Rabbın dilediğini yaptığına inanıyorum…

Abdülkadir b. Ebî Salih el-Geylânî derki : Allah-ü Taala,her gece dünya semasına iner.Ama nasıl isterse ve ne manada isterse öyle…../GUNYE’TÜT TÂLİBİN yüce yaratıcıyı anlamak / s.180/

İmam Tirmizî diyor ki : (öl. 279h.)

İlim ehlinden pek çok kimse bu hadis ve sıfatlarla ilgili buna benzeyen diğer rivâyetler hakkında ve Allah-u Telâlâ’nın her gece dünya göğüne inmesi hususunda gelen rivâyetler hakkında şöyle demişlerdir: ‘Bu sıfatlar hakkında gelen rivâyetler kesinlikle sâbittir. Bunlara olduğu gibi inanılır ve haklarında hiçbir vehme düşülmez. Bunların nasıl olduğu konusunda da hiçbir şey söylenilemez. Bunun gibi Mâlik, Süfyân b. ‘Uyeyne (öl. 198h.) ve Abdullah b. Mübârek’in (öl. 181h.) bu hadisler hakkında: ‘Onları nitelendirmeden (olduğu gibi) alıp kabul ediniz’ dedikleri, rivâyet edilmiştir.

İşte Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat’in ilim ehlinin görüşü de böyledir. Cehmiyye ise bu rivâyetleri inkar ederek ‘bunlar birer teşbîhtir’ demişlerdir.” ( Camiu,t-Tirmizi (3/50-51) Ayrıca bk (5/234,377)

İmam Ebu Hanife diyor ki :
Allah ın dünya göğüne nasıl indiği sorulduğunda cevap olarak şöyle dedi: Allah niteliği bilinmeksizin iner : (Akidetu's-Selef Eshabu'l-Hadis, s. 42, Daru's- Beyhaki, el-Esmau ve's- Sıfat, s. 456 Şerhu'l- Akideti't-Tahaviyye, s. 245, el-Kari, Şerhu'l-Fıkhi'l-Ekber, s. 60)

İmam Şafiî'şöyle diyor ki :
"Benim izlediğim sünnet ile arkadaşlarım olan hadis ehlinden görüp Sufyan, Malik ve benzeri kendilerinden ilim öğrendiğim kimselerin izledikleri sünnet;
Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilahın olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şehadeti ikrar etmek,
Allah'ın, gökte ve Arşı üzerinde olduğuna ve dilediği şekilde yarattıklarına yaklaştığına, Yüce Allah'ın dünya göğüne dilediği şekilde indiğine inanmaktır."
(İctimau'l-Cuyuşi'l-İslamiyye, s. 165; İsbatu Sıfati'l-Uluvv, s. 124; Ayrıca bk. Mecmuu'I-Fetava, IV, 181-183; Zehebi, el-Uluvv, s. 120; Elbani, Muhtasa-ru'l-Uluvv, s. 176)

Selef alimleri Allah'ın (c.c.) inmesinin (nüzulünün) olduğu hususunda icma etmişlerdir. Buna tahrif (bozma), ta'til (yok sayma), tekyif (keyfiyet verme) ve temsil (benzetme) olmadan iman etmek vaciptir. Onun nüzulü hakiki olup Allah'ın (c.c.) celaline layıktır. (Biz bilemeyiz).

Ehli Tatil Ehli Bid,at O'nun nüzulünü O'nun emri, rahmeti ya da meleklerinden bir melek hakkında te'vil etmişlerdir. Bu batıl bir tevildir.

Bizim için ise bunların sapık filozofların felsefelerinden kaynağını alan bu sözleriyle yaptıkları fasid tevilleri kabul etmek mümkün değildir.

KAYNAK: Allah-ü Taala,her gece dünya semasına iner.Allah niteliği bilinmeksizin iner. - DelikanForum.NET



“YÜCE HAKK’IN HER GECENİN SON ÜÇTE BİRİNDE DÜNYA SEMASINA NÜZULÜ” HADİS-İ ŞERİFİ HAKKINDA BİR MÜTALAA:

“Yüce Hakk her gecenin son üçde birinde dünya semasına nüzul eder ve “Yok mu isteyen?” diye sual eder” HŞ
Abdülkerim Ciyli hzlerinin “insan-ı kamil” kitabının şerhini Terzi babamdan dinlerken, bu hadisi yazmak istedim Tekrar hatırlamakda fayda olur inşallah
Bu hadis, Yüce Hakk’ın varlık zerrelerinden her birindeki zuhuruna işarettir Gece;halka ait karanlık, zulmet Halkın karanlığıdır
Dünya seması;halk vücudunun dışıdır Zahiri
Son üçde bir ise, o halkın hakikatidir
Varlık zerrelerinden her biri 3’e ayrılır A)zahiri, mülkdür B)batını, melekutdur C)zahir ve batınından ari olan ceberut kısmıdır ki burası son üçde birdir
Yani ef’al, esma ve sıfat mertebeleri
Aslında ayrılma diye bir şey yoktur Tek şey vardır Tek olanın da ayrılması imkansızdır
Zahiri;bu O’nun görünen suretidir
Batını;bu O’nun nefsidir, özüdür
Son üçde bir;O’nun kıyamını sağlayan bir hakikati olması gerekir ki son üçde birdir
CHakk’ın tenezzülü;bu O’nun tenzih durumunu koruyacak, Hakk’ın teşbih özündeki zuhurudur
Son üçde bir cümlesinden murad; O ilahi bir sıfattır ki Allah kuluna onunla tecelli eder Zat zuhurunun hakikati ise anlatılan sıfat tecellisinin sonlarında olur Ne başlangıçda ne de ortalarında Sonunda olur ve keşifle bilinir
Sıfatlarda hiçbirşey için son yoktur Buradaki son hükmidir, mutlak değildir Gecenin son üçde birinde zat zuhur eder .
Allahın sıfatları, halkın ise ubudiyyeti yani kulluğu vardır Yüce Allah’ın isimleri ise halkın kulluk kıyamını sağlayan dünyanın semasıdır
Yüce Hakk’ın kullarına sıfatlarında zahir olduğudur Bu sıfatlarla hakk’ı bilirler
Sıfat zuhuru kemale ermeden evvel sıfatla birlikte olurlar Hakkın zatıyla değil Sıfatlar kemale erince zatıyla olunur
***Bu hadis-i şerifte sır yollu başka bir mana daha vardır Bu mana kemal bulmuş zatlar içindir
Gece;ilahi zattır Amaiyyetdir
Son üçde bir;zata geçiren marifetin son durumudur
Bir velinin Allah’a marifet yolunda üç marifeti vardır
1-“Men arefe nefsehu fegad arefe rabbehu” hadisi mucibince nefis terbiyesi yoluyla
2-Sıfatlarının cemal yönüyle zatı bilmesine bağlıdır Bu marifet nefsini bildikten sonraki Rabbini bilince olan “uluhiyyet” marifetidir
3-İlahi bir zevktir Bu zevk kulun varlığına sirayet eder O marifeti, o kul için Hakk olan alemde gaybından şehadetine getirir Yani o kulun cesedinde rububiyyet eserleri zuhur etmeye başlar Onun elinde kudret olur diline “tekvin” gelir “ol” emri yerine gelir Ayağına yürüme gücü verilir Gözüne kapalı olan hiçbir şey olamz Kulağı bu varlıkta olan her şeyi duyar
Rabbin nüzulünden murad; Rububiyyet iktizası olan eserleri cihetinden sıfatların zuhurudur
Dünya seması; Velinin zahir olan cismidir
Son üçde bir; Kulun fani varlığından geçip, tam varlığı bulmasıdır O zata ve marifete dayanır Bundan sonra o, Hakkı ile hakikati bulur
Her gece;Zata bağlı her zuhurun, ilahi vasıf alan her veliye gelmesidir
Bu durumu teyid eden ayet-i kerime ise “Ve minel leyli fetehecced bihi nafileten lek Ase en yeb’aseke rabbuke makamen mahmuda”
Üstteki ayet, yazdığımız hadisin zahir yönüne de dikkat edilmesini ikaz eder Zaten her zahirin bir batını her batının da bir zahiri vardır
Zatına dek…

KAYNAK: “yüce Hakk’ın Her Gecenin Son üçte Birinde Dünya Semasına Nüzulü” Hadis-i şerifi - Mumsema islam Arsivi
 
F

FiSeBiLiLLaH

Mutela kısmında artık hangi sofi ise çok iyi saçmalamış.bu hadisi tüm ehli sünnet geldiği gibi kabul edip yorum yapmazken bu sofi kılıklı kişiler böyle necis yorumlar yaparak ümmeti delalete sürüklüyor.
 

kurt26

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
24 Ağu 2010
Mesajlar
731
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
yinede görüşlere saygı duymak lazım.
ben farklı bir bakış açısı olduğu için paylaştım.
o kadar ilmim yok doğru veya yanlış yorumladığını bilmiyorum.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Niteliği bilinmeksizin demek nedemek acaba?

hadis Sahihtir. kanatine vardım.

eğer hatam varsa Allaha tövbe ile müracaat ediyorum.

niteliği bilinmeksizin demesi bizim bile acıklamakta zorlanacağımız hatta acıklamaya calışşakta beceremeyeceğimiz birşey demek istiyorlar herhalde bu konu aşırı derecede hassas oldugunu fark ettim.

neden acıklamak zor?

örneğin; dünya semasına gece inmesi demek aslında hep dünya semasında olmasını gerektirmez mi ?
cünkü dünyanın her yerinde mutlaka gece saati oluyor zamana bakacak olursak

Allahın hep dünya semasında olması gerekmez mi

sadece mekke seması için iner dersek buda hata olur

bu hadisi hiç anlamadım :(

sahih oldugu kanatine varsamda.


soru biraz zor
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
42
Hadis, o vaktin ne kadar çok faziletli olduğundan bahsediyor.O vakitteki kulluğun makbuliyetinin, icabetin fazlalığından bahsediyor.Allah'u alem
Peki bu tür hadisleri nasıl anlamalı?
Allah'u teala mekandan zamandan münezzeh olduğundan O'nun hakkında anlatılmak istenen bu tür şeyler, Efendimizin sas hatta Allah'u tealanın kendisi kulların idrak edebileceği bir örnekleme ile Allah'u tealanın ''kulumun kalbine sığarım'' demesi gibidir.Tabi bu örneklemeyi lafzi manası ile değil yüklediği anlam çerçevesinde Allah'u tealanın zati ve sıfatları göz önüne alınarak tevil edilir ve bu şekilde anlaşılmaya çalışılır bunun içinde Allah'u tealanın zati subuti sıfatlarını, esmai hüsnasını, ayetlerde Kendisini tanımlama şeklini iyi bilmelidir.Kısaca iyi bir ilim sahibi olmak gerekir.Mevlam hepimize nasip eylesin
 
F

FiSeBiLiLLaH

Yusuf kardeş sende hevana göre yorumlamışlar sanada bravo ))
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Yusuf kardeş sende hevana göre yorumlamışlar sanada bravo ))

başkasına manaa bulacağına sen bir cevap ver ozaman kardesim.

suan elimden sadece dua etmek gelir.

"ya Rabbi ben seni anlayamadım , sen benim ilmimi arttır" hadis
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
42
Yusuf kardeş sende hevana göre yorumlamışlar sanada bravo ))
Kardeş, mana illede budur demedim ben hadisten bunu anladığım.Tabiki başka manalar içeriyordur, olabilir bu manaları ilmi daha derin olanlar başka manalar anlayabilir.En iyisini Allah bilir
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
42
Buhari şerhi olan Fethul bari isimli kitapta (müellif İbn.Hacer El.Askalani) bu hadis için yapılan şerh aşağıda, Mevlam faydalanmak nasip eylesin


Ebû Hüreyre'nin r.anh belirttiğine göre Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Yüce Rabbimiz her gece, gecenin son üçte biri kaldığında en yakın semaya inerek şöyle der: Bana dua eden yok mu ona icabet edeyim, isteyen yok mu ona vereyim, bağışlanmayı isteyen yok mu onu bağışlayayım.

Açıklama


Katâde, Mücâhid ve başkalarından nakledildiğine göre âyette sözü edilenler, sabah oluncaya kadar teheccüd namazı kılmadan uyumazlardı.
Allah'ın bir ciheti olduğunu kabul edenler bu hadisi delil getirerek "bu yön yukarısıdır" demişler, çoğunluk İse bunu reddetmiştir. Çünkü bu görüşü kabul etmek, Allah'ın bir yeri kapladığı sonucuna götürür ki Allah bundan münezzehtir.
Bu hadisteki "inme"nin ne anlama geldiği konusunda farklı görüşler ileri sü­rülmüştür:
Bazıları bunu ilk anda anlaşıldığı anlama yormuştur.
Bazıları bu konudaki hadislerin sahih olduğunu inkar etmiştir. Haricîler ve Mutezile bu görüştedir. Onlar hakka karşı kibirle nenlerdir.
Bazıları Allah'ın keyfiyetten ve başka bir şeye benzemekten münezzeh oldu­ğunu kabul ederek bu ifadeye hadiste yer aldığı şekliyle mücmel olarak iman etmiştir. İlk dönem âlimlerinin çoğunluğu böyledir. Beyhakî ve diğer âlimler bu görüşü dört İmam ile birlikte, Süyfan-ı Sevrî, Süfyân Ibn Uyeyne, Hammâd İbn Seleme, Hammâd Ibn ibrahim, el-Evzâî, el-Leys ve diğer âlimlerden nakletmiştir.
Bazıları yorumda aşırıya giderek neredeyse tahrife varmıştır.
Beyhakî şöyle der: Bu konuda en doğru yol, keyfiyetini araşürmaksızın bu­na iman etmek, bununla ne kasdedîldiği konusunda konuşmamaktır. Ancak Hz. Peygamber'den bu konu ile İlgili bir haber gelmişse bu durumda Rasulullah'tan gelen anlam esas alınır. Bu konuda geniş açıklama Tevhid bölümünde gelecek­tir.
Ibnü'l-Arabî ise şöyle der: Bid'at mezheplerine mensup kimseler bu hadisleri reddetmişler, selef bunları yorumlamadan kabul etmiş, bazıları ise yorumlamış­lardır. Ben de bu son görüşteyim.
Zührî'den gelen rivayetler, Allah'ın sözünün dua, istemek ve istiğfarı içerdiği konusunda birleşmektedir. Üçü arasındaki fark şudur: İstenen şey ya zarar veren şeyin defi yani zararı uzaklaştırmak, yahut faydalı şeyin elde edilmesidir. Bu faydalı ve zararlı şeyler de ya dinî ya da dünyevîdir. İstiğfarda ilkine işaret vardır. Allah'tan istemede İkincisine işaret vardır. Duada ise üçüncüsüne İşaret vardır.
Said'İn Ebû Hüreyre'nin rivayetine "Tevbe eden yok mu tevbesini kabul edeyim" ilavesi vardır. Ebû Cafer'in Ebû Hüreyre'den gelen rivayetine "Benden nzık isteyen yok mu ona rızık vereyim, zararının giderilmesini isteyen yok mu ondan uğradığı zaran gidereyim" ifadesi eklenmektedir.
Ümmü Sabiyye'nin azatlısı Atâ Ebû Hüreyre'nin rivayetine şunları eklemiş­tir: "iyileşmeyi isteyen hasta yok mu ona şifa vereyim"
Bunlarda ifade edilenlerin tümü önceki hadisin kapsamına dahildir. Bu ha­dis itaate teşvik etmekte ve itaat için verilecek büyük sevaba işaret etmektedir.


Hadisten Çıkan Sonuçlar


Gecenin sonunda namaz kılmak, başında namaz kılmaktan daha faziletlidir.
Vitir namazını geciktirmek, gecenin başında kılmaktan daha faziletlidir. An­cak bu, geceleyin kalkabileceğini düşünenler içindir.
Gecenin sonu dua ve istiğfar için daha faziletlidir. Yüce Allah'ın "seher vakit­lerinde istiğfar ederler" ifadesi de bunu göstermektedir. Zira bu vakitte yapılan dua makbuldür. Dua eden bazı kimselerin dualarının gerçekleşmemesi buna aykırı düşmemektedir. Çünkü duanın gerçekleşmemesinin sebebi duanın şartla­rında bir eksikliğin bulunması ihtimalidir. Örneğin yiyecek, içecek ve giyecek konusunda haramdan kaçınmama yahut dua edenin aceleci davranması yahut da duada günah bir şeyin, akraba ile ilişkiyi kesmenin yer alması gibi hususlar duanın kabulüne engeldir. Ya da icabet gerçekleşmekle birlikte kulun istediği şey, kulun maslahatı veya Allah'ın dilediği bir nedenle geciktirilebilir.
 
F

FiSeBiLiLLaH

Bazıları Allah'ın keyfiyetten ve başka bir şeye benzemekten münezzeh olduğunu kabul ederek bu ifadeye hadiste yer aldığı şekliyle mücmel olarak iman etmiştir. İlk dönem âlimlerinin çoğunluğu böyledir. Beyhakî ve diğer âlimler bu görüşü dört İmam ile birlikte, Süyfan-ı Sevrî, Süfyân Ibn Uyeyne, Hammâd İbn Seleme, Hammâd Ibn ibrahim, el-Evzâî, el-Leys ve diğer âlimlerden nakletmiştir.

İşte bizim yolumuz budur en doğru görüşte budur...Selefin yoluda ondan sonraki İmamların yoluda budur.Birde yukarda tarikatçıların yorumuna bakın subhanallah...

Allah razı olsun.
 

kurt26

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
24 Ağu 2010
Mesajlar
731
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
yanlış bilgi varsa sileyim söylerseniz.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
42
İşte bizim yolumuz budur en doğru görüşte budur...Selefin yoluda ondan sonraki İmamların yoluda budur.Birde yukarda tarikatçıların yorumuna bakın subhanallah...

Allah razı olsun.

Tarikatlara neden bu kadar takıyorsun anlamış değilim.Tarikat içince cahil müridler olabilr ve bu müridler cahilene heveshane konuşabilirler.Bu Tarikatın suçumudur.Tabiki hayır.Nasılki bizim yaptığımız hatala islamın suşu değil bizim suçumuzsa buda böyledir.
Bu arada sen tarikattan ne anlıyorsun biraz bahsedermisin.Bana öyle geliyorki sen bu konuda ya bilgi eksikliğin var yada yanlış yönlendiriliyorsunuz
 
F

FiSeBiLiLLaH

Tarikatlara neden bu kadar takıyorsun anlamış değilim.Tarikat içince cahil müridler olabilr ve bu müridler cahilene heveshane konuşabilirler.Bu Tarikatın suçumudur.Tabiki hayır.Nasılki bizim yaptığımız hatala islamın suşu değil bizim suçumuzsa buda böyledir.
Bu arada sen tarikattan ne anlıyorsun biraz bahsedermisin.Bana öyle geliyorki sen bu konuda ya bilgi eksikliğin var yada yanlış yönlendiriliyorsunuz

Kardeş, biz müridlerin cahillikleriyle uğraşmıyoruz biz bizzat kutup gavs veliyullah denilen kişilerin kendi kitaplarında olan bidatlare şirklere karşıyız bunları söylüyoruz.Başınız sıkıştımı kabir ehlinden yardım isteyin sözünü kitabına almış birine veliyullah diyorlar.Haşa Allah'tan gayrisinden yardım istemeye çağıran Allah'ın dostu değil şeytanın dostudur...Bu konuda her türlü münazaraya açığımdır Sadece Kuran ve sünneti ölçü alarak güzel bir uslupla her ortamda sesli veya yazılı konuşabilirim.
 

kurt26

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
24 Ağu 2010
Mesajlar
731
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Kardeş, biz müridlerin cahillikleriyle uğraşmıyoruz biz bizzat kutup gavs veliyullah denilen kişilerin kendi kitaplarında olan bidatlare şirklere karşıyız bunları söylüyoruz.Başınız sıkıştımı kabir ehlinden yardım isteyin sözünü kitabına almış birine veliyullah diyorlar.Haşa Allah'tan gayrisinden yardım istemeye çağıran Allah'ın dostu değil şeytanın dostudur...Bu konuda her türlü münazaraya açığımdır Sadece Kuran ve sünneti ölçü alarak güzel bir uslupla her ortamda sesli veya yazılı konuşabilirim.

evliyalar sünnete uyar.müridlerde cahil değildir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt