Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Abd nin yenildiği fikirler savaşı.... (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
AMERİKA’DAN FURKAN MEKTUBLARI​

Amerika’nın Yenildiği “Fikirler Savaşı”

Y. Richardson​
Tercüme: Hayreddin Soykan

Sizlerin, Star gazetesinden Murat Birsel’in aşağıdaki yazısından kısaca Türkçesini okuduğunuz haberin aslını, ben Türkçem iyi olmadığı ve daha uzun olan orijinalini görmek istediğim için internetteki videosundan izledim ve aşağıdaki satırları kaleme aldım. Ama önce bir fikir vermesi bakımından Murat Birsel’in sözkonusu yazısı:
“CIA: İslam’ın fikir gücüne karşı koyabilecek bir başka güç yok!
Bilgisayar ekranında izliyorum, ince uzun orta yaşı geride bırakmış bir adam anlatıyor...
Teröre karşı verdiğimiz, kökten dinci mücahitlerle savaştan bahsederken, ‘asimetrik bir savaş’ diyoruz. Gerçekten asimetrik; onlarda fikir var bizde silah. Biz fikirlere kurşun sıkıyoruz. Gel gör ki fikir dediğin şeye kurşun işlemiyor. Ve böylesi asimetrik bir savaşta bizde mühimmat yok. Bir fikri ancak daha iyi bir fikirle yenebilirsiniz ve fikre karşı kurşun sıkmak da iyi bir fikir değil!
Bu temayı işleyen konuşmayı yapan adamın adı: Eric Haseltine.
Eric Haseltine, Amerikan istihbarat şebekesinin (CIA, NSA, DIA, NGA... liste uzun) eski Teknoloji Daire Başkanı (2001-2007 arası ABD istihbaratının çeşitli birimlerinde görev aldı).
Arzu edenler bu yazıya konu olan konuşmaya internetten hemen erişebilir; i-tunes ücretsiz podcastları arasında yer alan New Yorker serisinde ‘Creative Intelligence’ başlığı altında bulabilirsiniz. ‘New Yorker Haseltine’ diye ararsanız geliyor zaten...
Dr. Haseltine dobra konuşuyor, hiçbir şey söylemeden ‘Yaratıcı Zeka’ başlığı altında her şeyi anlatmayı beceriyor; özetle:
1. Soğuk savaş dönemi bir filler savaşıydı. Atom bombalarına sahip iki dev fil, ABD ve Sovyetler, kapıştı; ABD yendi.
2. Yendik ve böyle yendiğimiz için aynı şekilde devam ettik; fil daha iyi duysun diye kulakları büyüttük, daha iyi koku alsın diye hortumu uzattık, dişleri sivrileştirdik ve bu uğurda milyarlarca dolar harcadık.
3. Ama bu sefer düşman fil değil, ısırıp virüs bulaştıran bir sivrisinek olarak karşımıza çıktı. Fil ne yapacağını şaşırdı, başka bir fil ile nasıl başa çıkacağımızı çok iyi biliyorduk ama sivrisineklere karşı nasıl mücadele edeceğimiz konusunda hiçbir fikrimiz yoktu!
4. Amerikan istihbaratında en büyük mücadelem ‘fil’i sivrisinekleri öldürebilecek ‘eşekarıları’na dönüştürmek oldu. (Eşekarısı sivrisinek öldürür mü bilmem ama teşbihte hata olmaz öldürdüğünü varsayalım diyor, ayrıca sunumda fil ve arı resimleri sürekli görüntüde!)
5. Bunu bir yere kadar gayet iyi başardık ama sivrisinekler fikir ortamından beslenerek ürüyor ve gelip ısırıyor, ne kadar arı yaparsak yapalım bataklığı kurutmak için işe fikir düzeyinde yaklaşmamız gerek. Çünkü fikir karşısında kurşun etkisiz kalıyor. Ve onlar savaşın düşünce boyutunda bizden fersah fersah güçlüler...
6. Tezleri şöyle: İslam Hristiyanlık’tan daha üstün, bunu bilen Batı, Müslüman dünyayı yok etmeye çalışıyor. Haçlı seferlerinden bu yana hedefleri bu! Haçlı saldırıları devam ediyor, eskiden İngiltere’de olan liderlik şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde. Bu güçlü teze karşı, sizin elinizde sadece ‘demokrasi’ ve ‘özgürlük’ kavramları var. Adamların ülkesine girince, sorgu skandalları ortaya çıktıkça bunlar da pek işe yarıyor denilemez.
7. El Kaide özellikle gençler üzerinde çok etkili, İslam’ın güzelliği ve gücüyle gençleri fethediyor, sonra da istediğini yaptırıyor. İslam düşüncesi karşısında durabilecek hiçbir güç yok, muhteşem felsefi bir boyut içeriyor. Tek bir çıkar yol var, İslam’ın teröre alet edilmesinin İslam’da yeri olmadığını Müslüman gençlere gösterebilmek.
8. Bu amaçla esirler arasındaki bazı hocalara esir muamelesi yapılmadı ve ilahi bilimler uzmanlarıyla beraber Kuran üzerine çalışmalar düzenlendi. Bu ‘tefsir’ çalışmalarından sonra biz bu hocaları serbest bıraktık ve onlar Müslüman gençleri üzerinde ilahi mesajın nasıl algılanması hususunda vicdani düzeyde yapılan yaklaşımlarda fevkalade önemli farklılıklar yarattılar.
Gerisi var, meraklısına... Onu da ‘orijinali’nden araştırın!”
18 Mayıs 2008 tarihli Star gazetesinde böyle yazıyor Murat Birsel.
Videonun orijinalinde adı verilen konuşmacı tarafından deniyor ki: “Tarihi bilmeyenler, onu tekrarlamaya mahkûmdur.” Kendim de bir tarih âşığı olarak, bu hakikaten değerli bir tesbit bir yazıya başlamak için. Ancak, Bay Eric Haseltine (ABD Millî Güvenlik Ajansı NSA ve CIA’nın 2001-2007 arasında görev yapan eski Teknoloji Bölüm Başkanı), bize “bugün” için bambaşka bir şeyi tavsiye ediyor: “Tarihin derslerini unutun!” (Tabiî burada “tarihî çerçeve” gibi bir problemimiz var, şundan dolayı ki, Amerika Birleşik Devletleri ve onun müesseseleri, dünyayı ve hadiseleri hepi topu arkalarındaki 200 yıllık tarihle değerlendirebiliyor. Oysa İslâm MEDENİYETİ, sadece İslâm’ın medeniyeti değil yani, arkasında “uzun” kelimesinin de yeterli olamayacağı belki insanlık kadar eski bir geçmişe sahib.) Hemen anlaşılabileceği üzere, unutacak (yahut bu yüzden hatırlamaya değecek) pek az şeyi olan insanlar için tarihi unutmak çok daha kolay!
Bay Haseltine, Amerika’nın karşısındaki insanları “kötü adamlar” olarak tavsif etmekle konuya giriş yaparak, bu hâliyle hemen Amerika’nın en “muhafazakâr” temsilcilerinin bakış açısını savunmaya başlıyor. Özetlersek, kısaca şöyle diyor:
Geçmişte, dünyanın büyük kısmınca Soğuk Savaş olarak nitelendirilen “orman macerası” sırasında, ABD “fil”i, mukabili olan Sovyet “fil”iyle pek güzel birbirine denk düşüyordu. Fakat, bugünün muhalifi olan “teröristler”, elbette kendilerine “fil” değeri verilemeyecek olan, ama daha ziyade “fil”in sırtında dolaşan böcekler niteliğinde sayılmalıdır, yani onlar “fil”in etrafında uçuşan küçük sivrisineklerdir. Biliyoruz ki, virüsler de sivrisinekler tarafından taşınır.
Burası, Bay Haseltine’nin anlattığı hikâyenin asıl eleştirilmesi gereken yeri. Şöyle ki, bugün dünyanın başına belâ kesilen salgın hastalığın hakiki çehresini görmek yerine, yani sivrisineklerden ziyade hastalıklı azgın fillerce bulaştırılan (kapitalist sistemin açgözlülüğünün başını çektiği) iktisadî emperyalizmi itiraf etmek yerine, hadiseyi saptırıp bize başka başka hikâyeler anlatıyor. Halbuki bizim sözünü ettiğimiz şey, asıl en tehlikeli hastalık. Çünkü bu virüs, sadece mahut fillerle temasa geçenlere hastalığını bulaştırmakla kalmıyor, daha da mühimi, hastalığı kendisine bulaştırdığı talihsiz yaratıkların DNA’sını değişime uğratarak onları da kapitalist sistemin hem mağduru hem temsilcisi yapma kabiliyet ve kapasitesini taşıyor. Hiç kuşkusuz, bu azgın fillerin, azgınlıklarına başkaldıran zavallı yaratıkları ayakları altında ezdiğini de ayrıca unutmayalım.
Yine kendi kelimeleriyle, Haseltine şunu söylemekte:
“Amerika’nın, dünya çapındaki teröre karşı verdiği savaşta, sivrisinekler bizi bulmadan önce, bizim onları bulup halletmemize ihtiyacı vardır. Sivrisinek olma şansı elde etmezden önce, larvası bulunup bertaraf edilmelidir.”
Tam olarak ne demek oluyor şimdi bu? Dilerseniz, Filistin’deki ve diğer her yerdeki kardeşlerimizin durumuyla bu iktibası birlikte düşünelim. Amerika, çocukları ve gençleri, büyüyecek vakte sahib olmalarından ve (dünyadaki diğer olgun insanların da farkettiği üzere) ABD’nin dış görünüş bakımından zararsız ve yardımsever görünse de, bunun aslında canavarın savaş zırhını örten yumuşak bir örtü olduğunu fark etmelerinden hemen önce imha mı etmek istiyor? Sayısız vesileyle de görüldüğü üzere, Amerika, o meşhur iddasının aksine, tiranlığı altetmek ve demokrasiyi kurmak yerine, bir diktatörün hemen ardından bir başka diktatörü ikame etmiş ve dünya çapında bir sıkıyönetimin kökleşmesini sağlamıştır. Aynı zamanda, sahte bir “dünya düzeni” olarak, barbarlığın yeşermesine izin vermiştir.
“Sivrisinek” dedikleriyle mücadele etmek için, emperyalist bir “fil”in savaşırken tercih edeceği yol olarak daha büyük sivri dişlere sahib olmaktansa, Amerika Birleşik Devletleri şimdilerde asıl kendisi kanlı bir sivrisinek olmaya bakmaktadır. Nereden mi çıkarıyoruz? ABD’nin Irak’taki macerası boyunca uluslararası hukuk denen nesneyi tamamen boşvermesini herkes gibi görerek! Saddam’ın düşüşünden sonra sağlanacağı söylenen barış ve refahı getirmek yerine, ABD’nin bizzat kendisinin ölçülemez mikyasta gerçek bir zâlim olup çıkmasına şâhid olarak? Gerçi, Bay Haseltine’nin teklifi, Amerika’nın sivrisineklerle beslenen bir “eşekarısı” olmasıydı. Yalnız, “eşekarıları”, hatırlayacaksınız, aynı zamanda sokar! Ha sivrisinek, ha eşekarısı; Amerika’nın aynada gördüğü, kendisi olmasın sakın?
Yine Haseltine’nin kendi kelimeleriyle, “aslanı pençesinden tanıyabilirsiniz.” Aslan mı değil mi tartışılır; tartışılmaz olansa, karşımızda bir canavar bulunduğu olsa gerektir. Meselâ Filistin, meselâ Irak ve Afganistan, meselâ diğer İslâm beldelerindeki etnik temizlik!
Şayet CIA kör bir adam gibiyse (ki bu da yine Haseltine’nin bir tesbitidir!), öyleyse onun sadece “kör” bir adam değil, fakat aynı zamanda konuşma ve besbelli ki düşünme kabiliyetinden de mahrum olduğunu eklemek gerekir. Amerika’daki daha “liberal” çevrelerde iyi bilinen ve sevilen bir mizah mevzuudur bu: “İstihbarat Servisi” veya “İstihbarat Topluluğu” (İngilizcede “intelligence” aynı zamanda zekâ, anlayış, beyin demektir!), Amerikan hükümetine bir işaret belirttiği durumlarda, en büyük “oksimoron”lardır; yani, içinde anlamı birbiriyle çelişik iki kelime barındıran ve asla bir diğeriyle yan yana kullanılmaması gereken bir ibâre!
İslâm gençliğinin kalb ve zihinlerinin kazanılması, masum insanlar bombalanarak ve onlara –her ne hikmetse!- sabretmeleri söylenip desteklerini göstermeleri istenerek başarılamaz elbet! Sonunda ya bir çift koltuk değneğiyle ayakta durmanın veyahut mezarda sabretme talihine ermenin mümkün olacağı bir teklifle mi “kalb kazanma” başarısına erilecektir?
“Bir fikri kurşunla öldürmek imkânsızdır, ancak, bir fikri başka bir fikirle yok etmek çok daha iyi bir fikirdir” ki, doğrudur, bu, tam da zaferin altında yatan şeydir. Amerika’nın problemi de işte bu! Ne var ki, “fikirler” savaşında, İslâm’ın ve sağladığı potansiyelin karşısında, O’nunla herhangi bir şekilde denk düşebilecek ve boy ölçüşebilecek başka hiçbir fikir yoktur! O’nunla rekabet edebilmek için hele “dünyevî” fikirlerden meded ummaksa, tamamen beyhûdedir. Böyle olunca, mahut “teröre karşı savaş”, Amerika’ya sadece ve sadece, en son ve en pahalı “teknolojik” oyuncaklarını gösteriş fırsatı vermektedir, o kadar!
Allah’ın sadık savaşçılarına en samimi dualarımla…

Furkan Dergisi, Ağustos 2008

DİĞER MAKALELER
- Teşkilatçının Hitab Tarzına Dair
- Parçalara Mıhlı Hissiyatın Gölgelediği
- Eski Baasçılar Direnişi Meşrulaştırmak İçin Nakşibendi Sufisi Oldu / Abdul Hameed Bakier (Tercüme)
- Türkiye'nin İslami Büyük Doğu Akıncıları El Kaide İle Bağ Tesis Etmeye mi Çalışıyor?/ Gareth Jenkins (Tercüme)
- Aynalar
- Mutasavvıf Mücahidler / Khurram Zaman (Tercüme)
- Ocağı Tutuştururken
- "Enformasyon" Deyince
- Kelime Etiketleri Arasında Yiten "Gerçek"
- Sartre Vesilesiyle "Yaşayan" Necib Fazıl
- Dokka Umarov: "Mücahid Saflarındaki Büyük Arınma Devam Ediyor" (Tercüme)
- Siyaset Satrancı
- Batılı Enformasyon ve Teknolojik Kıskaç
- Şuur ve Hafızanın İnşa Ettiği "Hikaye"
- Amerika'dan Furkan Mektubları / Y. Richardson (Tercüme: Hayreddin Soykan)
- Prof. Dr. William Chittick İle Muhyiddin-i Arabî Üzerine (Röp: Hayreddin Soykan)
- Muhyiddin-i Arabî Vesilesiyle
- Prof. Dr. Carl Ernst ile Muhyiddin-i Arabî Üzerine (Röp: Hayreddin Soykan)
- Yazı, Fikir Mimarisi ve Hafızaya Dair
- Kültürümüzü Var Edici Hafızanın İnşası
- Prof. Pablo Beneito ile Muhyiddin-i Arabî Üzerine (Röp: Hayreddin Soykan)
- Nasıl Anlaşır Yahut Anlaşamayız?
- İnsan: "Sembolleştiren Hayvan"
- Prof. James W. Morris ile Muhyiddin-i Arabî Üzerine (Röp: Hayreddin Soykan)
- Güdük ve Bunak Toplumun İlacı
- Anlaşmak Yahut Anlaşmamak; İşte Bütün Mesele!

 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
“Bir fikri kurşunla öldürmek imkânsızdır, ancak, bir fikri başka bir fikirle yok etmek çok daha iyi bir fikirdir” ki, doğrudur, bu, tam da zaferin altında yatan şeydir. Amerika’nın problemi de işte bu! Ne var ki, “fikirler” savaşında, İslâm’ın ve sağladığı potansiyelin karşısında, O’nunla herhangi bir şekilde denk düşebilecek ve boy ölçüşebilecek başka hiçbir fikir yoktur! O’nunla rekabet edebilmek için hele “dünyevî” fikirlerden meded ummaksa, tamamen beyhûdedir. Böyle olunca, mahut “teröre karşı savaş”, Amerika’ya sadece ve sadece, en son ve en pahalı “teknolojik” oyuncaklarını gösteriş fırsatı vermektedir, o kadar!
ALLAH’ın sadık savaşçılarına en samimi dualarımla…
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt