Bizim atalarımız müslüman olmadan önce yaratıcı bir zata inanıyorlardı. Belki kendilerine göre değişik tanrılarıda vardı. Ama onlar daha çok kendi lehçeleri ile ''tengri'' dedikleri zaman zat-i uluhiyeti kasdediyorlardı. Bu kelime sonra biraz daha incelik kazandı "tanrı" şeklini aldı ki aslında "mabud" demektir ve arapcadaki 'ilah'ın fransızcadaki 'diyo'nun farscadaki 'huda'nın karşılığı olan bir kelimedir.
Ama hiç bir zaman Cenab-i Hakk'in bütün Esma-i Hüsnasini cami, ism-i zat olan "Allah" kelimesinin karşılığı değildir. "Allah" dendiği an, bütün kainatta tecelli eden isimleriyle bir zat-i ecell-i A-la akla gelir "Allah" kelimesiyle anlaşılan budur. Yani O Mabudu mutlak, Haliki mutlak, Maksud-u mutlak, Rezzak-i mutlak, Bari-i mutlak, Cemil-i mutlak'tır. Esma-ül Hüsnayi cami, "Allah" kelimesinde böyle umumi bir mana anlaşılır, ve bu itibarlada Allah celle celaluhu 'nun ism-i hassdir. Allah dendiği an bu ma-budu mutlak anlaşılır, ve vacib-ül vücud akla gelir. Ama "tanrı" dendigi zaman yunanlıların aklina zeus, mısırlının apis bogası, ve hintlinin aklınada kendi inekleri gelir. "Tanri" kelimesiyle yerli yersiz ma-bud kelimesinin akla gelmesine karşılık, Lafz-i celale olan "Allah" kelimesi vacib-ül vucut' un ism-i hassı olarak sadece o Esma-i Hüsna sahibi Zati Zülcelali akla getirir. Onun için bir insan "tanrı" demekle "Allah" yerinde kullanırsa maksadını anlatamaz ve hata etmiş olur. "Tanrı" ilah kelimesi yerinde, huda, diyo ve god yerinde kullanılabilir. Fakat Allah yerinde değil.... Allah cenab-i Hakkın Zatının has ismidir. Onun için "LÂ iLAHE iLLALLAH" diyoruz. Fakat" la Allaha illallah" demiyoruz. Evvela ilahlar tanrılar ne varsa hepsi nehyediliyor, sonrada isbatla mabudu mutlak getiriliyor ve sadece ALLAH vardır deniliyor. Mevlid yazari Süleyman çelebi, bu hususu çok güzel tefrik ederek ''Birdir ALLAH ondan artık tanrı yok'' deyip, her iki kelimenin yerinide tayin ve tesbit etmiştir... Buna binaen bir insanın ağzından "tanrı" kelimesi çıktığında hemen reaksiyon göstermemeli o adamin maksadına bakmalı ALLAH yerine o manayi kullanmışsa tatlıca ikaz etmeli aksine tevehhür gösterilmemeli. Hele günümüzde asla....
Ama hiç bir zaman Cenab-i Hakk'in bütün Esma-i Hüsnasini cami, ism-i zat olan "Allah" kelimesinin karşılığı değildir. "Allah" dendiği an, bütün kainatta tecelli eden isimleriyle bir zat-i ecell-i A-la akla gelir "Allah" kelimesiyle anlaşılan budur. Yani O Mabudu mutlak, Haliki mutlak, Maksud-u mutlak, Rezzak-i mutlak, Bari-i mutlak, Cemil-i mutlak'tır. Esma-ül Hüsnayi cami, "Allah" kelimesinde böyle umumi bir mana anlaşılır, ve bu itibarlada Allah celle celaluhu 'nun ism-i hassdir. Allah dendiği an bu ma-budu mutlak anlaşılır, ve vacib-ül vücud akla gelir. Ama "tanrı" dendigi zaman yunanlıların aklina zeus, mısırlının apis bogası, ve hintlinin aklınada kendi inekleri gelir. "Tanri" kelimesiyle yerli yersiz ma-bud kelimesinin akla gelmesine karşılık, Lafz-i celale olan "Allah" kelimesi vacib-ül vucut' un ism-i hassı olarak sadece o Esma-i Hüsna sahibi Zati Zülcelali akla getirir. Onun için bir insan "tanrı" demekle "Allah" yerinde kullanırsa maksadını anlatamaz ve hata etmiş olur. "Tanrı" ilah kelimesi yerinde, huda, diyo ve god yerinde kullanılabilir. Fakat Allah yerinde değil.... Allah cenab-i Hakkın Zatının has ismidir. Onun için "LÂ iLAHE iLLALLAH" diyoruz. Fakat" la Allaha illallah" demiyoruz. Evvela ilahlar tanrılar ne varsa hepsi nehyediliyor, sonrada isbatla mabudu mutlak getiriliyor ve sadece ALLAH vardır deniliyor. Mevlid yazari Süleyman çelebi, bu hususu çok güzel tefrik ederek ''Birdir ALLAH ondan artık tanrı yok'' deyip, her iki kelimenin yerinide tayin ve tesbit etmiştir... Buna binaen bir insanın ağzından "tanrı" kelimesi çıktığında hemen reaksiyon göstermemeli o adamin maksadına bakmalı ALLAH yerine o manayi kullanmışsa tatlıca ikaz etmeli aksine tevehhür gösterilmemeli. Hele günümüzde asla....