Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ahiret Hayatı, İmam Gazali (1 Kullanıcı)

zekaikc

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2011
Mesajlar
903
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
İhyâü Ulûmi’d-Din’in son bölümü ‘Ahiret Hayatı’ adıyla kitaplaştırılmış. Faydalanılası bir eser…


Hayatın her evresi ve her alanında sıkça karşılaşılan bir insan tipi hep ilgimi çekmiştir. Acaba o şekilde bir yaşam sürmek bizi mutlu eder miydi? Belki de hayatın ayrımı bu ince çizgi ile başlardı. Dert edenler veya dert etmeyenler...
Sizi bilmem ama ben çok gördüm dert etmeyen insanları ve genelde hep imrendim onlara. Bu yüzden kimi zaman onlar gibi olmayı istedim, kimi zaman onlardan uzak olmayı. Onların bu tavrının, hayatlarında çok şey kazanmalarına yardım ettiğine bizzat şahit oldum. Hiç bir şeyi kafaya takmamak, her şeyi olağan ve sıradan karşılamak; tabir-i caizse rahat olmak. Evet, belki bu tavır birçok şey kazandırır insanlara, peki ya çok şey unutturursa?
Hiçbir şeyi kafaya takmayarak hayatı son derece başarılı sürdüren insanların bu tavırları gün gelir onların Allah ile irtibatlarını da etkiler. Çünkü şüphesiz ki insanoğlunu bekleyen kaçınılmaz bir son ve bu sona giden belli bir imtihan süreci vardır. Hayatlarını bu dünya üzerine sabitlemiş, tek gayeleri dünyalık meşgaleleri olan insanlar ne zaman ahiret sözü açılsa şöyle bir üfleyip püflemeye başlar, oturdukları sandalyede pozisyonlarını değiştirir, bakışlarını kaçırır ve konuyu değiştirmeye çalışır. Sizin bu gerçeği vurgulama gayretiniz, onların konuyu değiştirme gayretleriyle neredeyse eşdeğerdedir. Bu yüzdendir ki eğer azınlıktaysanız cümleleriniz hep boşta kalır, bir anlam ifade etmez.

pr-01-1193-max.jpg


İhya'nın son bölümü kitaplaştırılmış
İnsanın apaçık hüsranda oluşu onlara birçok delille ispat edilmişse de, kalpleri mühürlenmiştir. Görmezler ve işitmezler. Belki bu yüzden kişi yeri geldiğinde yalnızca kendinden sorumlu olur. Bu konuya istinaden kişinin önce kendi ahiret hayatını kurtarması için okunması gereken bir kitap var. Semerkand Yayınları’ndan çıkan İmam Gazali’nin Ahiret Hayatı... Eser Gazâlî’nin (rah) meşhur eseri İhyâü Ulûmi’d-Din’in son bölümüdür. Şüphesiz ki Gazâlî’nin bütün eserleri okunmalı, kütüphanelerin tozlu raflarından ara sıra çıkartılıp, hem tozu alınıp hem de gözden geçirilmelidir. Biz şimdilik bu eser hakkında bir kaç kelam edelim.
Gazâlî’nin bu eseri de diğerleri gibi etkileyici cümlelere sahiptir. Hadislerden ve ayetlerden alıntı yapıp kaynak gösteren Gazâlî, kişiye ahiret hayatı ve hesap günü gerçeğini açıklamaya çalışır. Dünya hayatına kapılıp gitmenin kişiye hesap gününü unutturacağını sık sık vurgular. Ölüm kaçınılmaz bir sondur ve kişiye hiç tahmin etmediği kadar yakındır. Ölümün son derece yakın olduğunu İbn Abbas (r.a.) şöyle anlatıyor: Resûlullah Efendimiz abdestsiz olduğu ilk anın hemen akabinde teyemmüm alırdı. Ben kendisine, “Ey Allah’ın Resûlü, yakınınızda su varken bu teyemmüm niye?” diye sorduğumda şöyle buyurdu: “Bilmem, belki suya ulaşamam diye!”
Kişinin hakkında en az bilgiye sahip olduğu konu olmasına rağmen ölüm, kişinin en çok zikretmesi gereken konulardan biridir. Ölümün ne zaman geleceğini bilmediğimizi Peygamber Efendimiz, (s.a.v.) bu hadisinde çok net bir biçimde açıklar. Fakat insanoğlu bunu bilmesine rağmen ölüm hakkında hiç bir endişe duymaz. Kişi kendisini işine öyle bir kaptırmıştır ki, yapması gereken tek şeyin para kazanmak olmadığına onu kimse ikna edemez ve hayatı böylece sürüp gider.
Tûl-i emel sahibi olma!
Ölüm meleğinin ne zaman geleceğini bilmeyen insanoğlu hayatını, sanki o hiç gelmeyecekmiş gibi yaşar. Ona göre sağındaki ve solundaki melekler kendisinden bîhaberdir. İnsanoğlunun hayatını sadece dünyalık şeyler üstüne kurması ve ölüm hiç gelmeyecekmiş gibi yaşaması onun gafil olduğunun en büyük delilidir. Evet, insanoğlu son derece gafildir fakat, Gazâlî bu durumda yapılması gereken en önemli şeyin ‘tefekkür’ olduğunu söyler. Gazâlî’ye göre ölümden korkan insan ona hazırlıklı olmayan insandır. Kişi eğer hayatını ibadetle geçirmişse ve tefekkür etmeyi elinden bırakmamışsa, ölümden korkması için bir sebep yoktur. Üstelik ölüm anının ertelenmesini de istemez.
Gazâlî’ye göre uzun emel kurmak kişiye ölümü unutturan en büyük etkendir. Uzun emel kurmanın sebebini de iki başlıkta izah eder; “Dünya Sevgisi” ve “Cahillik”…
İnsanoğlunun dünya işleriyle hayatını geçirmesi, sürekli mal derdine düşmesi, ‘nereden geldim ve nereye gidiyorum’ sorularını sormaması... Özellikle bu durumların içinde en sakıncalı olanı uzun emellerdir. Kişi ‘filanca ihaleyi alayım da ondan sonra hacca, umreye giderim; evlatlarıma birer tane daire alayım da ondan sonra zekatların tamamını öderim; köydeki arazi bakımsızlıktan çalılarla kaplandı, onu bir elden geçireyim’ derken, bir ömür göz açıp kapayıncaya kadar geçecektir. Üstelik tüm bu hayatı içerisinde ne zaman aklına ibadetler gelse; ‘daha gençsin, önünde çok uzun zaman var, vakti geldiğinde tövbe edersin’ diye düşünür. Fakat ne yazık ki kişinin hayatı, bu cümleyi tekrar ederek ibadetlerini ertelemekle geçer.
Şu an kalp krizi geçirip ölmeyeceğini nereden biliyorsun?
Aslında cahillik bir yerde kişinin dünya sevgisine bağlanmasının da sebebidir. Çünkü kul bilse ki ölüm ona son derece yakındır, değil dünya işlerine aldanmak, ibadet etmeyi bir an bile olsun elden bırakamaz. Fakat kişinin cehaletinin farkına varması bile elde edilmesi gereken büyük bir erdemdir. Bu hakikatin yanında kul hiç bir zaman o tabutun içini kendisine layık göremez. Defalarca cenaze namazlarında cemaatte saf tutmuş, tabut taşımış, hatta belki de kabrin üstünü toprak ile örtmüştür. Fakat kendisini orada hayal etmemiştir. Kulun cehaletinin en büyük delillerinden biri de budur. Eğer ki kul biraz olsun ölümün bir gün kendi başına geleceği hakkında tefekkür etse, ibadetlerini çok daha huşu içerisinde ve bilinçli eda eder.
Cahiliyetin en sık görüldüğü insan tipi de gençlerdir. Kişi, damarlarından akan deli kanın akıbetine kapılarak önündeki hayatı son derece uzun zanneder. Bilmez ki hastalığın yeri ve zamanı yoktur. Hiç kimse başına gelen en ağır hastalığı kendisine layık görmez ve önünde daha çok uzun bir hayat olduğunu zanneder. Buna istinaden kaç kişi şu anda kalp krizi geçirmeyeceği garantisi verebilir. Halbuki bedenen dinç nice genç sporcu bile hiç beklenmedik bir anda kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir.
Cahiliyetin tedavisi temiz bir kalp ile tefekkür etmek ve temiz kalbe sahip olanların hikmetli sözlerine kulak vermekle mümkün olabilir. Dünya sevgisini kalpten atmak ise bir hayli zor bir iştir. Kişinin ahiretteki nimetler karşısında dünya mallarının ne kadar basit ve değersiz olduğuna inanması, dünya sevgisini kalbinden atması için önemli bir adımdır.
Ahiret Hayatı adlı eser kişiyi hayrete düşürebilecek hikmetlerle dolu. Mutlaka eseri alıp okumanızı tavsiye ederim.

Abdullah Said Can haber verdi

dunyabizim
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt