Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

***...Acılarımı Seviyorum...*** (1 Kullanıcı)

abı_hayat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
5,186
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
41

Herhangi bir rüzgârın savrukluğuna takılıp bir toprak çatlağından içeri düşen ve yerinden çok memnun olan küçük bir tohum düşünün. Sonra mevsim değişir… Toprağın rengi dokusu kokusu değişir ve kar yağar toprağın soğuk yüzüne. Kar suyu içer tohumun üşümüş bedeni. Bu üşümenin yerine bedeninde anlam veremediği bir sıcaklık duymaya başlar. İçindeki bu sıcaklık onu yakıp kavurmaya başladığında kabuğunu kırıp dışarı çıkmak ister. Ona kendi kabuğu artık dar gelmeye başlamıştır. Rüzgâra yağmura ve ışığa ne kadar hasret kaldığını anlar. Toprağa kök salmanın dışarı çıkmanın hayata yaprak açmanın artık vakti gelmiştir. Tabi bu kolay olmaz... Dünyaya “Merhaba!” demek için kabuğunu kırması gerekir ama bu onun bedeninde dayanılmaz acılar ve sancılar duymasına neden olur. Canı yanar… O ana kadar hiç bilmediği duyumsamadığı bir acı çeker kırılan bedeninde.


İşte ilk acı kırılganlık ve ilk umut toprağın ortasına sürgün vermeye başlamıştır. Tohum artık tohum olmaktan sıyrılır. Başka bir bedene bürünür ağrılı yüreği. Tohum özünü ortaya koymuştur ve bilir ki bunu yapmanın tek yolu kabuğundan sıyrılabilmektir.


Nihai tahlilde en hızlı tükenen ömür dediğimiz o sancılı döngüdür. Doğumun sancılı olgusuyla dünyaya gelen bedenler o sancıyı farkında olmadan hayatının her evresinde taşır. Acı bedenin içersinde kök salmış ruhun orada sıkışıp kalmasını önler. Onu canlandırır kamçılar bir sonraki günün planını yaptırır... Ruhunu daha güçlü kılar. Acı yoksa sessizleşir ruh. Öyle uykuyla uyanıklık arası aptallaşan bir hayat başlar. Varlığını yitirir ve varlığını yitirenin özünü bulması artık imkânsızdır. Acı özünüze inmenizi sağlar… Oradaki fırtınaları kırılganlıkları yangınları dışa vurur…


Acıdır sizi büyüten girdaplara sürükleyen konforunuzu ve rahatını bozup sizi hayatın içine çeken... Sonra sizi varlığınızdan alıp özünüze kavuşturan yine acıdır. Tıpkı bir tohumum kendi fidesinden ve kendi bedeni olan kabuğundan ayrılırken varlığını gözden çıkarması gibi.


Çevremdeki herkes “Mutsuzum dayanamayacağım kadar canım yanıyor.” feryatlarında oysa acılarınızdır ve acılarımızdır bizi özümüzün saklı bahçelerine kavuşturan.


Acılarınızın sizi özünüze kavuşturması dileğiyle...

 

edam005

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
982
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
emeğinize sağlık kardeşim..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt