H
hado77
selamun aleykum ve rahmetullahi ve berkatuhu
bir şeye iman eden kimse onun ilmiyle hem dem olur. mesela bir mümmin bir hususu ALLAH(cc) e arz etmek isterse namaz kılar. bir koşu ona gidip sorayım bu husus da bilgi sahibi olayım dediği hususun özü amel edilecek ilim olsa gerektir. ve her ilmin özü kelamullah olunca diğer zahiri ilimlere bakış açısı kelamın emrini ifa ile olur.
nafile namaz nafile uğraşıların yümünüdür. açıklanan ilim ALLAH(cc) sırrını bildirdiği kadardır. bu açıdan zaman- uzay- mekan üçleminde bunun ortasında duran algılatıcı olanın ilmi ile ruh ilmi ile uğraşırız. ve o ruhu yükselten onu mütefekkir kılan nafile ibadetlerle.
bu açıdan mümmin çalışır çabalar ama nafile değil. özünde tevbe hacet istiare gibi namazlar açıklanmasıı gereken hal bakımından ilmin tefekküri ve kişiye yönelik olan kısmını açıklar.
bir imama bağlanmak ise artık o kainatın ışığı olsa feyzi olsa gerektir. ancak o bir anahtar olmakla insanın gönül penceresinin kulpu o şahıs tarafından açılması gerekiyor.
bu yüzden namaz ve onun ruha ilişkin tefekkürleri gerek enfüsi gerekse afaki bir ilimdir. ayetlerle onun manası ancak şimdiki zamanda anlaşılan kelamullah ayetleri ilmimizin değil onu anlayacak insanın yetersizliğini dem vurmaktadır.
tefekküri olarak yazılan risaleler olmak üzere bir fizikçinin gözlemi enfüste yapılmış ve ayetler nazara verilmiş gerekli veri toplanmış ancak karşılaşacağı alemi algıda zorlanmaması için o şahsın namaz ve sair ibadet ile o ruh yükselmesini sağlaması istenmiştir.
risaleler kelamullahın özünü namazı açıklar. namaz kılan kul artık ruhunu hazır bir hale sokar artık o isyankar değildir ve her yükselişi ALLAH(cc) tarafından hoş bir surette karşılanır. yoksa gelen ezberi bir ilim dediğimiz her türlü amelsiz ilimle yükselme çabası boşadır ve karşılığı bir şihabdır.
bu acı çekmek değil zorluğa katlanma değil ameli iyi şekilde yapma çabasıdır. ilmin en derin noktaısnda mevlasını bulan kul artık anlar ki her ayet yazıldığı gibi okunur ve onun ötesinde bir ilim yok nafile ibadat ile süslü bir rızık arayışı var der.
tefekkür ilimden öncedir sonrasında ortaya çıkan nefsin galizelerinin ıslahı gerekir ki bu ene dediğimiz haldir. kibir önemeli bir halet olmak bakımından namazın mefkuresi ile izale olacağından ruhun yükseltilmesi ve temizlenmesi safahatı tevbe karışık farz nafile şeklinde olur. böylece biz de görür ve biliriz ki artık her tefrika kainatta herkes ALLAH(cc) der sırrına dönüşür. ama b u tefrikayı anlamak dediğimiz her hal artık munis bir bekçi tarafından karşılanmalı ve şihabları üstüme çekmek istemiyorum diyen kimse bilhassa tevbe namazına dikkat etmeli. sermaye gibi kullanılır gerektiğinde harcanır. ve harcama yümünlüdür işlenecek günahlar çoktan hayra çevrilmiş olur.
efendimiz(SAS) alim sıfatını kimsenin üstüne almamasını izhar etmiş bunun ancak bir sıfat olarak ALLAH(cc) e ait olacağını zımnen bildirmiştir. bu açıdan mütefekkir olmak denen hale yakınlaşmak anlamlıdır ve her türlü yayınlanan eser artık kimsenin alemi ile bir ahitleşmesi bir sözü olur.
ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
bir şeye iman eden kimse onun ilmiyle hem dem olur. mesela bir mümmin bir hususu ALLAH(cc) e arz etmek isterse namaz kılar. bir koşu ona gidip sorayım bu husus da bilgi sahibi olayım dediği hususun özü amel edilecek ilim olsa gerektir. ve her ilmin özü kelamullah olunca diğer zahiri ilimlere bakış açısı kelamın emrini ifa ile olur.
nafile namaz nafile uğraşıların yümünüdür. açıklanan ilim ALLAH(cc) sırrını bildirdiği kadardır. bu açıdan zaman- uzay- mekan üçleminde bunun ortasında duran algılatıcı olanın ilmi ile ruh ilmi ile uğraşırız. ve o ruhu yükselten onu mütefekkir kılan nafile ibadetlerle.
bu açıdan mümmin çalışır çabalar ama nafile değil. özünde tevbe hacet istiare gibi namazlar açıklanmasıı gereken hal bakımından ilmin tefekküri ve kişiye yönelik olan kısmını açıklar.
bir imama bağlanmak ise artık o kainatın ışığı olsa feyzi olsa gerektir. ancak o bir anahtar olmakla insanın gönül penceresinin kulpu o şahıs tarafından açılması gerekiyor.
bu yüzden namaz ve onun ruha ilişkin tefekkürleri gerek enfüsi gerekse afaki bir ilimdir. ayetlerle onun manası ancak şimdiki zamanda anlaşılan kelamullah ayetleri ilmimizin değil onu anlayacak insanın yetersizliğini dem vurmaktadır.
tefekküri olarak yazılan risaleler olmak üzere bir fizikçinin gözlemi enfüste yapılmış ve ayetler nazara verilmiş gerekli veri toplanmış ancak karşılaşacağı alemi algıda zorlanmaması için o şahsın namaz ve sair ibadet ile o ruh yükselmesini sağlaması istenmiştir.
risaleler kelamullahın özünü namazı açıklar. namaz kılan kul artık ruhunu hazır bir hale sokar artık o isyankar değildir ve her yükselişi ALLAH(cc) tarafından hoş bir surette karşılanır. yoksa gelen ezberi bir ilim dediğimiz her türlü amelsiz ilimle yükselme çabası boşadır ve karşılığı bir şihabdır.
bu acı çekmek değil zorluğa katlanma değil ameli iyi şekilde yapma çabasıdır. ilmin en derin noktaısnda mevlasını bulan kul artık anlar ki her ayet yazıldığı gibi okunur ve onun ötesinde bir ilim yok nafile ibadat ile süslü bir rızık arayışı var der.
tefekkür ilimden öncedir sonrasında ortaya çıkan nefsin galizelerinin ıslahı gerekir ki bu ene dediğimiz haldir. kibir önemeli bir halet olmak bakımından namazın mefkuresi ile izale olacağından ruhun yükseltilmesi ve temizlenmesi safahatı tevbe karışık farz nafile şeklinde olur. böylece biz de görür ve biliriz ki artık her tefrika kainatta herkes ALLAH(cc) der sırrına dönüşür. ama b u tefrikayı anlamak dediğimiz her hal artık munis bir bekçi tarafından karşılanmalı ve şihabları üstüme çekmek istemiyorum diyen kimse bilhassa tevbe namazına dikkat etmeli. sermaye gibi kullanılır gerektiğinde harcanır. ve harcama yümünlüdür işlenecek günahlar çoktan hayra çevrilmiş olur.
efendimiz(SAS) alim sıfatını kimsenin üstüne almamasını izhar etmiş bunun ancak bir sıfat olarak ALLAH(cc) e ait olacağını zımnen bildirmiştir. bu açıdan mütefekkir olmak denen hale yakınlaşmak anlamlıdır ve her türlü yayınlanan eser artık kimsenin alemi ile bir ahitleşmesi bir sözü olur.
ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.