Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah için sevmek (1 Kullanıcı)

ruyet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Ocak 2009
Mesajlar
343
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Rasulüllah(s.a.v):
Yedi sınıf insan var ki Allah Teala onları hesap gününde özel rahmetiyle gölgelendirecektir. Bunlardan biriside Allah için birbirini seven iki arkadaştır. Üç şey varki, onlar kimde bulunursa o kimse imanın tadını bulur; Allah ve Rasulünü herşeyden daha fazla sevmek, sevdiğini Allah için sevmek ve İmandan sonra küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi kötü görmek (Buhari, İman,14,Müslim,67,Tırmizi, iman 10 buyuruyor.
Yine Habibi Kibriya Efendimiz buyurdular ki;
Allah’ın dostları içinde öyle kimseler vardır ki, onlar Nebi ve şehitde değillerdir. Fakat Nebi ve Şehitler onlara gıpta ederler.
Ashab:
—Onlar kimlerdir Ya Rasulullah?
Efendimiz(s,a.v):
—Onlar aralarında herhangi bir nesep bağı ve maddi alışveriş bulunmadan sırf Allah’ın muhabbeti ve rızası için birbirlerini sevenlerdir. Vallahi onların yüzü nur gibi parlamaktadır. İnsanlar korktukları zaman onlar korkmazlar, insanlar üzüldükleri zaman onlar üzülmezler.
İlaveten:
—Haberiniz olsun! Allah’ın velilerine asla bir korku ve hüzün yoktur.(Yunus,62–64) ayetini okudu.
Yukarıda zikredilen ayet ve hadislerden de anlaşılacağı gibi kardeşlik çok mühim.
Allahü Teala;
Kıyametgünü olunca.. Ortada sadece Allah için yapılan kardeşlik kalır(Zuhruf 43/67) beyan buyuruyor.

Zalimlerden her biri o gün; Ne olurdu keşke bende o peygamberlerle birlikte bir kurtuluş yolu edineydim. Yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim der. (Furkan25/27–29) buyuruyor.
Kardeş bildiğimiz insanlarıda kusur aramamalı, çünkü kusur aramakda büyük kusurdur. Karşımızdaki kişide kusur ve hata bulmakla zevkten dört köşe olanlar bilmiyorlar ki şeytanın ahlakını üstlenmiş oluyor. Ancak ve ancak Allahü Teala kusur ve noksanlıktan uzaktır, yaratılanı sevip Yaratandan ötürü yunusi olmak varken bu öfke niye. Hepimiz kardeşiz, can yakmaya, ya da kalp kırmaya değer mi? Zinnun el Mısrı’ye Kiminle arkadaşlık yapayım? diye sorulunca cevaben;
—Hastalandığın zaman seni ziyaret eden ve bir günah işlediğinde senin için tevbe eden kimseyle arkadaşlık yap demiştir. Kays b. Sa’d hastalanmıştı, ama arkadaşları ziyarette gecikmişlerdi, durumu araştırınca kendisine kendilerinde olan alacaklarından dolayı gelmeye çekindikleri öğrenince, bir münadi(tellal) tutup; Her kim ki Kays’a borcu varsa bilsinki şu ana kadar olan borçları silinmiştir diye ilan yaptırmıştır. Bunun üzerine evi ziyaretçilerle dolup taştı.

Fahreddin Raziye göre ,kardeşliği bertaraf nedenler:
Dinde ihtilaf edip birbirine hasmani tutum sergilemekle, Naslarda bozuk teviller çıkarmakla, kendi cemaatini hak bilip diğerlerini dışlamak ve onları batıl üzere olduğnu iddiasından kaynaklandığını belirtir.
Allahü Teala;
Allahın size nimetini hatırlayın. Hani siz bir zaman birbirinize düşman idiniz; O kalplerinizi birleştirdi ve o’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Sizler bir ateş çukurunun kenarında idiniz, O sizi oradan kurtardı. İşte açıklıyoruz ki ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız (Ali İmran 3/ 102–103) diye beyan buyuruyor
Rasulullah(s.a.v);
Kim dünyada bir müslümanın kusurunu örterse Allah’da ahirette onun kusurunu örter(Müslim. birr) ve ilaveten:
Kimde bir müslüman kardeşinin gizli hallerini ortaya çıkarıp yayarsa, Allah’da onun gizli hallerini ortaya çıkarır, onu rezil eder. (Ali el Muttaki, Kenzü’l ummal, 3 248 No: 6381) beyan buyurdular. Bu Ayeti Kerimenin ışığında kardeşimizle yolda karşılaştığımızda selam verdikten sonra halhatır sorup, nasılsın demeli, nereye gidiyorsun, ya da nerden geliyorsun dememeli.Çünkü bu tür sorgulamalar kardeşine eziyet verebilir, olurya istenmeyen bir yerden gelmiş olabilir, bu durum onu suçluluk psikolojisine iter ve gizli hallerin ortaya çıkmasına yol açabilir..
İmamı Gazali(k.s);
Kardeşini kınamaktan kurtulmanın bir yoluda insanın kendi halini düşünmesidir. .. Kusursuz insan var mı? Kusursuz insan arayan kimsenin herkesi terk edip bir köşeye çekilmekten başka çare yoktur. Kerem sahibi bir mü’min daima iyiliklere bakar, tabiatı bozuk münafık ise hep kusur peşindedir (İhya 2, 256) der.
Dostluğun devamı için arkadaşına hep hüsnü zanla bakmak ve ona muhalefet yapmamak şart olsa gerek.
Ebu Said el- Harraz;
Sufilerle elli sene beraber bulundum, bu süre içerisinde benimle onlar arasında hiçbir ihtilaf ve çekişmem olmadı.
Merak edip sordular:
—Bu nasıl oldu?
Cevaben:
- Çünkü ben onlarla beraberken hep nefsimin kusurlarıyla meşgul oluyor,
Kimsenin kusuruyla uğraşmıyordum demiştir.
Gerçekten de bu anlamda Sehl b. Abdullah et-Tüsteri(k.s):
- Peygamberlerin meclisine bakmak isteyen kimse, Rabbani âlimlerin meclisine
Nazar etsin demiştir.
Rabbimiz:
Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’tan korkun ki, merhamet olunasınız(Hucurat 49/10) beyan buyuruyor.
Hataları görmemeli, Allah merhamet sahibi, Mevla’mız imanla göç etmek şartıyla iyiliklerin biraz fazla gelmesiyle cennete gireceğimizi müjdeliyor. Ki; İbni Abbas(r.anh); İyiliği kötülüğünden fazla olanın hayır terazisi ağır gelip kurtulacağını belirtmiştir. Yüce Allah; O gün kimin iyiliği kötülüğünden fazla ise o kurtulmuştur(A’raf 7/8) buyuruyor
Bu dünyada iyi bir dost seçmeli. Atalarımız; bana arkadaşını söyle kim olduğunu söyliyeyim demişler bu yüzden..
Allahü Teala:
Zalimlerden herbiri o gün: Ne olurdu keşke bende o Peygamberlerle birlikte bir kurtuluş yolu edinseydim. Yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim der(Furkan 25/27–29) buyuruyor.
Rasulü Kibriya Efendimiz(s.a.v);
Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için buğz etmektir(Ebu Davud, sünnet,3)buyuruyor.
Takvanın dışında kurulan dostluklar kalıcı olamıyor, ahiret kardeşliği doğuracak kardeşlikler kurmalı.
Allahü Teala;
İyilik ve takva hususnda birbirinizle yardımlaşınız (Maide 5/2) beyan buyuruyor. Rasulullah(s.a.v) Ben-i Nadr ganimetlerini dağıttıktan sonra, Ensar’a;
—Sizler kendi iradenizle mallarınızı ve evlerinizi paylaştınız. Bu ganimettede onlara ortak oldunuz. Eğer arzu ederseniz onlara ortak olunuz. Eğer isterseniz mal ve evleriniz size kalsın, bu ganimetten size bir şey vermeyelim buyurması üzerine Ensar:
— Hayır, Ya Rasulallah! Biz mallarımızı ve evlerimizi bölüştük. Ayrıca bizler bu ganimetteki payımızdan vazgeçerek hepsini onlara veriyoruz dediler. Allahü Teala bu güzide topluluk için; Onlar kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile başkalarını kendilerine tercih ederler(haşr 59/9) ve ilaveten;
O gün muttakilerin dışında bütün dostlar birbirinin düşmanı olur(zuhruf,43/67) diye beyan buyurdu.

Muhyiddin Arabî Hz.leri:
Muhabbet dört türlüdür, 1. sırf Allah’ın zatı için muhabbet(ruhani muhabbet),2.Nefsanî muhabbet(Sırf şehvet için zevcesini sevmek gibi), 3.Aklimuhabbet (Telmelinde dünyevi maslahat ve menfeatlere dayalı muhabbet ilahi değildir),
4.Allah için olan muhabbettir( Kalbi muhabbet). (Bkz. İbnu Arabî, Tefsiri Kur’an’l- Kerim 2452–453)

Halife Muvaffak’a sufileri sudan bahanelerle şikâyet ederler, ceza olarak boyunları vurulacağı sırada, sufilerden Nuri derhal öne atılıp; Kardeşlerimin bir saat fazla yaşamaları için kendimi fedaya hazırım, önce benim boynumu vurun deyince cellat irkilip geri adım attı, hadise Halifeye intikal edince olayı tetkit ettirip raporu okuyunca onları serbes bırakır. Raporda; Eğer bu topluluk zındık ise dünyada hiçbir muvahhid yoktur ifadeleri Halifeyi yanlışından dönmesine neden olur.
Yine bir başka örnek: Yermük Harbi idi, kıyasıya savaş sonunda elinde ki su kırbası ile amcasının oğlunu bulup susuzluğunu gidermek düşüncesiyle yaralılar arasında dolaşan bir sahabe. Nihayet amcasının oğlunu yaralı vaziyete görünce suyu uzattı, ama az bir ötede su.. su.. diye bir inilti işitince, suyu içmez ona verilmesini işaret eder. O’na da su verecekken az ötede yine su.. su.. diye inleyen bir ses, bu yaralı da öbür yana can havliyle işaret eder, derken birbaşka yerden susuzluk iniltileri duyulur, O da içmeden iniltinin geldiği işaret etti, işaret edilen yere vardığında ruhunu teslim etmişti, yetişememişti, Tekrar aynı hattı geriye doğru izledi, bari amcasının oğluna imdadına yetişe diye fakat yanına geldiğinde amca oğlu da Hakka yürümüştü. İşte şehadet getirirken bile kardeşini düşünen anlayış bu tabloda gizli.
Kardeşlik o kadar güzel bir duygu ki Rasulü Ekrem(s.a.v) Hz.Ömer’i umreye uğurlarken:
—Kardeşciğim! Bizide dua da unutma diye tembihinde bulunmuşlardır. Bundan dolayı Efendimiz(s.a.v); En makbul dua kişin kardeşinin gıyabında yaptığı duadır buyurdular.
Kardeşlik aynı zamanda iman tazelemektir. Abdullah b. Revaha kardeşleriyle(gönül dostlarıyla) karşılaştığında:
- Gelin oturalım da bir saat iman edelim derdi. Aynı sözü birbaşka zamanda birbaşka
kişiyede söyleyince adamcağız kızıp durumu Rasulüllah’a bildirdi:
- Ya Habibullah! Şu İbnu Raveha’nın dengesizliğine bakarmısınız, bize öğrettikleriniz
imanı bırakmış hepimizi bir saat iman etmeye davet ediyor!
Efendimiz(s.a.v):
- Allah O’na rahmet etsin; O Meleklerin merhamet ettiği zikir meclislerine muhabbet
ediyor; sizi Ona davet ediyor beyan buyurarak İbnu Reaha’nın kardeşliğin gereği olarak aynı meclislerde bulunarak kalbi zikirle kuvvetlendirmeye çağırmak istediğini ve böylece hakiki imanın lezzetini beraberce paylaşmayı amaçladığını vurgulamış oldu. Gerçektende kardeşlerden uzak kalınca insan masivaya dalabiliyor. Ki; Hz. Hanzala; Biz Rasulü Kibriya’nın yanından ayrıldıktan sonra pek çok şeyler kaybediyor ve zayıflıyoruz sözleri bu anlamdadır.
Bütün iyiliklerin kaynağı Allahü Tealadır, Şeytan son nefese kadar iyilikleri bertaraf
Etmek için iş başında, bu yüzden şeytanın şerrinden Allah’ın engin rahmetine sığınmalı. Hiçkimse ameline güvenmemeli, beşer şaşar da düzelirde, kimin ne olacağı son vakte kadar belli değil. Efendimiz(s.a.v),’ ..Evet bende sırf amelimle kurtulamam, ancak Allah’ın lutuf ve rahmetiyle beni saracak ve cennetine koyacaktır’(Buhari) buyurmuşlardır. Ebu Derda(r.anh) bir adama hakaretler yağdıran, döven ve söven bir grupla karşılaşınca:
- Hayy Allah, Allah iyiliğinizi versin, şimdi dövüp sövdüğünüz bu adamı
Kuyuya düşmüş halde bulsanız onu bu kuyudan çıkarmıyacak mısınız?
Dediler ki;
- Elbette, kuyudan çıkarırdık.
Ebu Derda:
-O halde kardeşinize hakaret eden ifadeleri terkedin, Allah’a hamd edin.
Dediler ki:
- Peki, sen ona kızmıyormusun?
Ebu Derda(r.anh):
- Ben şahsına değil, yaptığı kötü fiillerine kızarım, o kötü fiili bıraktığı zaman o yine
Benim kardeşimdir ifadeleriyle veya beddualarla şeytana yardımcı olunmaması gerektiği mesajını verdi. İmamı Gazali(r.anh); Kardeşinin kusurlarını yüzüne karşı sayıp dökmen onu üzer, fakat onun farkedemediği kusurlarını gizlice ona söylemen samimiyet ve şefkatin sonucudur der. Yine Hüccetül İslam Gazali; Sana kusurlarını hatırlatan kimseye kızmak şöyle dursun, rahmet okumalısın tavsiyesinde bulunur. Evet, mü’min kardeşini sevmeli fenalığı için yanlız acı.
İnsan dünyada yaşadığı süre içerisinde tanıştığı kişilerin ölüm haberini aldığında, eğer
o kişi ömrünü kötü işlerde harcadıysa onun adına korkmalı, iyi halde öldü ise onun adına hayra ulaştığı zannında bulunmali ki, sahabe ahlakına ulaşabilelim, çünkü sahabe böyle idi. Birisi hakaret etse, sövse ya da dövse tolere edebilmeli, başıma gelen bu durumun işlediğim günahlardan dolayı geldiğine ve günahta karşımdakinden öndeyim diye yorumlamalı.. Ne günah işledimki bu bana musallat oldu ve zulmetti diye tefekkür edebilmeli. Onun için Büyükler; dövene elsiz gerek, sövene dilsiz gerek demişler. Nefse nefisle karşılık vermek metodu bu yolda geçit verilmez, akan kanlar ve kirlenmiş çamaşırlar su ile yıkanır, ateşi yine su söndürür, kini, öfkeyi de yumuşaklık giderir çünkü.
Habibullah(s.a.v); Enes(r.anh)’a:
—Evladım! Kalbinde hiç kimseye kin ve hased bulunmadan sabahlayıp
Akşamlamaya gücün yetiyorsa yap! Bu benim sünnetimdir. Benim sünnetimi ihya eden beni ihya etmiş, benimle birlikte cennete girmiş olur(Tirmizi, ilim,17,İbni Mace) müjdesini veriyor.
Ayrıca bir başka kişide ihsanda bulunsa Bu durumun Allah’ın bir lütfu ya da layık olmadığım halde ikramıdır diye düşünmeli.
Rasulullah(s.av); Kim bir din kardeşinin gıyabında savunursa Allah mahşerde onu
Yüzünü ateşten korur, Bir kimse din kardeşinin savunmayıp sahipsiz bırakırsa, Allah’da onun kendisinin yardımını istediği yerde yardımsız bırakır, savunan kimseyede Allah yardıma çok muhtaç olduğu yerde kendisine yardım eder(Ebu Davud, Edeb 36No:4884) buyurmuştur. Yine Rasulüllah(s.a.v); Mü’min başkaları ile iyi geçinen ve kendisiyle güzel geçinilen kimsedir. Başkaları ile iyi geçinmeyen kimsede hayır yoktur(Ahmed Müsned,2,400, Münavi) buyuruyor.
Kardeşler arasında yardımlaşma, hediyeleşme sünnettir. Peygamberimiz(s.a.v)
ister hür, ister köle olsun kim davet ederse davete icabet eder, kendisine sunulan hediyenin vasfına bakmaksızın kabül eder ve hediyeye karşılık verir, özel muame asla istemezdi. Dolayısıyla sünneti seniyye gereği kardeşler arasında rahat davranabilmeli, hatta sahabe kendi aralarında danışıp izin almadan ihtiyacına binaen kardeşinin malından alabiliyordu. Niye? Çünkü kardeşlik şuuru dorukta idi. İç âlemimizde ayrılıklara ait her nevar ise terk etmek en efdali, kalpteki dağınıklığı gidermenin yollarını araştırmalı. Peygamberimiz; bir mü’min diğer müminle üç günden fazla küs durup konuşmayı kesmesi helal değildir buyurmuşlardır. Bir mü’min kardeşinin bacağına diken batsa acısını duyabilmeli, Çünkü Efendimiz(s.a.v); Muhakkak Mü’minler bir organı rahatsızlandığı zaman bütün azaları rahatsızlanan vücud gibidirler. Bir Mü’min şikayet ettiği zaman diğer Mü’minlerde rahatsız olur buyuruyor.
İnsan kendisine evvela iyi bir yoldaş aramalı ve seçmeli. İyilerle bulunan
Kazanır hep. Bu dünyada tanışıp kaynaşan kal-ü belada veya başka bir ifadeyle Elestü bezminde buluştuğu sırada da birbirlerine muhabbet celbetmiş ruhlardır. Rasulullah(s.a.v) Ruhlar saf halinde dizilmiş ordular gibidir. Orada tanışanlar, (buradada) tanışıp kaynaşırlar. Orada anlaşamayanlar birbirleriyle çekişip dururlar(Buhari) buyurmakta. İbrahim b. Ethem bağda bostanda gâh bekçilik yapar, gâh hasat zamanında arkadaşlarıyla beraber çalışır, hepde iş sonu geç kalırdı, arkadaşları bu durumdan muzdaripti, Ramazandı, bir gece;
—Gelin, o yokken iftarımızı açalım ki aklı başına gelsin, bundan böyle artık geç kalmaz,
ona ders olur deyip yeyip içtikten sonra uyumaya başladılar. İbrahim Ethem döndüğünde uyku halinde arkadaşlarını görünce kendi kendine:
— Ah canım arkadaşlarım! belkide yiyecekleri birşeyleri yoktuda uykuya daldılar dedi, derhal biraz un hazırlayarak pişirmek üzere yoğurdu. Uyandıklarında ateşi üflerken gördüklerinde:
- Ne yapıyorsun öyle kendi kendine? Dediler:
Cevap verdi:
—Belki orucunuzu açmak için yiyecek bulamayıp da yatıp uyuduğunuzu düşünüp birşeyler hazırlamak istemiştim.
Arkadaşları şaşırarak;
— Biz ne yaptık o ne yaptı? Baksanıza nasıl muamele ediyor bizlere.. Demek zorunda
Kaldılar. İşte kardeşlik ve arkadaşlık şuuru bu. Peygamberimiz(s.a.v); Sizden biriniz kendi nefsi için istediğni kardeşi içinde isteyip sevmedikçe gerçek mü’min olamaz (Buhari) diye buyuruyor.

ALPEREN GÜRBÜZER
 

alisay

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
277
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
ALLAH razı olsun kardeşim. hepsini okuyamadım ama okuduklarım da bana yetti.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt