filistin kılıçı
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 1 Ağu 2008
- Mesajlar
- 54
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
Allah, canlıları niçin yaratmıştır?
Allah cc., bir kudsî hadiste Gizli bir hazine idim, beni bilsinler diye mahlukatı yarattım buyuruyor. O Samed dir, hiçbir hâlinde mahlukata muhtaç değildir. Onun kâinatı yaratması bizler için rahmet ve cemal izharıdır.
Bütün varlıklar kendilerine mahsus dillerle yüce Yaratıcı yı tesbih ve takdis ederler. Kendilerine tevdi edilen görevleri büyük bir zevk ve şevkle yerine getirirler. Mesela güneş bir saniye bile geri kalmadan kendine çizilen yörüngede yoluna devam eder. Irmaklar dolu dolu denizlere doğru akar. İnsanın emrine verilen hayvanlar tam bir itaatle ona hizmet eder. Kâinatta hep mükemmel ve tekrar tekrar yinelenen bir güzellik görürüz. Kâinat yaratılmasaydı Allah ın sıfatlarının ve isimlerin o sonsuz kemali ve güzelliği bilinmeyecekti. Bu bilgi sadece Allahr17;a mahsus kalacaktı. Cenab-ı Hak isim ve sıfatlarının manevi güzelliklerini tecelli ettirmekle, kendi cemal ve kemalini bu eserlerinde kendisi bizzat müşahede buyurduğu gibi, melekleri, insanları ve cinleri de bu şereften, bu lütuftan hissedar etmeyi diledi.
Mahlukatı yaratıp yaratmama hususunda Allah, İlahi tercihini yaratma şeklinde yapmış ve bu tercih mahlukat için sonsuz bir rahmet olmuştur. Yoksa, bir ismi Samed (Her şey ona muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değil) olan Allahr17;ın bu alemi yaratmasının -haşa- bir ihtiyaçtan geldiği düşünülemez. Yeryüzünün tamamını küçücük aynalardan oluşmuş farz edelim. Bu aynaların ışık ve sıcaklığı gökteki güneşten alacakları apaçık bir gerçektir. Gökteki güneşin aynalarda yansımasında, onları ışıklandırmasında bir ihtiyacı olduğu düşünülemez. Yani güneşin aynalarda yansıyıp yansımaması bir ihtiyaçtan dolayı değildir. Yansıma hadisesi olmasa da onun ışığından, sıcaklığından, yedi renginden hiçbir şey eksilmez. Güneş, ışığı ve kütlesi ile ne ise yine odur. Yansıma hadisesindeki bütün fayda ve menfaat, ancak aynalara aittir. Onlar, karanlıktan kurtulup ışığa kavuşma hususunda güneşe muhtaçtırlar. Yoksa güneş, onların aydınlığa çıkmalarına muhtaç değildir.
Aynen bunun gibi, Allah Tealar17;nın varlık âlemini yaratmasında Or17;nun (cc) sonsuz kemalinde bir fazlalık olduğu düşünülemez. Mevcudatı yaratmasaydı yine onun kemalinden hiçbir şey eksik olmazdı. Mesela milyonlarca yıldızla yaldızlanmış şu gökkubbenin, üzerimizde bir çadır gibi çatılmasında ve yeryüzünün rengârenk çiçeklerle süslenmiş bir halı gibi ayağımızın altına serilmesindeki bütün faydalar bize aittir.
Allah cc., bir kudsî hadiste Gizli bir hazine idim, beni bilsinler diye mahlukatı yarattım buyuruyor. O Samed dir, hiçbir hâlinde mahlukata muhtaç değildir. Onun kâinatı yaratması bizler için rahmet ve cemal izharıdır.
Bütün varlıklar kendilerine mahsus dillerle yüce Yaratıcı yı tesbih ve takdis ederler. Kendilerine tevdi edilen görevleri büyük bir zevk ve şevkle yerine getirirler. Mesela güneş bir saniye bile geri kalmadan kendine çizilen yörüngede yoluna devam eder. Irmaklar dolu dolu denizlere doğru akar. İnsanın emrine verilen hayvanlar tam bir itaatle ona hizmet eder. Kâinatta hep mükemmel ve tekrar tekrar yinelenen bir güzellik görürüz. Kâinat yaratılmasaydı Allah ın sıfatlarının ve isimlerin o sonsuz kemali ve güzelliği bilinmeyecekti. Bu bilgi sadece Allahr17;a mahsus kalacaktı. Cenab-ı Hak isim ve sıfatlarının manevi güzelliklerini tecelli ettirmekle, kendi cemal ve kemalini bu eserlerinde kendisi bizzat müşahede buyurduğu gibi, melekleri, insanları ve cinleri de bu şereften, bu lütuftan hissedar etmeyi diledi.
Mahlukatı yaratıp yaratmama hususunda Allah, İlahi tercihini yaratma şeklinde yapmış ve bu tercih mahlukat için sonsuz bir rahmet olmuştur. Yoksa, bir ismi Samed (Her şey ona muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değil) olan Allahr17;ın bu alemi yaratmasının -haşa- bir ihtiyaçtan geldiği düşünülemez. Yeryüzünün tamamını küçücük aynalardan oluşmuş farz edelim. Bu aynaların ışık ve sıcaklığı gökteki güneşten alacakları apaçık bir gerçektir. Gökteki güneşin aynalarda yansımasında, onları ışıklandırmasında bir ihtiyacı olduğu düşünülemez. Yani güneşin aynalarda yansıyıp yansımaması bir ihtiyaçtan dolayı değildir. Yansıma hadisesi olmasa da onun ışığından, sıcaklığından, yedi renginden hiçbir şey eksilmez. Güneş, ışığı ve kütlesi ile ne ise yine odur. Yansıma hadisesindeki bütün fayda ve menfaat, ancak aynalara aittir. Onlar, karanlıktan kurtulup ışığa kavuşma hususunda güneşe muhtaçtırlar. Yoksa güneş, onların aydınlığa çıkmalarına muhtaç değildir.
Aynen bunun gibi, Allah Tealar17;nın varlık âlemini yaratmasında Or17;nun (cc) sonsuz kemalinde bir fazlalık olduğu düşünülemez. Mevcudatı yaratmasaydı yine onun kemalinden hiçbir şey eksik olmazdı. Mesela milyonlarca yıldızla yaldızlanmış şu gökkubbenin, üzerimizde bir çadır gibi çatılmasında ve yeryüzünün rengârenk çiçeklerle süslenmiş bir halı gibi ayağımızın altına serilmesindeki bütün faydalar bize aittir.