krizantem_21
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 3 Eyl 2008
- Mesajlar
- 1
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
57 SENELİK NÖBET
Dönmein üst düzey bürokratlarından biri anlatıyor:
'Mescid’i Aksâ’ya girerken merdivenlerinde dimdik dikilmiş bir kimseye rastladım. İki metreye yakın boyu, iskeletleşmiş vücûdu üzerinde garip bir giysisi vardı.Yüzüne bakınca ürktüm. Hasadı yeni kaldırılmış kıraç toprak gibiydi. Yanımda bulunan İsrail Dışişleri Bakanlığı Daire Başkanı’na sordum:
‘- Kim bu adam?’
Omuz silkti:’-Bilmem, bir meczup işte!’ dedi.
Bunun üzerine o adama yaklaşıp bilmediğim bir hisle:
‘-Selâmün aleyküm baba!’ dedim.
Bana, bizim o canım Anadolu aksanımızla cevap verdi:
‘-Aleyküm selâm oğul!’
Donakaldım. Ellerine sarıldım, öptüm, öptüm...
‘-Kimsin sen baba?’ dedim.
Keskin bakışlarıyla yüzüme baktı.
‘-Ben, Kudüs’ü kaybettiğimiz gün buraya bırakılan ardçı bölüğünden 20. Kolordu, 36. Tabur, 8. Bölük, 11. Ağır Makinalı Tüfek Takım Kumandanı Onbaşı Hasan’ım…!’ dedi.
Bu defa yüzüne baktığımda; bir minâre şerefesi gibi gergin omuzları üzerindeki başı, öpülesi bir sancak gibi geldi.
Ellerine bir kere daha uzandım. Gürler gibi mırıldandı:
‘- Sana bir emânetim var oğul!’ Nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi?’
‘- Elbette.’dedim. Konuştu:
‘- Memlekete avdetinde yolun Tokat sancağına düşerse, git burayı bana emanet eden kumandanım kolağası(yüzbaşı) Mustafa Efendi’yi bul! Ellerinden benim için bûs et(öp)! Ona de ki: ‘gönül komasın!’Ona de ki: ’11.Ağır Makinalı Tüfek Takım Kumandanı Onbaşı Hasan, o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetini başındadır.
Tekmîlim tamamdı kumandanım!’ Ona böyle de!’
Öleyazdım. Onbaşı Hasan, tam 57 yıldır nöbetini başındaydı.’
Bu insan, sıradan bir meczup değil, bilakis şuuraltında sadakatle eski günlerdeki vazifesini devam ettirmeye çalışan vefakar ve fedakar bir kimsedir.
Zihnen muhtel olduğu halde onun şuuraltında beslediği ulvi hislere millet olarak ne kadar muhtacız.
Dönmein üst düzey bürokratlarından biri anlatıyor:
'Mescid’i Aksâ’ya girerken merdivenlerinde dimdik dikilmiş bir kimseye rastladım. İki metreye yakın boyu, iskeletleşmiş vücûdu üzerinde garip bir giysisi vardı.Yüzüne bakınca ürktüm. Hasadı yeni kaldırılmış kıraç toprak gibiydi. Yanımda bulunan İsrail Dışişleri Bakanlığı Daire Başkanı’na sordum:
‘- Kim bu adam?’
Omuz silkti:’-Bilmem, bir meczup işte!’ dedi.
Bunun üzerine o adama yaklaşıp bilmediğim bir hisle:
‘-Selâmün aleyküm baba!’ dedim.
Bana, bizim o canım Anadolu aksanımızla cevap verdi:
‘-Aleyküm selâm oğul!’
Donakaldım. Ellerine sarıldım, öptüm, öptüm...
‘-Kimsin sen baba?’ dedim.
Keskin bakışlarıyla yüzüme baktı.
‘-Ben, Kudüs’ü kaybettiğimiz gün buraya bırakılan ardçı bölüğünden 20. Kolordu, 36. Tabur, 8. Bölük, 11. Ağır Makinalı Tüfek Takım Kumandanı Onbaşı Hasan’ım…!’ dedi.
Bu defa yüzüne baktığımda; bir minâre şerefesi gibi gergin omuzları üzerindeki başı, öpülesi bir sancak gibi geldi.
Ellerine bir kere daha uzandım. Gürler gibi mırıldandı:
‘- Sana bir emânetim var oğul!’ Nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi?’
‘- Elbette.’dedim. Konuştu:
‘- Memlekete avdetinde yolun Tokat sancağına düşerse, git burayı bana emanet eden kumandanım kolağası(yüzbaşı) Mustafa Efendi’yi bul! Ellerinden benim için bûs et(öp)! Ona de ki: ‘gönül komasın!’Ona de ki: ’11.Ağır Makinalı Tüfek Takım Kumandanı Onbaşı Hasan, o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetini başındadır.
Tekmîlim tamamdı kumandanım!’ Ona böyle de!’
Öleyazdım. Onbaşı Hasan, tam 57 yıldır nöbetini başındaydı.’
Bu insan, sıradan bir meczup değil, bilakis şuuraltında sadakatle eski günlerdeki vazifesini devam ettirmeye çalışan vefakar ve fedakar bir kimsedir.
Zihnen muhtel olduğu halde onun şuuraltında beslediği ulvi hislere millet olarak ne kadar muhtacız.