zumretezulal
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 28 Ağu 2006
- Mesajlar
- 66
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
ülkâdir Geylânî (d. 1077, v. 1166) -kuddise sirruh-’tan:
Ey oğul! Sana takvâ gerek. Bu sebeple takvânın îcablarını îfâya gayret et ki; kalbin iç düşmanlıklardan ve çirkin huylardan kurtulsun. Hayırla istikâmetlensin.
Ey oğul! Dünyâlık toplarken, gece odun toplayan fakat eline ne geldiğini bilmeyen kişi gibi olma. Eline geçen dünyâlığın helâl mi haram mı, meşrû mu yoksa gayr-i meşrû mu olduğuna dikkat et. Bütün fiillerinde tevhîd ve takvâ güneşi ile berâber ol.
Ey oğul! Kur’ân ile amel etmek seni Kur’ân’ın mevkiine yükseltir; oraya oturtur. Sünnet ile amel etmek ise, seni Allâh’ın Resûlü’ne yaklaştırır. Rasûlullâh’ın kalbî ve mânevî himmetiyle, Allâh dostlarının kalbleri çevresinden bir an dahî ayrılmazsın. Allâh dostlarının kalblerini güzelleştiren odur.
Ey oğul! Haram yemek kalbini öldürür. Helâl yemek ise ihyâ eder. Lokma vardır seni dünya ile; lokma vardır seni âhiretle meşgul eder. Yine lokma vardır, seni dünyâ ve âhiretin Yaratanı’na rağbet ettirir.
Ey oğul! Nefsinle cihâd husûsunda sana yardım edenle arkadaş ol. Onun sohbetlerinde bulun. Nefsinin azmasına yardım edenle arkadaş olma. Önce kendi nefsinle meşgûl ol, kendi nefsine faydalı ol ve kendi nefsini düzelt. Sonra başkalarıyla meşgul ol. Başkalarını aydınlattığı hâlde kendini eritip bitiren mum gibi olma. Ey Allâh yolunda güzel ameller işlemek isteyen kişi! İhlâslı olmalısın. Aksi hâlde, boşuna yorulmuş olursun.
İnsanları irşâd etmek, lafla değil, gönülden hâlis bir inanış ve iştiyâkla gerçekleşir. Yine bütün bunlar; halvet, ibâdet, zikir, riyâzât ve murâkabe ile alınacak neticelerdir. Yoksa, şekilcilikten ve zâhirî gösterişten öteye geçmeyen ve rûha asla işlemeyen bir takım davranışlarla elde edilecek netîceler değildir. Bu sebeple, Allâh yolunun yolcusunun dili ile kalbi, içi ile dışı, sözü ile özü bir olmalı ve aynı şeyi terennüm etmelidir.
*
Ey oğul! Sana takvâ gerek. Bu sebeple takvânın îcablarını îfâya gayret et ki; kalbin iç düşmanlıklardan ve çirkin huylardan kurtulsun. Hayırla istikâmetlensin.
Ey oğul! Dünyâlık toplarken, gece odun toplayan fakat eline ne geldiğini bilmeyen kişi gibi olma. Eline geçen dünyâlığın helâl mi haram mı, meşrû mu yoksa gayr-i meşrû mu olduğuna dikkat et. Bütün fiillerinde tevhîd ve takvâ güneşi ile berâber ol.
Ey oğul! Kur’ân ile amel etmek seni Kur’ân’ın mevkiine yükseltir; oraya oturtur. Sünnet ile amel etmek ise, seni Allâh’ın Resûlü’ne yaklaştırır. Rasûlullâh’ın kalbî ve mânevî himmetiyle, Allâh dostlarının kalbleri çevresinden bir an dahî ayrılmazsın. Allâh dostlarının kalblerini güzelleştiren odur.
Ey oğul! Haram yemek kalbini öldürür. Helâl yemek ise ihyâ eder. Lokma vardır seni dünya ile; lokma vardır seni âhiretle meşgul eder. Yine lokma vardır, seni dünyâ ve âhiretin Yaratanı’na rağbet ettirir.
Ey oğul! Nefsinle cihâd husûsunda sana yardım edenle arkadaş ol. Onun sohbetlerinde bulun. Nefsinin azmasına yardım edenle arkadaş olma. Önce kendi nefsinle meşgûl ol, kendi nefsine faydalı ol ve kendi nefsini düzelt. Sonra başkalarıyla meşgul ol. Başkalarını aydınlattığı hâlde kendini eritip bitiren mum gibi olma. Ey Allâh yolunda güzel ameller işlemek isteyen kişi! İhlâslı olmalısın. Aksi hâlde, boşuna yorulmuş olursun.
İnsanları irşâd etmek, lafla değil, gönülden hâlis bir inanış ve iştiyâkla gerçekleşir. Yine bütün bunlar; halvet, ibâdet, zikir, riyâzât ve murâkabe ile alınacak neticelerdir. Yoksa, şekilcilikten ve zâhirî gösterişten öteye geçmeyen ve rûha asla işlemeyen bir takım davranışlarla elde edilecek netîceler değildir. Bu sebeple, Allâh yolunun yolcusunun dili ile kalbi, içi ile dışı, sözü ile özü bir olmalı ve aynı şeyi terennüm etmelidir.
*