Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Al-i İmran Suresi Ayet:60 (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,539
Tepki puanı
876
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Sure: 3 - Al-i İmran Suresi
Ayet:60
Konu: İsa (a.s) Ve Meryem Hakkında Bildirilenler Haktır


بســـم الله الرحمن الرحيم

الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلاَ تَكُن مِّن الْمُمْتَرِينَ

60 - (Ey Muhammed! İşte bu) Rabbin'den gelen haktır. (Sakın) şüphecilerden olma!

Allah (c.c) Rasulü Muhammed (s.a.s)'e hitab ederek buyuruyor ki:
"Ey Muhammed! İsa ve Meryem hakkında sana haber verdiğim şeyler hakkın ta kendisidir. Hristiyanların, İsa' nın Allah veya Allah'ın oğlu olduğuna inanmaları, yahudilerin, Meryem'in Yusuf adındaki marangozla zina yaptığına dair iftiraları, sapık ve yalan iddialardır. Bunların hiçbirisi doğru değildir. Doğru olan, benim sana bildirdiğim haberlerdir. Sen bu inanç üzerinde sabit ol!"
“(Sakın) şüphecilerden olma!”
Bu ayette kastedilen Rasulullah (s.a.s) ise ayetin manası: "İsa (a.s) hakkında bildirilen gerçekler üzerinde sabit ol." şeklinde olur. Çünkü Rasulullah (s.a.s) bir göz kırpması kadar bile olsa, hiçbir zaman Allah'tan kendisine gelen şeylerde şüphe etmemiştir.
Bu ayette hitap her ne kadar Rasulullah (s.a.s)'e ise de asıl kastedilen ümmetidir. Allah (c.c) bu ayette müslümanlara, İsa hakkında Rasulullah (s.a.s)'e gelen vahye şüphe ile bakmamalarını bildiriyor. Çünkü kafirler, özellikle de yahudi ve hristiyanlar müslümanları vahiy ve din konusunda şüpheye düşürmek isterler. Bu tür hileler karşısında bazı zayıf müslümanlar şüpheye düşebilirler. İşte bu nedenle Allah (c.c) müslümanları, bu duruma düşmemeleri, uyanık olmaları ve şüphe etmemeleri için uyarıyor ve meseleleri açıklıyor.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,539
Tepki puanı
876
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Sure: 3 - Al-i İmran Suresi
Ayet:61
Konu: Hakkı Kabul Etmeyenleri Lanetleşmeye Çağırmak


بســـم الله الرحمن الرحيم

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ

61 - (Ey Muhammed!) Sana ilim geldikten sonra seninle kim onun (İsa'nın) hakkında tartışırsa de ki: "Geliniz! Çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım. Sonra (hep birlikte 'a) dua edelim ve 'ın lanetinin yalancıların üzerine olmasını dileyelim.


Bu ayetin nüzul sebebi hakkında şöyle bir rivayet vardır:
Cabir İbni Abdullah (r.a) şöyle dedi: "Necran heyeti Medine'ye Rasulullah (s.a.s)'in yanına geldi. Onların içinde ileri gelenlerinden El Akıb (idarede ileri gelen) ve Es Seyyid (dinde ileri gelen) vardı. Rasulullah (s.a.s) onları İslam'a davet etti. Onlar ise Rasulullah (s.a.s)'e:
"Bizler senden önce müslüman olduk." diye cevab verdiler. Rasulullah (s.a.s) onlara:
"Sizler yalan söylüyorsunuz. İsterseniz sizin müslüman olmadığınızı ve müslüman olmanıza engel olan sebepleri size söyleyeyim?" dedi. Onlar da alay eder bir şekilde:
"Haydi söyle!" dediler. Rasulullah (s.a.s):
"Haçı sevmeniz, içki içmeniz ve domuz eti yemenizdir" buyurdu. Onlar kabule yanaşmayınca Rasulullah (s.a.s) onları mulaaneye (lanetleşmeye) çağırdı ve onlarla öğlen vaktinde lanetleşmek için sözleşti. Öğlen vakti gelince Rasulullah (s.a.s) Fatıma'yı, Ali'yi, Hasan ve Hüseyin'i alarak lanetleşmek için sözleştikleri yere geldi ve onları çağırdı. Fakat onlar lanetleşmeye gelmediler ve Rasulullah (s.a.s)'in kendilerinden istediği cizyeyi vermeyi kabul ettiler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Beni hak ile gönderen 'a yemin ederim ki şayet onlar lanetleşmeye gelseydiler şu vadiye onları helak etmek için ateşten yağmur yağardı."
Cabir (r.a) şöyle dedi: "Ali imran: 61 ayeti bu kimseler hakkında nazil olmuştur." (Ebi Naiym, İbni Merdeveyh, Hakim rivayet etti ve bu hadis için sahih dedi. Zehebi, Hakim'in görüşlerini kabul etti. Bu hadisi Ebu Davud Tayalisi Şa'bi'den mürsel olarak rivayet etti.)
"Rasulullah (s.a.s) lanetleşmek için Ebu Bekir ve çocuklarını, Ömer ve çocuklarını, Osman ve çocuklarını, Ali ve çocuklarını beraberinde götürdü!" (İbni Asakir)
Bu ayete mübahale ayeti ismi verilmiştir. Mübahale ise lanetleşmek için (c.c)'ya dua etmektir.
Lanetleşme: Karşılıklı iki tarafın, en sevdikleri kişileri toplayarak 'a dua edip 'ın lanetinin yalancılar üzerine olmasını ve yalancıların 'ın yardımından mahrum kalmasını dilemeleridir.
(c.c) bu ayette Rasulü Muhammed (s.a.s)'e hitab ederek hristiyanlara şöyle demesini emrediyor:
"Ey Muhammed! Senin İsa hakkında gösterdiğin bunca delilden sonra bu delilleri kabul etmeyip seninle tartışmak isteyenlerle tartışma! Çünkü bu tartışma hiçbir fayda sağlamaz. Fayda verecek bir tek yol kalmıştır. O da; onları lanetleşmeye çağırmandır. Onlara şöyle de:
"Benim İsa hakkında söylediğim şeyler hak, sizinkiler ise batıldır. Siz yalan söylerek 'a iftira atıyorsunuz. Eğer doğru olduğunuza inanıyorsanız gelin! En sevdiğiniz çocuklarınızı, kadınlarınızı ve nefislerinizi toplayın, ben de aynı şekilde toplayayım. Böylece biraraya gelip 'a dua edelim. O'ndan, kendisine yalan iftirada bulunanlara lanet etmesini ve rahmetinden mahrum kılmasını dileyelim."
Hristiyan alimleri Rasulullah (s.a.s)'in hak rasul olduğunu ve söylediği şeylerin doğru olduğunu bildikleri için lanetleşmekten korktular. Bu meydan okuma karşısında donup kaldılar ve cizye vermeye razı oldular.
Bu konuda şöyle bir rivayet vardır:
Necran heyetinin ileri gelenlerinden El Akıb ve Es Seyyid lanetleşmek için Rasulullah (s.a.s)'e gelirken birbirlerine şöyle dediler:
"Lanetleşmekten vazgeçelim. Eğer Muhammed bir nebi ise onunla lanetleşmeye girdiğimizde vallahi ne biz ne de bizden sonraki nesillerimiz felaha erer." Ve lanetleşmekten vazgeçip Rasulullah (s.a.s)'e şöyle dediler:
"Senin istediğin cizyeyi vereceğiz. Bizimle beraber emin bir adam gönder. Güvenilir olmayan bir kişiyi bizimle gönderme." Rasulullah (s.a.s) onlara şöyle dedi:
"Vallahi sizlerle en güvenilir ve emin adamlarımdan birini göndereceğim." Sonra Ebu Ubeyde İbni Cerrah'a bakarak:
"Kalk" dedi. Ebu Ubeyde kalkınca Rasulullah (s.a.s) onlara:
"İşte bu adam! O, bu ümmetin eminidir." dedi. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei, İbni Mace)
Bu ayet Rasulullah (s.a.s)'in rasul olduğunu gösteren bir delildir. Çünkü Rasulullah (s.a.s), hristiyanları lanetleşmeye çağırdığında onlar lanetleşmekten kaçındılar. Bu da onların Rasulullah (s.a.s)'in rasul olduğunu bildiklerini gösterir.
Tebliğde Verilen Açık Deliller Her Zaman Etkili Olmayabilir:
Bu ayet, insanların hakka bağlanmaları için ileri sürülen açık delilerin bazen yeterli olmayabileceğini göstermektedir. 'ın hidayeti ve tevfiki olmadıkça insanın iman etmesi imkansızdır. (c.c) hakkı isteyenlere muhakkak hidayet ve tevfik eder.
Hristiyanlar İsa (a.s) hakkında Rasulullah (s.a.s)'den önce yaklaşık yediyüz yıldan beri sapık bir inanca sahiptiler. Onlar İsa (a.s)'ın veya 'ın oğlu olduğuna inanıyorlardı. Muhammed (s.a.s) rasul olarak geldiğinde onlara bu inançlarının sapık olduğunu ve kendisinin tarafından gönderilmiş hak rasul olduğunu gösteren açık ve akla uygun deliller sundu. Fakat onlar bu delilleri, doğruluğuna kanaat ettikleri halde kabul etmediler. Çünkü onların sapık inançları akıllarını köreltmiş ve mantıklı bir şekilde düşünmelerini engellemişti.
Rasulullah (s.a.s) onların bu inatçı tavırlarını görünce tartışmanın bir fayda sağlamayacağını anladı ve batıl üzerinde olduklarını ispat etmek için onları lanetleşmeye çağırdı. Fakat onlar lanetleşmeye de yanaşmadılar ve sapık inançları üzere yaşamaya devam ettiler. Bunun sebebi ise onların heva ve heveslerine uymaları, saltanatlarının ve mevkilerinin ellerinden gitmesinden korkmalarıdır.
Zamanımızda da bu karaktere sahip insanlar çoktur. Bunlar sahip oldukları makam ve mevkilerini kaybetmemek için hakkı bildikleri halde bile bile reddederek batıl üzere yaşamaya devam ederler.
Böyle kimselere ne 'tan gelen açık ve net deliller, ne de mantıklı sözler fayda verir. Onların gözünü makam, mevki ve maddi menfaat sevgisi bürümüştür. Artık başka hiçbirşey göremezler.
Lanetleşmeye Sevilen Kişilerin Çağrılmasının Sebebi:
Kişinin lanetleşmeye kendisiyle birlikte çocuklarını ve kadınlarını da getirmesinin sebebi; lanetleşilecek meselede karşı tarafa yapılan meydan okumanın daha etkili olması içindir.
Çünkü insan fıtratında kişinin kendi nefsini, değer verdiği ve sevdiği kişiler için feda etme ve onları daha üstün tutma duygusu vardır. Kişi önemsiz şeyler sebebiyle sevdiklerinin başına birşey gelmesini istemez. Eğer kişi sevdiklerini ortaya koyarak bir şeyin doğruluğunu iddia ediyorsa bu, iddia edilen meselenin ne derece hak ve doğru olduğunu gösterir.
Rasulullah (s.a.s)'in de hristiyanlarla lanetleşmek üzere beraberinde götürdüğü kimseler sevdiği ve değer verdiği kişilerdi. Bir rivayete göre bu kimseler; Fatıma, Ali, Hasan ve Hüseyin, diğer bir rivayete göre ise; Ali, Ebu Bekir, Ömer ve Osman'dı.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt