Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah Için Sevmek (1 Kullanıcı)

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: " Nefsimi Yed-i kudretinde tutan Allah’a yemin ederim ki iman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Ve birbirinizi sevmedikçe de Kâmil Mü’min olamazsınız." buyuruyor.

Şimdi buradan hareketle birbirimizi ne derece sevdiğimizi anlamaya, biraz da ayetler ve hadisler ışığında günümüz olaylarını irdelemeye gayret edelim.

Krizlerin, intiharların, kepenk indirmelerin, işten uzaklaştırmaların bolca olduğu bir ülkede yaşıyoruz. İnsanlar bunalan yüreklerini rahatlatmak için bir umut ışığı arıyorlar.

Bu umut ışığı kimilerine göre Yenilikçiler kimilerine göre Gelenekçiler. Kimilerine göre Kemal Derviş kimilerine göre IMF...

Bizler yıllarca; bu ülkede Cuma namazına gitmenin mi yoksa gitmemenin mi daha doğru olduğunu tartıştık.

Bizler yıllarca; Nurcu, Süleymancı, Partici, Radikal tartışmaları yaptık.

Bizler yıllarca; Parti bir amaç mı yoksa araç mı tartışmasını yaptık.

Bizler yıllarca; birbirimizin cemaatlerinden nasıl eleman çalabiliriz mücadelesi verdik.

Bizler yıllarca; birbirimizin gazetesine, dergisine, radyosuna sataştık.

Bizler yıllarca; müslümanların bir vücudun azaları gibi olduğunu unuttuk ve bizi bölmeye çalışanların işlerini kolaylaştırdık...

Hak Teâla Enfal Suresinde "... Birbirinizle Nizâlaşmayın! Sonra içinize korku düşer, devletiniz elden gider." diyor. Allah Teâla Müslümanların kendi aralarında ihtilafa düşmelerini sonucunda şu iki tehlikenin meydana geleceğini de belirtiyor.
1. Başarısızlık, zaaf, soğukluk ve korku meydana gelir,

2. Kuvvet ve azamet elden gider.

Şimdilerde bizler; Yenilikçi – Gelenekçi tartışmaları yapıyoruz.

Şimdilerde bizler; kadınların cenaze namazı kılıp kılamayacağını tartışıyoruz.

Şimdilerde bizler; genç kızların ya da bayan memurların peruk takarak işlerine, okullarına gidip gidemeyeceğini tartışıyoruz.

Şimdilerde bizler; bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesi içine girdik.

Şimdilerde bizler; okulum, kursum, davam yerine; evim, işim, çocuklarım, arabam düşüncesi içine girdik.

Şimdilerde bizler; birbirimize küstük ve şu ayeti unuttuk. "Mü’minler ancak kardeştirler. Onun için; herhangi bir anlaşmazlıkta kardeşlerinizin arasını düzeltiniz.” (Hucurat-10)

Bizler şimdilerde ne yapıyoruz biliyor musunuz? Bizler artık yetmiş milyon insanın gözü önünde geçmiş günleri hiçe sayarak kavga etmekten çekinmiyoruz. Hem de bizi bölmek isteyenlere ne kadar başarılı olduklarını göstermek istercesine...

Bir Hadis-i Şerifte Allah Rasûlü: " Birbirinize haset etmeyin, birbirinizi helak olmaya sürüklemeyin, birbirinize buğz etmeyin. Kardeşçe Allah’ a kul olun." buyurmuştur.

Şimdi de size bir soru: Bizler birbirimize buğz ediyor muyuz, etmiyor muyuz?

El cevap: Ediyoruz...

H.z. Peygamber: "Yedi sınıf insan vardır ki; Allah onları hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde Arş’ ın gölgesiyle gölgelendirir. Bu sınıflardan biri de birbirlerini Allah için seven, hayatlarını böyle geçiren ve bu hâl üzere ölen iki kişidir." buyurmuşlardır.

Yaptığımız işlerden dolayı bir günde onlarca insanla muhatap oluyoruz. Ve sohbet ortamlarındaki muhabbet hep "Ekonomi ya da Siyaset" üzerine... Artık hiç kimse sevgiden ya da aşktan dem vurmuyor. Ancak dolardan marktan dem vuruyoruz. Bunlar laf-ı güzaf. Seviyoruz diyoruz, isyan ediyoruz. İnsan sevdiğine isyan eder mi?

Türban takan türbansıza; dürüst hırsıza; vaiz laftan anlamayana; işçi patrona, amir memura; sakallı sakalsıza, yeşilaycı tiryakiye; muhtar mahalleye, devlet millete; müslüman kafire, kafir müslüman’ a; genişletin artık alabildiğince. Hayatın her karesinde aynı görüntü..

Bir tek kelime... Düşmanlık... Kırgınlık... Kızgınlık...

Türbanlı türbansıza kızmamalı mı yani? Veya laftan anlamayana cephe almamalı mıyız? Dürüst esnaf malını çalana onun çalamadıklarını mı hediye etsin?... Ne yani babasını katledene oğlu iki kurşun da bana mı sık desin! diyorsun sen!?.. Diyorsunuz şimdi...

Hayır öyle değil...

Doğrular biz taraftan. Senin doğrun benim doğrum.. Bu bizce olan tavır... Hakk katında doğru tektir ve asla göreceli değildir. Tavır O ne derse odur. Yargılamak bize düşmez. Biz ancak akledip ifadeleri içimizde hazmedip uygulamakla mükellefiz aslına bakarsanız sadece... Bunun adıdır aklen teslimiyet, kalben teslimiyet, değil körü körüne; göre göre bile bile ...

Sevmekten bahsettik ya başından beri.. İnsanı sevmek O'nu sevmek demek bu da bir sır; aslında bu açıdan...

Bizim düşmanımız saydığımız ve sayamadığımız, O'nun reddettiği biz de eserini bile görmek istemediği; bizi O'ndan ve yolundan uzaklaştıran hastalıklar...

Yani kötü olan ama O'nun tayin ettiği her şey...

Yani daha özü bizim nefretimize şamil olan her şey aslında bu sayılanlar....

Kabul bizi bu hale getirmek isteyenler var. Bizi tamamen dünya işleriyle meşgul etmek isteyenler var. İyi de biz neden onlara boyun eğiyoruz? Neden kardeşimize surat asıyoruz? Bizler tebessümün kardeşimize bir sadaka olduğunu bilen insanlarız. Bizler tebessümün sadaka olduğunu neden unuttuk.

Ama yine de umutluyum. Allah Rasulü bir gün ashabına şu müjdeyi verir: " Yevm-i kıyamette insanların bir kısmı için Arş-ı Ala’nın etrafına kürsüler konacak, onlar o kürsülere oturacaklar. Yüzleri Ay’ın on dördü gibi parlayacak. Diğer insanlar korku ve feryat içinde çalkalanırken; onlarda korku ve endişe olmayacak. Onlar öyle Allah dostlarıdırlar ki onlar için ne korku ne de hüzün vardır.

- Bunlar kimdir Yâ Rasulallah? diye sordu, sahabe.

- "Dünyada iken Allah için birbirlerini sevenlerdir." buyurdular.

Bizim yarınımız belli değil. Dünümüz ise hicran. Bu gün de geldi geçiyor. Bırakalım nefret sadağında bir alev oku olmayı, sevgi kiliminde desen olmak varken. Alev söner, kül toza bulanır; sevgi asıl sahibine döner, tali yoldan sahipliğini üstleneni de alır götürür O'na...

Sevelim, ne amaçla olduğunu, ne için olduğunu bir tarafa bırakarak rahmetine sığındığımızın merhametine beden olmak için....

Sevelim, düşmanına dahi şefkatini esirgemeyenin geniş gönlünde taht kurmak için....

Sevelim. Vallahi ne kadar sıkıntımız varsa hep sevgisizlikten. Ama O'nun ölçüleri ile.

Dini amacımıza alet etmemek, sevgimizi pespaye, kötürüm, şehevani duygulardan temizlemek için O bizi nasıl seviyorsa, nasıl sevmemizi istiyorsa öylece sevelim.

Para, şöhret, hükmetmek, sahiplenmek... Hele bunlar ki topyekun bir maval...

Bizim önümüz var, geride kalana hasretimiz...

Önümüzü gerimize almanın adıdır sevgisizliğimiz...

Şimdilerde müthiş bir şekilde imtihan ediliyoruz. Rabbim bizleri imtihanını layık ile verenlerden eylesin.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm kardeşim.Amin inşallah bu imtihanı hakkıyla aşanlardan oluruz..Emeğinize sağlık..Güzel bir konuyu paylaşmışsınız..Çağımızın adeta ''manevi'' sorunu...Müslümanların sorunu..Allah için sevmenin bilincinde değil birçok müslüman...Ufak şeylerden bağları koparmak, buğzetmek, haset etmek... gibi daha sıralayamayacağımız birçok kalp hastalığı, dünyada bulaşmaması gereken tek insana, yani müslümana yerleşmiş vaziyette..Kronikleşmiş bir hastalık neredeyse ve ne kılınan namazlar, ne de okunan Kur'anlar kalpleri yumuşatmıyor, o ilahi mesajı anlayıp özümseyemiyor..Rabbimiz c.c bizleri sevgide de, buğzetmede de kendi rızasından ayırmasın, kendisi için sevenlerden ve yine yalnızca kendisi için buğzedenlerden eylesin inşallah..Rabbimiz c.c razı olsun kardeşim sizden, ecrinizi en hayırlısıyla versin inşallah.Faydalı ve ibretlikti..İbret ve hayırlara vesile olması duasıyla..Selametle kalın.


Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Allah-u Teâlâ’nın kullarından öyleleri vardır ki –onlar ne peygamberlerdir ne de şehidler– kıyamet günü Allah katındaki makamlarından dolayı hem peygamberler hem de şehitler o kullara imrenirler. Sahâbe:
–Ey Allah’ın Resûlü (s.a.v.) onlar kimdir, bize anlat?! dediler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
–Onlar, aralarında herhangi bir akrabalık ya da ticari bir ilişkisi olmadığı halde, sırf Allah’ın rızası için birbirlerini seven bir topluluktur. Vallahi onların yüzleri nur gibidir. Nurdan tahtlar, koltuklar üzerine kurulup otururlar. İnsanlar korkuya kapılırlarken onlar asla korkuya kapılmayacak; insanlar hüzünlenirlerken onlar kesinlikle hüzünlenmeyeceklerdir. Ardından şu ayeti okudu :
“İyi bilin ki Allah’ın veli kullarına asla korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.”
İnsanlar arasındaki ilişkiler iki temel üzerine kurulmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) bize böyle haber vermiştir.
Akrabalık.. “...aralarında bir akrabalık olmadığı halde...”
Maddi çıkar.. “...ya da aralarında ticari bir ilişki olmadığı halde...”
 

Pıtırcık

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Kas 2007
Mesajlar
113
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Hayırlı sabahlar.Çok faydalı bir konudan bahsetmişsiniz.Bütün herkesin mesajı alması temennisiyle..Emeğinize sağlık..Allah razı olsun..:T
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Selamün Aleyküm kardeşim.Amin inşallah bu imtihanı hakkıyla aşanlardan oluruz..Emeğinize sağlık..Güzel bir konuyu paylaşmışsınız..Çağımızın adeta ''manevi'' sorunu...Müslümanların sorunu..Allah için sevmenin bilincinde değil birçok müslüman...Ufak şeylerden bağları koparmak, buğzetmek, haset etmek... gibi daha sıralayamayacağımız birçok kalp hastalığı, dünyada bulaşmaması gereken tek insana, yani müslümana yerleşmiş vaziyette..Kronikleşmiş bir hastalık neredeyse ve ne kılınan namazlar, ne de okunan Kur'anlar kalpleri yumuşatmıyor, o ilahi mesajı anlayıp özümseyemiyor..Rabbimiz c.c bizleri sevgide de, buğzetmede de kendi rızasından ayırmasın, kendisi için sevenlerden ve yine yalnızca kendisi için buğzedenlerden eylesin inşallah..Rabbimiz c.c razı olsun kardeşim sizden, ecrinizi en hayırlısıyla versin inşallah.Faydalı ve ibretlikti..İbret ve hayırlara vesile olması duasıyla..Selametle kalın.



Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Allah-u Teâlâ’nın kullarından öyleleri vardır ki –onlar ne peygamberlerdir ne de şehidler– kıyamet günü Allah katındaki makamlarından dolayı hem peygamberler hem de şehitler o kullara imrenirler. Sahâbe:
–Ey Allah’ın Resûlü (s.a.v.) onlar kimdir, bize anlat?! dediler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
–Onlar, aralarında herhangi bir akrabalık ya da ticari bir ilişkisi olmadığı halde, sırf Allah’ın rızası için birbirlerini seven bir topluluktur. Vallahi onların yüzleri nur gibidir. Nurdan tahtlar, koltuklar üzerine kurulup otururlar. İnsanlar korkuya kapılırlarken onlar asla korkuya kapılmayacak; insanlar hüzünlenirlerken onlar kesinlikle hüzünlenmeyeceklerdir. Ardından şu ayeti okudu :
“İyi bilin ki Allah’ın veli kullarına asla korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.”
İnsanlar arasındaki ilişkiler iki temel üzerine kurulmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) bize böyle haber vermiştir.
Akrabalık.. “...aralarında bir akrabalık olmadığı halde...”

Maddi çıkar.. “...ya da aralarında ticari bir ilişki olmadığı halde...”

Ve alayküm selam verahmetullahi vebreketuh
Güzel yorum yapmışsınız allah c.c. sizden razı olsun.Sizin de dediğiniz gibi çağımızın sorunu Allah için sevememek,birlik olamamak ,birlikte hareket edememek.Neydi pekala bizleri birlik olmaktan,beraber hareket etmekten alıkoyan sebep ve yahut sebepler.Bu soruyu kardeşlerimize sorunca herkes birlik olma,birlikte hareket etme taraftarı iş fiile dökülünce bir türlü birliktelik sağlanamıyor.Yoksa araya biz bilmeden mal,mevki mi giriyor?Allah korusun araya bu sebepler giriyorsa gidişatımız çok kötü Allah c.c. yardımcımız olsun.Bizler karşılıksız hiç menfaat beklemeden sırf Allah için birbirlerimizi sevelim kardeş olalım kuralım dünyaya islam birliğini,islam kardeşliğini el uzatılım mazlum ve ihtiyac sahibi insanlara.Allah c.c. bizleri isteği üzere yaşamayı ve ölmeyi nasib eylesin amin...
Hayırlı günler.Allah c.c. yar ve radımcınız olsun.
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,244
Tepki puanı
3,615
Puanları
163
Yaş
46
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: " Nefsimi Yed-i kudretinde tutan Allah’a yemin ederim ki iman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Ve birbirinizi sevmedikçe de Kâmil Mü’min olamazsınız." buyuruyor.

Şimdi buradan hareketle birbirimizi ne derece sevdiğimizi anlamaya, biraz da ayetler ve hadisler ışığında günümüz olaylarını irdelemeye gayret edelim.

Krizlerin, intiharların, kepenk indirmelerin, işten uzaklaştırmaların bolca olduğu bir ülkede yaşıyoruz. İnsanlar bunalan yüreklerini rahatlatmak için bir umut ışığı arıyorlar.

Bu umut ışığı kimilerine göre Yenilikçiler kimilerine göre Gelenekçiler. Kimilerine göre Kemal Derviş kimilerine göre IMF...

Bizler yıllarca; bu ülkede Cuma namazına gitmenin mi yoksa gitmemenin mi daha doğru olduğunu tartıştık.

Bizler yıllarca; Nurcu, Süleymancı, Partici, Radikal tartışmaları yaptık.

Bizler yıllarca; Parti bir amaç mı yoksa araç mı tartışmasını yaptık.

Bizler yıllarca; birbirimizin cemaatlerinden nasıl eleman çalabiliriz mücadelesi verdik.

Bizler yıllarca; birbirimizin gazetesine, dergisine, radyosuna sataştık.

Bizler yıllarca; müslümanların bir vücudun azaları gibi olduğunu unuttuk ve bizi bölmeye çalışanların işlerini kolaylaştırdık...

Hak Teâla Enfal Suresinde "... Birbirinizle Nizâlaşmayın! Sonra içinize korku düşer, devletiniz elden gider." diyor. Allah Teâla Müslümanların kendi aralarında ihtilafa düşmelerini sonucunda şu iki tehlikenin meydana geleceğini de belirtiyor.
1. Başarısızlık, zaaf, soğukluk ve korku meydana gelir,

2. Kuvvet ve azamet elden gider.

Şimdilerde bizler; Yenilikçi – Gelenekçi tartışmaları yapıyoruz.

Şimdilerde bizler; kadınların cenaze namazı kılıp kılamayacağını tartışıyoruz.

Şimdilerde bizler; genç kızların ya da bayan memurların peruk takarak işlerine, okullarına gidip gidemeyeceğini tartışıyoruz.

Şimdilerde bizler; bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesi içine girdik.

Şimdilerde bizler; okulum, kursum, davam yerine; evim, işim, çocuklarım, arabam düşüncesi içine girdik.

Şimdilerde bizler; birbirimize küstük ve şu ayeti unuttuk. "Mü’minler ancak kardeştirler. Onun için; herhangi bir anlaşmazlıkta kardeşlerinizin arasını düzeltiniz.” (Hucurat-10)

Bizler şimdilerde ne yapıyoruz biliyor musunuz? Bizler artık yetmiş milyon insanın gözü önünde geçmiş günleri hiçe sayarak kavga etmekten çekinmiyoruz. Hem de bizi bölmek isteyenlere ne kadar başarılı olduklarını göstermek istercesine...

Bir Hadis-i Şerifte Allah Rasûlü: " Birbirinize haset etmeyin, birbirinizi helak olmaya sürüklemeyin, birbirinize buğz etmeyin. Kardeşçe Allah’ a kul olun." buyurmuştur.

Şimdi de size bir soru: Bizler birbirimize buğz ediyor muyuz, etmiyor muyuz?

El cevap: Ediyoruz...

H.z. Peygamber: "Yedi sınıf insan vardır ki; Allah onları hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde Arş’ ın gölgesiyle gölgelendirir. Bu sınıflardan biri de birbirlerini Allah için seven, hayatlarını böyle geçiren ve bu hâl üzere ölen iki kişidir." buyurmuşlardır.

Yaptığımız işlerden dolayı bir günde onlarca insanla muhatap oluyoruz. Ve sohbet ortamlarındaki muhabbet hep "Ekonomi ya da Siyaset" üzerine... Artık hiç kimse sevgiden ya da aşktan dem vurmuyor. Ancak dolardan marktan dem vuruyoruz. Bunlar laf-ı güzaf. Seviyoruz diyoruz, isyan ediyoruz. İnsan sevdiğine isyan eder mi?

Türban takan türbansıza; dürüst hırsıza; vaiz laftan anlamayana; işçi patrona, amir memura; sakallı sakalsıza, yeşilaycı tiryakiye; muhtar mahalleye, devlet millete; müslüman kafire, kafir müslüman’ a; genişletin artık alabildiğince. Hayatın her karesinde aynı görüntü..

Bir tek kelime... Düşmanlık... Kırgınlık... Kızgınlık...

Türbanlı türbansıza kızmamalı mı yani? Veya laftan anlamayana cephe almamalı mıyız? Dürüst esnaf malını çalana onun çalamadıklarını mı hediye etsin?... Ne yani babasını katledene oğlu iki kurşun da bana mı sık desin! diyorsun sen!?.. Diyorsunuz şimdi...

Hayır öyle değil...

Doğrular biz taraftan. Senin doğrun benim doğrum.. Bu bizce olan tavır... Hakk katında doğru tektir ve asla göreceli değildir. Tavır O ne derse odur. Yargılamak bize düşmez. Biz ancak akledip ifadeleri içimizde hazmedip uygulamakla mükellefiz aslına bakarsanız sadece... Bunun adıdır aklen teslimiyet, kalben teslimiyet, değil körü körüne; göre göre bile bile ...

Sevmekten bahsettik ya başından beri.. İnsanı sevmek O'nu sevmek demek bu da bir sır; aslında bu açıdan...

Bizim düşmanımız saydığımız ve sayamadığımız, O'nun reddettiği biz de eserini bile görmek istemediği; bizi O'ndan ve yolundan uzaklaştıran hastalıklar...

Yani kötü olan ama O'nun tayin ettiği her şey...

Yani daha özü bizim nefretimize şamil olan her şey aslında bu sayılanlar....

Kabul bizi bu hale getirmek isteyenler var. Bizi tamamen dünya işleriyle meşgul etmek isteyenler var. İyi de biz neden onlara boyun eğiyoruz? Neden kardeşimize surat asıyoruz? Bizler tebessümün kardeşimize bir sadaka olduğunu bilen insanlarız. Bizler tebessümün sadaka olduğunu neden unuttuk.

Ama yine de umutluyum. Allah Rasulü bir gün ashabına şu müjdeyi verir: " Yevm-i kıyamette insanların bir kısmı için Arş-ı Ala’nın etrafına kürsüler konacak, onlar o kürsülere oturacaklar. Yüzleri Ay’ın on dördü gibi parlayacak. Diğer insanlar korku ve feryat içinde çalkalanırken; onlarda korku ve endişe olmayacak. Onlar öyle Allah dostlarıdırlar ki onlar için ne korku ne de hüzün vardır.

- Bunlar kimdir Yâ Rasulallah? diye sordu, sahabe.

- "Dünyada iken Allah için birbirlerini sevenlerdir." buyurdular.

Bizim yarınımız belli değil. Dünümüz ise hicran. Bu gün de geldi geçiyor. Bırakalım nefret sadağında bir alev oku olmayı, sevgi kiliminde desen olmak varken. Alev söner, kül toza bulanır; sevgi asıl sahibine döner, tali yoldan sahipliğini üstleneni de alır götürür O'na...

Sevelim, ne amaçla olduğunu, ne için olduğunu bir tarafa bırakarak rahmetine sığındığımızın merhametine beden olmak için....

Sevelim, düşmanına dahi şefkatini esirgemeyenin geniş gönlünde taht kurmak için....

Sevelim. Vallahi ne kadar sıkıntımız varsa hep sevgisizlikten. Ama O'nun ölçüleri ile.

Dini amacımıza alet etmemek, sevgimizi pespaye, kötürüm, şehevani duygulardan temizlemek için O bizi nasıl seviyorsa, nasıl sevmemizi istiyorsa öylece sevelim.

Para, şöhret, hükmetmek, sahiplenmek... Hele bunlar ki topyekun bir maval...

Bizim önümüz var, geride kalana hasretimiz...

Önümüzü gerimize almanın adıdır sevgisizliğimiz...

Şimdilerde müthiş bir şekilde imtihan ediliyoruz. Rabbim bizleri imtihanını layık ile verenlerden eylesin.
selamün aleyküm kardeşim.duana içtenlikle amin diyorum.Rabbim bizleri imtihanını layık ile verenlerden eylesin.Allah razı olsun.Rabbime emanet olun.:H
 

nilgun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Tem 2006
Mesajlar
147
Tepki puanı
0
Puanları
0
çok Güzel Olmuş Emeğinize Sağlik. Benimde Bir Imtihanim Vardi Hayata Karşi Ama Veremedim. Sabrettim Ama Olmadi. Allah Kimseyi Kimsesiz Birakmasin.
 

EBRARNISA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ağu 2007
Mesajlar
528
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
SELAMÜN ALEYKÜM. HAYIRLI SABAHLAR.
ALLAH RAZI OLSUN ÇOK GÜZEL VE AKICI BİR YAZI... TESPİTLER VE YORUMLAR ÇOK YERİNDE...BİR SOLUKTA OKUDUM YAZIYI. HERŞEY O KADAR NET VE ANLAŞILIR İFADE EDİLMİŞKİ EKLEYECEK BİRŞEY BIRAKMAMIŞSINIZ ....
O'CULAR BU'CULAR DİYE BİRBİRİMİZİN AYAĞINI KAYDIRMAYA HARCADIKLARIMIZI ( MADDİ- MANEVİ ) BU DİN İÇİN , ALLAH İÇİN, BİR İMAN KURTARMAK İÇİN HARCASAYDIK YA...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt