Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Âhir zaman alâmetleri (1 Kullanıcı)

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,042
Puanları
113
Yaş
42
Âhir zaman: Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin İslâm'ı tebliğinden başlayıp kıyametin kopmasına kadar geçecek olan müddet, kıyamete yakın zaman demektir. Bizim Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, âhir zaman peygamberidir.

Bizden önce yaşamış ümmetlerin geçirdikleri zamanın tümü bir gün içinde sabahtan ikindiye kadar geçen zamana; bu ümmetin yaşadığı zaman ise ikindiden akşama kadar geçen vakte benzetilmiştir. Kıyametin yaklaştığı zamana da aynı şekilde "Âhir zaman" denilmektedir. Bu zamanın kesin olarak ne zaman başlayacağı da belli olmadığı için sadece bu döneme yakın bazı belirgin alâmetlerin görüleceği ifade edilmiştir.

İslâm'da âhir zaman denince dünya hayatının son dilimi ve son dönemi hatıra gelmektedir. Zira başlangıcı olan bu âlemin mutlaka sonu da vardır. Fakat bu sonun kesin olarak zamanı bildirilmemiştir. Bu bilgi yalnız ALLAH Teâlâ'ya mahsustur.

"Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak ALLAH Teâlâ'nın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler."1

"İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ALLAH Teâlâ katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır."2

"Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak ALLAH Teâlâ'nın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Şüphesiz ALLAH Teâlâ, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır."3

Bu ayet-i kerimede beş şeye "mugayyebat-ı hamse" denir. İnsanların bilemediği, yalnızca ALLAH Teâlâ'nın bildiği şeylere «gayb, mugayyebât» denir. ALLAH Teâlâ'nın bildirmesiyle kulların, meleklerin... bunların bazılarını bilmesi, onları gayb olmaktan çıkarmaz.

İyi bilelim ki bir devrin sonuna yaklaşmaktayız, âhir zamanda yaşıyoruz. Önümüzdeki yıllarda neler olacak? Bunları yer ve tarih vererek söylemek mümkün değildir. Gaybı ancak ALLAH Teâlâ bilir. Ancak, ahir zamanla ilgili çok "alâmetler" belirmiştir. Âhir zaman başka zamanlara benzemez. Cycle'ın sonuna doğru alametler belirir.

Büyük bir fitne ve fesat, nifak ve şikak, isyan ve tuğyan fırtınası içindeyiz. Sanki içi ateş dolu bir uçurumun kenarındayız.

Çok fitneli ve fesatlı bir dünyada, sosyal ve kültürel fırtınalar ve kasırgalar içinde yaşıyoruz. Yeryüzü fitne fesat, nifak şikak, harp darp, zulüm ve teaddî, isyan ve tuğyan, küfür ve dalâlet ile dolmuştur.

Bu devir ALLAH Teâlâ'ya ibadet zamanıdır. Müslümanlar beş vakit namazı kılsınlar. Hür ve mukim erkekler Şeriat'ın ve fıkhın emri gereğince farz namazları cemaat ile eda etsinler. Farz ve nafile oruçlar tutulsun. Zekât hesaplanıp verilsin. İş sadece zekâtla bitmez. ALLAH Teâlâ'nın yolunda bol bol sadaka, yardım dağıtılsın. Sakın ola ki, sadaka deyince sokaklardaki profesyonel fakirlere verilen birkaç kuruş anlaşılmasın. Sadaka yoksul, çaresiz, perişan insanlara yardım etmektir. Ülkemizde on milyonlarca vatandaş sıkıntı içindedir. Onlar aç ve sefil bir vaziyette sürünürken hali vakti iyi olan Müslümanların gel keyfim gel bir hayat sürmeleri caiz olmaz. İnsanlardan başka hayvanlara da yardım edilmelidir. Müslüman yeryüzünde ALLAH Teâlâ'nın halifesidir, bütün mahlûkata rahmet ve şefkatle muamele etmelidir.

Âhir zaman alâmetlerinin zuhur ettiği şu devirde hayatımızın iki tarafı olmalıdır. Tıpkı bir madalyonun iki yüzü gibi. Bir yüzünde normal hayatımızı yaşayalım; yiyelim içelim, çalışalım, kazanalım, günlük işlerimizi yapalım. Öteki yüzünde, yaklaşan büyük fitne fırtınalarına karşı hazırlanalım. Madalyonun bu ikinci yüzünü ihmal edersek ileride başımıza büyük sıkıntılar, felâketler gelebilir ve hatta ebedî saadetimiz tehlikeye girebilir. Gafillerden, cahillerden olmayalım.

1- Araf sûresi: 187

2- Ahzab sûresi: 63

3- Lokman sûresi: 34
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,042
Puanları
113
Yaş
42
Âhir zaman alâmetleri 2

Âhir zaman alâmetleri 2

"Bütün insanlar uykudadırlar, öldükleri zaman uyanırlar." buyrulmuştur. Ölmeden önce uyanmaya çalışalım. Üzerinde yaşadığımız dünya bir fitneler meydanıdır, son derece aldatıcı ve oyalayıcıdır. Bu dünyadaki gençlikler, güzellikler, servetler, lüksler, mallar, mülkler, riyasetler, ikbâller, makamlar, mevkiler, halkın alkışları, övgüler, aferinler hep birer seraptır, bugün vardır yarın yoktur. Dünya kimseye yâr olmaz. Müslüman o kimsedir ki, dünya için dünyada kalacağı müddet nisbetinde, âhiret için âhirette kalacağı müddet nisbetinde çalışır. Dünya tuzaklarına düşmeyelim, yolumuzu dünya çıkmazlarında kayb etmeyelim.

Ebu Hüreyre (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz buyurdular ki:

"Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce, hayırlı ameller işlemede acele edin. O fitne geldi mi kişi mü'min olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama girer. Mü'min olarak akşama erer de kâfir olarak sabaha ulaşır; dinini basit bir dünya menfaatine satacaktır."4

Enes b. Malik (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz buyurdular ki:

" Kıyamete yakın gece karanlığının parçaları gibi fitneler olacak. O vakit kişi mü'min olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama kavuşur. Mü'min olarak akşama erer, kâfir olarak sabaha kavuşur. Birçok kimseler azıcık bir dünyalık mukabilinde dinlerini satarlar."5

Ebu Musa el-Eş'arî (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz buyurdular ki:

"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem'in iki oğlundan hayırlısı olsun yani ölen olsun, öldüren değil."6

Resûlullah (S.A.V.) efendimiz, kıyamete yakın çıkacak fitnelerin dehşetini belirtmek için, zifirî karanlık gecenin parçalarına benzetmiştir. Yani peş peşe fitneler olacak, her biri, gece parçası gibi karanlık, yani doğru yanlış, haklı haksız, isabetli hatalı vs. şekilde tefrik etmek imkânı tanımayacak, son derece dehşetli olacak demektir. Bu teşbihten maksat fitnenin büyüklüğünü ifadedir.

Resûlullah (S.A.V.) efendimiz: Gece karanlıkları gibi yığın yığın fitneler zuhur edip iş işten geçmeden amel ve ibadetlere teşvik etmektedir. Çünkü bu fitneler o kadar büyük ve korkunç olacak ki, onların şerrinden kimse ibâdet ve amellere vakit bulamayacaktır. Resûlullah (S.A.V.) efendimiz, bunların şiddetini: "Kişi mü'min olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayacaktır." buyururarak ifâde etmiştir. Yâni fitnenin dehşetinden insan bir günde bu derece büyük değişimler geçirecek; günü gününe, saati saatine uymayacaktır. Çünkü fitneler çoğaldığı zaman kalpler bozulur; iman safiyeti kalmaz. Kalplere gaflet ve fisku fücur dolar. Bunlar da bir insanın şekaveti için kâfî sebeplerdir. Nitekim komünizm felâketine ma'ruz kalan yerlerde birçok müslümanın, ne yazık ki irtidâd ettiklerini gözümüzle gördük.

Hz. Adem (A.S.)'ın iki oğlundan hayırlısı Habil'dir. Kardeşi Kabil onu öldürmek istediği vakit ayet-i kerimenin ifadesiyle kardeşine:

"Andolsun ki sen, beni öldürmek için bana elini uzatsan bile ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Çünkü ben, âlemlerin Rabbi olan ALLAH Teâlâ'dan korkarım."7 demiştir. Bu ayet-i kerimede, Cenab-ı Hakk fitne sırasında Müslümanların takip edeceği siyaseti vaz' etmiş olmaktadır: Fitneden kaçmak, öldürmektense ölmeyi tercih etmek. İslam'da bunun ilk örneğini Hz. Osman (R.A.)'ın verdiği belirtilir: O fitnenin büyümemesi için öldürmeyi değil, öldürülmeyi tercih etmiştir.

4 Müslim, İman: 186; Tirmizî, Fiten: 30

5 Tirmizî, Fiten: 30

6 Ebu Davud, Fiten: 2, No: 4259, 4262; Tirmizî, Fiten: 33

7 Maide sûresi: 28

Mehmet Talu
 

Sevginingücü

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Kas 2020
Mesajlar
1,538
Tepki puanı
1,271
Puanları
163
Yaş
66
Konum
Ankara
Âhir zaman: Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin İslâm'ı tebliğinden başlayıp kıyametin kopmasına kadar geçecek olan müddet, kıyamete yakın zaman demektir. Bizim Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, âhir zaman peygamberidir.

Bizden önce yaşamış ümmetlerin geçirdikleri zamanın tümü bir gün içinde sabahtan ikindiye kadar geçen zamana; bu ümmetin yaşadığı zaman ise ikindiden akşama kadar geçen vakte benzetilmiştir. Kıyametin yaklaştığı zamana da aynı şekilde "Âhir zaman" denilmektedir. Bu zamanın kesin olarak ne zaman başlayacağı da belli olmadığı için sadece bu döneme yakın bazı belirgin alâmetlerin görüleceği ifade edilmiştir.

İslâm'da âhir zaman denince dünya hayatının son dilimi ve son dönemi hatıra gelmektedir. Zira başlangıcı olan bu âlemin mutlaka sonu da vardır. Fakat bu sonun kesin olarak zamanı bildirilmemiştir. Bu bilgi yalnız ALLAH Teâlâ'ya mahsustur.

"Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak ALLAH Teâlâ'nın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler."1

"İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ALLAH Teâlâ katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır."2

"Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak ALLAH Teâlâ'nın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Şüphesiz ALLAH Teâlâ, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır."3

Bu ayet-i kerimede beş şeye "mugayyebat-ı hamse" denir. İnsanların bilemediği, yalnızca ALLAH Teâlâ'nın bildiği şeylere «gayb, mugayyebât» denir. ALLAH Teâlâ'nın bildirmesiyle kulların, meleklerin... bunların bazılarını bilmesi, onları gayb olmaktan çıkarmaz.

İyi bilelim ki bir devrin sonuna yaklaşmaktayız, âhir zamanda yaşıyoruz. Önümüzdeki yıllarda neler olacak? Bunları yer ve tarih vererek söylemek mümkün değildir. Gaybı ancak ALLAH Teâlâ bilir. Ancak, ahir zamanla ilgili çok "alâmetler" belirmiştir. Âhir zaman başka zamanlara benzemez. Cycle'ın sonuna doğru alametler belirir.

Büyük bir fitne ve fesat, nifak ve şikak, isyan ve tuğyan fırtınası içindeyiz. Sanki içi ateş dolu bir uçurumun kenarındayız.

Çok fitneli ve fesatlı bir dünyada, sosyal ve kültürel fırtınalar ve kasırgalar içinde yaşıyoruz. Yeryüzü fitne fesat, nifak şikak, harp darp, zulüm ve teaddî, isyan ve tuğyan, küfür ve dalâlet ile dolmuştur.

Bu devir ALLAH Teâlâ'ya ibadet zamanıdır. Müslümanlar beş vakit namazı kılsınlar. Hür ve mukim erkekler Şeriat'ın ve fıkhın emri gereğince farz namazları cemaat ile eda etsinler. Farz ve nafile oruçlar tutulsun. Zekât hesaplanıp verilsin. İş sadece zekâtla bitmez. ALLAH Teâlâ'nın yolunda bol bol sadaka, yardım dağıtılsın. Sakın ola ki, sadaka deyince sokaklardaki profesyonel fakirlere verilen birkaç kuruş anlaşılmasın. Sadaka yoksul, çaresiz, perişan insanlara yardım etmektir. Ülkemizde on milyonlarca vatandaş sıkıntı içindedir. Onlar aç ve sefil bir vaziyette sürünürken hali vakti iyi olan Müslümanların gel keyfim gel bir hayat sürmeleri caiz olmaz. İnsanlardan başka hayvanlara da yardım edilmelidir. Müslüman yeryüzünde ALLAH Teâlâ'nın halifesidir, bütün mahlûkata rahmet ve şefkatle muamele etmelidir.

Âhir zaman alâmetlerinin zuhur ettiği şu devirde hayatımızın iki tarafı olmalıdır. Tıpkı bir madalyonun iki yüzü gibi. Bir yüzünde normal hayatımızı yaşayalım; yiyelim içelim, çalışalım, kazanalım, günlük işlerimizi yapalım. Öteki yüzünde, yaklaşan büyük fitne fırtınalarına karşı hazırlanalım. Madalyonun bu ikinci yüzünü ihmal edersek ileride başımıza büyük sıkıntılar, felâketler gelebilir ve hatta ebedî saadetimiz tehlikeye girebilir. Gafillerden, cahillerden olmayalım.

1- Araf sûresi: 187

2- Ahzab sûresi: 63

3- Lokman sûresi: 34
Allahu Teala C.C. razı olsun.
Çok güzel bir konu
Teşekkürler.
 

Sevginingücü

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Kas 2020
Mesajlar
1,538
Tepki puanı
1,271
Puanları
163
Yaş
66
Konum
Ankara
Allah yolunda ölenlere selam olsun..
" Habil'e" selam olsun..
Ümmeti Muhammede selam olsun.
Ya Rabbi bu alemi tabi ki boşuna yaratmadın.
Bizi doğru yola , rızan yoluna , Kulluk yoluna ulaştır.
İnşallah.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt