Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Al-i İmran 139 (1 Kullanıcı)

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
"Gevşemeyin üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz" (Al-i İmran 139)‏


Müslümanlar üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibi miskin ve donuk bir haldeler ALLAH tarafından verilen yeryüzü halifeliği görevini yerine getirebilecek sorumluluk duygusundan oldukça uzaklar Peşinen yenilgileri kabullenmiş, ezikliği içselleştirmiş, zorba dayatmalara karşı kaderci bir mantıkla teslim olmuş bir profil çizmekteler
Bu tavır aslında imani bir problemdir ALLAH'a ve onun dinine, olması gerektiği gibi, teslim olamamış kalplerin yer aldığı bedenlerdir bu tavrı sergileyen Dünyayı ve içinde ki geçici nimetlerden geçemeyen, sahip olunan bu imkanları kaybetme endişesidir bu tavırların sebebi
Doğrudur yeryüzü çatışmalardan kendini kurtaramamaktadır, müslümanlar bu çatışmalardan en çok zarar görenlerdir
Doğrudur bizim yurtlarımız işgal altındadır, bizim çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız toprağa düşmektedir Geleceğe umutla bakacak projeler geliştiremeden, düşünme fırsatını elde edemeden yok edilen bizim gençlerimizdir
Doğrudur, iman edenlerin emanetli ellerine bırakılması gereken yeryüzü zalim zorbalar tarafından ifsad edilmektedir
Doğrudur, bizlerin temiz elleri ile imar edilmesi gereken, korunması, gözetilmesi gereken ibadet mekanlarımız işgal altındadır
Doğrudur, içimizde secde ettiğini gördüğümüz kişiler, bu fasid gruplarla dost olmuşlardır, onların emellerine uygun hareket emektedirler
Doğrudur teknolojik olarak geri kaldık, kendi aramızda bölündük, fırkalara, ayrıldık Doğrudur, bize yol gösterecek, toparlayacak öncü ilim ehlinden yoksun bir dönemdeyiz
Doğrudur, doğrudur

Bu ve bunun gibi doğrulayacağımız o kadar çok hadise var ki Peki bu gerçekleri doğrulamak, onları kabullenmek demek olabilir mi? Tüm bu doğruların farkında olmak, onları olağanlaştırma, normal karşılama duyarsızlığına sahip olmamız için bir gerekçe olabilir mi? Tabii ki hayır ve asla
Hz Muhammed (sav) ve seçkin öncü dostları benzer durum karşısında nasıl tavırlar takındılar, bir hatırlayalım Kabe putlarla dolu, her yer müşriklerin kontrolünde, alenen la ilahe illallah diyenler dövülmekte, işkenceye maruz kalmakta Kendilerine kitap indirilmiş olanlar, yahudiler son peygamberin kendilerinden gelmesi gerektiği düşüncesi ile ırkçı bir anlayışla hazımsızlık ve düşmanca bir tavrı kuşanmışlar Çevrede ki en güçlü devletlerin biri, ateşe tapan İran, diğeri hristiyan Rum imparatorluğu
Bu saydıklarımızda Peygamber ve dostlarının doğrularıydı Ama bu doğrular onlar için sadece bir durum tespitiydi Sahiplenmek ve çaresizlikler içerisinde ağıtlar yakmak değildi onlara düşen Görevleri, anın gerektirdiklerini yerine getirmek ve kulluk sorumluluklarını ihmal etmemekti
İçinde bulunduğumuz konum ne kadar kötü olursa olsun tepkisiz kalmak, veya tepkisizliğin diğer bir yansıması, olağan karşılama imani bir sonuç asla olamaz, olmamalıdır Müslümanın bulunduğu her koşul için gerçekleştirmesi gereken vazifeler vardır Fakat bu vazifeler, asla zalimin zulmüne ortak olunacak bir tavrı kapsamaz
Çalıştığım işyerinden bir arkadaşım bana şu ayeti söyledi "Gevşemeyin üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz" (Al-i İmran 139)
İman edenler, Allah'tan gerektiği gibi sakınanlar üstündürler Yeryüzünün imarı bu adaletli ellerin vazifesidir Müslümanlar bu ayeti kerime ışığında bir an önce özgüvenlerini kazanmalı, yeryüzünde ki asli sorumluluklarının farkına varmalıdırlar Yukarıda saydığımız doğrular bizler için sadece bir tespittir Tabloyu önümüze koymak ve bu tablo karşısında ki kulluk görevlerimizin ifasına başlamak gerekmektedir Bu doğruları saymak, sürekli ezilmişlik edebiyatı yaparak gündem oluşturmak asla olmamalıdır Bizim malzememiz mazlumiyetimiz değil, geleceğe ilişkin projelerimiz olmalıdır Toplumu inşaa edecek, zihinleri, tasavvurları değiştirecek projeler olmalıdır bunlar
Bu değişime talip olmayan, kendisine, camiasına, kurumlarına zarar getireceğini düşünenler, bırakın yeryüzünde ki zorbalıktan rahatsız olmayı, onunla beraber yaşamanın programlarını hazırlamaktadırlar Bu zulümlerin gerçekleşmesini kendilerince geçerli bahaneler ile tabii görürler Doğulu müslüman yüzbinlerin katledilmesini sadece sıradan bir haber gibi geçiştirirler Ama batılı, sarışın, beyaz tenli insanlara bu acı dokunduğunda, ulaştığında hemen yaygarayı kopartırlar ve "İslam da savaş hukuku, masum siviller" edebiyatı yaparak sahip oldukları gazete ve tv imkanlarını bu tür tartışmalarla doldururlar

Biz müslümanlar olarak, teslimiyetçi, sürekli özür dileyen, hep savunma yapanların psikolojisinden arınarak, bize bahşedilen, insanlığın tek alternatifi olma nimetinin farkına varmalıyız İnsanların imrenecekleri, içlerine dahil olmayı arzulayacakları birliktelikler oluşturmalı, evlatlarımızı iman ediyorsan üstünsün, değerlisin özgüveni ile yetiştirmeliyiz Hiçbir zaman unutmalıyız ki yeryüzü müslümanların adaletli, ellerine teslim olmaya gebedir Yeter ki bizler, bunu görebilecek basirette olalım, idareye layık olabilecek muttakiliğe ulaşalım.

bana gelen bir mail"den alıntı ettim..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt