48.sevgisi
KIRKSEKİZ SEVGİSİ
Madem sordun sebebi halimi
Anlatayım, dinle arkadaşım.
Hiç tahmin etmezdim
Sevginin,
Bir insanı bu denli değiştirebileceğini.
Söyleseler
Masaldır der gülerdim.
Ben de;
Birinin hatırlattığı gibi
Sevgi için,
Onsekizinde tadılan bir nimettir derdim.
Bilirsin;
Lise çağlarımızın vazgeçilmez tutkusuydu bizde o.
Pantolonları akşamdan yatak altı ütüsüne koyardık,
Beyaz mintanı giyer erkeninden sabahın
Kravatı takardık yakasına en cafcaflısından
Geçerdik aynanın karşısına
Dönerdik bir oyana ,
bir bu yana.
Profilden düzden
bir sürü poz verir
Bir karakterimizi seçerdik.
Briyantinli saçlarımızı tarar
Dünden.
Sevgilide kalan kalbimizi
Sevgiyle doldurmaya giderdik.
Kaçınılmazdı.
karşılıklı kaprisler yapar
Sevgilerin derecesini ölçerdik.
..ne güzel çağlardı değil mi onlar?
*
Sevgi
On sekizinde tadılan bir nimet değilmiş
Yanılmıştık arkadaşım.
Benim kar yağmış başıma
kırk sekizinde geldi
Kendime bende şaştım.
Böyle bir sevgi
Hiçbir efsanede geçmemiştir.
Hiç kimse benim onu sevdiğim gibi
Bir başka şeyi
Birini sevmemiştir.
Bunca çarpıklığına rağmen
Dünyayı bile sevmeye başladım.
Sırf o üzerinde yaşıyor diye.
Açan her güzel çiçekte onu görmek,
Öten bülbülün sesinde
Aşkımı ilan etmek;
.. EY SEVGİLİ
Sen her ne kadar aldırmıyorsan da
Romeo´nun Jülyet´e
Ferhat´ın Şirin´e sevgisinden daha çok,
Daha daha da çoookk seni seviyorum
Diye özgürce haykırabilmek için,
Kırlardan
Ve bitişiğindeki
Mercandan kayalıklarından
Ayrılmıyorum.
Evet arkadaşım,
Farkındayım.
Bazen güneşe bakıp gülümsediğimde
Delirdiğimi sanıyorsun
Ama aldanıyorsun.
Tanrımdan sonra
Onu devamlı gören güneşe yalvarıyorum.
Isıt onu,
Koru
ve eğer becerebilirsen
Al gönlünden soğukluğunu
diye rica ediyorum.
Ben ,
Onu sevmekle
Yeniden sevdim yazı, kışı, baharı.
Yeniden sevdim
Ahmak başımı ıslatan ince yağmuru
Zatürree bedenime yağan lapa lapa karı.
Bir yerden geçerken
Belki gözleri değmiştir diye
Azametinden ürktüğüm,
Kanımı akıttığım dağları sevdim.
Suyuna bedeni değmiştir diye
gece gündüz girdiğim
Titreyerek çıktığım denizi sevdim.
Ben onu sevdim
Onu ve gamsız aldırmazlığını
Öyle bir seviyorum ki,,
Parmağı çizilse mutfağında
Ağrısını ben burda çekerim.
Gönlüm kabarır
Sevinçten ağlarım
Güldüğünde o.
Öyle iç içeyim ki onunla
Bana küfrettiğini bile duyarım.
O´nun
sevdiği ve sevemediği her şeye uyarım.
**
Aklından geçeni anladım
Dudağını büzüşünden arkadaşım.
İçinden diyorsun ki
Benim militan arkadaşım köylüydü
Her şeye kızan huyluydu.
Haklısın
Belaların üzerine uçarak giderdi arkadaşın.
Belalar,
masumları vurmasın diye
Toplayıp sahiplerine iade ederdi.
Senin arkadaşın;
Namerdin korkusu
Haklının dostuydu.
Ben senin arkadaşınım.
Vücudumu dokuz yerinden
Kahpe bir pusuyla delen
Kurşunları hiçe sayarak
Kıçına saplanan şarapnel parçalarını
Ben temizleyip çıkardım.
Kanımla
yaralarını yamadım.
Beni elbet en iyi sen anlar
sen tanırsın.
işkencelerde
Güneşi avucumuza
Dünyayı başımıza yüklerlerdi
Gülerdik.
Biz gülerdik
Ağlardı onlar.
Ölüme meydan okurduk.
Üzerine üzerine giderdik ölümün
Azrail uçardı
Kaçardı onlar.
***
Yani senin bu arkadaşın
Bu kez korktu
Sevgisini açmaktan
Sevdiğini incitmekten korktu.
Öyle bir korktu ki
Onun nazik ayaklarının bastığı toprağı
Sertçe basıp incitmekten korktu.
Soluduğu havayı
O´da solumuştur diye
Ciğerlerine dolu dolu çekip
Geri bırakmaktan korktu.
Rüya görmekten korktu
Rüyasında ret edilmesin diye.
****
Bu
Ne mermiye benzer
Nede bombaya,.
İşkencenin en kötüsü ne biliyor musun?
Sevip sevdiğini söyleyememek
Söylediğini varsayıp
Sevilmemek.
İşte böyle bir sevgiydi
Kırk sekizimden sonra başıma gelen
Avucumda güneş
Derin dondurucuda banyo yapmaya çalıştım
başaramadım.
Ama yinede çok mutluyum
Ve hiiiiç pişman değilim arkadaşım
.
KIRKSEKİZ SEVGİSİ
Madem sordun sebebi halimi
Anlatayım, dinle arkadaşım.
Hiç tahmin etmezdim
Sevginin,
Bir insanı bu denli değiştirebileceğini.
Söyleseler
Masaldır der gülerdim.
Ben de;
Birinin hatırlattığı gibi
Sevgi için,
Onsekizinde tadılan bir nimettir derdim.
Bilirsin;
Lise çağlarımızın vazgeçilmez tutkusuydu bizde o.
Pantolonları akşamdan yatak altı ütüsüne koyardık,
Beyaz mintanı giyer erkeninden sabahın
Kravatı takardık yakasına en cafcaflısından
Geçerdik aynanın karşısına
Dönerdik bir oyana ,
bir bu yana.
Profilden düzden
bir sürü poz verir
Bir karakterimizi seçerdik.
Briyantinli saçlarımızı tarar
Dünden.
Sevgilide kalan kalbimizi
Sevgiyle doldurmaya giderdik.
Kaçınılmazdı.
karşılıklı kaprisler yapar
Sevgilerin derecesini ölçerdik.
..ne güzel çağlardı değil mi onlar?
*
Sevgi
On sekizinde tadılan bir nimet değilmiş
Yanılmıştık arkadaşım.
Benim kar yağmış başıma
kırk sekizinde geldi
Kendime bende şaştım.
Böyle bir sevgi
Hiçbir efsanede geçmemiştir.
Hiç kimse benim onu sevdiğim gibi
Bir başka şeyi
Birini sevmemiştir.
Bunca çarpıklığına rağmen
Dünyayı bile sevmeye başladım.
Sırf o üzerinde yaşıyor diye.
Açan her güzel çiçekte onu görmek,
Öten bülbülün sesinde
Aşkımı ilan etmek;
.. EY SEVGİLİ
Sen her ne kadar aldırmıyorsan da
Romeo´nun Jülyet´e
Ferhat´ın Şirin´e sevgisinden daha çok,
Daha daha da çoookk seni seviyorum
Diye özgürce haykırabilmek için,
Kırlardan
Ve bitişiğindeki
Mercandan kayalıklarından
Ayrılmıyorum.
Evet arkadaşım,
Farkındayım.
Bazen güneşe bakıp gülümsediğimde
Delirdiğimi sanıyorsun
Ama aldanıyorsun.
Tanrımdan sonra
Onu devamlı gören güneşe yalvarıyorum.
Isıt onu,
Koru
ve eğer becerebilirsen
Al gönlünden soğukluğunu
diye rica ediyorum.
Ben ,
Onu sevmekle
Yeniden sevdim yazı, kışı, baharı.
Yeniden sevdim
Ahmak başımı ıslatan ince yağmuru
Zatürree bedenime yağan lapa lapa karı.
Bir yerden geçerken
Belki gözleri değmiştir diye
Azametinden ürktüğüm,
Kanımı akıttığım dağları sevdim.
Suyuna bedeni değmiştir diye
gece gündüz girdiğim
Titreyerek çıktığım denizi sevdim.
Ben onu sevdim
Onu ve gamsız aldırmazlığını
Öyle bir seviyorum ki,,
Parmağı çizilse mutfağında
Ağrısını ben burda çekerim.
Gönlüm kabarır
Sevinçten ağlarım
Güldüğünde o.
Öyle iç içeyim ki onunla
Bana küfrettiğini bile duyarım.
O´nun
sevdiği ve sevemediği her şeye uyarım.
**
Aklından geçeni anladım
Dudağını büzüşünden arkadaşım.
İçinden diyorsun ki
Benim militan arkadaşım köylüydü
Her şeye kızan huyluydu.
Haklısın
Belaların üzerine uçarak giderdi arkadaşın.
Belalar,
masumları vurmasın diye
Toplayıp sahiplerine iade ederdi.
Senin arkadaşın;
Namerdin korkusu
Haklının dostuydu.
Ben senin arkadaşınım.
Vücudumu dokuz yerinden
Kahpe bir pusuyla delen
Kurşunları hiçe sayarak
Kıçına saplanan şarapnel parçalarını
Ben temizleyip çıkardım.
Kanımla
yaralarını yamadım.
Beni elbet en iyi sen anlar
sen tanırsın.
işkencelerde
Güneşi avucumuza
Dünyayı başımıza yüklerlerdi
Gülerdik.
Biz gülerdik
Ağlardı onlar.
Ölüme meydan okurduk.
Üzerine üzerine giderdik ölümün
Azrail uçardı
Kaçardı onlar.
***
Yani senin bu arkadaşın
Bu kez korktu
Sevgisini açmaktan
Sevdiğini incitmekten korktu.
Öyle bir korktu ki
Onun nazik ayaklarının bastığı toprağı
Sertçe basıp incitmekten korktu.
Soluduğu havayı
O´da solumuştur diye
Ciğerlerine dolu dolu çekip
Geri bırakmaktan korktu.
Rüya görmekten korktu
Rüyasında ret edilmesin diye.
****
Bu
Ne mermiye benzer
Nede bombaya,.
İşkencenin en kötüsü ne biliyor musun?
Sevip sevdiğini söyleyememek
Söylediğini varsayıp
Sevilmemek.
İşte böyle bir sevgiydi
Kırk sekizimden sonra başıma gelen
Avucumda güneş
Derin dondurucuda banyo yapmaya çalıştım
başaramadım.
Ama yinede çok mutluyum
Ve hiiiiç pişman değilim arkadaşım
.