Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
"Aldatan kimse benden değildir."(1)
Doğruluk ve dürüstlük, gerçek mü'min olmanın göstergesidir. Peygamber Efendimiz(s.a.v), aldatma haksızlık düşmanlık ve sömürüye yol açan her türlü alım satım işini yadırgamış ve yasaklamıştır.
Hadisimizin söylenmesine sebep (sebeb-i vürud) olan olay şudur: 4;
Rasülullah (s.a.v) Pazar yerinde bir buğday yığınına rastlamış, elini onun içine daldırmış ve parmaklarına ıslaklık dokunmuştu. Bunun üzerine Rasülullah (s.a.v):
"Bu nedir, ey buğday sahibi?" diye sordu. Adam: "Ona yağmur suyu dokundu ya Rasülallah!" diye cevap verince
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Halkın görmesi için ıslak tarafını üste koysaydm ya, aldatan kimse benden değildir. "
Çocukların kandırılıp aldatılması da yalan hükmünü taşıdığından bir suç ve günah sayılmıştır. Abdullah bin Amr anlatır: "Bir gün annem beni çağırdı. Rasülullah da evimizde oturuyordu. Annem bana:
"Gel yavrum, sana bir şey vereceğim, dedi. Rasülullah (s.a.v.), anneme: "Ona ne vermek istedin?" diye sordu.
Annem: "Ona bir hurma vermek istiyordum." cevabını verdi. Bunun üzerine Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Haberin olsun, şayet ona bir şey vermeyecek olsaydın sana bir yalan (günahı) yazılırdı." (2)
Doğruluk ve dürüstlükten bahsetmeye devam eden öğretmen, "İnsan başkasını değil, aslında kendisini aldatır." dedi. Bunun üzerine söz alan Ali:
"Nasıl olur hocam! Bu hafta annemle pazara gittik. Beş kilo patates parası verdik, pazarcı dört kilo tartmış. Şimdi o amca bizi aldatarak fazla para kazanmış oldu. Ama biz de bir daha ondan alışveriş yapmayacağız." dedi. Öğretmen güldü ve şöyle dedi: -Çok teşekkür ederim.
"Gördün mü Ali, bir daha o amcadan alışveriş yapmayacağız." diyorsun. Zavallı adam, bir kilo patates için yıllarca alışveriş yapabileceği bir müşteriyi kaybetti. Aidata aidata iflas edecek! Hem ben, sürekli alışveriş yapacağım insanlara şunu derim: "Beni aldatırsan bir defa paramı alırsın, düzgün ticaret yaparsan sürekli paramı alırsın, devamlı senden alışveriş yaparım."
Ali, ''Müşteri veli nimetimdir." diye dükkanlara asılan levhaları hatırladı ve bunun anlamını düşündü, sonunda; müşterilerini aldatanların aslında müşterilerinden önce kendilerini aldattıklarını anladı.
Ali: "Peygamberimiz aldatıcılara, yalancılara, hilekârla-ra, sahtekârlara boşuna aldatan benden değildir." demiyor dedi ve şunları ilave etti : "Arkadaşlar! Peygamberimiz: 'Müslüman elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin ve güvende olduğu kimsedir.' (3) buyuruyor. Ve onun "Muhammedü'l- Emin" (Güvenilir-Emin Muhammed) diye bilindiğini unutmayalım.
Müslüman aldatacak kadar hain, aldanacak kadar ahmak olamaz. Evet, insan başkasını değil, kendini aldatır. Aldatmayalım, aldanmayalım.
"Aldatma, Müslümana helâl değildir." (4)
Kaynaklar:
1 .Müslim, İman 164. Tirmizi, Büyü 74. İbni Mace, Ticârât 36.
2.Ebu Davud, Edep 80. Ahmed, MUsned 3/ 447, 2/ 452.
3.Buharı, İman 4-5. Müslim, İman 64-65. Ebu Davud, Cihad 2.
Tirmizi, Kıyamet 52. 4. İbni Mace, Ticârât 42.