Bismillah,
Doğrular Rabbimden, yanlışlar bendendir.
Yanlışımı gördüğün halde, susmanın vebali ise sendendir.
İnsanoğlu, hani şu balçıktan yaratılan, hani bir damla sudan yaratılan, hani yaratılışını öğrendiğinde, meleklerin, haklarında "bozguncu, kan dökücüler mi yaratacaksın ya rabbi" dediği insanoğlu...
Ama öte yandan ruhunu yaradanından alan, eşref-i mahlukat ünvanına sahip olan, meleklerin "bozguncu, kan dökücüler mi yaratacaksın ya rabbi" deyişine yaradanın "Şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim" diyerek iltifat buyurduğu insanoğlu...
Allahuzülcelal (c.c.) ın kendisine güvendiği insan...
Rabbinden aldığı ruhun yansıması olarak ulvi, ama yaratıldığı balçığı bile utandırabilecek yaşantı potansiyeliyle esfele-i safilin...
İnsan, küçük bir evren; evren, kocaman bir insan modeli ki muammalarla dolu her ikisi de...
İrade sahibi olan insan.
İdrak sahibi olan, akleden insan.
İslam fıtratı üzerine yaratılan insan.
Ama,
Pek nankör olan insan...
Unutan insan.
İnkar eden insan.
Bakar kör olan insan.
Tamah eden insan.
Ah insan!
Allah'ın en güzel şekilde yaratıp kendisine, önceki hiç bir yaratılmışa verilmeyen nimetleri verdiği insanoğlunun sahip olduğu iradesiyle ortaya koyduğu karşıt özelliklerini daha da sıralamak mümkün.
Şüphesiz seçme özgürlüğü olduğu için insan, önüne çıkan yollardan dilediğini takip ediyor.Yollar çok değil, iki tane.. Sadece bir tanesi dallı budaklı, kolları var milyonlarca. Ama baş tarafa döndüğümüzde iki ana yol olduğunu görürüz.
Biri hak,
Diğer(ler)i batıl...
Hayatı oyun ve oyalanmacadan ibaret olan veya onu böyle bir şey sanan insan elbette ki batılı seçecek, dünya nimetleri aldatıcı olacak, mal üstüne mal yığacak, gönlünce sınır tanımadan eğlenecek-üstelik bunu en doğal hakkı bilecek- ahlak mefhumu için "gerilerde kalmış" diyecek, ama asıl kendisi gidecek gerinin gerisine, esfele-i safiline...
İnsan idrak sahibidir ama, İbrahim'i hatırlayın, Rabbi arayışını... İlle de birileri söylemeli diye beklemek niye? İnsan, hak olan fıtrat üzerine yaratılmış, onun için yaptığı yanlışları içinin ta derinliklerine ****üremez. Buna cesaret edemez. Çünkü orası her zaman herkes için en korkunç mahkeme olabilmekte. Neden ? Fıtrat hak üzere yaratılmış, ona batıl binası kuramazsınız, tutmaz o bina... Kendinizi inandıramazsınız, inanmış gibi yapar, oyuncaklarınız arasında oyalanmayı seçerseniz işte o zaman vay halinize...
Dönülecek zaman varken, dallı-budaklı yollardan,
yol yakınken dönünüz.
vakit geçer sonra kaybolursunuz.
O yol yapıştırır yerlere
korkarım sonra zamk olursunuz.
Hayır! Asla geç değil. Ufuk yakın ey insanlar
Güneş batsın, olsun bugün
Yarın yine doğacak
Erteleme ha kardeşim
Sabahı kim bulacak?
ALLAH'IN RAHMETİ ÜZERİNİZE OLSUN
Doğrular Rabbimden, yanlışlar bendendir.
Yanlışımı gördüğün halde, susmanın vebali ise sendendir.
İnsanoğlu, hani şu balçıktan yaratılan, hani bir damla sudan yaratılan, hani yaratılışını öğrendiğinde, meleklerin, haklarında "bozguncu, kan dökücüler mi yaratacaksın ya rabbi" dediği insanoğlu...
Ama öte yandan ruhunu yaradanından alan, eşref-i mahlukat ünvanına sahip olan, meleklerin "bozguncu, kan dökücüler mi yaratacaksın ya rabbi" deyişine yaradanın "Şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim" diyerek iltifat buyurduğu insanoğlu...
Allahuzülcelal (c.c.) ın kendisine güvendiği insan...
Rabbinden aldığı ruhun yansıması olarak ulvi, ama yaratıldığı balçığı bile utandırabilecek yaşantı potansiyeliyle esfele-i safilin...
İnsan, küçük bir evren; evren, kocaman bir insan modeli ki muammalarla dolu her ikisi de...
İrade sahibi olan insan.
İdrak sahibi olan, akleden insan.
İslam fıtratı üzerine yaratılan insan.
Ama,
Pek nankör olan insan...
Unutan insan.
İnkar eden insan.
Bakar kör olan insan.
Tamah eden insan.
Ah insan!
Allah'ın en güzel şekilde yaratıp kendisine, önceki hiç bir yaratılmışa verilmeyen nimetleri verdiği insanoğlunun sahip olduğu iradesiyle ortaya koyduğu karşıt özelliklerini daha da sıralamak mümkün.
Şüphesiz seçme özgürlüğü olduğu için insan, önüne çıkan yollardan dilediğini takip ediyor.Yollar çok değil, iki tane.. Sadece bir tanesi dallı budaklı, kolları var milyonlarca. Ama baş tarafa döndüğümüzde iki ana yol olduğunu görürüz.
Biri hak,
Diğer(ler)i batıl...
Hayatı oyun ve oyalanmacadan ibaret olan veya onu böyle bir şey sanan insan elbette ki batılı seçecek, dünya nimetleri aldatıcı olacak, mal üstüne mal yığacak, gönlünce sınır tanımadan eğlenecek-üstelik bunu en doğal hakkı bilecek- ahlak mefhumu için "gerilerde kalmış" diyecek, ama asıl kendisi gidecek gerinin gerisine, esfele-i safiline...
İnsan idrak sahibidir ama, İbrahim'i hatırlayın, Rabbi arayışını... İlle de birileri söylemeli diye beklemek niye? İnsan, hak olan fıtrat üzerine yaratılmış, onun için yaptığı yanlışları içinin ta derinliklerine ****üremez. Buna cesaret edemez. Çünkü orası her zaman herkes için en korkunç mahkeme olabilmekte. Neden ? Fıtrat hak üzere yaratılmış, ona batıl binası kuramazsınız, tutmaz o bina... Kendinizi inandıramazsınız, inanmış gibi yapar, oyuncaklarınız arasında oyalanmayı seçerseniz işte o zaman vay halinize...
Dönülecek zaman varken, dallı-budaklı yollardan,
yol yakınken dönünüz.
vakit geçer sonra kaybolursunuz.
O yol yapıştırır yerlere
korkarım sonra zamk olursunuz.
Hayır! Asla geç değil. Ufuk yakın ey insanlar
Güneş batsın, olsun bugün
Yarın yine doğacak
Erteleme ha kardeşim
Sabahı kim bulacak?
ALLAH'IN RAHMETİ ÜZERİNİZE OLSUN