Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Aile ve Eğitim.. (1 Kullanıcı)

Mekkavi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Nis 2012
Mesajlar
100
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
83
Web Sitesi
www.ibrahimbeser.com

B i s m i l l â h i r r a h m a n i r r a h i m
Esselâmu aleykum.

Konu : Aile ve Eğitim..

Kuran-ı Kerim’de ilk inen sûrenin başında birinci âyet olan “İkr’a” diye başlayan oku buyruğu yer almaktadır. Bu Âyeti kerime bize eğitimin, öğrenimin, okumanın ve yazmanın ne kadar büyük bir değer olduğunu ve bunun Kuran emri olduğu hususunu Allah’u teâlâ kullarına hatırlatmaktadır.

Gerek dini gerekse kültürel eğitimin ve öğrenimin yararlarını günümüzde çok daha iyi anlamaktayız. Zira gerek İslâm dini gerekse genel kültür ve eğitimin eksiliği, geçmişte inançlı insanlara verdiği zararlardan ders alarak bugün bu konuya çok daha ciddi bir şekilde eğilmemiz gerekmektedir.

Âyeti kerimeler şöyledir :
“Yaratan Rabbinin adıyla (besmele ile) oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku ve öğren! İnsana bilmediklerini öğreten ve kalemle yazdıran Rabbin en büyük kerem sahibidir.” (Alak sûresi1.2.3. 5.âyetler)

“Resûlüm De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zumer sûresi 9. âyet)


Peygamber Efendimiz s.a.v. ise hadisi şeriflerinde ;
“Beşikten mezara kadar ilimi öğrenmeğe çalışınız.”

Yine hazreti Ali’nin (r.a.) mecazi anlamdaki sözü olan ;
“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” Buyrukları vardır.

Müminler için bu buyruklar esastır. Dolayısıyla mümin insan mutlaka dünyasını ve âhiretini kazandıracak her türlü bilgiye sahip olmak zorundadır.

Diğer hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır :
“ Bir yılın tamamını oruç ile geçiren kişi hiç oruç tutmamış gibidir.” (Faydul kadir hadis no 8784 )

Yukarıda tutulan oruç nafile yerine geçmez. Çünkü mümin kişi kesintisiz bir yıl oruç tutmakla bütün görevlerini yerine getirmiş olmaz. Helâl yollardan ailesine iyi bir gelecek, çocuklarına İslâm dini ile birlikte genel kültür ve her konuda eğitim olanağı sağlayarak topluma kazandırmak zorundadır.

Eğitim anne karnında başlar ailede ve çevrede devam eder. Öğrenim ise okulda verilir. Hal böyle olunca, anne ve babanın mutlaka eğitimde, genel kültürde ve dininde deneyimli olması gerekir çükü çocuklarının okulda, dışarıda ve çevrede edinmiş oldukları yanlış bilgileri kanıtları ile birlikte düzeltmelidir.

Onların her türlü hal ve davranışlarından anne ve baba bir yaşa kadar Yüce Allah indinde sorumludur. Bütün bu güzel hasletler yalnız ahiretine hizmet veya yalnız dünyasına hizmet ile olmaz. Her hususta dengeli ve mantıklı olunması zorundadır.

Bizim temel hedefimiz, helâl evlilik yaparak Allah yolunda, ailemize, ülkemize hayırlı yararlı evlâtlar yetiştirmek olmalıdır. Çok iyi biliniyor ki milletin temeli ailedir. Aile olmazsa millet olmaz. Millet olmazsa devlet kavramının anlamı kalmaz . Ailenin temeli ise dozunu ayarlamak kaydıyla karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörüdür.

Yüce Allah Kuran’ı kerimde Aile ile ilgili buyruğu şöyledir :
“İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen millet için dersler vardır.” (Rum sûresi 21. âyet)

Yukarıdaki âyeti kerimenin Arapça aslındaki (Seken) (mavadde) ve (rahmet) kelimeleri ile yüce Allah, evlenmenin aile kurmanın ne kadar faziletli ve kutsal bir yaşam tarzı olduğunu bize bildirmektedir.

Seken, Meskenden gelir yani sükunetin bulduğu yer. Kişi evindeki rahatlığı ve huzuru hiçbir yerde bulamaz isterse beş yıldızlı otel olsun. Çünkü orada sürekli resmiyet vardır. Ama evinde kişi konuşmasında tutun giyimine kadar çok rahat ve tabiidir.

Mavadde ise karşılıklı sevgi ve ülfet anlamına gelir ki evliliğin ilk yıllarında ön plânda yer alan hususlardır. Zamanla çocuklar ve aile büyüdükçe bu duyguların yerine Rahmet hakim olur yani artık eşler birbirlerine şefkat ve merhamet gözü ile bakmaya başlarlar ve biri diğerine her hususta destek olur.

İşte Allah c.c. aile kurmanın, evlenmenin güzelliğini, değerini böylece bize bildirmektedir.

Saygın aile kurumunun özünü teşkil eden temiz cinsel yaşamın bir parçasıymış gibi gösterilen aslında ailede cinsel hayat ile hiç bir ilgisi olmayan Internet sitelerindeki görüntülerden, ailelerimiz büyük zarar görebilir. Bütün bunlar sizin kara kaşınız ve kara gözünüz için yapılan yayımlar ve siteler değildir. Böyle sitelerden ailemizi ve çocuklarımızı korumalıyız.

Türk milletini temiz aile yaşamından koparmaya çalışan ve böyle olmalarını isteyen zihniyet, bizim gibi günlük, haftalık veya yıllık programlarla değil en az 50 yıllık programlarla işe başlıyorlar. Ne olup bittiğinin biz sonra farkına varıyoruz.

Ülkemizde aileyi yok edebilmek için gençlerimizi bulundukları temiz âile yaşamından kopartıp arzu ettikleri ahlak dışı bir yaşama, evlilik dışı bir ortama doğru ısrarla çekmek istiyorlar.

Kaybolmuşların yanında yer alsınlar diye bizim sahip olduğumuz iffetli ve hayalı yaşamımızdan koparma harekâtı yıllar önce başlamıştır. Her kim İslâm dininin temel prensiplerini uygularsa mutlaka kazançlı çıktığını görecektir.

“Allah, size kendi cinsinizden eşler, o eşlerinizden de oğullar ve torunlar yarattı. Sizi helal ve güzel gıdalarla rızıklandırdı. Onlar, hâlâ batıla mı inanıyorlar? ve Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?” (Nahl sûresi 72. âyet)

Yaklaşık aradan on beş asır geçmiş olmasına rağmen Kura’nı Kerimde ki buyruklardan hiç biri bugünkü yaşantımıza ters düşmemektedir. O, insanlar için bir ışıktır. Tersini bekleyenlerin elleri hep boş kalmıştır. Yani insanoğlunun şimdi ve ileride ulaşacağı medeniyetler Kuranı Kerimi hiç aşamayacaktır.

Yüce Rabbim müminleri Kuran ve peygamber yolundan ayırmasın. Hepimize Dünyanın ve ahiretin güzellikleri nasip etsin. Hepimizi Peygamberimiz s.a.v. me Cennette komşu eylesin.

Sevgiler ve saygılar… Hoşça kalın… Mekkavi…
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Mutlu ve huzurlu bir toplumun oluşabilmesi için Kuran’da tarif edilen gerçek merhamet anlayışının, o toplumun insanları tarafından yaşanması gerekir. Merhamet ve şefkat anlayışı yaşanmadığı sürece kargaşa ve huzursuzluk o toplumdan eksik olmaz. Çünkü merhametin ve sevginin olmadığı yerde sevgisizlik ve zulüm vardır.
Merhamet edenlerin en merhametlisi, sonsuz şefkat sahibi Yüce Rabbimiz, Kuran ahlakına uyan kullarının üzerinde “Rauf” (pek esirgeyen, çok acıyan) ve “Rahman-Rahim” (Merhamet eden, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedi nimetler vermek suretiyle mükafatlandıran, ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır, rahmet ve irade buyuran, sevdiğini sevmediğini ayırt etmeyerek sayısız nimetlere kavuşturan) isimlerini tecelli ettirir. İnananlar, “Eğer Allah’ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf (şefkat eden ve) Rahim olmasaydı (ne yapardınız)?” (Nur Suresi, 20) ayetiyle bildirildiği gibi, Allah’ın kendilerine olan merhametine muhtaçtırlar.
İnanan insanların sahip olduğu Kuran’i merhamet, beraberinde fedakarlığı, sevgiyi, saygıyı, affediciliği ve ince düşünceliliği getirir. Merhamet sahibi inananlar, insanlara karşı duydukları derin şefkat sebebiyle, maddi manevi her konuda onlara yardımcı olmaya çalışırlar. Bu yardımların karşılığında da herhangi bir beklenti içine girmezler.
Toplumda huzur ve güven ortamı sağlayan merhamet anlayışının insanlar arasında yayılması, güzel ahlakın yerleşmesi ve yaygınlaşması ile gerçekleşir. İyiliği emreden ve kötülüğe güzel bir tavırla karşılık veren insanların oluşturduğu bir toplumda şiddet, kavga ve kargaşa olmaz. Yüce Allah insanlara, kötülüğe karşı en güzel tavırla karşılık verdikleri takdirde hayırlı bir sonuç elde edeceklerini vaat etmiştir.
“İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.” (Fussilet Suresi, 34)
Toplumda merhamet duygusu yaygınlaşmadığı taktirde çocukların ezilmesinin, kadınlara şiddet uygulanmasının, cinayetlerin, hırsızlıkların, yolsuzlukların çoğalmasının önünde hiçbir engel kalmaz. Böyle bir toplumda merhametten yoksun olan zalim insanlar, zayıf ve güçsüz olanları istedikleri gibi ezerler.
Şiddet ve kargaşaya neden olan merhametsiz insanların oluşturduğu bir toplum yerine huzur ve güven ortamının yaşandığı mutlu bir toplum istiyorsak, Allah korkusunu ve merhameti yüreğimizden çıkarmayalım ve Kuran ahlakının yaygınlaşması için elimizden geleni yapalım. İhtiyacımız olan huzuru yalnızca Allah’ın gösterdiği yolda bulacağımızı unutmayalım.
Değerli öğütleriyle insanlara yol gösteren büyük İslam alimi Abdülkadir Geylani müminlere bu güzel ahlakı şöyle tavsiye etmektedir:
… Birbirinize saygı gösterin. Birbirinize merhamet gösterin, aranızda şefkatli olun. Birbirinizi kötülemeyin. Birbirinizi azarlamayın. Birbirinize karşı iyi davranın, birbirinizin kusur ve ayıplarını münasip bir lisanla anlatın, görmemezlikten gelin. Birbirinizin ayıplarını yaymayın, birbirinizin hatalarını affedin. Teftiş ve tecessüse kaçmadan, birbirinize iyiliği emredin. Kötülükten de alıkoyun. (Abdülkadir Geylani, Kalpleri Aydınlatan Sözler, sf. 183, Derleyen; Şeyh Muhammed Abdülkerim El-Kesnezâni)
Güzel olan ahlakta beraber olalım ve büyüyelim inşaAllah…

Altuğ Öztürk
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt