Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

27-mayıs 2011- cuma (1 Kullanıcı)

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
Selamün Aleyküm.
27
MAYIS
2011




[FONT=Courier New, Courier, mono]
image028az3.gif
image028az3.gif
image028az3.gif
image028az3.gif
aaaaaws0wc0.gif
[/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]
1allahoj1.gif
glfe1.gif
ehusna695un1.gif
glfe1.gif
1allahoj1.gif
[/FONT]​










[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]​

Hicrî Kamerî : 24 CEMÂZİL-ÂHIR 1432



[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]Hicrî Şemsî : 1389 Rûmî : 14 Mayıs 1427 Hızır : 22 [/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]

Cuma





Hafta Tatilinin, Cuma'dan Pazar'a alınışı (1935) - 27 Mayıs İhtilâli (1960) - Gün Sazak'ın öldürülmesi (1980)











44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif


[Gündüzün uzaması 1 dak. - Ezânî sâat 1 dakika geri alınır.]


44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
Cuma günü geldiği için sevinen bir mümine, kıyâmete kadar her gün, o kadar sevap verilir ki, adedini Allahü teâlâ bilir. Hadîs-i şerîf


124858xntsco1sl7vk7.gif

Bilerek yapılan az bir ibâdet, bilmeyerek yapılan çok ibâdetten daha iyidir. Hadîs-i şerîf






44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif


AYET




Âl-i İmrân Sûresi

bismillah.gif




[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif][FONT=Courier New, Courier, mono][FONT=Times New Roman, Times, serif]Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. İmrân, Hz.Mûsâ ile Hz.Hârûn’un babasıdır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.[/FONT][/FONT][/FONT]​
[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]
besmele64qs.gif
[/FONT]




[FONT=Courier New, Courier, mono]
  1. أُوْلَـئِكَ جَزَآؤُهُم مَّغْفِرَةٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَجَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَنِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ
  2. قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِكُمْ سُنَنٌ فَسِيرُواْ فِي الأَرْضِ فَانْظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذَّبِينَ
  3. هَـذَا بَيَانٌ لِّلنَّاسِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ
  4. وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
  5. إِن يَمْسَسْكُمْ قَرْحٌ فَقَدْ مَسَّ الْقَوْمَ قَرْحٌ مِّثْلُهُ وَتِلْكَ الأيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ وَيَتَّخِذَ مِنكُمْ شُهَدَاء وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الظَّالِمِينَ

136- İşte onların mükafatı (ödülleri) Rableri tarafından bağışlanma ve altından ırmaklar akan, ebedî kalacakları cennetlerdir. Çalışanların mükafatı ne güzeldir!
137- Muhakkak ki sizden önce birçok olaylar, şeriatler gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin, dolaşın da yalancıların sonunun nasıl olduğunu bir görün.
138- Bu (Kur'ân) insanlar için bir açıklama, Allah'dan gereğince korkanlar için doğru yolu gösterme ve bir öğüttür.
139- Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir.
140- Eğer size (Uhud savaşında) bir yara değmişse, (Bedir harbinde) o topluma da benzeri bir yara dokunmuştu. O günler ki, biz onları insanlar arasında döndürür dururuz. (Bu da) Allah'ın sizden iman edenleri ayırt etmesi ve sizden şahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez.


44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]​

[FONT=Courier New, Courier, mono]BİR HADİS[/FONT]




[FONT=Courier New, Courier, mono]
04.gif
[/FONT]​


[FONT=Courier New, Courier, mono]
Hz.Peygamber (s.a.v.) : '' Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız.Oraları kabirlere çevirmeyiniz.'' buyurmuştur.[/FONT]​








[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]​


[FONT=Courier New, Courier, mono]Günün Duası[/FONT]​






Sabah Namazına Kalkmak İçin




Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

'Sizden herhangi biriniz uykuda iken şeytan ense kökünüze üç düğüm atar. Her bir düğümü bağladıkça: "Sen yat yat, daha gece uzundur" diyerek attığı düğümün üzerine eliyle vurur. Eğer bir kimse uykudan uyanır da Allah'ı zikreder, hatırlarsa bu düğümlerden biri çözülür, abdest alırsa biri daha çözülür, namaz kılarsa birisi daha çözülür ve zinde ve neş'eli olarak ve tertemiz bulunarak, sıklet ve tenbellik gibi şeylerden uzak olarak sabaha çıkmış olur. Böyle yapmayıp da güneş doğuncaya kadar gaflet üzere yatarsa vücûdu habîs ve tenbel olarak sabaha çıkmış olur.' (32)
Abdullah bin Mes'ud -radıyallahu anh-dan gelen rivayette ise Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in huzurunda geceden uykuya dalarak tâ güneş doğuncaya kadar uyuyup sabah namazına kalkmayan kimse zikredilse:
"O kimsenin kulağına şeytan işemişdir" buyururlardı." (33)
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz:

98_1.gif

"Muhakkak sabah namazı ile güneş doğması arasında bulunan rızık taksimi zamanını uykuda geçirmek rızkın bir kısmına mani olur," buyurmuşlardır. (34)


(32) Buharı, Teheccüd, 12 Müslim, Müsâfirîn, 207; Ebû Dâvud, Tatavvu', 18.

(33)-Buharî, Teheccüd,13.

(34) Ibn Hanbel, Müsned, 1/73.






[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]GÜNÜN SÖZÜ[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Atalarının dindarlığı ile kurtulacağını zannedenler;[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono][FONT=Courier New, Courier, mono]babalarının yemesiyle kendi karınlarının doyacağını,[/FONT][/FONT][FONT=Courier New, Courier, mono]
[FONT=Courier New, Courier, mono]onların içmesiyle susuzluklarının gideceğini,[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]onların okumasıyla bilgili olacağını sananlara benzerler.[/FONT]
İmam Gazali

[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]GÜNÜN NASİHATİ[/FONT]​

[FONT=Courier New, Courier, mono]*Komsudan gördügün ayiplari, emanet bil; sakla, kimsenin sirrini kimseye söyleme. Seninle istisare edene dogruyu söyle. Cimrilikten sakin. Tamahkâr olan mürüvvetsiz olur. Her iste mürüvveti gözet. Ihtiyacin olsa da, kimseden bir sey isteme. Dünya ehline ragbet etme. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono].* [/FONT]


[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]SOHBET - ÖLÜM ACISI ÇOK ŞİDDETLİDİR[/FONT]​
Ölüm acısı, dünya acılarının hepsinden daha acıdır. Bir kâfir, uyku hapı içerek veya narkozla her tarafı uyuşturulduktan sonra da ölse, çok şiddetli olan ölüm acısını duyar. Fakat salih mümin, kurşun yağmuruna tutulsa, şehit olur, bu acıyı duymaz.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Allahü teâlâya yemin ederim ki, ölüm meleğini görmek, bin kılıç darbesinden daha şiddetlidir. Yine Allahü teâlâya yemin ederim ki, mümin bir kulun her damarı ölüm acısını duymadıkça, canı çıkmaz.” [Ebu Nuaym]
“Şehit ölüm acısını duymaz.” [Beyheki]
Ölüm acısı 70 kere kılıçla doğranmaktan fazladır; ama Allahü teâlâ, sevdiği kullarına bu acıyı duyurmaz. Ölüm acısı, kabir azabı yanında hiç kalır. Kabir azabı mahşer azabı yanında hiçtir. Mahşer azabı da, Cehennem azabının yanında hiçtir. Salih mümin, ne ölüm acısını, ne kabir azabını, ne de Cehennem ateşini duymaz.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“İyi kötü herkes [Cehennem üzerine kurulmuş Sırat’tan] geçer. Yalnız mümine, serin ve selâmet olur. İbrahim aleyhisselâma ateşin serin olduğu gibi. Öyle ki müminlerin soğukluğundan Cehennem, “Müminin nuru narımı söndürüyor” diye bağırır. Bundan sonra Allahü teâlâ, takva ehlini kurtarır; zalimleri ise orada yüzüstü bırakır.”[İbni Mace]
Salih mümin, ruhunu teslim edeceği vakit, rahmet meleklerini ve Resûlullah efendimizi görüp, can verme acısını duymaz. Bu şaşılacak bir şey değildir. Nitekim Mısır kadınları, Yusuf aleyhisselâmın güzelliğine hayran olup, kendilerini öyle unutmuşlardı ki, ellerini kestiklerinden haberleri bile olmamıştı


44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif

[FONT=Courier New, Courier, mono]KISSADAN HİSSE[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Eden bulur [/FONT]​


Halife Harun Reşit’in bir bahçesi varmış. O bahçesinde de çok sevdiği bir de gül fidanı…
Bir gün bahçıvanına şöyle demiş:
- “Bu fidana gözün gibi bak! Güzel bir gül tomurcuklanıp da açıldığında bana haber ver.”
Bahçıvan geceleri bile gider, kontrol edermiş fidanı. Bakışlarından bile sakınır, üzerinde titrermiş. Geceleri rüyalarına girdiği bile olurmuş. O da sevmeye başlamış fidanı.
Tomurcuklar çıkmaya başlamış. Hele bir tanesi varmış ki, diğerlerinden çok daha güzelmiş. O güzelim tomurcuk açmış ve insanın bakmaya kıyamayacağı kadar güzel bir gül oluvermiş.Bahçıvanın kalbi pır pır atmaya başlamış, içi içine sığmaz olmuş. Hemen gidip halifeye haber vermeliyim, diye düşünürken… EYVAH!
Kuşun birisi o gülün üzerine konup başlamaz mı yapraklarını gagalamaya!
Bahçıvan bağırmış kuş kaçsın diye.
Yerinden ok gibi de fırlamış.
Ama nafile!
Mahvolmuş o nadide çiçek.
Nasıl haber versin halifeye?
Nasıl izah etsin?
Yalan söylemiyorum ya, demiş bahçıvan.
Gider anlatırım durumu olduğu gibi.
Varmış Harun Reşit’in huzuruna…
Anlatmış durumu gözyaşları içinde!
Halife büyük bir olgunluk içinde dinlemiş ve tek bir cümle sarf etmiş:
- “EDEN BULUR!”
Ayrılmış huzurdan bahçıvan.
Aradan zaman geçmiş.
Bir gün görmüş ki o kuş bir yılanın ağzında can vermiş aynı bahçenin içinde.
“Allah’ım sen ne büyüksün” demiş ve soluğu halifenin yanında almış.
Durumu anlatmış.
Halifenin dudaklarında yine aynı cümle:
- “EDEN BULUR!”
Aradan bir süre daha geçmiş.
Bahçıvan bahçede yürürken o yılan ayağına dolanmaz mı?
Kendisini sokacağından korkan bahçıvan, kafasını bedeninden ayırıvermiş yılanın elindeki kürekle.
Gene halifenin yanına koşmuş.
Anlatmış durumu ve gene aynı cevabı almış:
- “EDEN BULUR!”
Eyvah demiş bahçıvan!
Edip de bulma sırası bana geldi!
Gerçekten de öyle olmuş.
Bahçıvan kendisinden beklenmeyecek kötü bir iş yapmış.
Halife de onu cezaya çarptırmış.
Çarptırılmış çarptırılmasına ama gel gelelim bizim bahçıvan durmaz yerinde.
Zıplar durur, bas bas da bağırırmış.
Bir tek şey istermiş ısrarla:
“Halifeyle acilen görüşmek!”
Ne dedilerse olmamış ve sonunda çıkarmışlar halifenin huzuruna:
- “Sana haksız bir ceza verildiğini mi düşünüyorsun?” demiş halife
- “Hayır” demiş bahçıvan.
“Benim derdim o değil.
Ben bu cezayı hak ettim.
Ancak bana ceza verdiğiniz için ettiğini bulma sırası size gelecek.
Sizin başınıza bir şey gelmesini istemem.”
Halife düşünür ve adamı affeder.


[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]SOHBET - KÂBE VE MEKKE [/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]Âdem aleyhisselâm ve Havva validemiz, Cennette kendilerine yasak olan meyvelerden yedikleri için yeryüzüne; Hazret-i Âdem Serendib Adasına, Havva validemiz Cidde’ye indirilirler. İkisi de yollara düşer. Hazret-i Âdem çok yalvarır, çok sıkıntı çeker. Mübârek tam 300 yıl yalvarır. Bir Aşûre günü Mekke yakınlarındaki Cebel-i Rahme dağına çıkıp şöyle yalvarır: “Ya Rabbi! Oğlum Muhammed hürmeti için bu babaya merhamet eyle!”[/FONT]


[FONT=Courier New, Courier, mono]Duâsı kabul olur. Havva validemiz ile Arafat Ovası’nda buluşurlar. İkisi de çok ferahlar. Meleklerin rehberliğinde ilerleyip Müzdelife ve Mina üzerinden Mekke’nin kurulduğu vadiye gelirler. Tam Beyt-i Mâmur’un altına gelince durdurulurlar. Melekler bir temel yaparlar. Allahü teâlâ bu temelin üzerine Cennet mücevherlerinden yapılma bir Beyt indirir ki, biri doğuya biri batıya bakan iki kapısı vardır. Beytullah’ın içinde nurdan kandiller yanar. Bu kandillerin çanakları Cennet altınıdır ve etrafında ak yakutlar vardır. İşte Hacerü’l Esved, bu yakutlardan biridir. [/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]Âdem aleyhisselâm ilk tavafını yaptıktan sonra melekler; “Haccın mübârek olsun!” derler. Âdem aleyhisselâm yine Serendib’e döner, daha sonra tam 40 defa, yürüyerek hacca gidip gelir.[/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]Aradan uzun yıllar geçer. İnsanlar çok bozulurlar. Mûcizelere bile güler, Allaha şirk koşarlar. Hele Nuh aleyhisselâm devrinde müşriklerin muhalefetleri haddi aşar. Taştan, topraktan putlar yaparak tapınırlar. Zina alır başını gider. Zâlim ve merhametsiz, mağrur ve kibirlidirler. O yüce Nebî’yi dinlemek şöyle dursun, alay ederler. İnananlara söverler, zulmederler. Nitekim gazâb-ı İlâhiye duçâr olurlar. Yeryüzü müthiş bir tufan yaşar. Kâbe-i muazzama göklere kaldırılır. İşte o günden tek yadigâr Hacerü’l Esved kalır. Hacerü’l Esved taşı da, insanların azgınlıklarından dolayı kararır. Ama Kâbe-i şerîf’in temelleri kaybolmaz. Sonra gelen peygamberler daima izini bulur, Beytullah’ı yeniden yaparlar. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Kâbe’nin unutulduğu yıllardan birinde, İbrahim aleyhisselâm, Hacer validemizi ve oğlu İsmail’i alır, söz konusu vadiye getirir. “Sizi burada bırakmakla emrolundum.” der ve döner. Hacer Hatun misli zor görülen bir tevekkülle emre boyun eğer, “Olsun, Rabbim bize yeter!” der. Yanlarında bir kırba su ve üç beş hurmaları vardır. Üstelik şirin İsmail henüz bebektir. Hacer validemiz bir şeyler bulabilmek ümidi ile önce Safa tepesine çıkar. Bir ağaç, bir kuru ot bile yoktur. Sonra Merve tepesine gider. Hacer validemiz, dönüşünde oğlunu bulamaz. Büyük bir telâşla tekrar Safa ve Merve tepeleri arasında 7 zor koşu yapar. Sonra tatlı bir ses işitir. Karşısında ay misali Cebrail aleyhisselâm görünür. Bu şaşkınlıkta Hacer validemiz oğlunu farkeder. Şirin bebeğin ayakları dibinde berrak bir suyun kaynadığını görür ve biriktirmek ister. Bir yandan suyu perdelemeye çalışır, bir yandan da kabını toprağa yapıştırır. Tarifsiz bir telâşla “Zem” (dur) der, Hatta haykırır “Zem!.. Zem!..” Cebrâil aleyhisselâm tebessüm eder; “Bırak aksın!” der. Bu su dâima akar ve asla tükenmez. [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Zemzem, sadece susuzları kandırmaz, açları da doyurur; dertlere derman olur. Bu su bir süre sonra göçebe kavimlerin dikkatini çeker. Nitekim Cürhümîler, Hacer validemizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur, adına Mekke denir.[/FONT]



44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
[FONT=Courier New, Courier, mono]Bediüzzaman'dan VECİZE SÖZ.[/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]Allah mâliktir, sendeki mülkünü senin için saklamak üzere alıyor. Mesnevi - 130 [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]

[FONT=Courier New, Courier, mono]Hakikat Damlaları[/FONT]​

[FONT=Courier New, Courier, mono]***[/FONT][FONT=Courier New, Courier, mono]
[FONT=Courier New, Courier, mono]İnsan nefsiyle hesaplaşırken –ye’se düşmemek şartıyla– kendini yerden yere vurmalı fakat başkaları hakkında hep hüsn-ü zanda bulunmalıdır. [/FONT]
***


[/FONT][FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]​

[FONT=Courier New, Courier, mono]ÇOCUKLARINIZA İSİMLER[/FONT]​

[FONT=Courier New, Courier, mono]Erkek : Ethem- Kız : Didem[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Yemek : [/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]Un çorbası, Izgara tavuk, Pilav, Yoğurt[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]​

KOMŞU
Aynı apartmanda oturan iki komşu karşılaşınca, aralarında şöyle bir konuşma geçer:
- Komşu, sen de tanırsın. Sokağın köşesindeki berber var ya, benden bin lira borç para istiyor, versem mi?
- Evet ver ver. Çünkü sen vermezsen, bu sefer de benden ister.
[FONT=Courier New, Courier, mono]
44c865c131ed355a83cddfcqj3.gif
[/FONT]
[FONT=Courier New, Courier, mono]
4a6df6b4cdas3qu6dj6tz5.gif
[/FONT]​




 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt