BULENT TUNALI
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Ağu 2007
- Mesajlar
- 2,307
- Tepki puanı
- 2
- Puanları
- 0
- Yaş
- 53
- Konum
- BURSA-m.k.paşa
- Web Sitesi
- www.bilsankimya.com
Herhalde günlük hayatımızda en çok tükettiğimiz niyazlarımızın başında geliyordur “Allah senden razı olsun” duası. Tükettiğimiz diyorum çünkü, hem bu niyaza muhatap olanlar hem de bulunanlar olarak genelde bu duanın öneminin farkında olmuyoruz. Adeta ağız alışkanlığı olarak dillendirildiği için şöyle kuvvetli bir “amin” ile mukabelede bulunmuyoruz mesela. Oysa Allah zülcelalin kulundan razı olmasından öte bir bahtiyarlık olabilir mi?
Bu vakıanın altını çizdikten sonra “razı olmanın” bir başka veçhesine değinelim…
Beyyine Suresi`nin sekizinci ayetinde olduğu gibi bir de kulun Allah Teâlâ’dan razı olması gibi bir durum söz konusudur. Rabbimiz cennet ehlinden bahsederken buyuruyor ki;
“Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.”
Allah Teâlâ’nın kulundan razı olması tamam da kulun Rabbinden razı olması nasıl olacak?
Müfessirler bu ayeti şöyle açıklıyorlar. Allah Teâlâ’dan razı olmak O’nun ahkâmına tabi olmanın yanı sıra Latif olan Allah`ın lütuflarına, Kahhar olan Allah`ın kahır tecellilerine razı olabilmektir. Bir başka deyişle O’nun acı ve tatlısıyla bizim için tayin ettiklerine boyun eğebilmektir…
Cahiliye insanları kendilerine menfaât sağlayan her şeyi, hayır olarak kabullenirlerdi. Onlara zarar veren her şeyi de, şer olarak benimserlerdi. Maddî veya manevî menfaât sağlayan bir fiil, onlara isâbet ederse onu hayır olarak kabullenirler. Fakat maddî veya manevî zarar sağlayan bir fiil, onlara isabet ederse onu da şer olarak benimserlerdi. Allah Teâlâ onları da şöyle tasvir ediyor:
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.” (Hac 11)
Velhasıl, başımıza gelen her olumsuzluğu şer olarak kabul edip cahiliye insanlarının durumuna düşmeyelim…
Bu vakıanın altını çizdikten sonra “razı olmanın” bir başka veçhesine değinelim…
Beyyine Suresi`nin sekizinci ayetinde olduğu gibi bir de kulun Allah Teâlâ’dan razı olması gibi bir durum söz konusudur. Rabbimiz cennet ehlinden bahsederken buyuruyor ki;
“Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.”
Allah Teâlâ’nın kulundan razı olması tamam da kulun Rabbinden razı olması nasıl olacak?
Müfessirler bu ayeti şöyle açıklıyorlar. Allah Teâlâ’dan razı olmak O’nun ahkâmına tabi olmanın yanı sıra Latif olan Allah`ın lütuflarına, Kahhar olan Allah`ın kahır tecellilerine razı olabilmektir. Bir başka deyişle O’nun acı ve tatlısıyla bizim için tayin ettiklerine boyun eğebilmektir…
Cahiliye insanları kendilerine menfaât sağlayan her şeyi, hayır olarak kabullenirlerdi. Onlara zarar veren her şeyi de, şer olarak benimserlerdi. Maddî veya manevî menfaât sağlayan bir fiil, onlara isâbet ederse onu hayır olarak kabullenirler. Fakat maddî veya manevî zarar sağlayan bir fiil, onlara isabet ederse onu da şer olarak benimserlerdi. Allah Teâlâ onları da şöyle tasvir ediyor:
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.” (Hac 11)
Velhasıl, başımıza gelen her olumsuzluğu şer olarak kabul edip cahiliye insanlarının durumuna düşmeyelim…