Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ahlaksızlığa tepki-alperenlerin gazaları mübarek olsun.. (2 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
AHLAKSIZLIĞA TEPKİ-ALPERENLERİN GAZALARI MÜBAREK OLSUN..
İSTANBUL
İstanbul Alperen Ocakları üyeleri, Topkapı Sarayı'nda düzenlenen İdil Biret konserini protesto etti. "Uygur Türklerinin katledildiği olaylara rağmen Kutsal Emanetler'in bulunduğu Topkapı Sarayı'nda içkili konser düzenlenmesine" tepki gösteren eylemciler, Topkapı Sarayı'nın önünde toplandı. İçeri girmeye çalışan eylemcileri polis engelledi. Topkapı Sarayı önünde büyük bir Türk bayrağı üzerinde akşam namazı kılan eylemciler, daha sonra Uygur Türkleri için dua etti. Grup adına açıklama yapan Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Mustafa Kayatuzu, onlarca Uygur Türk'ünün hayatını kaybettiği bir dönemde şaraplı, içkili konseri kınadıklarını vurguladı. Kutsal Emanetler'in yer aldığı Topkapı Sarayı'nda bu konsere izin veren yetkilileri de kınadıklarını söyleyen Kayatuzu, olayı "hayasızlık ve terbiyesizlik" olarak niteledi.Grup daha sonra Sultanahmet Meydanı'ndan geçerek Gülhane'ye doğru slogan atarak yürümeye başladı. Gülhane girişine doğru koşmaya başlayan gruba polis müdahale etti.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Bakan Günay'dan BBP'ye ağır söz!
12 Temmuz 2009 Pazar 15:43
Muhsin Yazıcıoğlu'nun defin iznini imzalamayan Günay, Alperenler için yaratık dedi. Nedeni ise yapılan protesto...

Topkapı Sarayı'nda dün dünyaca ünlü sanatçı İdil Biret'in verdiği konseri basan Alperen Ocakları'na Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'dan sert tepki geldi. Günay olayı "zavallıların saçma girişimi" olarak değerlendirdi.

Günay, NTV'ye yaptığı açıklamada da, "Türkiye'yi böyle ilkel yaratıkların yönlendirmesine müsaade etmeyiz" dedi. AKP Isparta İl Kongresi'ne katılmak için Isparta'ya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, gazetecilerin sorusu üzerine, dün gece, dünyaca ünlü piyanist İdil Biret'in şarap firması sponsorluğunda Topkapı Sarayı'ndaki konserinin protesto edilmesi ve sanatçının afişlerinin yakılmasıyla ilgili sert konuştu.

"ZAVALLILARIN SAÇMALIKLARI"
“Türkiye'yi geriye götürmek isteyen zavallıların bu tür saçma girişimlerine kimse müsaade etmeyecektir” diyen Bakan Günay, şunları söyledi: “Basından gördüğüm kadarıyla üzüntü verici bir davranış. Herhangi bir kurumsal kimlik altında böyle saçma bir davranışı kimsenin sergileyebileceğini düşünmüyorum. Oradaki topluluğun ne olduğu hakkında emniyetimiz gereken incelemeleri yapıyor. Türkiye’nin çağdaşlık yolundaki gelişmelerini, ilerlemelerini böyle kasıtlı biçimde engellemeye çalışanlara Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir makamı hoşgörü göstermeyecektir. Bunu herkesin bilmesini isterim.”

"KONUYU TAKİP ETTİM"

Konuyla ilgili İdil Biret'le görüşeceğini belirten Bakan Günay, “Dün akşam İdil Hanım veya izleyicilere karşı fiili bir olay olmadı. Ama sevimsiz bir girişim vardı. Yakından takip ettim. Telafisi imkansız bir noktaya gelmedik. Fakat böyle bir girişime kalkışılması fevkalade yakışıksızdır. İstanbul Avrupa kültür başkenti olmaya çalışıyor. Türkiye’yi geriye götürmek isteyen zavallıların bu tür saçma girişimlerine kimse müsaade etmeyecktir” diye konuştu.
 

buket58

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Haz 2009
Mesajlar
1,331
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
aptallar alperenler nerden yaratık oluyomuş
 

ekremeee

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2007
Mesajlar
3,902
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
ne diyebilirimki böylesine acı bür günde böylesine iğrenç bir konser düzenlenmesi :(


ALLAH hepimizi ıslah etsin
 

buket58

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Haz 2009
Mesajlar
1,331
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
gerçekten ya millet ne yapacağını şaşırdı bu nasıl edepsizlik bi yandan alperenlere laflar söyle ne güzel ......... tövbe tövbe acaba o idil denen kadın şarap yudumlarken rahatmıydı zıkkın içsin .........
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
gerçekten ya millet ne yapacağını şaşırdı bu nasıl edepsizlik bi yandan alperenlere laflar söyle ne güzel ......... tövbe tövbe acaba o idil denen kadın şarap yudumlarken rahatmıydı zıkkın içsin .........

GENÇLİĞE HİTABE

Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...

"Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik...

Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre...

Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet...

İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet...
Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında "belhümadal - hayvandan aşağı" dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret... Ya dördüncüsü ?...

Son yarım asır!.. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedi helake mahkumiyet...

İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi...

Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik...

Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir çığlık kopararak "mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...

Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının,evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik...

Halka değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında "Hakimiyet Hakkındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik...

Emekçiye "Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın.! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın!" diyecek...

Kapitaliste ise "Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!" ihtarını edecek...

Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına,vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik...

Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezhebe ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin,İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütüıı insanlığa model teşkil edecek bir gençlik...

"Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert "ben varım!" cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur!" fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik...

Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnetsayacak kadar gözü kara ve o nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik...

Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik...

Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı,çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi,mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hasılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldağı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik...

Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara "siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız !

Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!" diyecek ve gerçek müslümanlığın "nasıl" ını ve "ne idüğü" nü her haliyle gösterecek bir gençlik...

Tek cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu ,hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezâyı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O'ndan başka hiçbir tutamak,dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşman larını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik...

İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum.Şekillenmesi,billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbazlık kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerîmden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım.

Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur:

Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil!

Allahın selâmı üzerine oIsun...

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!..


Necip Fazıl
 

ekremeee

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2007
Mesajlar
3,902
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
gerçekten ya millet ne yapacağını şaşırdı bu nasıl edepsizlik bi yandan alperenlere laflar söyle ne güzel ......... tövbe tövbe acaba o idil denen kadın şarap yudumlarken rahatmıydı zıkkın içsin .........
:) he vallah zıkkım içsin

malesef böle insanlara çağdaş deniyor :(
işte bunun gibi çağdaş insanlar yüzünden türkiye bu halde


düşünebiliyormusunuz bir müslüman ülkesinde başörtüsü çağdışı olmuş :(
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
:) he vallah zıkkım içsin

malesef böle insanlara çağdaş deniyor :(
işte bunun gibi çağdaş insanlar yüzünden türkiye bu halde


düşünebiliyormusunuz bir müslüman ülkesinde başörtüsü çağdışı olmuş :(
Allahcc çağdaş şeytanlardan uzak eylesin.
ALLAHCC BİZLERİ YOLUNDA SAMİMİ YÜRÜYEN KULLARINDAN EYLESİN..
ALLAHCC YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN.
BESMELE...SELAM..DUA..
 

zrrtt

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
3 Mar 2009
Mesajlar
118
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
104
kimkimdir sen burdamısın lo?

besmele...selam...dua...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Patrik sert çıktı, bakın ne oldu!


Vakit, Türkiye'de halkın büyük çoğunluğunu oluşturan Müslümanların azınlıklar kadar değerinin olmadığını gözler önüne serdi.




Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Aya İrini'de, içkili-yemekli yılbaşı partisinin iptal edilmesine yönelik sorularımızı cevaplamaktan kaçındı. Ertuğrul Günay'ın sekreteri, sorularımızı Ertuğrul Günay'a ileteceğini söyledi. Ancak ne Ertuğrul Günay, ne de Kültür Bakanlığı yetkilileri gazetemizi aramadılar.




KONYALI LOKANTASI'NDA İÇKİ SERVİSİ SÜRÜYOR

Aynı Ertuğrul Günay, Kutsal Emanetler bölümünün 50 metre bitişiğinde bulunan Konyalı Lokantası'nda içki servisi yapılmasına da izin veriyor. Necat Selimoğlu adlı vatandaşın, Konyalı Lokantası'nda içki servisinin kaldırılması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne şikayet dilekçesi vermesi de kartel gazeteleri tarafından eleştirilmiş ve Necat Selimoğlu linç edilmek istenmişti.

İŞTE ÖRNEKLER!

Tarih 23 Aralık 1999

Aya İrini'de, içkili-yemekli yılbaşı partisi düzenlenmek isteniyor... Parti haberinin duyulması ile Türkiye'deki Hıristiyanlar ayağa kalkıyor. Hıristiyanlar, “Böyle bir parti camide yapılsaydı Müslümanların tepkisi ne olurdu?” şeklinde tepki gösteriyor.

Fener Rum Patriği Bartholomeos, dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay'a yazdığı bir mektupla, Hıristiyan dünyasının partiyi protesto ettiğini bildirdiyor. Partiyi ‘esefle' öğrendiğini belirten Bartholomeos'un bakana mektubunun ardından, Kültür Bakanlığı içkili partiyi iptal ediyor. Patrik Bartholomeos, Noel sebebiyle yayınladığı mesajda bakana duyarlılığından dolayı ise teşekkür ediyor.

Dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay, “Aya İrini'de daha önce de çeşitli etkinliklere izin verilmişti. Bunlar arasında sergiler, konserler gibi etkinlikler vardı. 2000 yılına girerken bir program yapılacağı şeklindeki isteğe biz de olumlu cevap vermiştik. Ancak daha sonra 2000 yılı etkinliğinin bir parti biçiminde olacağını öğrenince, Patrik ile de görüşerek inançlara saygılı bir anlayış içinde, bunun uygun olmayacağını düşündük ve 2 gün önce de toplantıyı iptal ettik” açıklamasında bulunmuştu.

ERDOĞAN: PEYGAMBERİMİZİN KOKUSU BURADA

Topkapı Sarayı'nda yer alan Bizans'ın ilk kilisesi olan Aya İrini'de, içkili-yemekli yılbaşı partisi Türkiye'deki Hıristiyanlar'ın tepkisi üzerine iptal edilirken, Topkapı Sarayı'nda bulunan Konyalı Lokantası, Kutsal Emanetler bölümünün hemen yakınında bulunmasına rağmen içki servisi yapıyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Topkapı Sarayı'nın yenilenen ‘Kutsal Emanetler' bölümünün açılışını yapmış ve “Peygamberimizin kokusu burada” demişti.

PATRİK'TEN PROTESTO MEKTUBU

Fener Rum Patriği Bartholomeos'un Kültür Bakanı İstemihan Talay'a 23 Aralık'ta gönderdiği mektup şöyle:

“Sayın Bakan,

Gazetelerden yılbaşı gecesi İstanbul'daki Aya İrini müzesinde ‘Parti 2000'in düzenleneceğini, bu parti sırasında vals ve tango parçaları çalınacağını ve dansçıların gösteri yapacaklarını esefle öğrenmiş bulunmaktayız.

Bunun daha da kötüsü, NTV'nin Aya İrini'deki bu geceyi tüm dünyaya naklen aktaracağıdır.

Hıristiyanlığın en eski ibadet yerlerinden biri olan, içinde bütün Hıristiyan aleminin kutsal saydığı Ekümenik Konsillerin ikincisinin toplandığı (MS 381) bu tarihi binaya bu kadar haksızlık ve saygısızlık yapılacağını hiç de düşünemezdik.

21'inci asrın eşiğinde ve Türkiye'nin Avrupa kapısını araladığı şu günde bu gibi hareketlerin memleketimizin yurt dışındaki imajını ne kadar zedelediğini söylememize lüzum yoktur. Bunu ve İslam dininin eski de olsa bir ibadet yerinin böyle amaçlarla kullanılmış olmasının Müslüman mü'minlerin arasında ne gibi tepki görebileceğini yüksek takdirinize bırakıyoruz.

İstanbul Rum Patrikhanesi, Rum cemaati ve şahsımız adına yukarıdaki esef verici kararı şiddetle protesto ederken, tüm Ortodoksların ve hatta tüm Hıristiyanların bizimle bu konuda hemfikir olduklarından ve acımızı paylaştıklarından emin olduğumuzu belirtir, zatıalinize iyi Ramazanlar ve mutlu seneler dileriz.

Rum Patriği Bartholomeos"

VE TEŞEKKÜR MEKTUBU

Fener Rum Patrikhanesi'nin partinin iptalinin ardından, 25 Aralık Noel ayini sonrasında yayınladığı mesaj ise şöyle:

“Bugünkü Noel Bayramımızı kutlama teveccühünde bulunan Sayın Cumhurbaşkanımıza, cemaatimiz, patrikhanemiz ve şahsımız adına çok teşekkür ederiz. Noel, sevgi, sulh ve barış bayramıdır. Bu anlamlı günümüzde tüm Hıristiyanların yanı sıra biz Hıristiyan Türk vatandaşlarına da tebriklerini ve iyi dileklerini esirgemeyen sayın Demirel'e müteşekkiriz.

Diğer taraftan, ricamızı kabul ederek Aya İrini'de tertiplenmesi düşünülen yılbaşı gecesi partisinin büyük bir duyarlılıkla hemen iptal edilmesini uygun bulan ve böylece bize bu kutsal noel günümüzü huzur ve vicdan rahatlığı içinde kutlamamızı sağlayan hükümetimize şükranlarımızı sunuyoruz. Sayın Kültür Bakanımızın bu jestleri, Avrupa yolunu tutmuş olan ve bu yolda sabit adımlarla ilerleyen Türkiye'ye yakışan bir jesttir. Aynı duyarlılığı göstermiş olan Sayın İstanbul Valimize de teşekkür etmeyi bir borç biliriz. Bu vesile ile tüm vatandaşlarımızı yeni yıl münasebetiyle candan tebrik eder, yaklaşan Ramazan bayramlarını da huzur ve mutluluk içinde idrak etmelerini diliyoruz.”

Hürriyet gazetesinin 27 Aralık 1999 tarihli haberinde, Topkapı Sarayı'nda yer alan Aya İrini'de içkili-yemekli yılbaşı partisi düzenlemesinin, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un tepkisi üzerine iptal edildiği duyrulmuştu.

VAKİT
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
BATICILAR BATIYA-TÜM İKTİDAR İSLAMA............
“Tarihçilerin babası” dedikleri Heredot’un kaydettiğinden beri, dünyayı ilk bölen Batıdır. Bölücülüğün babası Batı...
Ötekiciliğin kurucusu...
Biz-onlar ayırımcısı...
Coğrafyamızdaki bölünmüşlük ise, Batıcı zihniyetin hizipçiliğiyle taraftar buldu ve kanıksandı.
Ve savaşların tarihi yazıldı.
Bölünmüş ve gerçekte bizim olan topraklara saldırıyı kanıksatan…
Batılının saldırı hedefi hep “barbarlar”; bu operasyonlara mukabele olduğunda “barbarlar saldırdı” olur.
Demokratik aşağılık kompleksi, bu
saldırı ve aşağılamayı meşrulaştıran dili yaşatır.
Böylece Batı istismarcılığının ruhlardaki etkisi görülür.
Tarihçi Arnold Toynbee, Batılının Doğu’ya bakarken gözünün alabildiği ne gördüğü, “arazi”dir der.
Sınırsız istismar iştihası…
Batılıya ne engel olabilir?
Din?
Ahlâk?
Vicdan?
Yaradan?
Hiçbiri “barbarlar”ın üzerine yürümek için Batılıya ‘engel’ değil.
Batılının “barbar” tarifinde, onun aklını ve rahatını küçümseyen kimse kastettiği o!..
Bir toprak parçasını tanırken veya tanıtırken, yer altı-yerüstü zenginlik kaynaklarını sıralamak biricik âdetleri...
Sömürgeci ruhu...
Dünyayı kendisinin adam edeceğine inanmış ve aklı bütün yönleriyle istismar etmiş Batılı aklın aksine düşünmek, ancak Batı aklını altedebilecek etkili ve güçlü bir aklı şart koşar.
Böyle bir aklın şartı, bağlı/İslâm aklıdır.
Dünya müminin “gerçek dünya” için tarlası, imâna mevzu…
Batılının iman ettiği “gerçek” dünya ise bu dünya.
Onlar için bu dünya, hakikî kıymeti yani ruhu inkâr ve imhaya mevzu…
Batılı için varsa yoksa dünyadan
kâm almak, haz almak var.
Ucu ölüm de olsa haz almak.
Haz aldıkça hayvanlaşmak.
Dünyayı zapt ve teshir ettiğine inanan Batılının, birkaç madde harikasıyla Doğulu “barbar”a beslediği histen en fazla göze çarpanı, kibir duygusudur. Her iş ve eserinde kibir tüttüren Batı.
Doğulunun bu kibir karşısında ezilmesi, eşya ve hadiseleri teshir kudretini kaybetmesiyle başladı... Müslümana emredilen, kibri Allah’a mahsus bilmek ve insanoğluna Allah’ı hatırlatan bütün iş ve verimleri dünyaya yaymaktı.
Akl-ı selîmin fethi!..
Allah’ı unutunca Batılının kibrini hazmetmeye, hatta haz almaya başladık.
Batıcılar, insanımıza dikte ettikleri Batı hayat tarzını, ‘süreç işi ve hazmedilebilir şey’ olarak görüyor...
Geçtiğimiz gün bu SAPIK hayattarzının Topkapı Sarayı’nda teşhirini meşrulaştırmak üzere yapılan pislikleri protesto eden Alperenlere, Batı’nın ilkel kültürüyle yetişmiş bir bakanın “çağdışı mahluk, ilkel yaratıklar ve zavallılar” şeklinde hakaretle dil uzatması, bakanın hak ve halk düşmanı Batıcılığı hazım işinde, efendilerince istenen safhayı tamamladığını gösteriyor.
Batıcı ilkellerin nerede yaşadığını, tarihine sahip çıkan müslümanlar hep hatırlatacaktır.
Bakan, Batı kültüründen gelme, solun ‘mamacı’ gözüyle baktığı tipik bir AB’ci.
AB’cilerin amacı, Türkiye’de hayata geçirilmek istenen Batı Hayat Tarzı için reformların hazmedilmesidir. “Müzakere süreci”nden kasdettikleri bu. Batılı, ‘ben tüketirim; sana da benim istediğim şekilde tüketmek düşer’ diyor.
Batıcı buna hay hay diyor, demokratik reform ayinlerini tekrarlıyor.
Söz mimarîden açılmışken, o Bakanın da dibi düşerek yorumladığı ve Batılının “harika” diye dünyaya yutturduğu, tarihçi Heredot’un “dünyanın yedi harikası” adını koyduğu plâstik-mimarî dünyasına bakalım... Bu mimarî dünyasında Batı Hayat Tarzının arketip unsurlarına can veren imaj ve motifler mevcut. Hazcılık; efsanedeki Babil’in asma bahçeleri, Nemrud Nabukadnezar’ın dünya cenneti...
Allahsızlık; piramitler, Allah’a meydan okuyan firavunların taş kütleleri.
Kibir; Zeus heykeli… Bir adada, “bir arada yaşamak” sapıklığının sembolü; Rodos heykeli. İskenderiye Feneri; kadim Batı emperyalisti Büyük İskender’in tarihte izi kalmayan eseri…
Artemis tapınağı; hem pazaryeri, hem de dini müessese olarak kullanılan istismar ocağı. Ve ‘gerçek dünya’yı inkârı semboli-
ze eden mozole; Halikarnas. Bu mimari dünyası ilâhî adaletin gazabıyla yok oldu.
2007’de Batılılar “yeni” mimarî semboller çıkardı. Bunlar eski sembollerden farklı değil ancak Batı medeniyetinin çöküş sürecinden olsa gerek, etkisiz kaldı.
Türkiye’yi “Sapık Merkez”e doğru seyir hâlinde tutmak için geçtiğimiz gün birkaç demokrasi sapığının, Nabuko adlı bir projeye imza attığına şahit olduk.
Nabuko, ne olduğunu bilmeyen bir kişinin haritaya ilk bakışta anlayacağı basit bir yağma plânı... Haritada birtakım boru hatları var. Bu hatlar hiçbir kesintiye uğramadan Batı sınırımızı transit geçiyor. Bu enerji hattı topraklarımızdan geçerken üzerinde bizim kullanacağımız hiçbir vana yok.
Projede söz Batı’nın, gaz Batı’nın, hat Batı’nın!..
Türkiye’nin çıkarı ne?

Kesin bir cevap verilebilmiş değil…
Nabuko için AB-D lobisinden Egemen Bağış, ‘AB ile müzakerelerde gücümüze güç katacak’, Başbakan T. Erdoğan da, ‘sadece enerji projesi olarak görmemek lazım. Sadece şehirlerimizi ısıtacak proje olarak görmüyorum. Ülkelerimiz arasında iş birliğini güçlendirecek. Tüm bölgenin refah, huzur ve istikrara kavuşmasına da zemin hazırlayacaktır’ dediğine göre, büyük bir demokratik kazık yemek üzereyiz.
Türkiye açısından ticarî boyutu sıfır, enerji kaynağı kömür ve çelikten ibaret Batı’nın rahatı için bütün bölgenin zengin doğal gaz kaynaklarını sömürüye açan ve bütün hülyası Avrupa Birliği’ne girmek olan Batıcıların yardım ve yataklığıyla kurulmak istenen enerji projesi Nabuko...
Nabukadnezar’ın ‘egzotik’ haz dünyasını vahşi Batılıya tattırmak için hayalini kurdukları “harika hat”…
Yabancı basına “AB kapısında beklemekten usandık” diyen Başbakan’ın kasdettiği şehirler ne bizim şehir, ne ev bizim ev!
Vahşi-ilkel Batılının hayat tarzının konforu için borular dolusu düzülen yalanlar...
Ve bütün mesele Irak, Afganistan, Pakistan gibi ‘istikrarsız’ olmayan Türkiye’de, biraz daha gelişmiş ilkel Batıcıların biraz daha iktidarda kalmasıyla bu hattan gaz geçişi kolaylaşacak.
Bu arada bölgemizde binlerce insanın katline, “terörist” diye infazına devam edilecek.
“Sapık Merkez”in bu gazı kaçırıp kendini ısıtacak gücü var mı?
Bunu askerî alandaki itiraflarına bakarak az-çok kestirebiliriz.
Amerikan Genelkurmayı Kerkük’ü tek başına bıraktı; ne hâliniz varsa görün dedi. Aynı taraf, Afganistan ve Pakistan’da başlattığı terörden bırakın zaferle çıkmayı, buna dair ümitlerinin de tükendiğini itirafa başladı.
Tek yapabildikleri birkaç dar bölgede AB-D/NATO ‘kontrolü’nü koruyup, yangından kaçırabildiği kadar mal kaçırmak.
Türkiye’nin de jeostratejik avantajlarından sonuna kadar istifade etmek ve bunun için AB sömürgeleşme sürecini uzatmak.
Batıcılar usansa da usanmasa da Türkiye en nazik, en kırılgan hat üzerindedir.BATICILAR BATIYA-TÜM İKTİDAR İSLAMA.
BARAN DERGİSİNDEN İKTİBASTIR..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Geçtiğimiz gün bu SAPIK hayattarzının Topkapı Sarayı’nda teşhirini meşrulaştırmak üzere yapılan pislikleri protesto eden Alperenlere, Batı’nın ilkel kültürüyle yetişmiş bir bakanın “çağdışı mahluk, ilkel yaratıklar ve zavallılar” şeklinde hakaretle dil uzatması, bakanın hak ve halk düşmanı Batıcılığı hazım işinde, efendilerince istenen safhayı tamamladığını gösteriyor.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
BİR HAK VE HALK DÜŞMANININ YAZISI.
ALLAHCC, DÜŞMANLARINA GALİPTİR..
Saraydan konser kaçırmak16 Temmuz Perşembe 2009



Önce en net ve doğru tepkiyi veren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a alkış...
Topkapı Sarayı’nın içindeki her konserde içki servisi yapıldığını dik bir duruşla dile getirdi.
Kapıya dayanan “istemezükçüleri” kınadı.
Daha sonraki süreçte de sözlerinin arkasında sağlam durdu.
İstanbul Kültür Müdürü Ahmet Bilgili de kişilikli tavır koydu.
Gelelim eğrilere ve doğrulara...
1 - TV’lerde, gazetelerde bu konser için “şarabını, minderini kap, konsere gel diye afişler asıldığı, davetiyelerde aynı sloganın yazılı olduğu” iddia ediliyor.
Yargılama ve infaz, buna dayandırılıyor.
Oysa... Böyle bir afiş ne basıldı ne de asıldı.

Davetiyeye gelince... Aynen şöyle:
İdil Biret, The Whitehalll Orchestra Topkapı Sarayı, Çaykovski... Şarap ve günbatımı... Başka söze gerek var mı?
... minder ve sandalyeleriyle Topkapı Sarayı’nın birinci avlusuna yayılmış, günbatımına karşı Kayra şaraplarını yudumlayan izleyicileriyle 2009’un en çarpıcı klasik müzik konseri, 11 Temmuz Cumartesi saat: 20.00’de...
Çimenlerin üzerinde Kayra’nın ücretsiz ikram ettiği Terra şaraplarınızı yudumlayarak klasik müziğin tadını çıkarın.
Hani nerede “minderini ve şarabını kap, konsere gel” gibi sığ ve ham slogan?
Kulaktan dolma iddialarla yapılan yorumlar çökmüyor mu?
Şarap üreten sponsor firmanın adı geçmiş -ki gereklidir- olması doğal.

Açıkhava konserinde içilir
2 - Konserde içki içilmezmiş. Eğer konser salonundaysanız -birkaç istisna dışında- elbette içilmez.
Ancak... Özellikle yaz konserlerinde elde kadeh, limonata gibi latif havayı teneffüs ederek müzik dinlenir.
Açıkhavada bile olsa “elde içki konser izlenmez, dinlenmez” iddialarına dışarıdan örneklerle yansıtayım...
Boston Filarmoni Orkestrası 1934 yılından bu yana Tanglewood Açıkhava Konserleri vermekte.
Tanglewood’un şarap ve yemek merkezi servisine de işaret etmeliyim.

6 çeşit şampanya... Avusturya, Kaliforniya, Oregon, Washington State, Fransa, İtalya ve Yeni Zelanda’dan 18 marka beyaz şarap... Arjantin, Avustralya, Kaliforniya, Şili, Fransa İtalya ve İspanya’dan 19 marka kırmızı şarap... Şişeyle satışların yanı sıra da fiyatları 6 dolarla 36 dolar arasında değişen kadehte satılan 5 marka şarap...
Berlin Filarmoni Orkestrası da Waldbühne (Orman Sahnesi) adı altında konserler verir.
Bu konuyla ilgili internetten birkaç satır yansıtayım...
Eşsiz ve relaks atmosferde bir konser.

Dinleyiciler şampanya, somon ve havyar getirebiliyorlar ve muazzam bir piknik ortamı oluşturuyorlar.
Yanan mumlar buraya en popüler klasik müzik alanı görüntüsünü veriyor.
İzleyicilerin yere uzanmış rahat halleri unutulmaz bir konser hatırası oluşturuyor.
“Berlin Piknik” diye de anılan bu açıkhava konser alanı 25-40 bin izleyici kapasiteli.
Zaten açıkhava yaz konserleri binlerce izleyici çektiği için klasik müzik kültürünü halka yaymak işlevine de sahiptir.
“İstemezükçülerin” saray kapısına dayandığı İdil Biret’in bu açıkhava konserine de, 30 - 50 - 70 TL ödeyerek 1.700 biletli dinleyici gelmiş.
..........................
Varşova’da eski yazlık sarayın göl ortasındaki pavyonunda özel bir Chopin dinletisinde bulunmuştum.
Salonda altın yaldızlı sandalyelerde Chopin’i dinlerken ellerimizde şampanya kadehleri vardı.
Yani bazı hallerde kapalı salon bile olsa canlı müzik dinletisinde içilebiliyor.

Safsata
3 - “Kutsal yerde şarap içilmez” safsatasına gelince...
Topkapı Sarayı kutsal mekân değil, müzedir.
İçindeki Aya İrini Kilisesi’nde konser öncesi ve aralarda ve de Arkeoloji Müzesi avlusundaki etkinliklerde şarap ve diğer içkiler sunulur.

Ayrıca...
Orada yıllardır ünlü bir lokantada içki servisi yapılmakta.
Kutsal emanetler, bütün bu etkinliklerin uzağında üçüncü avludadır.
Başta Dördüncü Murat olmak üzere halife padişahlar o emanetlerin çok daha yakınında şarap da içerlerdi, başka dünyevi zevklere de akarlardı.

Güneri Civaoğlu
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ALLAH BELALARINI VERSİN İNŞAALLAH..
Mescid üzerinde konser inadı!...
mescid.jpg



Mescid üzerinde konser inadı!
Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Anıtlar Kurulu büyük bir rezalete imza attı. İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Rumelihisarı'nda tarihi Boğazkesen Mescidi'nin yerinde bulunan platformda konser verilmesine izin verdi. Kurul kararında; Boğazkesen Mescidi'nin kalıntıları üzerinde sahne kurularak konser verilmesinin, Rumelihisarı'nın toplumsal açıdan tanıtımı ve benimsenmesini sağlamak amacı verildiğini açıkladı.
Kenan KIRAN'ın haberi...

Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Anıtlar Kurulu büyük bir rezalete imza attı.

İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Rumelihisarı'nda tarihi Boğazkesen Mescidi'nin yerinde bulunan platformda konser verilmesine izin verdi. Kurul kararında; Boğazkesen Mescidi'nin kalıntıları üzerinde sahne kurularak konser verilmesinin, Rumelihisarı'nın toplumsal açıdan tanıtımı ve benimsenmesini sağlamak amacı verildiğini açıkladı.

Kurul kararıyla, Fatih Sultan Mehmed Han'ın İstanbul'u fethetmeden inşaatını başlattığı ve fetihden sonra yaptırılan ilk cami olma özelliğini taşıyan Boğazkesen Mescidi'nin yerinde bulunan platformda sanatçıların şarkı söylemesine onay vermiş oldu.

İŞTE O KURUL KARARI
Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun, 6 Temmuz 2009 tarihli kararında, şu ifadelere yer verildi:
“Rumelihisarı'nda tarihi Boğazkesen Mescidi yerinde bulunan platform ve tiyatro alanının 2009 yılı sonuna kadar haftada maksimum 1 (bir) faaliyet ile sınırlandırılarak ve hiçbir şekilde aşılmamak, izleyici sayısını en fazla 1000 (Bin) ile sınırlamak kaydıyla tiyatro, stand-up, konferans, seminer, oda müziği (klasik müzik ve Türk sanat müziği) gösterileri için; yüksek güçlü ses düzeni kullanılmamak, izleyici hareketlerinden oluşan titreşimi en aza indirgeyecek önlemleri almak, tiyatro alanı dışında burç ve duvarlar üzerinde hiçbir izleyicinin bulundurulmamasına dikkat etmek ve yapıda ve tarihsel kalıntılara zarar verebilecek veya görünüşü engelleyebilecek afiş vb. elemanların kullanılmaması kaydıyla yukarıda belirtilen kültürel faaliyetlerin Rumelihisarı'nın toplumsal açıdan tanıtımı ve benimsenmesini sağlamak amacı ile (sınırlı süre ve izleyici için) gerçekleştirebileceğine (…) karar verildi.”

Kararda; Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 3. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Binan Can, Kurul üyeleri Yusuf İzzettin Aydın, Semih Halil Emür, Yüksel Sayan, Mustafa Çakır, Şevket Cinbir, Kurul üyesi İstanbul Büyükşehir Belediye Temsilcisi Şule Savaş, Kurul üyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğü Temsilcisi Yusuf Koç'un imzası bulunuyor. Bölge Kurulu Müdür Vekili Lalefer Duygan da, kurulun aldığı kararı onayladı.

BÜYÜKŞEHİR PLATFORMUN KALDIRILMASINI İSTİYOR
Rumelihisarı'nda mülkiyeti bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, konserlere karşı...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi; Boğazkesen Mescidi ve çevresinde düzenlenme çalışmasına başlamış ve sadece minaresi bulunan Boğazkesen Camii'ni aslına uygun olarak restore ettireceğini açıklamıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığı tarafından gazetemize yapılan açıklamada, “Kadastral alanı ile sınırlı olan Boğazkesen Mescidi'ne ilişkin rölöve, restitüsyon, restorasyon projesi işi 08.12.2006 tarihinde ihale edilmiş olup, projelendirme süresi devam etmektedir” denilmişti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Şaban Erden de, 28 Haziran 2005 tarihli yazısında; Rumelihisarı'nda sahne olarak kullanılan yerde Boğazkesen Mescidi'nin mevcut olduğunu belirterek, sanatçıların kullandığı platformun kaldırılmasını istemişti.

Erden; Anıtlar Kurulu Yüksek Kurulu'nun Rumelihisarı hakkında tiyatro veya konser yapılamayacağına yönelik kararının yer aldığını hatırlatmıştı.

Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Erden, söz konusu yazısını İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 3. No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Rumelihisarı Müze Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi Kontrol Daire Başkanlığı'na göndermiş ve gereğinin yapılmasını istemişti.

CAMİ KALINTILARI ÜZERİNE SAHNE KURULUYOR
Fatih Sultan Mehmed Han'ın vakfiyesinde ismi geçen 7 camiden biri olan Boğazkesen Mescidi, Rumelihisarı'nda bulunuyor. Fatih Sultan Mehmed Han tarafından inşaa edilen bu askeri yapı, 1452'de 4 ay gibi inanılması zor kısa bir sürede tamamlandı. Hisar, Ortaçağ'ın en büyük ve kuvvetli hisarı olarak biliniyor ve bütün heybeti ile Boğaziçi'ni süslüyor. Hisar içindeki caminin minaresi ise hala ayakta duruyor.

MÜLKİYETİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NE AİT
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Emlak Müdürü Sami Kılıç'ın, 29 Eylül 2004 tarihinde Sarıyer Müftülüğü'ne gönderdiği yazıda ise; “Sarıyer İlçesi, Rumelihisar Mahallesi 2 pafta, 72 ada, 1 parselde mazbut Fatih Sultan Mehmed Vakfı'ndan olan Boğazkesen Mescidi (Rumelihisarı Camii) mülkiyeti belediyemiz adına (istimlaken) terkin edilmiştir” deniliyor.

KİLİSEDE İÇKİLİ YILBAŞI PARTİSİ İPTAL EDİLMİŞTİ
Türkiye'de azınlık olan Hıristiyanlar kendi değerlerine sahip çıkarken, halkın büyük çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar kendi ecdadına yönelik bir saygısızlığa göz yumuyor.

Tarihi Boğazkesen Mescidi'nde konser verilmesine Anıtlar Kurulu tarafından izin verilirken, Topkapı Sarayı'nda yer alan Bizans'ın ilk kilisesi olan Aya İrini'de, içkili-yemekli yılbaşı partisi düzenlemesi, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un tepkisi üzerine iptal edilmişti...

31 Aralık 1999 tarihinde, Aya İrini'de, içkili-yemekli yılbaşı partisi düzenlemek istenmiş… Parti haberinin duyulmasıyla Türkiye'deki Hıristiyanlar ayağa kalkmıştı. Hıristiyanlar, "Böyle bir parti camide yapılsaydı Müslümanların tepkisi ne olurdu?" şeklinde tepki göstermişti.

Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos, Kültür Bakanı İstemihan Talay'a yazdığı bir mektupla, Hıristiyan dünyasının partiyi protesto ettiğini bildirmiş. Partiyi ‘esefle' öğrendiğini belirten Bartholomeos'un Bakan'a mektubunun ardından, Kültür Bakanlığı içkili partiyi iptal etmişti. Patrik Bartholomeos, Noel sebebiyle yayınladığı mesajda Bakan'a duyarlılığından ötürü ise teşekkür etmişti.

Aynı Topkapı Sarayı'nda, Yavuz Sultan Selim döneminden günümüze 24 saat Kur'an-ı Kerim okunduğu, Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v)'in hırkası ve sakal-ı şerifinin bulunduğu Kutsal Emanetler bölümünün hemen yakınında bulunan Konyalı Lokantısı'nda ise içki servisi yapılıyor.
 

TakeOne

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2008
Mesajlar
6,064
Tepki puanı
38
Puanları
48
Konum
Ankara
Alptim, Alperen oldum. Bu sözü bir düşünün bakalım.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt