ismail fakihullah
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 15 Haz 2006
- Mesajlar
- 280
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Ticaret amacı ile deniz aşırı uzak ve tehlikeli bir yolculuğa çıkma zorunluluğunda olan Basralı bir işadamı, ayrılırken eşine, "Ben kendim okuyamadım. Ama yavrumu ehli Kur'an olarak yetiştirmek istiyordum. Eğer bu tehlikeli yolculuktan geri dönemez ve gurbet ellerde ölüp kalırsam, yavrum Yusuf'umu ehli Kur'an olarak yetiştirmeni istiyorum ve sana güveniyorum" demiş.
Birbirlerini çok seven ve çok mutlu olan bu eşleri ölüm ayırmış ve küçük Yusuf yetim kalmış.
Aradan yıllar geçmiş ve yetim Yusuf 7 yaşına gelince, annesi onu kucağına almış ve ağlayarak, "Bak yavrum! demiş: Rahmetli babanın vasiyeti var. Seni ehli Kur'an olarak yetiştirmemi istemişti ve ben de ona söz vermiştim. Allah nasip ederse, yarın seni Kur'an kursuna götürmek istiyorum. Ne dersin?"
Çocuk: "Anneciğim babamın vasiyetini yerine getir ve beni Kur'an kursuna yazdır. İnşâAllah ehli Kur'an olarak yetişirim" demiş.
Sabah namazından sonra, yavrusunu güzelce tertemiz yıkamış, en güzel çamaşırlarını giydirmiş, kahvaltısını hazırlayıp karnını doyurmuş ve sonra tekbîr getirerek yetim Yusuf'unu kucağına almış, "Allah'ın Kitab'ı olan Kur'an'ı okumaya gidecek olan yavrumu yolda yürütemem" diye Kur'an kursuna kadar kucağında taşımış.
O gün çok duygulanan kadın, yatsı namazından sonra kocasını hatırlayarak, "Ahh! Bu günleri görmedi" diye çok ağlamış.
Ağlayarak yatan kadın, gece rüyâsında kocasını neş'eli görmüş. Kocası, "Allah senden razı olsun" diye önce hanımına dua etmiş ve sonrar30;
"Ah! Kabrim çok dar, çok sıkıcı ve çok karanlıktı" demiş. "Ama bu sabah birden bire kabrim genişledi ve nurlandı. Meleklere bunun nedenini sordum".
Dediler ki:
"Arkandan kalan yavrunu annesi bugün Kur'an kursuna götürdü. Senin yavrun hocanın önünde diz çökerek Bismillahirrahmanirrahim deyince, Allah'ın çok hoşuna gitti. Yavrusu benim adımı anıp, benim Kitabımı okurken, mezarda yatan babasına azap etmekten haya ederim dedi ve hemen kabrin genişleyip nurlandı".
Ağlayarak uyanan kadın, kocasının ruhuna bir Fatiha okuyup yatmış ve uyumuş. Bu defa da kendisini Sırat Köprüsü'nün başında görmüş.
Cehennem'den yükselen alevlerin arasından, yana yana, düşe kalka ve korkunç çığlıklar atarak Sırat Köprüsü'nü geçmeye çalışanları görünce çok korkmuş. Ah!.. Ben nasıl geçerim diye düşünürken, yanına iki melek gelivermiş ve ona;
"Sen Allah'ın Kitabını okumaya giden yavrunu yolda yaya yürütmedin, kucağında taşıdın.
Biz de bugün seni Sırat Köprüsü'nde yaya yürütmeyeceğiz" demişler ve bir anda kuş gibi uçurup Cennet'e götürmüşler.
Birbirlerini çok seven ve çok mutlu olan bu eşleri ölüm ayırmış ve küçük Yusuf yetim kalmış.
Aradan yıllar geçmiş ve yetim Yusuf 7 yaşına gelince, annesi onu kucağına almış ve ağlayarak, "Bak yavrum! demiş: Rahmetli babanın vasiyeti var. Seni ehli Kur'an olarak yetiştirmemi istemişti ve ben de ona söz vermiştim. Allah nasip ederse, yarın seni Kur'an kursuna götürmek istiyorum. Ne dersin?"
Çocuk: "Anneciğim babamın vasiyetini yerine getir ve beni Kur'an kursuna yazdır. İnşâAllah ehli Kur'an olarak yetişirim" demiş.
Sabah namazından sonra, yavrusunu güzelce tertemiz yıkamış, en güzel çamaşırlarını giydirmiş, kahvaltısını hazırlayıp karnını doyurmuş ve sonra tekbîr getirerek yetim Yusuf'unu kucağına almış, "Allah'ın Kitab'ı olan Kur'an'ı okumaya gidecek olan yavrumu yolda yürütemem" diye Kur'an kursuna kadar kucağında taşımış.
O gün çok duygulanan kadın, yatsı namazından sonra kocasını hatırlayarak, "Ahh! Bu günleri görmedi" diye çok ağlamış.
Ağlayarak yatan kadın, gece rüyâsında kocasını neş'eli görmüş. Kocası, "Allah senden razı olsun" diye önce hanımına dua etmiş ve sonrar30;
"Ah! Kabrim çok dar, çok sıkıcı ve çok karanlıktı" demiş. "Ama bu sabah birden bire kabrim genişledi ve nurlandı. Meleklere bunun nedenini sordum".
Dediler ki:
"Arkandan kalan yavrunu annesi bugün Kur'an kursuna götürdü. Senin yavrun hocanın önünde diz çökerek Bismillahirrahmanirrahim deyince, Allah'ın çok hoşuna gitti. Yavrusu benim adımı anıp, benim Kitabımı okurken, mezarda yatan babasına azap etmekten haya ederim dedi ve hemen kabrin genişleyip nurlandı".
Ağlayarak uyanan kadın, kocasının ruhuna bir Fatiha okuyup yatmış ve uyumuş. Bu defa da kendisini Sırat Köprüsü'nün başında görmüş.
Cehennem'den yükselen alevlerin arasından, yana yana, düşe kalka ve korkunç çığlıklar atarak Sırat Köprüsü'nü geçmeye çalışanları görünce çok korkmuş. Ah!.. Ben nasıl geçerim diye düşünürken, yanına iki melek gelivermiş ve ona;
"Sen Allah'ın Kitabını okumaya giden yavrunu yolda yaya yürütmedin, kucağında taşıdın.
Biz de bugün seni Sırat Köprüsü'nde yaya yürütmeyeceğiz" demişler ve bir anda kuş gibi uçurup Cennet'e götürmüşler.