Ecrin Hicran
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 19 Nis 2006
- Mesajlar
- 2,624
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini
toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında,
neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karsılarına. Tüm
korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı
ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra,
nefeslenebileceği bir oyuk buldu...
Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi
gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Brenda'nın gözüne çarparak lensinin
düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı.
Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık
görüyordu.
Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi
yalnızca... Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah'ım! Sen bu anda
buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı
bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et."
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere
oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens
kaybeden var mı?" diye bağırdı.
Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve
karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan
lens kızların dikkatini çekmişti. Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl
bulduklarını babasına anlattı. Bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens
taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları
yazdı:
"Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve
neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa,
senin için taşıyacağım..."
"BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin
toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında,
neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karsılarına. Tüm
korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı
ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra,
nefeslenebileceği bir oyuk buldu...
Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi
gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Brenda'nın gözüne çarparak lensinin
düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı.
Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık
görüyordu.
Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi
yalnızca... Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah'ım! Sen bu anda
buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı
bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et."
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere
oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens
kaybeden var mı?" diye bağırdı.
Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve
karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan
lens kızların dikkatini çekmişti. Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl
bulduklarını babasına anlattı. Bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens
taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları
yazdı:
"Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve
neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa,
senin için taşıyacağım..."
"BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin