Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

AbdulHakim Arvasi R.A (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kapalı Çarsı'dan geçerken, karşılarına, tanıdıklardan bir dükkâncı çıkmış:
— Efendi Hazretleri, dua edin de Allah, Muhammed Ümmetini kurtarsın!
Bir levhaya yazılıp kıyamete kadar bakılmak değerinde, bir cevap vermişler:
«— Siz bana Muhammed Ümmetini gösterin; ben de size onun hemen kurtulduğunu haber
vereyim... Nerede o ümmet?..»
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
Selamun aleykum.Nerde yahudilerin sonunu getirecek ümmet?heralde bizim içimizden çıkmayacak.peygamberimizin övdüğü son ümmet bizler değiliz görünen oki??Allah razı olsun.Selametle kalın
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Kapalı Çarsı'dan geçerken, karşılarına, tanıdıklardan bir dükkâncı çıkmış:
— Efendi Hazretleri, dua edin de Allah, Muhammed Ümmetini kurtarsın!
Bir levhaya yazılıp kıyamete kadar bakılmak değerinde, bir cevap vermişler:
«— Siz bana Muhammed Ümmetini gösterin; ben de size onun hemen kurtulduğunu haber
vereyim... Nerede o ümmet?..»

Allah cc o ümmet olmayı bizlere nasipetsin İNŞAALLAH...BENİM GÖNLÜM BAĞLUMDA..ORDA YATAN ABDÜLHAKİM ARVASİ HAZRETLERİNDE...
 

kahraman99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Şub 2009
Mesajlar
50
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Büyükler baska iste...Allah razi olsun...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
O SİLSİLENİN SON HALKASI...Allahcc onun himmetini üzerimizden eksik etmesin...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Seyyid Abdülhakîm Hazretlerinin Vasıyetnâmeleri


R433202.jpg



Hüvelmuvaffık

Evlâdım ve ekâribim ve sevdiğim ve sevenlere hitâben yazıyorum. Ömrüm hitâma karîbdir. Benden sonra bâis-i abes ve güft olsun. Beni halk, bigayr-ı ilm, paralı ve zengin biliyor. Halbuki hakikat bu değildir. Zaten izhâr-ı fakr etmeyen böyle zann olunur. Benim Karamürsel fabrikasında beş hisseden başka bir şeyim yokdur.
Benim ne refikam Bedriye’de, ne de sâhib-i serim Şâkir’de ve ne gelinim Emine’de ve ne Mekkî’de ve ne Münîr’de ve ne ahbabımda ve ehibbamda hiçbir şeyim yokdur. Ne nakd-i mevcudum ve altun-ı meskûk ve gayrı meskûk ve gümüşüm ve ne kâğıd param yokdur. Ve ne emlâk ve akar ve arâzi ve dükkân ve han ve apartmanım yokdur. Ve ne eşyâm ve ne elbisem yokdur. Hiç para eder bir şeyim yokdur. Ve vârislerime, evlâd ve zevcem olan Bedriye’ye terk edecek bir malım yokdur. Bedriye’ye hayatımda verdiğim her ne ise vermişim. Başka ne onun bende ve ne benim onun kendisinde ve dolabında hiçbir şeyim yokdur. Dolabı ve eşyası onundur. Karyolam ve yataklarım onundur. Ondan alınmaya ve kimse isti’mâl etmeye. Odasındaki sanduk içerisinde bir şeyim yokdur. Ve elbisem üzerimdeki elbisedir. Başka da yokdur. Şâkir’in odasındaki eşya bitemâmihâ onundur. Mekkî’nin evinde ve odasında benim bir şeyim yokdur. Yanlış zan ve tahminler, bedbinlerin gördükleri gibi değildir. Kab kacak, zaten evin eşyasını hepsini Bedriye’ye terk etmişim. Kimsenin ondan bir mütâlebesi olmasın. Nene hanımın pek eski iki kilimi vardır. Onu vârislerine verirsiniz. Bunu üç yüz altmış bir sene-i hicriyesinin rebi’ülmevlidinin on üçüncü Salı günü ba’dezzuhr küçük odada yazıyorum. Yazı benim el yazımdır. Aklım başımdadır. Benim için hiçbir kimse ağlamasın. Ben dünyada hiçbir şey terk etmemişim. Ve bir şey götürmüyorum. Kimseyi incitmeyiniz. Devr ve hatmimi Ziyâ bey yapacakdır.
Abdülhakîm.
1361, 13. Rebi’ülmevlid.
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Allahü teala razı olsun kardeşim.
Harika bir paylaşım.Hadis-i şerifte;İnde zikrissalihin tenziylürrahme buyuruldu.Salihlerin anıldığı yere rahmet yağar demektir.
Mübarek Efendi Hazretlerinin gemisinde olmamızı Cenab-ı Hak nasib eylesin.
Bu arada silsile bitmemiştir kardeşlerim haberiniz ola.Arayan bulur..
Alttaki linkleri izlemeniz tavsiye edilir.Dualarınızı istirham ederiz.
Huzur Pınarı Arşiv Hizmeti

Hüseyin Hilmi Işık         
Hüseyin Hilmi Işık         
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Üstaz İsmail Çetin'in Üstad Necip Fazıl'ı Ziyareti

Üstad Necib Fazıl'ı ziyarete gitmişlerdir: dört beş kişiler... evinin bahçe kapısını çalar, ziyarete öncülük eden zat ve ardarda dizilirler... üstaz ise aralarda...

üstad, kravat, yaka baş saç dağınık halde evin kapısından görünür; çok da memnun bir görüntüsü yoktur ziyaretten hani... onun her anı kıymetli ve bölmüşlerdir çalışmasını...

bahçe kapısına yaklaşır beğenisizliği belli bir suratla ve: buyrun! der.

ziyarete getiren, gelenleri takdim etmeye başlarken üstad, aniden en gerideki gence yönelir, bakışları keskinleşmiş, gözleri delici bir edayla, hiçbir şey söylemeden, hıçkırarak ağlamaya başlar ve gencin yanaklarını, boynunu ve dudaklarını öper!

bir deli gibi... aklı asla başında olmayan bir insan gibi... hatta artık o an insan mı değil mi bilinmez bir sıfatta:

senden efendi'min kokusu geliyor!

efendi'm kokuyorsun!

feryadlardadır üstad...

zamanı kaybetmiş mekanı, gelenleri kaybetmiş, gence sarılıyor, gencin içine girmek istiyor haldedir...

bir zaman geçince:

sen kimsin? ne olur söyle bana? kimsin sen? der.

herkes ağlamakta, gözler pınar olmuş çağlamakta... genç de ağlayarak:

ben üstad'ınızın -abdulhakim arvasi'nin- torunuyum! dedem, beni, ben bebekken, sizin öptüğünüz yerlerden öpmüş... der...

işte zamanın yok olduğu, mekanın, fiziğin, tabii kanunların iflas ettiği an, o an...

necib bey'in aşkına kurban olayım...

üstad'ının kokusunu 20 sene sonra bile alabilen o gönüle hayran olmayayım da kim olsun...

namaz vaktidir, abdestler alınır, üstaz imamdır ve necib fazıl üstad, üstazın arkasında saf tutanlardan... namaz sonrasında üstaz'a der ki üstad: bana bazen içerlerler, cemaatte görülmediğimden dolayı. şimdi sizin arkanızda namaza neden durdum biliyor musunuz?

üstaz: buyrun söyleyin dediğinde, üstad:

abdestlerini takip ederim! doğru düzgün abdest alanına şahit olmadım! sizin abdest almanızı da takip ettim. aynen efendi'm gibi abdest aldınız. abdestte kulağınızı yıkama usulünüz ise tıpatıp aynı. o sebeple size kanaat getirdim ve arkanızda safa durdum.

üstaz anlattı: necib fazıl'ın dikkat ettiği yıkama keyfiyeti şöyledir: su abdest azalarına yukardan gelir ve azaları süzerek aşağı akar. mesela yüze suyu çarpmak yoktur! suyu, avuçlarla, alından dökerek ovuşturup, sıvazlayarak akmasını temin etmek şeklinde olmalıdır. eller aynı şekilde ve ayaklarda ve hassaten kulağımızı yıkamamıza dikkat yöneltmişler. kulak yıkanmasının doğrusu şudur: eller suyun altında tutulur, ve -bize bilfiil göstererek- küçük parmaklar kulakların içini, başparmaklar kulak memesinin arkasını, yüzük parmakları, iç kısımdaki birinci yakın kıvrımı, orta parmak üst ikinci kıvrımı, işaret parmağı kulağın keskin sathının hemen iç yanını ve üst tarafı sıvazlayarak dolayısıyla her parmak ayrı ayrı kullanılmış olarak kulak yıkama gerçekleşmiş olur.

onun bunu bilmesine hayret ettim! sordum:

sizin ameliniz çok değil; ama fevkalade tespitleriniz var; bunu nasıl yapıyorsunuz? dedi ki:

hocam! bir gül nasıl ki, gübrede kuvvetlenir ve gürbüzleşir, ben de bu milletin gübresi mesabesindeyim! milletim gürbüzleşsin, vazifem budur...

üstaz, bize hatıratın sonunda dedi ki:

necib fazıl, fikirde önderdir!
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Seyyid Abdülhakîm Hazretlerinin Vasıyetnâmeleri






Hüvelmuvaffık

Evlâdım ve ekâribim ve sevdiğim ve sevenlere hitâben yazıyorum. Ömrüm hitâma karîbdir. Benden sonra bâis-i abes ve güft olsun. Beni halk, bigayr-ı ilm, paralı ve zengin biliyor. Halbuki hakikat bu değildir. Zaten izhâr-ı fakr etmeyen böyle zann olunur. Benim Karamürsel fabrikasında beş hisseden başka bir şeyim yokdur.
Benim ne refikam Bedriye’de, ne de sâhib-i serim Şâkir’de ve ne gelinim Emine’de ve ne Mekkî’de ve ne Münîr’de ve ne ahbabımda ve ehibbamda hiçbir şeyim yokdur. Ne nakd-i mevcudum ve altun-ı meskûk ve gayrı meskûk ve gümüşüm ve ne kâğıd param yokdur. Ve ne emlâk ve akar ve arâzi ve dükkân ve han ve apartmanım yokdur. Ve ne eşyâm ve ne elbisem yokdur. Hiç para eder bir şeyim yokdur. Ve vârislerime, evlâd ve zevcem olan Bedriye’ye terk edecek bir malım yokdur. Bedriye’ye hayatımda verdiğim her ne ise vermişim. Başka ne onun bende ve ne benim onun kendisinde ve dolabında hiçbir şeyim yokdur. Dolabı ve eşyası onundur. Karyolam ve yataklarım onundur. Ondan alınmaya ve kimse isti’mâl etmeye. Odasındaki sanduk içerisinde bir şeyim yokdur. Ve elbisem üzerimdeki elbisedir. Başka da yokdur. Şâkir’in odasındaki eşya bitemâmihâ onundur. Mekkî’nin evinde ve odasında benim bir şeyim yokdur. Yanlış zan ve tahminler, bedbinlerin gördükleri gibi değildir. Kab kacak, zaten evin eşyasını hepsini Bedriye’ye terk etmişim. Kimsenin ondan bir mütâlebesi olmasın. Nene hanımın pek eski iki kilimi vardır. Onu vârislerine verirsiniz. Bunu üç yüz altmış bir sene-i hicriyesinin rebi’ülmevlidinin on üçüncü Salı günü ba’dezzuhr küçük odada yazıyorum. Yazı benim el yazımdır. Aklım başımdadır. Benim için hiçbir kimse ağlamasın. Ben dünyada hiçbir şey terk etmemişim. Ve bir şey götürmüyorum. Kimseyi incitmeyiniz. Devr ve hatmimi Ziyâ bey yapacakdır.
Abdülhakîm.


1361, 13. Rebi’ülmevlid.

Hüseyin Hilmi IŞIK, Ziya Beğle Fatma Suada Hanımefendi'nin damadıdır..

Bu Ziya Bey, Yusuf Ziya Akışık Efendi'dir. Hüseyin Hilmi Efendi'yle evli olan muhtereme kerimelerinin ismi Nefise Siret Hanımefendi'dir..

Burada kayınpederinin hayatından da, -bizzat damadının ifadeleriyle- kısaca bahsedelim: 'Yusüf Ziya Akışık (rahmetullahi teala aleyh): Bosna'da, Foça'lıdır. [1303]'de doğdu, 1378[m. 1958]'de Fatih'de vefat etti. Edirne-kapı kabristanındadır. Ahmed bin Hacı-Sa lih bin Zülfikar Paşa'nın oğludur. Zülfikar Paşa, Akkoyunlu soyundandır..

Yusüf Ziya Beğ, Vefa'da Karamürsel Kumaş Fabrikası Müdürü idi. Yüzlerce müslüman fakirin sığınağı idi. Seyyid Abdülhakim Efendi'nin sohbeti ve hizmeti ile şereflenmiş, teveccüh ve feyizlerine mazhar olmuş, yüksek bir kemale ulaşmıştır. Halk içinde, Hak ile olduğu söylenmiştir..

Seyyid Abdülhakim Efendi, h.1348'de Ziya Beğe hediyye etdiği 'Mektubat' kitabının iç kapağına: 'Bu kitap, Yusüf Ziya ibn-i Ahmed'e, din kardeşi, hatta babası yerindeki Abdülhakim vasıtası ile, Allahü teala tarafından ihsan edilmiştir' cümlesini yazmıştır.

Bu kitabı, h.1166'da Fatih'de Mesih Paşa Cami'i civarındaki 'Hacı İlyas Mescidi' İmamı Vasık İbrahim Efendi, farisi olarak, altı cild bir arada, yazmışdır.'
 

TRHACKER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
2,454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
mevlam razı kalsın güzel paylaşımdı
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt