yesilbeyaz
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 22 Ağu 2006
- Mesajlar
- 334
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
>ALLAH NASIL MİSAFİR EDİLİR?
>
>
>Musa Aleyhisselâmın ümmeti:
>
>- Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz. Buyursun bir gün
>misafirimiz olsun. Nemiz varsa ikram etmeye hazırız, dediklerinde Musa
>Aleyhisselâm, onları azarladı. «Nasıl olur, Allah (haşa) yemekten,
>içmekten ve mekândan münezzehtir» diyerek bir daha böyle bir şeyi
>akıllarından bile geçirmemelerini tenbihledi. Fakat Musa Kelîmullah
>Turu Sina'ya çıkıp, bazı münasaatta bulunmak istediğinde, Allah
>tarafından şöyle nida olundu:
>
>- «Ya Musa neden kullarımın davetini bana getirip söylemiyorsun?»
>
>Musa Aleyhisselâm: «Ya Rabbi, böyle daveti size gelip söylemekten haya
>ederim. Nasıl olur, Zatı Ulûhiyetiniz onların söylediklerinden beridir»
>dedi.
>
>Allah (c.c.): «Söyle kullarıma, onların davetine Cuma akşamı geleceğim»
>buyurdu.
>
>Musa Aleyhisselâm gelip kavmini durumdan haberdar etti, hazırlığa
>başlandı, koyunlar, sığırlar kesildi. Mümkün olduğu kadar mükellef bir
>yemek sofrası hazırlandı. Çünkü misafir gelecek olan ne bir vali, ne
>bir padişah, ne bir başka yaratıktı. Kâinatın yaratıcısı misafir olarak
>gelecekti. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra, akşam üstü uzak yollardan
>geldiği belli; yorgun argın, üstü-başı birbirine karışmış bir ihtiyar
>gelip: «Ya Musa! Uzak yollardan geldim, acım, bana bir miktar yemek
>verin de karnımı doyurayım» dedi. Hz. Musa:
>
>- Acele etme, hele şu testiyi al da biraz su getir bakalım. Senin de
>bir katkın bulunsun. Biraz sonra Allah (c.c.) gelecek, dedi.
>
>Tabii adam daha fazla diretmeden çekip gitti. Yatsı vakti oldu,
>beklenen misafir halâ gelmedi. Sabah oluncaya kadar beklediler, halâ
>gelen giden yoktu. Neyse ümidi kestiler. Hz. Musa taaccüp içinde idi.
>
>İkinci gün Hz. Musa Tur'a gidip:
>
>- Ya Rabbi, mahcup oldum, ümmetim: «Ya Sen bizi kandırdın, ya Allah
>sözünde durmadı» diyorlar dediğinde, şöyle hitap olundu:
>
>- Geldim ya Musa, geldim. Açım dedim, beni suya gönderdin, bir lokma
>ekmek bile vermedin. Beni ne sen, ne kavmin ağırladı.» Bunun üzerine
>Hazreti Musa Kelîmullah:
>
>- Ya Rabbi bir ihtiyar geldi sadece, o da bir kuldu, Allah değildi. Bu
>nasıl olur? dediğinde Cenabı Allah:
>
>- «İşte ben o kulum ile beraberdim. Onu doyursa idiniz, beni doyurmuş
>olacaktınız. Çünkü ben ne semalara, ne yerlere sığarım, ben ancak aciz
>bir kulumun kalbine sığarım. Ben o kulumla beraber gelmiştim. Onu aç
>olarak geri göndermekle, beni geri göndermiş oldunuz» buyurdu.
>
>Demek ki, Allah için yapılan her şey, bizzat Allah'ın kendisine
>yapılmış gibi olmakta, Allah o kimseden razı olmaktadır.
>
>
>Musa Aleyhisselâmın ümmeti:
>
>- Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz. Buyursun bir gün
>misafirimiz olsun. Nemiz varsa ikram etmeye hazırız, dediklerinde Musa
>Aleyhisselâm, onları azarladı. «Nasıl olur, Allah (haşa) yemekten,
>içmekten ve mekândan münezzehtir» diyerek bir daha böyle bir şeyi
>akıllarından bile geçirmemelerini tenbihledi. Fakat Musa Kelîmullah
>Turu Sina'ya çıkıp, bazı münasaatta bulunmak istediğinde, Allah
>tarafından şöyle nida olundu:
>
>- «Ya Musa neden kullarımın davetini bana getirip söylemiyorsun?»
>
>Musa Aleyhisselâm: «Ya Rabbi, böyle daveti size gelip söylemekten haya
>ederim. Nasıl olur, Zatı Ulûhiyetiniz onların söylediklerinden beridir»
>dedi.
>
>Allah (c.c.): «Söyle kullarıma, onların davetine Cuma akşamı geleceğim»
>buyurdu.
>
>Musa Aleyhisselâm gelip kavmini durumdan haberdar etti, hazırlığa
>başlandı, koyunlar, sığırlar kesildi. Mümkün olduğu kadar mükellef bir
>yemek sofrası hazırlandı. Çünkü misafir gelecek olan ne bir vali, ne
>bir padişah, ne bir başka yaratıktı. Kâinatın yaratıcısı misafir olarak
>gelecekti. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra, akşam üstü uzak yollardan
>geldiği belli; yorgun argın, üstü-başı birbirine karışmış bir ihtiyar
>gelip: «Ya Musa! Uzak yollardan geldim, acım, bana bir miktar yemek
>verin de karnımı doyurayım» dedi. Hz. Musa:
>
>- Acele etme, hele şu testiyi al da biraz su getir bakalım. Senin de
>bir katkın bulunsun. Biraz sonra Allah (c.c.) gelecek, dedi.
>
>Tabii adam daha fazla diretmeden çekip gitti. Yatsı vakti oldu,
>beklenen misafir halâ gelmedi. Sabah oluncaya kadar beklediler, halâ
>gelen giden yoktu. Neyse ümidi kestiler. Hz. Musa taaccüp içinde idi.
>
>İkinci gün Hz. Musa Tur'a gidip:
>
>- Ya Rabbi, mahcup oldum, ümmetim: «Ya Sen bizi kandırdın, ya Allah
>sözünde durmadı» diyorlar dediğinde, şöyle hitap olundu:
>
>- Geldim ya Musa, geldim. Açım dedim, beni suya gönderdin, bir lokma
>ekmek bile vermedin. Beni ne sen, ne kavmin ağırladı.» Bunun üzerine
>Hazreti Musa Kelîmullah:
>
>- Ya Rabbi bir ihtiyar geldi sadece, o da bir kuldu, Allah değildi. Bu
>nasıl olur? dediğinde Cenabı Allah:
>
>- «İşte ben o kulum ile beraberdim. Onu doyursa idiniz, beni doyurmuş
>olacaktınız. Çünkü ben ne semalara, ne yerlere sığarım, ben ancak aciz
>bir kulumun kalbine sığarım. Ben o kulumla beraber gelmiştim. Onu aç
>olarak geri göndermekle, beni geri göndermiş oldunuz» buyurdu.
>
>Demek ki, Allah için yapılan her şey, bizzat Allah'ın kendisine
>yapılmış gibi olmakta, Allah o kimseden razı olmaktadır.