hadis:bütün müşrikler metodlarını kureyş müşriklerinden alacaktır.bütün müslümanlarda metodlarını kureyşin müslümanlarından alacaktır.
AYETİN MEALİ
İnsanlardan öyleleri vardır ki,hiç bir bilgiye dayanmaksızın, Allah'ın yolundan saptırmak için sözün boş olanını satın almaktadırlar ve onu bir eğlence konusu edinmektedirler. İşte onlar; onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.(lokman 6)
İbn Hişam, İbn İshak'a dayanarak rivayet eder ki, Mekke müşrikleri ellerinden geleni yapmalarına rağmen Hz. Peygamber'in (s.a) mesajının yayılmasını engelleyemeyince Nadir bin Hâris Kureyşliler'e şunları söyledi:
"Bu adama karşı çıkma yolunuz sizi bir yere götürmez. O sizin aranızda yaşamakta. Şimdiye dek ahlâken en iyi olanınızdı; aranızda yaşayan en doğru, en dürüst ve emin kişi oldu daima. Siz tutmuş, onun bir kahin, sihirbaz, şair ve mecnun olduğunu söylüyorsunuz. Kim inanır buna? Ahali, bir kahin nasıl konuşur bilmiyor mu? Bir şairin, bir mecnunun halini tefrik edemez mi halk? Bu ithamların hangisini Muhammed'e (s.a) yamayabilirsiniz ki halkın dikkatini ondan kaçırabilesiniz. Bakın! Ben size onunla nasıl başedeceğinizi söyleyeyim."
Sonra Mekke'den ayrılıp Irak'a gitti ve oradan İran kisraları, Rüstem ve İsfendiyar'la ilgili masalları, hikayeleri, ustureleri derlemeyi başarıp halkın dikkatini Kur'an'dan ayırmak ve onları masallar içinde uyutmak için masal anlatma partileri düzenlemeye başladı. (İbn Hişam, cilt 1. sh. 320-321)
Aynı rivayet Esbab-ı Nüzul adlı kitapta Kelbi ve Mukatil'e dayanarak Vakidî tarafından nakledilmiştir. Ve İbn Abbas'a göre Nadr bu amaçla şarkıcı kızlar da getirmişti. Bir kimsenin Hz. Rasûl'ün (s.a) etkisi altına girdiğini işittiğinde, şarkıcı bir kızı şöyle bir talimatla ona musallat ederdi: "Onu yedir, içir, şarkınla öyle ağırla da diğer taraftan kopup seninle hemhal olsun." Bu, kötülük odaklarının her devirde başvurmakta olduğu aynı araçtı.
Kötülüğün bu elebaşıları sıradan insanları kültür adı altında eğlence, spor ve müzikle öylesine oyalarlar ki, hayatın ciddî problemlerine eğilmek için hiç zaman ve istekleri kalmaz. Ve bu boşvermişlik duygusu içinde sürüklenmekte oldukları felâketi hissetmezler bile.
Lehv-el Hadis'in bu şekilde tefsiri Ashab ve tabiin'in birçoğundan nakledilmiştir. Abdullah b. Mesud'a şöyle soruldu:
"Bu ayetteki Lehv el-Hadis'in mânâsı ne?" İbn Mesud üç kere tekrarla şöyle cevap verdi:
"Vallahi o şarkı söylemektir." (İbn Cerir, İbn Ebi Şeybe, Hakim, Beyhaki)
Benzer rivayetler Abdullah, Mücahid, İkrime, Said bin Cübeyr, Hasan Basri ve Makhül gibi alimlerden de nakledilmiştir. İbn Cerir, İbn Ebi Hatim ve Tirmizi, Hz. Ebu Umâme'ye dayanarak Hz. Rasûl'ün şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şarkıcı kızları satmak, satın almak, onların ticaretini yapmak ve onun üstünden para kazanmak haramdır." Bir başka rivayette bu son cümle "Ve onun üstünden kazanılan parayı yemek haramdır" şeklindedir.
Ebu Umâme'den gelen bir diğer rivayet ise şöyledir: "Cariyelere müzik öğretmek ve onların ticaretini yapmak haramdır ve onun üstünden para kazanmak da haramdır." Bu üç hadis'in hepsi de lehv el-hadis'in geçtiği ayetin böyle bir bağlam içinde indirildiğini göstermektedir. Kadı Ebu Bekir İbn'ul-Arabi, Ahkâmu'l-Kur'an'ında, Abdullan İbn Mubarek ve İmam Malik'in Hz. Enes'ten rivayet ettiği bir hadisi nakleder:
"Râsulullah şöyle dedi: "Her kim, bir musıkî meclisinde bir şarkıcı kızın (cariyenin) söylediği şarkıyı dinlerse Ahiret günü onun kulaklarına erimiş kurşun dökülecektir." (Sırası gelmişken bu günlerde müzik "kültür"ünün tamamiyle köle-kızlar (cariyeler) aracılığıyla yaygınlaştırıldığını belirtmek gerekir: Hür kadınlar o zaman da "artist" olmazdı. İşte bu yüzden Rasûlullah köle-kızların ticareti hakkında konuşmuş, onlardan gelecek kazancı ve ödenecek ücreti tavsif etmiş ve Arapça'da özellikle köle-kızlar için kullanılan kayna kelimesini şarkıcı kızlar için kullanmıştır.)
rabbim şu kaset alan cd alıp boş şarkıcıların peşinde koşan, paralarını akşam,milliyet sabah gibi vb. islama düşman olan organlara veren müslümanlara hidayet nasip etsin.
AYETİN MEALİ
İnsanlardan öyleleri vardır ki,hiç bir bilgiye dayanmaksızın, Allah'ın yolundan saptırmak için sözün boş olanını satın almaktadırlar ve onu bir eğlence konusu edinmektedirler. İşte onlar; onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.(lokman 6)
İbn Hişam, İbn İshak'a dayanarak rivayet eder ki, Mekke müşrikleri ellerinden geleni yapmalarına rağmen Hz. Peygamber'in (s.a) mesajının yayılmasını engelleyemeyince Nadir bin Hâris Kureyşliler'e şunları söyledi:
"Bu adama karşı çıkma yolunuz sizi bir yere götürmez. O sizin aranızda yaşamakta. Şimdiye dek ahlâken en iyi olanınızdı; aranızda yaşayan en doğru, en dürüst ve emin kişi oldu daima. Siz tutmuş, onun bir kahin, sihirbaz, şair ve mecnun olduğunu söylüyorsunuz. Kim inanır buna? Ahali, bir kahin nasıl konuşur bilmiyor mu? Bir şairin, bir mecnunun halini tefrik edemez mi halk? Bu ithamların hangisini Muhammed'e (s.a) yamayabilirsiniz ki halkın dikkatini ondan kaçırabilesiniz. Bakın! Ben size onunla nasıl başedeceğinizi söyleyeyim."
Sonra Mekke'den ayrılıp Irak'a gitti ve oradan İran kisraları, Rüstem ve İsfendiyar'la ilgili masalları, hikayeleri, ustureleri derlemeyi başarıp halkın dikkatini Kur'an'dan ayırmak ve onları masallar içinde uyutmak için masal anlatma partileri düzenlemeye başladı. (İbn Hişam, cilt 1. sh. 320-321)
Aynı rivayet Esbab-ı Nüzul adlı kitapta Kelbi ve Mukatil'e dayanarak Vakidî tarafından nakledilmiştir. Ve İbn Abbas'a göre Nadr bu amaçla şarkıcı kızlar da getirmişti. Bir kimsenin Hz. Rasûl'ün (s.a) etkisi altına girdiğini işittiğinde, şarkıcı bir kızı şöyle bir talimatla ona musallat ederdi: "Onu yedir, içir, şarkınla öyle ağırla da diğer taraftan kopup seninle hemhal olsun." Bu, kötülük odaklarının her devirde başvurmakta olduğu aynı araçtı.
Kötülüğün bu elebaşıları sıradan insanları kültür adı altında eğlence, spor ve müzikle öylesine oyalarlar ki, hayatın ciddî problemlerine eğilmek için hiç zaman ve istekleri kalmaz. Ve bu boşvermişlik duygusu içinde sürüklenmekte oldukları felâketi hissetmezler bile.
Lehv-el Hadis'in bu şekilde tefsiri Ashab ve tabiin'in birçoğundan nakledilmiştir. Abdullah b. Mesud'a şöyle soruldu:
"Bu ayetteki Lehv el-Hadis'in mânâsı ne?" İbn Mesud üç kere tekrarla şöyle cevap verdi:
"Vallahi o şarkı söylemektir." (İbn Cerir, İbn Ebi Şeybe, Hakim, Beyhaki)
Benzer rivayetler Abdullah, Mücahid, İkrime, Said bin Cübeyr, Hasan Basri ve Makhül gibi alimlerden de nakledilmiştir. İbn Cerir, İbn Ebi Hatim ve Tirmizi, Hz. Ebu Umâme'ye dayanarak Hz. Rasûl'ün şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Şarkıcı kızları satmak, satın almak, onların ticaretini yapmak ve onun üstünden para kazanmak haramdır." Bir başka rivayette bu son cümle "Ve onun üstünden kazanılan parayı yemek haramdır" şeklindedir.
Ebu Umâme'den gelen bir diğer rivayet ise şöyledir: "Cariyelere müzik öğretmek ve onların ticaretini yapmak haramdır ve onun üstünden para kazanmak da haramdır." Bu üç hadis'in hepsi de lehv el-hadis'in geçtiği ayetin böyle bir bağlam içinde indirildiğini göstermektedir. Kadı Ebu Bekir İbn'ul-Arabi, Ahkâmu'l-Kur'an'ında, Abdullan İbn Mubarek ve İmam Malik'in Hz. Enes'ten rivayet ettiği bir hadisi nakleder:
"Râsulullah şöyle dedi: "Her kim, bir musıkî meclisinde bir şarkıcı kızın (cariyenin) söylediği şarkıyı dinlerse Ahiret günü onun kulaklarına erimiş kurşun dökülecektir." (Sırası gelmişken bu günlerde müzik "kültür"ünün tamamiyle köle-kızlar (cariyeler) aracılığıyla yaygınlaştırıldığını belirtmek gerekir: Hür kadınlar o zaman da "artist" olmazdı. İşte bu yüzden Rasûlullah köle-kızların ticareti hakkında konuşmuş, onlardan gelecek kazancı ve ödenecek ücreti tavsif etmiş ve Arapça'da özellikle köle-kızlar için kullanılan kayna kelimesini şarkıcı kızlar için kullanmıştır.)
rabbim şu kaset alan cd alıp boş şarkıcıların peşinde koşan, paralarını akşam,milliyet sabah gibi vb. islama düşman olan organlara veren müslümanlara hidayet nasip etsin.