Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

23 Nisan'da Çocuklarımıza Ne Armağan (!) Edildi ?? (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
23 Nisan'da Çocuklarımıza Ne Armağan (!) Edildi ??

'23 Nisan' çocuk bayramı olarak bilinir ve bu yüzdende bir takım kutlamalar yapılır. Her 23 Nisanda çocukları sevindirmek ve mutlu etmek (!) için hediyeler sunulur, eğlenceler düzenlenir ve liderlerin uğruna tüm hilelere başvurdukları, binbir entrika çevirdikleri 'yönetim koltuğu' çocuklara bir kaç saatliğine devredilir. Ve sözde çocuklara verilen önemi göstermek için çeşitli törenler yapılır. Küfür sisteminin her bayramında olduğu gibi 23 Nisan'da da bilindik faaliyetler görülür. Hatta kendilerini İslam Alimi zanneden bir takım hocalar hutbelerde 23 Nisan'ın konusunu ele alırlar.
23 Nisan neyin tarihidir? Çocuk bayramı diye kutlanılan bu bayram aslında neyin bayramı? Bu sorulara bizi ilgilendiren kısmından kısaca yanıt verelim..
23 Nisan 1920'de Türkiye iradesini temsil eden ilk Büyük Millet Meclisi açıldı ve bu tarih Türkiye'nin egemenliğinin ilân edildiği tarihtir. Çok geçmeden Mustafa Kemal, 23 Nisan 1924'te '23 Nisan' gününün bayram olarak kutlanılmasına karar vermesinden 5 yıl sonra, yani 23 Nisan 1929'da bu bayramın "Hakimiyeti Milliye Bayramı" olarak çocuk bayramı olmasını resmen ilan etmiştir. Ve bu tarihten sonra da her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı günü olarak kutlanmaya başlanılmıştır.
Evet, çıkış tarihinde de görüldüğü gibi 23 Nisan'daki maksat çocukları eğlendirmek sevindirmek değildir. Aslında bu bayram bizim kara tarihimizin kutlandığı bir bayramdır. Çünkü 23 Nisan'ın dayandığı tarih 1920 yılında egemenliğin kâfirlerin ve onlara ajanlık edenlerin ellerine geçmesine dayanmaktadır. 1924'te İslam Devleti'nin resmen kaldırılmasıyla bu gün rahat bir şekilde bayram olarak ilan edildi.
Egemenliğin manasını açacak olursak; egemenlik hakimiyettir. Yani kanun koyma yetkiside diyebiliriz. İşte bu yetki 1924'te resmen kâfirlerin eline geçti böylece onlar insaları aciz akıllarından çıkardıkları nizamla yönetmeye başladılar. Oysa egemenlik, yani kanun koyma yetkisi yalnızca ve sadece Şari'ye aittir.
Bu kısa açıklamadan sonra ortaya çok acı bir tablo çıkıyor. Bu tarihi kutlayanlar sadece kemalistler veya laikler değil aynı zamanda Müslümanlarda kutlamaktadırlar ne yazıkki. Çocuklarının 23 Nisan kutlamalarına katılmaları için kendi elleriyle hazırlayıp 23 Nisan kutlamalarına gönderilmekte. Tabi Müslümanların bu konuda bilinçsiz olduklarıda bir hakikattir.
İngilizlere ajanlık eden ve aslının yahudilerden geldiği Mustafa Kemal, İslam Devleti'ni ortadan kaldırıp egemenliği eline geçirdi. Asıl değinmek istediğimize gelecek olursak; Mustafa Kemal 23 Nisan'ı sözde çocuklar arasında mutluluk, sevgi ve dostluk getirmesi için çocuklara armağan etmiş.
23 Nisan bayramı çocuklara (daha doğrusu çocuklarımıza) neleri verdiğini, getirdiğini, bu bayramla evlatlarımızın nasıl bir duruma sokulduğunu ve çocuklarımız için 23 Nisan'ın ne demek olduğunu üç madde halinde sıralayalım;
1. 23 Nisan; çocuklarımızın devletsiz bırakılması demektir.
Devlet, çocuk için anne baba konumundadır. Nasılki bir çocuğun başına bir şey geldiğinde anne, babanın yüreği yanar ve çocuğunun üzerindeki sorunu kaldırmak için adeta çırpınır, işte Devlette bundan daha fazla güce sahiptir. Hiç bir çocuğa en ufak bir zararın gelmesine asla izin vermez. Onları tüm kötülüklerden korumaya çalışır. Ve bunun içinde gerekiyorsa servetini harcamaktan çekinmez. Tabi ki biz burada herhangi bir devletten değil İslam Devletinden bahsediyoruz. Çünkü diğer bütün devletler sadece menfaatlarine göre haraket etmektedirler. Birazcık yardım ediyor olsalar dahi yine onuda menfaatları gereği yapmaktalar. Bununla ilgili çok acı örnekler vermek mümkün. Örneğin; sadece Türkiye'de çocuk kayıp sayısı akıl almaz şekilde gün geçtikçe çoğalıyor. Geçen sene (2010) Ocak ayında Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye'deki toplam kayıp çocuk sayısını açıkladı. Kayıtlara göre 1016'sı kız olmak üzere 1661 çocuğun kayıp olduğu veya kaçırıldığı ortaya çıktı.
Çocuklara insanın kanını donduracak binbir çeşit işkenceler yapılıyor. Bu da ya yuvalarda, okullarda öğretmenler tarafından yada hasta, merhametsiz aileler tarafından yapılıyor.
Yine yapılan bir araştırmaya göre, 2010 yılında 7 bin çocuk tecavüze uğradı ve son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocukların sayısı ise en az 250 bin. Bir olayda 14 kişi 4 küçük çocuğa tecavuz etmişlerdi. Hatta çocuklar öyle bir duruma getirilmişki, çocuklara tecavuz edenler çocuklar oluyor. Bununla ilgili olan bir olayı hatırlatmak istiyorum;
Bir okulun öğrencileri 13,14 yaşlarında bir kızın zorla çıplak resimlerini çekip 'Bize çocuk getir' dediler. Kız bunu yapmayacağını söyleyince resimleri ailesine göstereceklerini ve ailesine zarar vereceklerini söylemeleriyle kız kabul etmiş. İlk olarak, henüz iki yaşında olan amcasının oğlunu götürüp 8 erkek ögrenciye teslim etti. 14 yaşlarında olan bu çocuklar iki yaşındaki bebeğe teker teker tecavüz ettikten sonra derede boğup ve öldüğünü zannederek bıraktılar.
Diğer gün kendilerine küçük kız çocuğu getirmelerini istediler. Kız bu kez diğer amcasının üç yaşındaki kızını götürdü. 8 ögrenci yine sırayla tecavüz edip boğarak öldürdüler küçük yavruyu.
Bu tecavüz olaylarından sadece bir ikisi. Oysa bir senede beş binin üzerinde çocuğa tecavüz ediliyor. Bunların yanı sıra istatiklerin verilerini incelediğiniz zaman dehşet verici bir tablo ile karşılaşacaksınız.
Dayak yiyen, evsiz olan, günlerce agzına bir lokma ekmek almayan ve bu yüzden bir kuru ekmek çaldığı için hapishanelerde işkence gören kaç çocuğumuz var kim bilir??
Peki bütün bu yaşanan acı vakıaların sebebi nedir? Bunun yanıtı çok açık ve net bir şekilde ortada. Bu çocukların başında onları koruyacak bir devlet yok. 1924'te İslam Devleti'nin kaldırılmasıyla çocuklar devletsiz bırakıldı. Ve devletsiz olan çocuklarımız ne acıdır ki bugün bu durumdalar.
2. 23 Nisan; Atatürk Sevgisinin Aşılanıp ve Kendi Tarihlerinden Nefret Ettirildiği Gün Demektir.
Küfür sisteminin kurulmasının ardından eğitim-öğretim yerlerinde de İslami dersler kaldırılıp küfür sisteminden çıkan dersler verilmeye başlanıldı. Okullarda verilen eğitim sonucunda çocuklar Türk olmakla gurur duymaya (Milliyetçilik), Türkiye Cumhuriyetini sevmeye başladılar. Hatta Türkiye Cumhuriyetini veya Mustafa Kemal'i sevmemenin adeta bir şirkmiş şeklinde öğretildi. Ve bunun yanı sıra Şeriat kapkaranlık, korkunç bir düzen olarak gösterildi.
Okullarda yahudi Mustafa Kemal'in Osmanlı'nın rahatlarına düşkün olduklarını, devleti diledikleri gibi yönetiğini, devletinin sorunlarının yüz üstü bırakıldığını hatta devletin İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar ve İtalyanlar tarafından paylaşıldığını, bunada Halife'nin ses çıkarmadığı ve Mustafa Kemal'in düşmanları ülkeden kovup huzur ve mutluluk getirdiği gibi yalan silsilesinden oluşan bir eğitim verilmekte. Bütün bunları başaran (!) Mustafa Kemal böyle güzel (!) ve huzurlu (!) bir dünyayayı çocuklara hediye etmiş!
3. 23 Nisan; İslam Akidesi bağından kopartılıp uzaklaştırmak demektir.
Çocukların devletsiz kalmaları, okullarda İslam'ı kötülüyen, Milliyetçilik, bencillik gibi fikirlerin aşılandığı bir küfür eğitimi almaları İslam'dan tamamen uzaklaşmaları sonucunu doğuruyor.
Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem; ‘Çocuklarınız 7 yaşına geldiklerinde namaz öğretin." (Ebû Davut, Salât, 26, h.no: 495) diye emretmekte. Peki 7 yaşında kaç çocuk namaz kılmasını biliyor?? Ama sorsanız sanaatçıları tek tek saymasını bilirler. Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in hayatından habersizler ama Mustafa Kemal'in uydurulmuş olan hayat hikayesini çok rahat bir şekilde anlatırlar. Çünkü okullarda gördükleri eğitim bu yönde.
Okullarda kesinlikle İslam'i bir eğitim verilmiyor. Din dersi diye tabir ettikleri ders ise İslam'ın fikirlerini değil devletin laik fikirlerini taşımakta.
Bu yüzden çocuklarımız küçücük yaşta zinaya, alkola, eroine başvuruyorlar. Küfür veya kavga edip adam öldürmeye yöneliyorlar. Anne babalarının haklarını hiçe sayıyorlar. Toplumda konuşulmayacak, korkulacak bireyler haline geliyorlar.
Ama bütün bunlara ragmen 23 Nisan kutlanılıyor. Her yerde aynı cümle duyuluyor; ‘bugün 23 Nisan neşe doluyor her insan' Neşe dolan kim? Hangi insan, hangi çocuk yaşamından memnun?? Neşe dolan sadece kafirler ve onlara yarananlar, onlarla kardeş olanlar değiller mi? Asıl 23 Nisanı kutlayanlar onlar değiller mi?
Neyin kutlaması yapılıyor peki?? Çocukların İslam'dan kopartılmasının, zihinlerinde bulunan biraz İslam, biraz laiklik, biraz kemalizm gibi sahib oldukları karmakarışık fikirlerinin ve en önemlisi İslam Devleti'nin yıkılışının kutlaması değil mi?
İnsanın içi neşeyle değil acıyla doluyor. Bir günlüğüne çocuklara göstermelik ve bir değer verildiği, güya bir günlüğüne yönetimin çocuklara devredildiği bu sahte bayram insanın içini acıyla dolduruyor. Çünkü çok iyi biliyoruz ki tüm bu sahtekârlık bittikten sonra çocuklar kuru bir ekmek çaldılar bahanesiyle hapse atılmaya, mayına bastıkları için ölmeye, işkence görmeye, fiziksel şiddete uğramaya, sokaklarda çalıştırılmaya devam edecekler. Çocuklar yıllardır boğuştukları sorunlarla yüz yüze kamaya devam edecek ve onların her zamanki gibi çocukların tüm hakları görmemezlikten gelinecek, yok sayılacak..
Sümeyye AVCI
MUSTAFA KEMAL, DEVLETİN SAVAŞTAN ÇEKİLMESİ VE İNGİLİZLERLE BARIŞ ANLAŞMASI YAPILMASI İÇİN ÇALIŞIYOR
MUSTAFA KEMAL, DEVLETN SAVATAN EKLMES VE NGLZLERLE BARI ANLAMASI YAPILMASI N ALIIYOR
İSLAM DEVLETİ NASIL YIKILDI
HILAFET NASIL YIKILDI
 
G

Goldenrose

Paylaşımınız için Allah razı olsun. Olaylara bu yönde bir bakış açısı benim de fikirlerimde etkili oldu. Çocuklara yapılanları dehşet içinde okudum. Hergün haberlerde gördüğümüzden çok daha fazlası. Hergün haberlerde gördüğümüzden çok daha dehşet vericisi. Kim bilir bizim bilmediğimiz daha neler neler.
Arkadaşıma geçende falanca şarkıcının falanca şarkısının sözlerini sorduğumda bana teker teker sıraladı. Ayetel Kürsiyi sorduğumda donup kaldı. Acıyorum. Uyardığımda ya da Ayetel Kürsi öğretmeye çalıştığımda gerici zihniyetli arkadaş oluyor. Şimdilerde k. atatürk imzası dolanıyor çocukların kollarında. Çocuk diyorum. Hani kendini delikanlı sanan zavallılara. Hani kendini genç kız sanan zavallılara. İnanamıyorum bazen. İnsanın tek derdi nasıl sadece erkek arkadaş ve müzik olabilir ya. Gerçek söylendiğinde küfürlerle karşılık bulduğumuzdan hep geri çekilmek zorunda kaldık. Ruhumuz bu kadar güçlü değil. Bu kadar cesaretimiz yok belki. Şimdilerde ezanla dalga geçilir olmuş. İmamın taklidi yapılıp k.atatürk övülür, imzaları kollara yazılır olmuş.
Kendini genç kız ya da delikanlı sanan o zavallılarla haftanın 5 günü aynı havayı soluyorum. Gerçekten tamamen uzak olup tek dertleri erkek arkadaşı olan bu insanlara hergün acıyarak bakmaktan ben usandım.
Şimdilerde namaz kılan ve kapalı tanıdıklarım bile falanca şarkıcının konsere gitmek için çırpınıyorlar. Ama namaz vakitleri 5 dakika geçtiğinde çırpınmıyorlar.
Dikkat çekmek için pantolanları daraltmalar, yırtık pırtık elbiseler giymeler, yüzde tonlarca makyaj...
O kadar anlamsız ve boş geliyor ki. O kadar sahteki bunlar.
Allah'ım tüm bu kendini müslüman sanan zavallıları hidayete erdirsin.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt