Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

550 yıllık El Hamra Şifresi Çözüldü (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
550 yıllık El Hamra Şifresi Çözüldü


İspanya’daki 550 yıllık El Hamra Sarayı’nın duvar ve tavanında gizli 10 bin Arapça şiir ve özlü söz bulundu...

090409-104510-ela1.jpg
İspanya'nın en turist çeken mekanlarından birisi olan El Hamra Sarayı, yaklaşık 550 yıldız duvarlarında gizlediği sırrını açık etti. Taş işleme sanatının en güzel örneklerinin yer aldığı sarayın duvarlarında geometrik şekiller ve çiçek desenlerinin bulunduğu süslemeleri inceleyen bilim adamları, inanılması güç bir gizemle karşılaştı. İspanya'nın Müslümanlar'ın kontrolünde olduğu 14'üncü yüzyılda Nasiri Devleti'nin inşa ettiği El Hamra Sarayı'nın şifreleri ilk gez bulunmuş ve bir çoğu da çözülmüş oldu.

Süslemelerin dijital fotoğraflarını lazer tarayıcılarla inceleyen uzmanlar, bu çalışmaların içine ustalıkla gizlenmiş birçok şiir dizesi ve özlü sözle karşılaştı. İşte onlardan bazıları: “Az söz söyleyin, böylece huzurlu olursunuz”, “Kaderiniz için sevinin, çünkü Allah size yardım eder.”

İspanyol araştırmacı Juan Castilla, “Süslemelerde Kuran'dan sadece birkaç sure olduğunu biliyorduk. 10 bin özlü söz daha keşfettik” dedi. Titiz çalışmanın 2 yıl daha süreceği belirtiliyor.

İspanya'nın en turist çeken mekanlarından birisi olan El Hamra Sarayı, yaklaşık 550 yıldız duvarlarında gizlediği sırrını açık etti. Taş işleme sanatının en güzel örneklerinin yer aldığı sarayın duvarlarında geometrik şekiller ve çiçek desenlerinin bulunduğu süslemeleri inceleyen bilim adamları, inanılması güç bir gizemle karşılaştı. İspanya'nın Müslümanlar'ın kontrolünde olduğu 14'üncü yüzyılda Nasiri Devleti'nin inşa ettiği El Hamra Sarayı'nın şifreleri ilk gez bulunmuş ve bir çoğu da çözülmüş oldu.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
elhamra.jpg



24351.jpg


EL-HAMRA (KIRMIZI) SARAYI



İspanya'da Araplar tarafından kurulan Endülüs İslam Devleti'nin 13. yüzyıldan itibaren gerilemeye başlamasıyla birlikte Muhammed İbn'ül Ahmer adlı kumandan, devletin idare merkezini Kurtuba'dan (Cordoba) Gırnata'ya (Granada) nakletti ve 1232 yılında burada "Beni Ahmer Devleti"ni kurdu. Bu devlete "Beni Nasr Devleti" de denir. Bu devlet zamanında Endülüs'te yapılan en güzel eser Elhamra Sarayı'dır.
Elhamra, Gırnata'ya hakim bir tepe üzerindeki düzlükte, savunma kalesi ve saray olarak yapılmıştır. Bu yüzden dışarıdan biraz hantal görünür. Fakat hantal kale duvarlarının içinde eşsiz güzellikte bir sarayla karşılaşılır. Duvarlarında kırmızı tuğla, damında kırmızı kiremit kullanıldığı için adına da Elhamra, yani "Kırmızı" denmiştir.

Nasri hükümdarları yeni yapılarla kaleyi büyüttüler. Böylece Elhamra, saray ve köşklerden kurulmuş bir topluluk haline geldi. Sarayların içi kadar avluları da güzeldir. Bunlardan en güzelleri uzun bir havuzla süslü olan El-Bürke Avlusu, döşemesi mermer kaplı Meksuar Avlusu ve Arslanlı Avlu'dur.

Arslanlı Avlu, 1354-1359 yılları arasında hüküm süren V. Muhammed zamanında yapılmıştır. Avlunun ortasındaki 12 arslan, ağır ve yuvarlak bir havuz yalağını destekler. Havuzun ortasındaki fıskiyeden fışkıran sular, çevredeki revakların kemerlerine benzer kıvrımlar yaparak dökülürler. Birbirine dik olan Arslanlı Avlu ile El-Bürke Avlusu'nun etrafındaki salonlar eşsiz güzelliktedir. Birinci avlu 36 metre uzunluktadır. Bu avlunun iki büyük kenarı üzerine açılmış karşılıklı kapılardan yan salonlara geçilir. Avlunun kuzey ve güneyinde bulunan yedi kemerli galerinin süslemeleri gözkamaştırıcı güzelliktedir. Avlunun kuzey kenarındaki kapısından bir dehlize ve oradan da Elçiler Divanhanesine geçilir. Bu salonun kenarları 11,24 metre, yüksekliği 18 metre, duvarlarının kalınlığı ise 3 metredir. Bu kalınlık yüzünden pencereler birer oda görünüşündedir.

Elhamra Sarayı, zarif ve zengin süslemeleri, bahçeleri ve havuzlarıyla bir şiir gibidir. Fakat Charles-Quint (Şarlken) Endülüs'ü zaptedince sarayın bir bölümünü yıktırdı ve yerine Rönesans üslubunda bir saray yaptırmak istedi. 1522'deki bir depremde, 1590'daki bir patlamada saray bir miktar daha hasar görmüştür. Ancak, 19. yüzyıl ortalarından itibaren korunmaya alınmış ve günümüze dek gelebilmiştir.



1001 gece masallarındaki rüya sarayların gerçek alemdeki izdüşümü sayılabilecek olan Elhamra'nın doğal çevreye uyumu, girift yapısı, eşsiz süslemeleri ve yaşanan mekan ile su ve yeşili belli bir ahenk içinde buluşturabilmesi, kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığını gösterir. Paris'teki İnstitut du Monde d'Arap (Arap Dünyası Enstitüsü) eski Başkanı Edgar Pisani sarayın, İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elhamra'yı şöyle anlatır:


1348'de 1. Yusuf tarafından inşa edilen Adalet Kulesi."Endülüs İslam sanatını, Müslüman İspanya tarihinden ayrı düşünmek imkansızdır... Elhamra inşa edilirken hiçbir şey tesadüfe bırakılmamış, her detay itina ile hesaplanmıştır. Kavislerin bölünüşünde, tek ve çift sütunların hoşa geden bir tarzda yerleştirilmelerinde, kapı ve pencere yerlerinin tespitinde bunu anlamak mümkündür. İşte bu sayede harikulâde perspektifler ortaya çıkmış, avlular ile açık salonlar arasında güneş ışığı, suların akışı ve gölgelerin oyunu buluşturularak, dış alemle inanılmaz bir uyum ve zarafet sağlanmıştır. Bu, sanki el değince kırılıp dökülecek hissi veren yüksek bir zarafettir. Elhamra'yı gerçekten anlamak için, sarayın içindeki pek çok kitabeyi anlayarak okumak gerekir. Kur'an'dan alınan ayetlerin ve İbn-i Zamrak'la diğer Müslüman şairlerin mısralarının kazınmış olduğu bu kitabeler bazı duvarları tamamen kaplamakta, kemerler, kapı çerçeveleri ve sütun tekneleri boyunca uzayıp gitmektedir. Öyle ki, bu yazıları süsleme motiflerinden ayırmak neredeyse imkansız haldedir. Evet, Elhamra konuşur. Hem de kutsal kitabının sesiyle konuşur."
Girift bir yapıya sahip olan Elhamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve salonlar, bu mekanların arasında yer alan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden ibarettir. Ama tüm bu mekanlar belli bir ahenk içinde dizilmiş, rahatsız edici olmayan geçişlerle birbirine bağlanmış bir düzene sahiptir. Bu düzen, Yahya Kemal Beyatlı'nın İspanya'daki elçilik görevi sırasında (1929) kaleme aldığı satırlarda şöyle özetlenir:

"... Elhamra'ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken hârikulâde bir mekan içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor."
Saray içindeki tüm oda ve salonları çepeçevre dolaşan bir sözcük, dünyanın bu en nazenin, Ortaçağın en ünlü, Endülüs'teki 780 yıllık İslam hakimiyetinin de en önemli sarayı sayılan Elhamra'nın sırrını adeta özetleyen Arapça bir cümledir. Tüm Elhamra’ ya damgasını vuran bu tılsımlı sözcük, "Allah'tan başka galip yoktur" anlamını taşır. Bu bakımdan Elhamra, Allah'ın tek galip olduğunu tüm dünyaya haykıran bir saraydır ve dünyanın hiçbir yerinde Allah adını bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray bulmak mümkün değildir. Belki de sırf bu sebeple Elhamra Sarayı'nın kıyamete kadar ayakta kalması ve batı insanını İslam sanatına hayran bırakan bir başeser olarak varlığını sürdürmesi mukadder kılınmıştır.

Saray mevcut haliyle halen göz alıcı bir güzelliğe sahip olmasına rağmen, buranın çok uzun yıllar kendi kaderine terk edildiği, adeta dilencilerin ve evsiz barksız insanların barınak yeri haline geldiği bilinmektedir. Bu dönemde bakımsızlıktan dolayı bazı yerlerde duvar kabartma süsleri dökülmüş, hor kullanmadan dolayı kapı ve pencereler tahrip olmuştur. Öyle ki, bekçilik yapan bir ailenin korumasına teslim edilen sarayın bahçesine, ilgisizlikten dolayı gecekondu misali kaçak evler bile yapılmıştır. Sarayın Mexuar denen idari bölümü avlusunun bir zamanlar koyun ağılı olarak kullanıldığı, yine bu bölümün arka kısmında kapel haline çevrilen ibadethaneye geçiş için bir duvarın yıkılarak kapı haline dönüştürüldüğü bilinmektedir. Sarayın harem kısmındaki bir oda ise 1829 yılında Washington Irwing'in ikametine tahsis edilmiş ve Amerikalı yazar bu odada Elhamra ile ilgili anılarını kaleme almıştır. Granada'nın 1492 yılında düşüşünden sonra 5. Carlos sarayının yapımı için Elhamra'nın bir kısmının yıkıldığı bilinmektedir. Bu yıkılan bölümlerin neler olduğu, bu yıkımla sarayın neler kaybettiği ise hiçbir zaman öğrenilememiştir.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Elhamra'nın ayakta kalmak için zamana karşı başarıyla direndiği söylenebilir. 19. yy sonunda başlayan restorasyon çalışmaları 20. yy.da, özellikle yabancı ziyaretçilerin artışı sonucu hız kazanmış, eksik yönleri olsa da, sarayın yavaş yavaş eski ihtişamına kavuşmasına sebep olmuştur. İspanyol makamlarının restorasyonda süslemelerin aslına ve obje fonksiyonlarına mümkün olduğunca sadık kalmaya dikkat ettiklerini de özellikle belirtmek gerekir.

 

ABDBAKİ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ocak 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
ALLAH RAZI olsun, kardeş... Selametle
 

ya mucib

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
1,037
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
ALLAH razı olsun kardeşlerimm selametlee
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Katılımlarınız için Allahcc razı olsun gönüldaşlar...BESMELE...SELAM...DUA...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Endülüsün%20fethini%20anlatan%2011%20yy.yapılmış%20endülüs%20ressamların%20yaptığı%20tablo.jpg

Endülüsün fethini anlatan 11 yy.yapılmış endülüs ressamların yaptığı tablo
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Escena%20de%20época%20nazarita%20en%20el%20patio%20de%20los%20Leones.jpg

Nasrîler Dönemi el-Hamrâ'sı, Aslanlı Avlu'daki hayattan bir kesit..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Escena%20de%20la%20corte%20nazarí%20en%20la%20sala%20de%20Dos%20Hermanas.jpg

Nasrîler Dönemi el-Hamrâ'nın Kız Kardeşler Salonu'ndaki hayattan bir kesit..


Llamada%20a%20los%20fieles%20del%20almuecín.jpg

Müminleri namaza çağıran müezzin temsili


Murabıtlar%20Dönemi%20bir%20Kuran'dan%20sayfalar_Dos%20páginas%20de%20un%20Corán%20almorávide.jpg

Murabıtlar Döneminde Kuran'dan bazı sayfalar (Dos páginas de un Corán Almorávide)


Dioscórides%20explica%20a%20un%20alumno%20las%20propiedades%20de%20una%20planta.jpg

İslam tıp tarihi kaynaklarından : Dioscorides, öğrencisine bir bitkinin faydalarını anlatıyor


Kurtuba%20camisinin%20İşlemeli%20ve%20örmeli%20tavanı.jpg

Yaşayan en muhteşem Endülüs efsdanesi Kurtuba Ulucâmii'nin iç tavanlarından bir kesit


ulucami-3.jpg

Kurtuba Ulucâmii içinden bir kesit


ulucami-6.jpg

Kurtuba Ulucâmii içinden bir kesit


el-hamra_aslanlı%20avlu.jpg

Yaşayan İkinci Endülüs Efsanesi el-Hamrâ Sarayı'ndan Aslanlı Avlu


DSC06172.JPG

el-Hamrâ komplekslerinden bir kesit


el-hamra'dan-29.jpg

el-Hamrâ içlerinden bir kesit


el-hamra'dan-31.jpg

el-Hamrâ içlerinden bir kesit


kapak_3.JPG

el-Hamrâ içlerinden bir kesit


ext-15a.JPG

Sevilla Alkazar'ından bir kesit


ext-16.JPG

Sevilla Alkazar'ından bir kesit


LaGiralda.jpg

Kiliseye çevrilen İşbiliye (Sevilla) Ulucâmii'nin minaresi (La Giralda)


SEVİLLA%20altın%20kule%20(Torre%20del%20Oro).jpg

Sevilla'da Altın Kule (Torre del Oro)


DSC01942.JPG

Sevilla'da Altın Kule (Torre del Oro)


DSC02054.JPG

Endülüs sanatı ahşap hediyelik-dekoratif eserler


hediyelik4.JPG

Endülüs sanatı seramik rölyef hediyelik-dekoratif eserler
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
endulusluler.jpg


end.kadinlar.jpg

Garnatalı (Granadalı) bugünkü Endülüslü Müslümanlar..
Bugün (2003) sayıları 6-7 bini buluyor. Ancak,
İspanya genelinde bu rakam 200 bine kadar çıkıyor..
Türkiye'nin tarihinden ve tabiat güzelliklerinden çok etkilendiklerini söyleyerek,
"Türkiye bizim ikinci vatanımız" diyorlar.. Özellikle İstanbul'u çok seviyorlar..
İslâmiyet'i okuyarak ve araştırarak yaşıyorlar..
Her perşembe akşamı (Cuma geceleri) ilâhîler ve Kuran okuyorlar..
Namaz ve oruç gibi temel ibadetlerini hiç bırakmıyorlar..
Onlar için Kur'ân-ı Kerîm âdeta bir başucu kitabı..
İspanya'da Müslümanlar olarak aralarındaki dayanışma
diğer halkın çok ilgisini çekiyor ve henüz 18 yaşını doldurmamış
pekçok genç Müslüman olmak için yaşlarının dolmasını bekliyorlar..
Heryıl Temmuz ayında 30 kız çocuğunu (2005'te erkek çocukları) İstanbul'a gönderiyorlar.
İstanbul'da Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş'ın çiftliğinde kalan çocuklar,
İstanbul-Bursa-Edirne'yi geziyorlar. Biraz İslâmî bilgi ve Türkçe de öğreniyorlar.
Türk yemeklerini çok sevdikleri için evlerinde bile pişiriyorlar.
Dinlerin toplum üzerinde birleştirici bir güç olduğunu düşünen Endülüslü Müslümanlar,
ibadetlerini cemaat halinde yapmaya çalışıyorlar.
Ayrıca, sohbet ve yemek ikramı sebebiyle de biraraya geliyorlar.
{Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi, 24 Haziran 2003 Salı}

Kurtuba%20camisinin%20dıştan%20görünüşü-2.jpg

Kurtuba Ulucâmii - dış görünüm


ext-10.JPG

Kurtuba Ulucâmii avlusunda Türkiyeli seyyahlardan bir grup


Mezquita%20de%20Córdoba.%20Ampliación%20de%20al-Hakam%20II.jpg

Kurtuba Ulucâmii - içten bir kesi

ulucamiden-2.jpg

Kurtuba Ulucâmii'nin meşhur mihrâbı

HAMRA.JPG

el-Hamrâ Sarayı

ext15d.JPG

Kurtuba'da Ulucâmi'nin dış mimari çizgilerine benzer tarzda bir yapı

Kurtuba%20sokakları%20ve%20evleri-2.jpg

Daha çok Kurtuba ve Garnata'da bulunan tipik Endülüs evleri..

enesmeric_cdscz.jpg

İspanyolların o meşhûr ve sayısı bol fiestalarından biri..

000_0011.jpg
Türkiye'nin ender şanslı gezi gruplarından biri, geziyor..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Endülüs’ün Düşüşünden Sonra Endülüslülerin

Sultan Bayezid’e Gönderdikleri Mektup ya da Feryadnâme (1505)

(1)Efendimiz Halifemize dâim kerîm selam olsun!

(2)Kafirleri alaşağı eden şerefli yüce efendimize selam olsun!
(3)Heryerde Allah’ın yardımıyla zaferler ve mülkler kazanana selam olsun!
(4)Şehirlerin en kıymetlisi İstanbul'a yerleşen efendimize selam olsun!
(5)Allah'ın ordu ve Türkler'le süslediği ülkenize selam olsun!
(6)Allah sizi bütün milletlere hakim ve şerefli kıldı, size selam olsun!
(7)Kadıya ve onun gibi değerli âlimlere selam olsun!
(8)Din ve takvâ ehline ve meşverette söz sahibi olanlara selam olsun!
**********
(9)Batıda, Endülüs'te - dâru'l-gurbet'te kalan kölelerden size selam olsun!
(10)Karanlık ve büyük Rum denizinin ortasında kalanlardan selam olsun!
(11)Büyük bir musibete uğrayan kölelerden size selam olsun!
(12)Şerefli bir hayattan sonra sakalları yolunan dedelerden size selam olsun!
(13)Sokaklarda örtüleri çekilip yüzleri açılan kadınlardan size selam olsun!
(14)Zorbalıkla sürüklenip götürülen, tecavüz edilen tazelerden size selam olsun!
(15)Domuzeti ve murdar et yemeye zorlanan ninelerden size selam olsun!
** *** ***
(16)Cümlemiz eşiğinizi öper, her zaman size hayır dualar ederiz.
(17)Allah size musibetlere karşı âfiyet versin, ömrünüz uzun devletiniz dâim olsun!
(18)Kıymetli ülkenizde Allah hakimiyet ve saltanatınızı dâim kılsın!
*** *** ***
(19)Başımıza gelen büyük felaket ve hâl-i perişânımızı efendimize arz ederiz!
(20)Zulme ve nice çirkinliklere maruz bırakıldık, hıristiyanlaştırıldık, dinimiz değiştirildi!
(21)Nerde o Muhammed'in dini uğrunda haçlılara karşı cihad ettiğimiz günler!
(22)Onca yıl ölüm, esaret, açlık ve kıtlıkta cihad ettik..
(23)Fakat hıristiyanlar hergün taşan bir sel gibi üstümüze geldiler.
(24)Güçlü ordularıyla bir çekirge sürüsü gibi hırsla üstümüze abandılar.
(25)Uzun yıllar boyu onlara karşı koyduk, bölük bölük askerlerini de yendik.
(26)Fakat onların süvarileri gitgide artıyor, bizimkiler ise azalıyordu.
(27)Ne zaman ki biz zayıf duruma düştük, onlar da şehirlerimizi bir bir zaptettiler..
(28)Şehirlerimizin kalın surlarını yıkan ağır toplarıyla geldiler.
(29)Günlerce ve aylarca bizi kuşatma altına aldılar.
(30)Kardeşlerimizden yardım gelmeyince atlarımız ve adamlarımız yorgun düştü.
(31)Erzak ve cephane de tükendi, daha büyük felaketlerden korktuk, çaresiz teslim olduk!
(32)Çocuklarımız, kızlarımız esir edilir, işkenceyle öldürülürler diye korktuk!
*** *** ***
(33)Şu şartla ki, düşen önceki Endülüs şehirlerinde Müdeccen kalan atalarımız gibi,
(34)Ezanımız ve namazımıza sahip oluruz ve şeriatın hiçbir emrini terk etmeyiz.
(35)İstediğimiz kadar malı da alarak denizden Mağrib'e göç edebilmeliyiz.
(36)Tam ellibeş şart ve daha nice vaatler..
(37)Onların kralları ve önderleri bize dediler ki, “her türlü şartınızı fazlasıyla kabul ediyoruz!
(38)Hiçbir baskı olmadan eskisi gibi mallarınıza ve beldelerinize sahip olacaksınız!
*** *** ***
(39)Ancak, onların eline düştükten sonra, antlaşmanın bütün şartları unutuldu ve zulüm dönemi başladı!
(40)Verdikleri sözden döndüler ve bizi zorla hıristiyanlaştırdılar!
(41)Kuran-ı Kerimleri yaktılar, çöpe ve pisliğe karıştırdılar!
(42)Dinimizle ilgili bütün kitapları alaycılıkla ve hakaretle ateşe attılar!
(43)Müslümanlara okuyup avunacak bir kitap, bir Mushaf bile bırakmadılar!
(44)Oruç tutup namaz kılan bir müslümanı yakaladıklarında hemen ateşe atıyorlar!
(45)Kendilerinin küfür mekânı tapınakları kiliseye gitmeyenleri feci şekilde cezalandırıyorlar!
(46)Suratlarını tokatlıyor, mallarına el koyup en berbat zindanlara atıyorlar!
(47)Ramazan ayında hergün zorla yedirip içirerek orucumuzu bozuyorlar!
(48)Peygamber Efendimize küfretmeye zorluyorlar! Düğünde ve matemde O'nun adını bile anamıyoruz!
(49)İlahi söyleyerek Muhammed adını ananları yakalayıp işkence ediyorlar!
(50)İdareciler, bu insanları dövüyor, ağır vergiler alıyor, zindanlara atıyorlar!
*** *** ***
(51)Müslüman âdetlerine göre ölülerimizi defnedemiyoruz!
(52)Ölülerimizin naaşlarını bir hayvan leşi gibi çöplüğe atıyorlar!
(53)Daha nice namussuz ve alçakça davranışlara maruz kalıyoruz!
(54)Bize sorulmadan baskıyla isimlerimiz değiştirildi!
(55)Ne kötü ki Muhammed’in dini yeryüzünün en kötüsü Hıristiyan köpeklerin diniyle değiştirildi!
(56)Ne kötü ki isimlerimiz aptal hıristiyan adlarıyla değiştirildi!
(57)Ne kötü ki oğullarımız ve kızlarımızı her sabah zorla kiliseye götürülüyorlar!
(58)Ne kötü ki masum çocuklarımıza kiliselerde küfür, yalan, günah öğretiyorlar!
(59)Ne kötü ki tertemiz camilerimiz kafirlerin elinde çöplük haline geldi!
(60)Ne kötü ki minarelerimize çanlar asıldı, artık ezan yerine çanlar çalınıyor!
(61)Ne kötü ki o güzel şehirlerimiz kâfirler yüzünden derin karanlıklara gömüldü!
(62)Müslüman saldırısına karşı onları birer haçlı kalesi haline getirdiler!
(63)Hıristiyanlar bizi köleleştiriyorlar! Kelime-i şehadet bile getiremiyoruz!
*** *** ***
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
(64)Ne hale düştüğümüzü görseniz gözlerinizden sel akarcasına ağlardınız!
(65)Aah ah, ne aşağılık durumlara düştük! Başımıza ne felâketler geldi!
(66)Rabbimiz Allah ve yaratılmışların en hayırlısı Mustafa adına siz efendimizden yardım dileniyoruz.
(67)Peygamberimizin Ehl-i Beyti ve Sahâbîleri adına,
(68)O'nun amcası Abbas adına ve şerefli beyaz sakalı hürmetine
(69)Ve bütün ulemâ adına, salih ve şerefli kişiler adına!
(70)Eğer bize yardımcı olursanız umulur ki Allah bize merhamet eder.
(71)Eğer bir emriniz olursa süratle yerine getirilecektir!
(72)Hıristiyanlığın merkezi sizin hakimiyetinizdedir ve dünyaya o merkezden yayılmıştır.
(73)Allah adına efendimiz bize bir kelam edin, bir yol gösterin!
(74)Şerefli faziletli yüce efendimiz, siz Allah'ın mazlum ve mağdur kullarına yardım edersiniz.
*** *** ***
(75)Roma’da oturan Papa’ya sorun, bize verilen sözlerden ve tanınan haklardan nasıl caydılar!
(76)Bize yapılan bu zulme sebep ne? Ne kötülük etmiş ne günah işlemişiz?
(77)İslam hükümdarları hiçbir zaman Hıristiyanlara verdikleri sözlerden ve tanıdıkları haklardan dönmediler.
(78)Hiçkimseyi dininden ve yurdundan çıkarıp zulmetmediler, kimsenin namusuna dokunmadılar.
(79)Söz verip de ahde vefasızlık etmek her millete suçtur, yasaktır!
(80)Bir de bu çirkin suçu krallar işliyorsa hiçbir zaman affedilmez!
(81)Mektubunuz onlara ulaştı ama bir kelimesine bile itibar etmediler!
(82)Aksine, bize yapılan baskı ve işkenceyi daha da artırdılar!
(83)Onlara Mısır'dan da elçiler ulaştı ama ne fayda!
(84)Elçilere hıristiyanlığı zorlama olmadan kabul ettiğimizi söylediler!
(85)Onlara itaat ettiğimize dair sahte vesikalar gösterdiler! Ama vallahi biz bunu kabul etmiyoruz!
(86)Bu söz ve davranışlarıyla hakkımızda büyük yalan söylediler!
(87)Öldürülme ve yakılma korkusuyla onların söylediklerini yapmak zorunda kaldık!
(88)Oysa biz her şeye rağmen Peygamber Efendimizin dini ve Allah'ın tevhidi üzere yaşıyoruz!
(89)Vallahi asla dinimizin değişmesine razı olmayız, Hıristiyanlığı asla kabul etmeyiz!
(90)Hatta hiç baskı yapmadan Hıristiyanlığı kabul ettiğimizi söyleseler bile!.
(91)Huejar halkına sorun nasıl vahşice katledilip köleleştirildiler!
(92)Belfika halkına da sorun, işkenceden sonra nasıl kılıçla parçalandılar!
(93)Munyafa'dakilere ve Büşşerât'takilere bakın, nasıl kılıçtan geçirildiler!
(94)Ve Endereş halkı nasıl camilerinde yakılarak kömüre çevrildiler!
(95)Ah efendimiz, işte durumumuz ve şikayetimiz! Hıristiyanların elinde gördüğümüz işte budur!
*** *** ***
(96)Biz istiyoruz ki, anlaşmayı bozmadan önce söz verdikleri gibi dinimize ve namazımıza dokunmasınlar!
(97)Bu da olmazsa, artık bu topraklardan Mağrib'teki sevdiklerimizin yanına göçmemize izin versinler.
(98)Hicret etmemiz, burada kimliksiz kâfir olarak kalmamızdan daha iyidir!
*** *** ***
(99)İşte şerefli makamınızdan ümidimiz budur, dertlerimize siz çare olabilirsiniz!
(100)Diliyoruz, derdimize deva olun ki çilemiz sona ersin!
(101)Allah’a şükür ki, siz bizim için en hayırlı padişahsınız. Sizin güç ve şerefiniz herkesten üstündür.
(102)Allah’a dua ederiz ki âfiyet içinde saltanatınızla şerefinizle hayatınız dâim olsun!
(103)Ülkenizde dirlik-düzenlik dâim, askeriniz ve malınız bol olsun. Allah sizi düşmanlara karşı muzaffer eylesin!


(104) Son sözde Allah’ın selamı ve rahmeti her zaman üzerinize olsun.
[FONT=[/LEFT]
Arial](Makkarî, Ezhâr, I, 108-115. Şiirin Türkçeleştirilmesi tarafımızdan yapılmıştır.)[/FONT]​


Padişah II. Bayezit, Endülüslülerin bu iki yardım talebine de olumlu somut ve ciddi bir karşılık verememiştir. İlk çağrının ardından İspanya kraliyetine hitaben bir mektup yazmış, Endülüslülere yönelik baskı politikasından vazgeçilmesini rica etmiş ancak, bu ricası pek etkili olmamıştır. İkinci elçinin gelişi sonrasında Osmanlı yönetimi, bu kez diplomatik girişim yerine küçük çaplı bir askerî operasyon kararı almıştır. 1494’te Osmanlıların hizmetine girmiş bulunan büyük denizci Kemal Reis, 1505 yılında bir donanmayla Akdeniz’e sevk edilmiştir. Kemal Reis, Mâleka ve el-Cezâiru’ş-Şarkıyye yani Balear Adaları kıyılarını vurmuş ve bu arada çok sayıda Müdecceni Kuzey Afrika ve İstanbul’a taşımıştır.

1492 Yılında Endülüs’ün düşüşüyle birlikte başlayan göçlerden bir kısmı da İstanbul’a yönelmiştir. Büyük ihtimalle denizcilerin gayretleriyle gerçekleşen bu göçmen nakliyatı sonucu İstanbul’a gelenler, burada Galata semtine yerleştirilmişlerdir. Kemal Reis ile onun arkadaşları olan Burak Reis, Kara Hasan Reis, Herek Reis ve Pirî Reis gibi ünlü denizciler hem Venediklilere hem de İspanyollara karşı Osmanlılar adına Akdeniz’de cihat etmişlerdir. Padişah, bu kadarıyla yetinmek zorunda kalmıştır. Çünkü, o zaman donanma henüz Batı Akdeniz ve İspanya üzerine açılacak kadar gelişmiş değildi. Macaristan olayları ve Papa II. Jules’in öncülüğündeki haçlılarla savaş yanında, Memlukler ile de mücadele sürüyordu. Cem meselesiise hem içte hem de dışta padişahın başını ağrıtan hususlardandı.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
ENDÜLÜS EDEBİYATINDAN SEÇMELER

Bir Anonim Endülüs Şiiri

Cennet Endülüs
Lezzetlidir Endülüs topraklarında her nimet
Eksik olmaz orada kalplerden neşe muhabbet
Tam yaşanılacak yerdir orası
İnsanlık hakkı için, sararıp solmaz orada hayat.

Nerede, kim vazgeçer bir ülkeden ki,
Uğruna eşler ve evlatlar şehit verilmiştir!
Nerede, kim vazgeçer bir ülkeden ki,
Her yanına sular ve ağaçlar serpilmiştir.

Nasıl gören gözleri güldürmez ki,
Nakış nakış işlenmiş mamur beldeler.
Nehirleri gümüş gibidir, toprağı misktir ki,
Halis ipektir bahçeleri, birer incidir çakıl taşları,
Havası öyle hoştur ki yumuşatır kalpleri,
Çiçeklenir insanın tüm güzel duyguları.

Değildir seherin estirdiği tatlı rüzgâr,
Sabah yağmuruyla düşen çiğ taneleri de değildir,
Ancak güzel kokudur Endülüs’e yayılan,
Saçılan gülsuyu gibi her yanı kokutan.

Nasıl yutabilir toprak suyu ve
Nasıl boşalır çakıl taşlı nehir yatakları?
Çünkü ıslah edilmiştir berrak akan nehirleri.

Bir tablo gibi çevresinde denizleriyle
İnsanı mest eden güzel
Sergilediği güzellikleriyle
Islak dudaklarında çiçekler gülümser,
Kuşlar öter ve dallar dinler.

Artık Endülüs’te özgürlüktür bana hayat,
Bütün dünya bir çöl çünkü
O vâhânın çevresinde..
{Şiirin şâiri belli değildir, bir anonim Endülüs şiiridir ve Makkarî’nin Nefhu’t-tîb adlı eserinin[1] I.cildi, 185. sayfasında yer almaktadır (Ebu’l-Abbâs Şİhâbüddîn Ahmed b. Muhammed el-Makkarî et-Tilemsânî (ö.1041/1631), Nefhu't-tîb min gusni’l-Endelüsi’r-ratîb ve zikri vezîrihâ Lisânüddîn İbnü’l-Hatîb, thk. Yusuf M. el-Bukâî, Dâru’l-Fikr, C. I, Beyrut 1998) Tercümesi tarafımızdan yapılmıştır}
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Modern sanata kaynak İslam mı?
Geçenlerde Simurg kitapevinde Federico Garcia Lorca’ın (1898-1936) “Konuşmaları”nı gördüm ve hemen kaptım. Dünyaca kabul görmüş, ve bizde olduğu gibi birçok ülkenin şairini de etkilemiştir Lorca. Çevirisini bulmuşum bu kitabın, üstünden atlar mıyım hiç. Evet, bu kitabı bekletmeden okudum. Kitaplığımda okunmayı bekleyen kitaplar vardı elbet, onlara ayıp oldu ama ne yapalım; bazen bazı kitaplar sırayı bozuyor.
Bu kitapla Lorca portresi ve yanında başka bazı kemikleşmiş fikirlerim değişti. İslamiyet’in modern sanat üzerinde etkilerinin olduğunu daha yakından gördüm, yani birinci ağızdan dinledim.
Endülüs’te kurulan İslam devleti (711-1492) Batıya medeniyet götürmüştü, bunun içerisinde tabii ki sanat da vardı. Kaynakları incelediğimizde: İbn Rüşd, İbn Bâce ve İbnü’l-Arabî gibi İslam filozoflarının, eserleri ve fikirleriyle Hıristiyanların fikir ve bilim hayatlarına asırlarca şekil verdiği bilinen bir husustur. Albert Magnus, Duns Scottus, Spinoza, Immanual Kant, Dante ve Bacon gibileri, Endülüs-İslam filozoflarından etkilenerek eser veren Avrupalı bilginlerin sadece bir kaçıdır.
Endülüs, İspanya ve Avrupa milletlerinin ihtiyacı olduğu bir zamanda bir bilim, kültür ve eğitim merkezi olarak hizmet vermişti. Avrupalı birçok öğrenci gelip Endülüs’te eğitim görmüş, hatta bazıları ülkelerinde çok iyi yerlere gelmiştir. Endülüs’te okumak Avrupalılar için bir ayrıcalıktı.

7960.jpg
Tophaneli Cervantes!

İlginçtir, İspanyol edebiyatında pişmanlık bildiren aşk şiir tarzı ile tarihî olayların anlatıldığı şiirler, tamamen Endülüs şiirinin etkisinde oluşum ve gelişim göstermişlerdir. Sadece şiir ile değil, kelime hazinesi bakımından da Arapça’nın İspanyolca’ya etki ve katkısı büyük olmuştur. Arapça’dan İspanyolca’ya geçen kelimeler, bazı modern araştırmacılara göre İspanyolca sözlüğünün dörtte birini teşkîl etmektedir.
Bir nevi Modern romanın kurucusu sayılan Cervantes, İnebahtı savaşında Osmanlıya karşı savaşırken esir düşmüş; esirliği döneminde "Kılıç Ali Paşa Camii" (Tophane’de) yapımında çalışmıştır. Onun, bu zaman diliminde İslam kültüründen ve sanatından etkilenmemiş olması düşünülemez. Cervantes eserlerinde –özellikle de hikâyelerinde- Müslüman karakterlere yer vermesi bu etkilenmeyle ilgili. Yani Don Kişot’un yazarı Cervantes İspanya’da yalnızca Endülüs’ün kalıntılarından yararlanmamış, esirlik döneminde de Müslümanları yakından tanımış ve onlarla birlikte yaşamıştır.

Lorca: "Biz hakiki Endülüslüler!"
Şimdi Lorca’ya dönüş yapmak istiyorum: Lorca sözünü ettiğim kitabında birkaç defa “Biz hakiki Endülüslüler” diyor; yüzyıllar sonra da olsa İspanya’daki bu kültür mirasını demek ki hâlâ damarlarında hissediyor ve bunu çekinmeden söylüyor da. Çünkü o, iyi biliyor; İspanya’nın Avrupa içerisindeki kendine haslıklarında Endülüs’ün büyük bir etkisi var. Ben onların bağımsızlıkları için verdikleri mücadelede dahi İslam ruhunun etkileri olduğunu düşünüyorum.
7961.jpg
Lorca devam ediyor: “Günümüz resminin üç büyük devrimcisini üretmiş olma şerefi biz İspanyollara düşüyor. Var olan bütün ressamların babası, Endülüslü Pablo Picasso; kübizmin teolojisini ve akademisini yaratan adam, Madridli juan Gris; ve olağan üstü şair ve ressam, Katalanya’nın oğlu Joan Miro. Üçünün de hangi ırktan geldiği belli oluyor. Picasso, dâhi Endülüslü, mucizevi buluşların, en şaşırtıcı sezgilerin adamı.” (s.126) Buraya Lorca’nın yakın arkadaşı Dali’yi de ekleyelim.


Modern sanat modernizme karşıdır!
Picasso, doğdu topraklar itibariyle perspektifi ve boyutu yoksayan minyatürle karşılaşmamış olması düşünülemez. Minyatür sanatının kübizme ilham kaynağı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Diğer yandan Picasso’nun Türk ya da Arap/Acem hat yapıtı görüp "İşte bugüne değin yapmak istediğim!" dediği de bir söylenti olarak ortalıkta dolanmakta.
Resimdeki bu atak zekâların, heykeli-şiiri ve romanı ve diğer birçok sanatı etkilediği de bir gerçek. Modernizme tepki olarak doğan modern sanat, İslamiyet’in de etkisiyle Endülüs –İspanya- topraklarında filizlenmesi bir tesadüf değildir herhalde.

Lorca hakikatleri söyleyen bir adamdı, belki de bu nedenle diktatör Franco tarafından 1936’da çok genç yaşta öldürülmüştür.

Tarık Erbaş>/Dünyabizim
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt