nakşibendi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2006
- Mesajlar
- 1,946
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Yasak, Ahkâm Ayetleri’ne yönelik sinsi bir saldırıdır
Dini hayatın giderek zayıfladığı bir ülkede temel dini kavramlara da yasak koymak, insanları sadece dini evrenlerinde değil, genel olarak gündelik hayatlarında da dilsiz/, hafızasız, köksüz hale getirmenin başka yoludur.Başbakanlık, “Dini Motifli Terör Örgütleri ve Radikal Gruplara Yönelik Mücadele Stratejisi” adı altında hazırladığı eylem planının amacının “terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edilmemesi ve dindar vatandaşların rencide edilmemesi olarak” açıklayıp, planın uygulaması için İçişleri Bakanlığı’nı görevlendirdi. İçişleri Bakanlığı’nın valiliklere, valiliklerin okul müdürlüklerine yazdığı uyarı yazısında, 45 sözcüğün kullanılmaması istendi. Yukarıda zikrettiğimiz 45 sözcük Kur’ân-ı Kerim’deki AHKÂM AYETLERİ’ni kaldırma teşebbüsünün biraz daha sinsi bir şeklidir. Bu haber “Okullarda 45 kelime yasak” başlığıyla 13 Ocak 2005’te Sabah gazetesi’nin 24. sayfasında yayınlandı. 15 Ocak 2005 tarihli Yeni Şafak’ta Resul Tosun “Dindarları İncitmemek” başlığıyla yazdığı yazıda; “Bu genelge akla ve mantığa aykırıdır, hukuka aykırıdır. Bu genelge insan haklarına aykırıdır. Dini Motifli Terör Örgütleri ve Radikal Gruplara Yönelik Mücadele çocuklarımızı ilköğretim çağında yeterli dini bilgiler ile donatmaktan geçer, çocuklar hakkında kimi kelimeleri kullanmayı yasaklamaktan geçmez” diyordu.
Sabah’ın haberini özetleyerek alıntılayan, Resul Tosun’un yazısına da değinen Ali Bulaç, “Dinin dilini zayıflatmak” başlıklı 7 Mart 2005 tarihli Zaman gazetesinin 17. sayfasındaki yazısını şu paragrafla noktalıyordu: “Genelge kapsamında yasaklanan kelimeler, İslâmî literatürün belli başlı terimleri, yani anahtar kavramlar. Büyük bir kısmı Kur’ân’da geçiyor. Dini hayatın giderek zayıfladığı bir ülkede temel dini kavramlara da yasak koymak, insanları sadece dini evrenlerinde değil, genel olarak gündelik hayatlarında da lal (dilsiz), hafızasız, köksüz hale getirmenin başka yoludur.”
Millî Gazete 8 Mart 2005’te konuyu haber yaptı. Vakit’te 9 Mart 2005’te haber oldu. Dünden Bugüne Tercüman ise 13 Mart 2005’te haberi manşetine taşıyarak “Böyle yasak olmaz” dedi. Haberin devamında görüşü alınan AKP Tokat Milletvekili Resul Tosun “Genelgeyi ben istediğimde bana ‘Bu genelge gizli, veremeyiz” deniliyor.” Aynı haberde görüşü alınan AKP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Atilla Maraş ise; “Kelimelere ambargo koymak çok indi, çok suflî bir tavırdır” diyor. 14 Mart 2005 tarihli Millî Gazete’de konu yine haber oldu. Ama ne Başbakanlık’tan, ne İçişleri Bakanlığı’ndan, ne valiliklerden, ne Millî Eğitim Bakanlığı’ndan, ne Milli Eğitim Genel Müdürlüğü’nden, ne Milli Eğitim İl Müdürlükleri’nden, ne de okul müdürlüklerinden çıt yok.
Ne oluyoruz beyler?
Bu ülkede neler oluyor?
Şehadet, şehit ve cihad kavramlarını yasakladığınızda Anadolu’yu Müslüman Türklere açan 1071Malazgirt Zaferi’ni, Alparslan’ı ve Haçlıları durduran Kılıç Arslan’ı nereye koyacaksınız? Devlet erkanının ve tüm Türkiye’nin geçtiğimiz günlerde coşkuyla 90. yıldönümünü kutladığı 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni, oradaki şehitleri, gazileri, şehitliği, şehit, şehadet ve cihad’ı nasıl izah edeceksiniz? Halife’nin Cihad çağrısı ile ayrı ayrı diyarlardan Müslümanlar gelip şehit oldular. Çanakkale’de, Halife’ye, Hilafet’e, Halife’nin çağrısına ne diyeceksiniz? 1517’de Hilafeti devralan Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim’e ne diyeceksiniz? Şehit ve şehadeti yasaklayınca Kurtuluş Savaşı’nı nasıl anlatacaksınız? Yurdun dört bir yanındaki şehitliklere ne ad vereceksiniz? İstiklal Marşı’nda geçen “Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!” “Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli” mısralarını nasıl okuyacaksınız?
“Tebliğ”i yasak kelimeler arasına koyup, % 99’u Müslüman olan bu ülke insanlarının çocuklukta ezberlediği ilmihal bilgisi: Otuz iki farzın ikisi; Emribilmaruf ve nehyi anilmünkerdir. Yani Hakk’a tabi olup şerden kaçınmayı tebliğ etmek. Îlayı Kelimetullah uğruna hayatını bezleden ceddimizi ne yapacaksınız?
Çanakkale Zaferi’nin 90. yıldönümü ve 18 Mart Şehitler Günü dolayısıyla Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök yayınladığı mesajda: “Bugün, özgüvenimizi bizlere yeniden kazandıran Çanakkale Zaferi’nin 90. yıldönümünü kutlamanın ve aziz şehitlerimize karşı kutsal görevimizi yerine getirmenin gurur ve heyecanını yaşıyoruz.” “Alınması gereken çok önemli derslerle dolu olan bu süreç, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sahip olduğu tarihsel niteliklerin de esasını oluşturan; namus, şeref, vicdan, seciye, ahlâk, şehadet, diğergamlık, dürüstlük ve sorumluluk gibi kavramlar sayesinde kazanılabilmiştir. Ancak, modern çağın da etkisiyle bu tarihsel süreçte yaşadıklarımızı, saydığım bu tarihsel nitelikleri ve ülkemizi gelecekte bekleyen tehlikeleri genç belleklere onların özümseyebilecekleri bir şekilde anlatmakta ve algılatmakta zorlanıyoruz.
Bu sebeple; bir ulusun var oluşunun, birlik ve beraberliğinin ve vatan sevgisinin ölümsüz sembolleri olan şehitlerimizin manevi varlıkları, tarih ve ulus bilincinin oluşturulmasında ve bir toplumun sahip olması gereken yüce değerlerin genç nesillere aktarılmasında kullanılabilecek en kıymetli hazinedir.”(a.a.17.03.2005, 15.30)
Şehid ve şehadet kelimesi yasaklandığında askerimizi, savaşlarımızı, ordumuzun dününü ve bugününü ifade etmenin mümkün olmayacağının en güzel belgesidir bu kutlama mesajı.
Bu ne cürettir
Tevhid”kelimesini yasaklayıp Tevhid Sancağı’na, Tevhid dini, İslâm’a ne diyeceksiniz? Tevhidi yasaklamanın adı teslisin önünü açmak mıdır? Kelime-i Tevhid’i nereye koyacaksınız? Tevhid’i anlatan onlarca ayetin yanında halk dilinde “Kulhuvaellahu Ehad” diye bilinen İhlas sûresini nasıl okuyacaksınız?
“Mekke Dönemi” “Medine Dönemi” kavramlarını yasakladığınızda, Kelime-i Şehadet’i,