Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Adı........Suçu...............! (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA




Dumanlar
içinde hasıra sarılmış gencecik bir beden...

Adı; Zübeyr bin Avvam
(ra)

Suçu: Müslüman olmak
Yaşı: Henüz
onbeş

İşkence
yapan
: Öz bir amca



Kesik kesik öksürükler içinde zulüm kokan bir
ses yayılıyor etrafa.

-
Muhammed ’in Rabbini inkar et! Seni bu işkenceden
kurtarayım.


Cevap bir
meydan okumadır sanki:

-
Hayır. VAllahi asla küfre dönmem.


Bir şehâdettir bu ölümü hiçe
sayan.

Bu şehâdet, dumanla
birlikte yükselirken semaya, ateş bir kez daha körüklenir
zalimce.

Bir zülümdür bu, amca
merhametinin de üstünde olan..


***
İdam sehpasında bir kahraman...

Adı: Hubeyb bin Adiy (ra)
Suçu:
Müslüman olmak Allah Resûl’ü Kureyşle ilgili bilgi toplamak istiyor. Âsım bin
Sâbit (ra) başkanlığında on kişi toplanıyor. İçlerinde O da var. Hassan bin
Sâbit (ra) şiirinde şöyle sesleniyor ona:“Ey ensarın ortasındaki şahin! Yumuşak
huylulukta pırıl pırıl olan.”Asım bin Sabit ve sekiz arkadaşı yolda yüz okçunun
hedefi olup, şehit oluyorlar.Hubeyb bin Adiy ve arkadaşı Mekke de esir
pazarında...İntikam ateşleri içinde yanan el Haris oğulları bu isme hiç de
yabancı değiller.

Karar: Ateşle işkence El
Haris’in kızı telaş içinde Mekke sokaklarında bağırıyor.-VAllahi O’nu elinde
büyük bir salkımdan üzüm yerken gördüm. Halbuki o zincirle bağlı hem Mekke’de
bir üzüm tanesi bile yok.Her şeye rağmen gözleri önünde i’dam sehpaları
hazırlanıyor Hubeyb binAdiyy’in. Mızraklar bilenmiş her şey hazır.Dilinde bir
duâ:“Allah’ım, biz peygamberin risaletini tebliğ ettik. Bize yapılanları O’na
ulaştır.”....Ve mızraklar Hubeyb’in vücudunda..

***


Müslüman olacağını rüyasında gören bir
genç...

Adı: Hâlid bin Said (ra)
Suçu: Müslüman
olmak


Ay ışığının
aydınlattığı karanlık bir oda...

Köşeye sinmiş, aç, susuz ve dövülerek işkence
edilmiş bir beden.

İşkenceyi
yapan: Bir baba

Üzerine
kapatılan kapılar O’nu Rabbiyle baş başa bırakıyor. Şimdi ne odanın karanlığı
acıtıyor içini ne de yaralarından akan kanlar. İmanın teselli etmediği yer mi
var? !


Fakat bu kadar
işkence kafi değil bu baba için. Mekke’nin kızgın kumlarına yatırıyor oğlunu.
Yetmiyor ağır taşlar koyduruyor üzerine...


Habeşli siyahi bir köle...

Adı: Bilal-i Habeşi
(ra)

Suçu: Müslüman olmak.
İşkenceyi yapan:
Efendisi Umeyye bin Halef

Kölesinin Müslüman olması çileden çıkartıyor
o’nu:

-Andolsun sen ölmedikçe
yahut Muhammed ’i ve onun dinini inkar etmedikçe bu azabı üstünden eksik
etmeyeceğim.

Ücretle tutulmuş
müşrik çocukları tarafından boynundaki iple aç, susuz Mekke sokaklarında
gezdiriliyor. Önce kızgın kumlara yatırılmış olacak ki, izleri hala
sırtında.


Allah ve
Rasulünün aşkıyla yanan bir kalbe sahip bedeni kızgın kumlar ne kadar yakabilir
ki! ?


***
Urganla direğe bağlanıp bayılana kadar dövülen
edep ve haya timsalidir O…


Adı: Osman bin Affan
(ra)

Suçu: Müslüman olmak.
İşkenceyi yapan: Amcası
Hakem bin Ebu-l As

Melekler
bile haya ediyor O’dan..


***
Yeryüzünde yürüyen bir
şehit...

Adı: Talha bin Ubeydullah (ra)
Suçu: Müslüman
olmak

İşkenceci: Nevfel bin Adviye
İple bağlanıp işkence edilen bir sahabi de
O.

Ama Allah Rasul’ü O’ndan
bahsederken “Yeryüzünde yürüyen bir şehide bakmak isteyen Talha’ya baksın”
buyuruyor.


***

Ve Habbab bin Eret... (ra) İşkencenin beklide
en ağırı O’naydı.

Efendisi
Ümmü Ammar O’nu ateşe yatırır, vücudu ateşi söndürmeden
kaldırmazdı.

***

İşte...
Bir yanda cahiliye bataklığının tam ortasında
bir devir ve kalplerindeki yaratanına sığınma arzusunu kendisine bile faydası
olmayan taşlarda arayan zavallı bir beşeriyet...

Diğer yanda hidayet güneşinin aydınlığında
asr-ı saadet denilen ve içlerinde daha dünyadayken cennetle müjdelenen nice
hidayet erlerinin çıktığı bir insanlık.


Peki neydi onları karanlık kuyuların güzel
Yusufları yapan?


Yusuf’un
güzelliğine bir sebep kuyunun karanlığıydı belki de...


Ya neydi onları secdelerin sultanı
yapan?


Sultanlığa sebep
secdedeki zillet tacını giymekti belki de...


Atalarının dininden ayrılıp Hak’kı dolayısıyla
işkenceyi zulmü kabul ve tasdik edenler.


İşte onlar... işte biz....

Onların çektiklerini çekmeye hangimiz hazırız
biz? !


Onlar neler çekti,
biz, neler gördük?


Her
birimiz cahiliye kuyularında boğulmayan Yusufların aksine ahir zaman kuyularında
boğulmaya talip olmuş gibiyiz!


Düşünebildiği kadar insan olan insana Nebiy-yi
Zişan’nın bu sözü kafi gelir herhalde:


“Sizden öncekiler âhiret işlerinden arta kalan
vakitlerini dünyaya harcarlardı. Sizler

ise dünya işlerinden artan vakitlerinizi
âhirete sarf ediyorsunuz.”


İşkence edenler ve edilenler..
Dünya lezzetlerini tercih edenler ve âhireti
özleyenler..

Büyük bir göç
var, herkes gidiyor. Zulmedenler de zulme uğrayanlar da zulme seyirci kalanlar
da bu sevkiyata karşı koyamaz. Göç muhakkak.


Bu göçte secdedeki zilleti tercih eden
sultanların önderliğiyle ahir zaman kuyularında boğulmayan Yusuf’lar olmak
duâsıyla..


irfan
Mektebi
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Allah razı olsun
Ne oldu? içim darmaduman tuz buz oldu?? niye ?
Rabbim çekmiştim bir zalimden bende, utanırım şimdi senden de:a36:
Sevdiklerime benzedim yine de...şair, deli mecnun , yobaz kılmasın bu namaz!
Şiirlerim yokedildi de içimdeki aşk yok edilemedi, tam tersi ey ahali ! engel oldukça arttı...
Hakikatsın Ya Rabbi , keşke bilselerdi demeye utanırım, bilselerdi ...çünkü sen , sen bilinmeye Layıksın, bilmeyen utansın!
Hakikat yolunda adım, adım, ne kaldı ha? Ya Rab de burdayım
Özledim, özledim, de' hadi gel ', yanına geleyim, özledim işte ...
De ki, yandım ha, yandım... bilmezmisin ? uslanmaz aşığım , saf gönüllere yandım
Rabbim , harika , harika Yaratmışsın , yine de seyretmek hoş olsada yandım , yandım , sana yandım, dağ gibi sana dayandım
Yoksa ham'dım, yandım yandım, yakmana bile yandım
Ah, bir adım atacak, takatım olsa artık kapına dayandım
Dilenciye verecek yok mu bir damla su ?susadım
Bre şaşkın bizi ne sandın?
Sevdalılara verecek deryaları dünyaya saldım
Rabbim Harika ötesin, insanlar bana kızmasın?
Boşver, kızanlar kızsın SEN yine harikadan ötesin...
 

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
39
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com




Dumanlar
içinde hasıra sarılmış gencecik bir beden...

Adı; Zübeyr bin Avvam
(ra)

Suçu: Müslüman olmak
Yaşı: Henüz
onbeş

İşkence
yapan
: Öz bir amca



Kesik kesik öksürükler içinde zulüm kokan bir
ses yayılıyor etrafa.

-
Muhammed ’in Rabbini inkar et! Seni bu işkenceden
kurtarayım.


Cevap bir
meydan okumadır sanki:

-
Hayır. VAllahi asla küfre dönmem.


Bir şehâdettir bu ölümü hiçe
sayan.

Bu şehâdet, dumanla
birlikte yükselirken semaya, ateş bir kez daha körüklenir
zalimce.

Bir zülümdür bu, amca
merhametinin de üstünde olan..


***
İdam sehpasında bir kahraman...

Adı: Hubeyb bin Adiy (ra)
Suçu:
Müslüman olmak Allah Resûl’ü Kureyşle ilgili bilgi toplamak istiyor. Âsım bin
Sâbit (ra) başkanlığında on kişi toplanıyor. İçlerinde O da var. Hassan bin
Sâbit (ra) şiirinde şöyle sesleniyor ona:“Ey ensarın ortasındaki şahin! Yumuşak
huylulukta pırıl pırıl olan.”Asım bin Sabit ve sekiz arkadaşı yolda yüz okçunun
hedefi olup, şehit oluyorlar.Hubeyb bin Adiy ve arkadaşı Mekke de esir
pazarında...İntikam ateşleri içinde yanan el Haris oğulları bu isme hiç de
yabancı değiller.

Karar: Ateşle işkence El
Haris’in kızı telaş içinde Mekke sokaklarında bağırıyor.-VAllahi O’nu elinde
büyük bir salkımdan üzüm yerken gördüm. Halbuki o zincirle bağlı hem Mekke’de
bir üzüm tanesi bile yok.Her şeye rağmen gözleri önünde i’dam sehpaları
hazırlanıyor Hubeyb binAdiyy’in. Mızraklar bilenmiş her şey hazır.Dilinde bir
duâ:“Allah’ım, biz peygamberin risaletini tebliğ ettik. Bize yapılanları O’na
ulaştır.”....Ve mızraklar Hubeyb’in vücudunda..

***


Müslüman olacağını rüyasında gören bir
genç...

Adı: Hâlid bin Said (ra)
Suçu: Müslüman
olmak


Ay ışığının
aydınlattığı karanlık bir oda...

Köşeye sinmiş, aç, susuz ve dövülerek işkence
edilmiş bir beden.

İşkenceyi
yapan: Bir baba

Üzerine
kapatılan kapılar O’nu Rabbiyle baş başa bırakıyor. Şimdi ne odanın karanlığı
acıtıyor içini ne de yaralarından akan kanlar. İmanın teselli etmediği yer mi
var? !


Fakat bu kadar
işkence kafi değil bu baba için. Mekke’nin kızgın kumlarına yatırıyor oğlunu.
Yetmiyor ağır taşlar koyduruyor üzerine...


Habeşli siyahi bir köle...

Adı: Bilal-i Habeşi
(ra)

Suçu: Müslüman olmak.
İşkenceyi yapan:
Efendisi Umeyye bin Halef

Kölesinin Müslüman olması çileden çıkartıyor
o’nu:

-Andolsun sen ölmedikçe
yahut Muhammed ’i ve onun dinini inkar etmedikçe bu azabı üstünden eksik
etmeyeceğim.

Ücretle tutulmuş
müşrik çocukları tarafından boynundaki iple aç, susuz Mekke sokaklarında
gezdiriliyor. Önce kızgın kumlara yatırılmış olacak ki, izleri hala
sırtında.


Allah ve
Rasulünün aşkıyla yanan bir kalbe sahip bedeni kızgın kumlar ne kadar yakabilir
ki! ?


***
Urganla direğe bağlanıp bayılana kadar dövülen
edep ve haya timsalidir O…


Adı: Osman bin Affan
(ra)

Suçu: Müslüman olmak.
İşkenceyi yapan: Amcası
Hakem bin Ebu-l As

Melekler
bile haya ediyor O’dan..


***
Yeryüzünde yürüyen bir
şehit...

Adı: Talha bin Ubeydullah (ra)
Suçu: Müslüman
olmak

İşkenceci: Nevfel bin Adviye
İple bağlanıp işkence edilen bir sahabi de
O.

Ama Allah Rasul’ü O’ndan
bahsederken “Yeryüzünde yürüyen bir şehide bakmak isteyen Talha’ya baksın”
buyuruyor.


***

Ve Habbab bin Eret... (ra) İşkencenin beklide
en ağırı O’naydı.

Efendisi
Ümmü Ammar O’nu ateşe yatırır, vücudu ateşi söndürmeden
kaldırmazdı.

***

İşte...
Bir yanda cahiliye bataklığının tam ortasında
bir devir ve kalplerindeki yaratanına sığınma arzusunu kendisine bile faydası
olmayan taşlarda arayan zavallı bir beşeriyet...

Diğer yanda hidayet güneşinin aydınlığında
asr-ı saadet denilen ve içlerinde daha dünyadayken cennetle müjdelenen nice
hidayet erlerinin çıktığı bir insanlık.


Peki neydi onları karanlık kuyuların güzel
Yusufları yapan?


Yusuf’un
güzelliğine bir sebep kuyunun karanlığıydı belki de...


Ya neydi onları secdelerin sultanı
yapan?


Sultanlığa sebep
secdedeki zillet tacını giymekti belki de...


Atalarının dininden ayrılıp Hak’kı dolayısıyla
işkenceyi zulmü kabul ve tasdik edenler.


İşte onlar... işte biz....

Onların çektiklerini çekmeye hangimiz hazırız
biz? !


Onlar neler çekti,
biz, neler gördük?


Her
birimiz cahiliye kuyularında boğulmayan Yusufların aksine ahir zaman kuyularında
boğulmaya talip olmuş gibiyiz!


Düşünebildiği kadar insan olan insana Nebiy-yi
Zişan’nın bu sözü kafi gelir herhalde:


“Sizden öncekiler âhiret işlerinden arta kalan
vakitlerini dünyaya harcarlardı. Sizler

ise dünya işlerinden artan vakitlerinizi
âhirete sarf ediyorsunuz.”


İşkence edenler ve edilenler..
Dünya lezzetlerini tercih edenler ve âhireti
özleyenler..

Büyük bir göç
var, herkes gidiyor. Zulmedenler de zulme uğrayanlar da zulme seyirci kalanlar
da bu sevkiyata karşı koyamaz. Göç muhakkak.


Bu göçte secdedeki zilleti tercih eden
sultanların önderliğiyle ahir zaman kuyularında boğulmayan Yusuf’lar olmak
duâsıyla..


irfan
Mektebi

harika emeğe sağlık B)
 

hanife deniz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2007
Mesajlar
4,279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
Konum
Bursa
Amin......Amin.......Amin.........
Allah Razı olsun kardeşim
Selam ve Dua ile
 

Çeşm-i Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2009
Mesajlar
13,384
Tepki puanı
6
Puanları
0
Atalarının dininden ayrılıp Hak’kı dolayısıyla
işkenceyi zulmü kabul ve tasdik edenler.

İşte onlar... işte biz....

Onların çektiklerini çekmeye hangimiz hazırız
biz? !

Onlar neler çekti,
biz, neler gördük?

Her
birimiz cahiliye kuyularında boğulmayan Yusufların aksine ahir zaman kuyularında
boğulmaya talip olmuş gibiyiz!

ALLAH Celle Celalühü razı olsun hafize anneciğim...
Tek kelimeyle süper... B)
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Duymuyor musun beni çağırıyor..?

Duymuyor musun beni çağırıyor..?



[h=2][/h]ve ebu akil in şahsı manevisinden islam tarihiyle ilgili bilgi edinelim

inşallah

ensardandır kendisi

museylemetül kezzap a karşı yapılan yemame

savaşında şehit olmuştur

şimdi inşallah onun şehadetini anlatacağız

yemame savaşı çok çetin gecen savaşlardan biriydi



ebu Akil

savaşırken

koluna bir darbe alır

öle bi darbedirki bu

kolunu sallandırır

sadece bi parca eti tutmaktadır

burdan sonrasını

ibn ömer in ağzından dinleyelim

koluna darbe aldı

çok kan kaybetmişti

bayıldı

ben de onu sürükleyerek

çadıra getirdim,

ustune bişey örttüm

ölmek uzeredi

kılını bile kıpırdatmadan ölüyor diye bekliyorduk

heryeri kesikler ve kanlar içindeydi

o sırada dışarda islam saflarında çatlamalar olmuştu

bir ses duyuldu

kerreten kekerreten huneyn ya el ensar

huneynde saldırdığınız gibi saldırın ey ensaar

işte bunu duyunca ebu Akil

adeta hortladı

kalktı savaşa koştu

gitme öleceksin dedim

duymuyormusn beni çağırıyorlar dedi

ve giti

baktıki

kolu kendisine mani oluyor

kolunu dizlerinin arasına sıkıştırdı ve

çekti kopardı

savaşmaya devam etti

sonra tekrar düştü bayıldı

ben de tekrardan cadıra getirdim

ve az sonra bir sahabenin işte Allah düşmanı diyerek museylemeyi işaret etmesiyle

hz Vahşi nin

mızrağını saplaması bir oldu

ardından islam ordusu zafer kazandı

içeri girip bunu ebu Akile mujdelemek için

çadıra girdim

ebu Akile islam ordusun galebe çaldığını söyledim

o anda

kan ve acı dolu yuzunde bir tebessüm belirdi

ve ruhunu Allah a teslim etti

Allah onlardan razı olsun...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt