Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

6- mü’minlerin kafirleri veli edinmeleri (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
6- MÜ’MİNLERİN KAFİRLERİ VELİ EDİNMELERİ


--------------------------------------------------------------------------------


Allah’u Teâlâ şöyle dedi:

لا يَتَّخِذْ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَلِكَ فَلَيْسَ مِنْ اللَّهِ فِي شَيْءٍ إِلا أَنْ تَتَّقُوا مِنْهُمْ تُقَاةً وَيُحَذِّرُكُمْ اللَّهُ نَفْسَهُ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ “Mü’minler mü’minler dışında kâfirleri veli/dost ve yardımcı edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah katında bir değeri yoktur. Ancak onlardan sakınmanız müstesnadır. Allah sizi kendisiyle sakındırır. Dönüş Allah’adır.”[1]

Yakub, تقاة –kelimesini hemzesiz okuyarak تَقيةً –“takıyyeten” şeklinde okumuştur. Bu, hasen/sahih ile garip arası bir okuyuştur.

Mücahid ve diğerleri تقاة –“tukâtan” şeklinde okumuştur.

El-Kâmus el-Muhit de تقية –kelimesinin “korunma, sakınma” manası olduğu bildirilmiştir.

Ayetteki bu nâs, ayetin konusunu belirlemektedir. تقية “takıyyeten” kelimesinin lügat manası, kelimenin bu ayetteki anlamını belirlemektedir. Çünkü bu kelime için Şer’i bir mana tespit edilmemiştir. Dolayısıyla onun tefsirinin lügat manası ile olması gerekmektedir. Sadece bu esasa binaen, bütüncül ve detaylı olarak anlaşılır.

Ayetin nüzul sebebi hakkında bir takım hadislere gelince; eğer onlar sahih iseler, ayette geçen hususun ayrıntılarına dikkat çekmektedirler, fakat ayetin konusunu ve ayetin dil ve Şer’iatın delaletlerine göre cümlelerin manalarını değiştirmezler.

Ayetin cümlelerindeki açık konusu, mü’minlerin kâfirlere velayetidir, yani dostluklarıdır. Zira nâs şudur: لا يَتَّخِذْ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ “Mü’minler mü’minler dışında kâfirleri veli edinmesinler.”[2]

Bir ayet veya bir hadis, belirli bir konu hakkında geldiğinde bu konuya has olur, başkasını kapsamaz. Dolayısıyla konu, ayetin kendisini kesin bir şekilde nehyederek hakkında gelmiş olduğu, mü’minlerin kâfirleri veli edinmeleri meselesidir. Bu, bu konu hakkında gelmiş olan tek ayet değildir. Bu konu hakkında birkaç ayet daha gelmiştir.

Allah’u Teâlâ’nın şu sözleri gibi:

بَشِّرْ الْمُنَافِقِينَ بِأَنَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا (138) الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ “Münafıklara, kendilerine elem verici bir azap olduğunu müjdele. Onlar iman edenleri bırakıp da kâfirleri veli edinirler.”[3] يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ “Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri veli edinmeyin.”[4] لا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ يُوَادُّونَ “Allah ve Ahiret gününe iman eden bir topluluğun Allah ve Rasul’üne karşı gelenlere sevgi beslediğini görmezsin.”[5] لا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ “Yahudi ve Hıristiyanları veli edinmeyin.”[6] يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ “Ey iman edenler! Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanları veli edinmeyin.”[7] v.b.

Dolayısıyla konu, mü’minlerin kâfirlere velayeti konusudur. Ayetin diğer kısımları konuya ait ayrıntıdır. Zira Allah’u Teâlâ, mü’minlere kâfirleri kendilerine veli edinmelerini nehyetmiştir. Bu nehye kesinlik ifade eden ibareler eşlik etmiştir. Kim onu yaparsa yani kâfirleri veli edinirse Allah’ın ondan uzak olduğu bildirilmiştir. Sonra bu kesin nehiyden bir tek durum istisna kılınmıştır. O da, mü’minin kâfirden eziyet/işkence görmekten kaygı duymasıdır. Bu durumda, bu eziyeti defetmek için kâfiri veli edinmesi ona caiz olmaktadır. Bu, eli çaresiz olarak kâfirin sultası altında olduğunda söz konusudur. Yani kâfirden çekinmek, onu veli edinmeyi caiz kılmaktadır. Çekinme gittiğinde veli edinmek haram olur.

Buna binaen, mesele asıl olanı gizleyerek veli edinir görüntüsü vermek değildir. Bilakis mesele; kâfiri kendisine veli edinmenin genel haram oluşundan, mü’minin eli kolu bağlı olduğunda kâfirden çekinmesi halinin istisna edilmesidir.

Buna binaen ayetin manası şöyle olur: Kâfirleri kendilerine veli edinmekten, onlardan yardım istemekten, onlara sığınmaktan, onlarla kendileri arasında bir muhabbet olacak şekilde onları dost edinmekten mü’minlerin kesin olarak nehyedilmeleridir.

Dolayısıyla, mü’minleri bırakıp kâfirleri veli edinmeleri mü’minlere haram kılınmıştır. Sonra bunda bir tek durum istisna edilmiştir. O da, onların otoriteleri altında olduklarında onlardan korkunun var olması halinde söz konusudur. Zira o zaman onların kötülüğünü ve eziyetini uzaklaştırmak için onlara sevgi ve dostluk görüntüsü vermek caiz olur. Yani onların yönetimi altında olduklarında, onlardan korkunun var olması halinde kâfirleri dost edinmeleri Müslümanlara caiz olur. Bu halin dışında kesinlikle caiz olmaz. Bu sadece mü’minlerle birlikte olan kâfirlerle ilgilidir. Zira ayet, Mekke’deki müşriklerle alakaları olan mü’minlerin durumu hakkında inmiştir. Zira ayet, Medine’de olanlara Mekke’deki müşrikleri veli edinmeyi nehyetmektedir ve de bütün mü’minleri de nehyetmektedir. Yalnız bu nehiyden Mekke’deki mü’minleri bu nehyin dışında bırakmaktadır. Zira onlar, elleri kolları bağlı, müşriklerin otoriteleri altında idiler. Dolayısıyla ayet, onları kâfirlerin eziyetinden kendilerinde korkunun olması durumundan dolayı istisna etmiştir.

İşte, ayetin konusu budur, manası budur ve ondan istinbat edilen Şer’i hüküm budur. O da yardım, dostluk, yardım istemek v.b. veli edinmenin bütün çeşitleri ile kâfirleri veli edinmenin haram kılınmasıdır. Çünkü ayetteki اولياء –“veliler” kelimesi genel olarak geldi. Dolayısıyla bütün manalarını kapsamaktadır. Onları veli edinmenin caiz oluşu ise; onlardan çekinme/sakınmaları halindedir. Yani kâfirler mü’minlere galip geldiğinde, Mekke’de müşriklerle birlikte yaşayan Müslümanların durumu gibi, Müslümanların tamamen elleri kolları bağlı/çaresiz olduklarında, kâfirlerin eziyet ve şiddetli zulmünden korkunun olduğu durumdadır. Ayetin başka bir manası yoktur. Ondan bu hükümden başka herhangi bir hüküm de istinbat edilmez.

6- M?MNLERN KAFRLER VEL/DOST EDNMELER
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt