RE: ALLAH ın TOKADI : )
Allah Yardımcınız olsun.Ben de geçen sene tiroit bezi kanseri teşhisiyle ameliyat oldum.ama her şerde bir hayır vardır dedikleri doğru olsa gerek.bu hastalık sayesinde bu dünyadaki gerçek amacımı anladım. ya hastalanmasaydım? Allah cümlemize O'na olan borçlarımızı ödeyebilmek için fırsat ve akıl, fikir, iman versin inşallah. Allah yar ve yardımcımız olsun.Aşağıdaki yazı çok ilgimi çekmişti,belki faydası olur,şekerden uzak durmayı öğütlüyor.
Allah şifalar versin.
KANSERİN BESLENMESİNE İZİN VERMEYİN!
Bilim adamları kanser hücrelerinin en sevdiği yiyeceğe karşı uyarıyor... Bu "tatlı" yiyecek ne mi?
Okuyun, sasırın... International Wellness Directory 'den alınan bu ilginç ve güzel yazının Türkçesi 15 Aralık 2006 tarihinde iyi bilgi sitesinde yayınlandı
Kanser en çok neyi sever?
Her doktor öğrenciliği sırasında Otto Warburg 'un bulusunu öğrenir. 1930'lu yıllarda Warburg kanserin en temel biyokimyasal sebebini, yani sağlıklı bir hücreyi kanser hücresinden ayıran şeyin ne olduğunu bulmuştur. Bu, o kadar önemli bir buluştur ki, Otto Warburg'a Nobel ödülü kazandırmıştır.
Otto Warburg'a göre kanserin bir temel sebebi vardır. Bu da, vücudun normal hücrelerinin oksijenli solunumunun, oksijensiz – anaerobik- hücre solunumuyla yer değiştirmesidir.
Warburg'un bulusu bize başka neleri anlatmaktadır? Birincisi, kanser, normal hücrelerden çok farklı bir biçimde metabolize olmaktadır. Normal hücreler oksijene ihtiyaç duyar; kanser hücreleri oksijenden kaçınır.
Hiperbarik oksijen terapisi alternatif kanser tedavisi uygulayan kliniklerde kullanılan bir yöntemdir.
Bu bulusun bize anlattığı başka bir şey de, kanserin bir mayalanma (fermantasyon) süreciyle metabolize olduğudur.
Kanserin metabolizması normal hücre metabolizmasından 8 kat daha fazladır.
Yukarıda söylediğimiz her şeyi birleştirirsek ortaya su tablo çıkıyor:
Vücut, kanseri beslemeye çalışırken mütemadiyen kapasitesinin üstünde çalışır. Kanser devamlı açlıktan ölmenin eşiğindedir ve vücuttan kendisini beslemesini talep etmektedir. Besin alimi kesilirse kanser açlıktan ölmeye baslar. Tabii kendisini beslemek için vücudun seker üretmesini sağlayamazsa...
Proteinlerden seker
Bu ziyan sendromuna kaseksi denir. Kaseksi vücudun proteinlerden (evet, doğru duydunuz, karbonhidratlardan veya yağlardan değil de, proteinlerden) "glükoneogenez (yeniden glükoz yapımı)" işlemiyle, seker elde etmesidir. Bu seker kanseri besler. Vücut sonunda, kanser hücresini beslemeye
çalışırken kendisi açlık çeker.
Simdi, kanserin sekerle beslendiğini öğrenmişken, onu sekerle beslemek mantıklı geliyor mu size? Yani karbonhidratlardan zengin bir diyet uygulamak?
Bugün, kansere karşı uygulanan birçok besin terapisi mevcuttur (ise de yaramaktadırlar) çünkü günün birinde birisi seker ve kanser arasındaki bağlantıyı görmüştür. Bu terapilerde, karbonhidratlar bakımından zengin gıdalara izin verilmez. Terapilerin hiçbirinde sekere de izin verilmez çünkü
seker kanseri beslemektedir.
Peki doktorunuz bu gerçekleri size neden söylemez? Kim bilir? Belki doktorunuz kanseri tedavi edecek kişinin siz değil, kendisi olduğunu düşünmektedir. Belki Otto Warburg'un bulusunu duymuştur ama geri kalan parçaları tamamlayamamıştır. Belki de beslenmeyle ilgili hiçbir şey öğrenmemiştir. Aslında 1978'e kadar ABD'nin resmi kuruluşlarından biri, beslenmenin kanserle bir ilgisi olmadığını iddia etmekteydi!!!!
Kanser ve seker bağlantısından haberdar olanlar ise, dikkate değer terapilerle ortaya çıktılar. Bunlardan biri ' Laetrile 'dir. Kaseksili hastaların yüzde 50'den fazlasında glükoneogenez sürecini durduran hidrazin sülfat bunlardan bir diğeridir.
Bugün, Minnesota Üniversitesi kemoterapi alanında bir "akilli bomba" üzerinde çalışmaktadır. Akilli bomba diyebileceğimiz ilacın üzerinde bir kaplama vardır. İlaç, vücutta oksijensiz bir bölge ile karşı
karşıya geldiğinde bu kaplamayı üzerinden atar. Kanseri yok etmek için kemoterapiyi serbest bırakır. Çünkü, vücutta oksijensiz tek alan, kanserli bölgedir.
Kanser hücresini aç bırakmaya çalışan besin terapileri de vardır. Kanserin ne sevdiğini bilen hasta, bunları yemekten kaçınır. Kanser, çiğ yiyeceklerdense pişmiş yiyecekleri sever . Pişirme işlemi,
besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok etmektedir. Bir de, kanserin seker sevdiğini aklınızdan çıkarmayın. Kanserinizi sevmiyorsanız, onu beslemeyin!
Seker yerine tatlandırıcı kullanmak çözüm değil
Seker yerine tatlandırıcı kullanmayı düşünüyorsanız, başka bir tuzağa düşmüş olursunuz. Tatlandırıcıların da vücuda ciddi zararları olduğu, yapılan araştırmalarla kanıtlandı. Örneğin, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), sakarin içeren her türlü gıda maddesinin üzerine " Sağlığa zararlıdır.
Hayvanlar üzerinde yapılan testlerde kansere yol açmıştır ." ibaresinin konmasını şart koştu. Aspartam ve sükraloz gibi diğer tatlandırıcılar da yan etkileri nedeniyle uzak durulması gereken gıdalar arasında.
(Editörün notu: Ama maalesef hiç birinin üzerinde böyle bir ibare yok).
Kaynak: International Wellness Directory
Prof. Dr. Ahmet Aydının yorumu
Sekerli gıdalar nasıl kansere neden olur?
Aslında Nobel Tip Ödülünü alan Alman Otto Warburg yıllar önce (1931) kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden farklı bir metabolizmasının olduğunu (oksijenli metabolizma yerine oksijensiz metabolizma) ve sekerin kanserli hücreleri beslediğini göstermiştir (1).
Aşırı sekerli gıdalar yemek ensülin direncine yani hiperinsülinizme yol açar. Hiperinsülinizm, ensüline benzer büyüme faktörü (IGF) bağlayıcı protein-1 ve -2 (IGFBP-1 ve IGFBP-2) sentezini azaltarak serbest IGF-1 düzeyini artırır. Serbest IGF-1 hemen hemen bütün dokular için potent bir mitojeniktir. Yani hücre üremesini kontrolsüz bir şekilde artırarak kansere neden olur (2-4).
Son iki yüzyıldır seker tüketimi nasıl arttı?
İngiltere’de 1815 de 5 kg civarında olan kişi başına yıllık çay sekeri tüketimi 1970de 50 kg'ın üzerine çıkmıştır (5). 1970-2000 yılları arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tüketmişlerdir.
Türkiye'deki durum da artık çok farklı değildir. Çocuğu ile büyüğü ile çılgınca seker ve beyaz un kullanılmaktadır. Bütün bu bilgiler kanserlerin niçin arttığını göz önüne açıkça sermektedir.
Aşağıdaki tedbirlerle kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir;
a.. Un ve şekerden kaçınarak ensülin direncini yenin.
b.. Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren 'light' hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.
c.. Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin. Tas devri diyetini uygulayın.
d.. Bol taze sebze ve meyve yiyin
e.. Yeterli omega-3 alin; ayçiçeği, mısır, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın. Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin.
f.. Kefir, yoğurt, tursu, sirke, nar eksisi ve boza gibi probiyotiklerden (faydalı mikroplar) zengin gıdalarla beslenin.
g.. Özgür dolasan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
h.. Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse manda sütü kullanın. Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
i.. Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 bas kuru soğan tüketin.
j.. Günde 1-2 tatlı kasığı zerdeçal tozu tüketin
k.. Yeşil ve siyah çay tüketin (sekersiz!)
l.. Streslerden uzak durun
m.. İyi uyuyun.
n.. Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak duru n.
o.. D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alin.
p.. Yeteri derecede egzersiz yapın
q.. Aşırı alkol kullanmayın
r.. İslenmiş soya ürünü yemeyin.
s.. Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turba fırınlar da kullanılabilir.
t.. Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler.
u.. Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakir kapları tercih edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir.
v.. Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın.
Prof. Dr. Ahmet AYDIN
IÜ Cerrahpaşa Tip Fak.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD
Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı