Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

!!!Ağızdaki Taşın Hikmeti ...!!! (1 Kullanıcı)

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Ağızdaki Taşın Hikmeti ...
Birgün hazret-i Ebû Bekr 'r.a.', hazret-i Fahr-i âlem seyyid-i veled-i âdem Nebiyyi muhterem ve habîb-i mükerremin 's.a.v.' huzûr-ı şerîflerinde, se'âdetle otururlarken; Bir bedbaht kötü huylu kimse; bir edebsizlik edip, Ebû Bekre dil uzatıp, yakışıksız sözler söyledi. Hazret-i Server-i kâinât; o edebsiz, Ebû Bekre edebsizlik etdikce; birşey söylemez, ba'zan da tebessüm eder idi. Hazret-i Ebû Bekr; o bedbaht ve edebsizin edebsizliği haddi aşınca; zarûrî olarak gadaba gelip, birkaç söz söyleyince; hazret-i Fahr-i kâinât, se'âdetle ve devletle yerinden kalkıp, gitdi. Hazret-i Ebû Bekr 'radıyAllahü teâlâ anh' Sultân-ı Enbiyânın ardına düşüp, yetişdi ve dedi ki:

- Yâ ResûlAllah! Niçin, bir hayâsız, edebsizlik edip, gönül incitirken, susu, birşey söylemediniz. Şimdi, ben ona söyleyince, kalkıp, gitdiniz; sebebi nedir.

Hazret-i Fahr-i kevneyn ve Resûl-i sakaleyn 's.a.v.' buyurdu ki:

- Yâ Sıddîk! O hayâsız ve bedbaht sana dil uzatmağa başladığı zemân, Allahü teâlâ bir melek gönderdi ki, o kimseyi karşılayıp, kovacak idi. Sen, hemen gadaba geldin; söylemeğe başladın. O melek gidip, yerine iblîs geldi. İblîs-i la'înin olduğu yerde, ben durmam.

Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk 'r.a.' ondan sonra, vaktli vaktsiz söz söylememek için, mubârek ağzına bir taş koyar idi. Ne zemân söz söylemek lâzım gelse, evvelâ fikr ederdi. Bir söz söyliyeceği zemân, o sözü kendi kendine nice zemân düşünür, tefekkürden sonra, mubârek ağzından o taş parçasını çıkarıp, ne söz söyliyecek ise söyler idi. Sonra o taş parçasını mubârek ağzına alıp, tesbîh ve tehlîl ile meşgûl olurdu. Kimseye, hayrdan ve şerden dünyâ kelâmı söylemez, eğer kat'î lâzım ise ve çok efdal ise, söylerdi. Yoksa, gecede ve gündüzde tesbîh ve tehlîl ile meşgûl idi.

Kaynak:
Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
bir kapı açık kalsın....!
Eski zamanlarda bir zat, seyahati sırasında çok ilginç bir olaya şahid olur..

Çölde, eşkiyaların bir kervana saldırdıklarını, ne var ne yoksa zorbaca gasbettiklerini korkuyla seyreder uzaktan..

Biraz sonra bakar ki, soygun yapan eşkiyaların reisi bir kenarda abdest alıp, namaza duruyor..

Adam hayretlerdedir..
Dayanamaz, namazdan sonra yanına varır ve sorar ona;

?Merak ve hayretler içindeyim? der..

?Yaptığın iş zalimce ve haram..Günahlar içindesin..Sonra da kalkıp, o yaptıklarını men?edenin huzuruna varıyorsun! Bu nasıl iştir??

Yani bu ne perhiz bu ne lahana turşusu hesabı

Eşkiyaların reisi olabildiğince hüzünlü, şu ilginç ve ibretli cevabı verir;

? Ey yolcu! Ben yıllardır şeytana ve ayartıcı benliğime uyarak, Rabbimle aramda faraza 100 kapı varsa, 99 unu kapattım İstiyorum ki hiç değilse BİR KAPI AÇIK KALSIN!?

Aradan zaman geçer, o zatın yolu, nasibolur Kabe?ye düşer..Tavaf esnasında bir de bakar ki, yıllardır hiç unutamadığı o eşkiya reisi de orada!.. Kabe?ye sarılmış, huşu ile dua etmekte, hıçkırıklarla ağlamaktadır..

Yine hayretlerdedir o zat..
Yanına varır selamlar onu, kendini tanıtır ve sorar;

?Oradan buraya...Nasıl oldu bu iş? Nedir bunun hikmeti??

Tebessüm eder tövbekar adam ve ışıl ışıl gözleri, boynu bükük der ki;

?Sana demiştim ya hani; Hiç değilse BİR KAPI AÇIK KALSIN O?nunla aramda..İşte ben, tüm acizliğim ve samimiyetimle o kapıyı hep açık tuttum..Rabbim de rahmetiyle, muhabbetiyle lutfetti tüm kapıları açıverdi, O?nun atasına hudud mu var??

Evet efendim bu kadardır ol hikaye..

Unutmamali ki insan, içinde fücurun da potansiyelini barındırır, takvanın da...Kötülüğün de, Allah'a yakınlığın vereceği erdemlerin de..

Çağımız cazibedar fitne asrı..
Nefis ve şeytan daim günahlara sevketmede insanı..
Ve insan çok zayıf, çok aciz..
Hata edebilir, günah işleyebilir..

Her ne durumda ve konumda olursa olsun insan, hiç değilse bir kapıyı, namaz kapısını daim açık bırakmalı..

?Ben günahlar içindeyim, o huzura nasıl varırım? dememeli asla..

Samimi olsun yeter ki, bir süre sonra kıldığı namaz, onu kötülüklerden alıkoyacaktır..

Sakın deme;

?Ben çok günahkarım, kıldığım namaz olmaz!? İnatla devam et..

Bırak hep açık kalsın o kapı..

Sonra O, işini bilir..

ilerlediğiniz yolda hiç bir zorlukla karşılaşmıyorsanız,bilinki o yol asla sizi doğruya ulaştırmaz...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt