Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmelerde şöyle buyurur:
“Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pekiyi biliyor.” (Nisâ, 63)
“O bütün kalplerin künhünü (hakikatini) bilir.” (Hadîd, 6)
Mukâtil şöyle anlatır:
Mekke’nin fethi günü Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Hz. Bilâl’e Kâ’be’nin üstüne çıkıp ezan okumasını emretmişti. Attâb bin Esîd:
“–Allah’a hamdolsun ki babam daha önceden öldü de bu günü görmedi” dedi. Hâris bin Hişâm:
“–Muhammed, müezzin olarak şu karakargadan başkasını bulamamış mı?” dedi. Süheyl bin Amr:
“–Allah bir şeyi diledi mi onu değiştirir” dedi. Ebu Süfyân da:
“–Ben bir şey söylemeyeceğim. Çünkü semânın Rabbının bunları Muhammed’e haber vermesinden korkarım” dedi.
Cibrîl (a.s) Hz. Peygamber’e gelerek onların söylediklerini haber verdi. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, onları çağırıp ne söylediklerini sordu. Sözlerini kendilerine hatırlatınca gerçeği itiraf etmek mecburiyetinde kaldılar. Bunun üzerine Allah Tealâ Hucurât sûresinin 13. âyetini indirip onları soy sopla, mal ve mülkün çokluğuyla birbirlerine karşı övünmekten ve fakirlerle alay etmekten menetti. (Vâhıdî, Esbâb, s. 411; Kurtubî, XVI, 223, [Hucurât, 13])
“Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pekiyi biliyor.” (Nisâ, 63)
“O bütün kalplerin künhünü (hakikatini) bilir.” (Hadîd, 6)
* * *
Mekke’nin fethi günü Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Hz. Bilâl’e Kâ’be’nin üstüne çıkıp ezan okumasını emretmişti. Attâb bin Esîd:
“–Allah’a hamdolsun ki babam daha önceden öldü de bu günü görmedi” dedi. Hâris bin Hişâm:
“–Muhammed, müezzin olarak şu karakargadan başkasını bulamamış mı?” dedi. Süheyl bin Amr:
“–Allah bir şeyi diledi mi onu değiştirir” dedi. Ebu Süfyân da:
“–Ben bir şey söylemeyeceğim. Çünkü semânın Rabbının bunları Muhammed’e haber vermesinden korkarım” dedi.
Cibrîl (a.s) Hz. Peygamber’e gelerek onların söylediklerini haber verdi. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, onları çağırıp ne söylediklerini sordu. Sözlerini kendilerine hatırlatınca gerçeği itiraf etmek mecburiyetinde kaldılar. Bunun üzerine Allah Tealâ Hucurât sûresinin 13. âyetini indirip onları soy sopla, mal ve mülkün çokluğuyla birbirlerine karşı övünmekten ve fakirlerle alay etmekten menetti. (Vâhıdî, Esbâb, s. 411; Kurtubî, XVI, 223, [Hucurât, 13])