salavatqetir
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 2 Eki 2010
- Mesajlar
- 1,596
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
ÂH YA MUHAMMED!(S.A.V)
Âh Ya Muhammed!
Sana âşıkların gözyaşları adedince salât-u selam olsun...
Ne güzel Efendim, senin aşkınla yanmak.
Ne güzel, simsiyah gözlerini düşünerek kendinden geçmek...
Ne güzel Efendim, bir seherde, bir rüyada Cemalini seyretmek.
Işık ışık tebessümünle uyanmak...
Ne güzel, senin aşkınla sağanak sağanak gözyaşı dökmek...
Âh Ya Muhammed!
Sana denizlerdeki damlalar adedince salât-u selam olsun...
Ne güzel Efendim, senin güllerden güzel kokunu duymak.
Kokunu ta ciğerlere kadar sindirmek...
Âh Ya Muhammed!
Sana çöllerdeki kumlar adedince salât-u selam olsun…
Ne güzel senin aşkınla yanmak…
Kavrulmak, pişmek...
Güneşin pervane olduğu nurunu müşahade etmek...
Ne mümkün Efendim, güzelliğini tarif etmek...
Sen ki Efendim, Allah sana “Habibim” demiş...
Sana âşık Mevla.
Sana âşık her şey...
Yıldızlar, aylar, güneşler...
Denizler, ağaçlar, dağlar...
Hani derdin ya Efendim:
“Uhud bizi sever, biz Uhud’u severiz”
Uhud, Muhammed'in aşkıyla titreyen dağ...
Uhud âşıklara otağ...
Hani Efendim, dişin şehid olmuştu Uhud'da
Hani Efendim, yüzünden kanlar akmıştı da…
Uhud kucak açtı sana. Sığınmıştın Uhud'un kucağına.
Şimdi, 1400 sene sonra bile kokun duyulur Uhud'daki taşlardan...
Uhud Muhammed kokar. Uhud, Muhammed'in aşkıyla ağlar.
O'na Uhud'daki taşlar adedince salât-u selam olsun...
Âh Ya Muhammed!
Âşıkların gözyaşları adedince salât-u selam sana…
Hani Efendim, Kuba'da mescit yaptırdın,
Hani sırtında taşlar taşıdın…
Şimdi senden ayrı kaldı Kuba, takva Mescidi Kuba.
Minber ağlar, mihrap ağlar. Muhammed'den ayrıldılar...
Kuba'daki hurma bahçeleri ağlar. Muhammed’den ayrıldılar...
Gece ağlar, gündüz ağlar...
Âh Ya Muhammed!
Medine'deki hurmalar adedince salât-u selam sana...
Âh Efendim! Simsiyah gözlerini düşününce ciğerim yanıyor...
Gözlerim ırmak oldu çağlıyor...
Hani Efendim, cennet bahçesi mescidinde hurma kütüğü ağlamıştı.
Senden ayrılığın acısıyla inlemişti hurma kütüğü.
Sonra sen okşamıştın nur ellerinle.
Susmuştu hurma kütüğü...
Şimdi ben uzaklarda, senin simsiyah gözlerini düşününce ağlar dururum, inler dururum,
Ya benim inlemelerimi kim dindirecek?...
Irmak ırmak gözyaşlarım daha ne kadar çağlayacak senin hasretinle!
Âh Ya Muhammed!
Vuslat ne zaman? Kavuşmak ne zaman?...
ABDULLAH MUHAMMED REYHAN
Âh Ya Muhammed!
Sana âşıkların gözyaşları adedince salât-u selam olsun...
Ne güzel Efendim, senin aşkınla yanmak.
Ne güzel, simsiyah gözlerini düşünerek kendinden geçmek...
Ne güzel Efendim, bir seherde, bir rüyada Cemalini seyretmek.
Işık ışık tebessümünle uyanmak...
Ne güzel, senin aşkınla sağanak sağanak gözyaşı dökmek...
Âh Ya Muhammed!
Sana denizlerdeki damlalar adedince salât-u selam olsun...
Ne güzel Efendim, senin güllerden güzel kokunu duymak.
Kokunu ta ciğerlere kadar sindirmek...
Âh Ya Muhammed!
Sana çöllerdeki kumlar adedince salât-u selam olsun…
Ne güzel senin aşkınla yanmak…
Kavrulmak, pişmek...
Güneşin pervane olduğu nurunu müşahade etmek...
Ne mümkün Efendim, güzelliğini tarif etmek...
Sen ki Efendim, Allah sana “Habibim” demiş...
Sana âşık Mevla.
Sana âşık her şey...
Yıldızlar, aylar, güneşler...
Denizler, ağaçlar, dağlar...
Hani derdin ya Efendim:
“Uhud bizi sever, biz Uhud’u severiz”
Uhud, Muhammed'in aşkıyla titreyen dağ...
Uhud âşıklara otağ...
Hani Efendim, dişin şehid olmuştu Uhud'da
Hani Efendim, yüzünden kanlar akmıştı da…
Uhud kucak açtı sana. Sığınmıştın Uhud'un kucağına.
Şimdi, 1400 sene sonra bile kokun duyulur Uhud'daki taşlardan...
Uhud Muhammed kokar. Uhud, Muhammed'in aşkıyla ağlar.
O'na Uhud'daki taşlar adedince salât-u selam olsun...
Âh Ya Muhammed!
Âşıkların gözyaşları adedince salât-u selam sana…
Hani Efendim, Kuba'da mescit yaptırdın,
Hani sırtında taşlar taşıdın…
Şimdi senden ayrı kaldı Kuba, takva Mescidi Kuba.
Minber ağlar, mihrap ağlar. Muhammed'den ayrıldılar...
Kuba'daki hurma bahçeleri ağlar. Muhammed’den ayrıldılar...
Gece ağlar, gündüz ağlar...
Âh Ya Muhammed!
Medine'deki hurmalar adedince salât-u selam sana...
Âh Efendim! Simsiyah gözlerini düşününce ciğerim yanıyor...
Gözlerim ırmak oldu çağlıyor...
Hani Efendim, cennet bahçesi mescidinde hurma kütüğü ağlamıştı.
Senden ayrılığın acısıyla inlemişti hurma kütüğü.
Sonra sen okşamıştın nur ellerinle.
Susmuştu hurma kütüğü...
Şimdi ben uzaklarda, senin simsiyah gözlerini düşününce ağlar dururum, inler dururum,
Ya benim inlemelerimi kim dindirecek?...
Irmak ırmak gözyaşlarım daha ne kadar çağlayacak senin hasretinle!
Âh Ya Muhammed!
Vuslat ne zaman? Kavuşmak ne zaman?...
ABDULLAH MUHAMMED REYHAN