Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

20.MEKTUB 3.Kısım (1 Kullanıcı)

ebubekir_34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
14
Tepki puanı
0
Puanları
0
Evet, insanoğlu fani olan şu dünyaya ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle imtihan olunduktan sonra ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirdikten sonra ALLAH(c.c.)'a kavuşacağız inşaallah.Yukarıdaki altı çizili cümleye dikkatinizi çekmek isterim. Dünyanın BİN sene mes'udane hayatı, Cennet'in BİR saat hayatına mukabil gelmiyor, düşünebiliyormusunuz. Cennet hayatının BİN seneside Cemil-i Zülcelal'in BİR saat ru'yet-i cemaline mukabil gelmiyor. En sonunda da insanın öldükten sonra tekrardan bir hiçliğe, yok oluşa, çürümeye gitmediğini, aksine,nur alemine gittiğimizi belirtmekte.Tabi bunlar hak yol islam üzere yaşayanlar ve yaşama gayretinde bulunanlar için, ama bizlerde hiçbirzaman ümidimizi kesmemeliyiz, hiç değilse o uğurda canımızı feda ederiz.
Şimdi buraya kadar anlatılanlardan sonra size tekrardan islami hayatı nasıl yaşamanızla ilgili bazı önerilerde bulunacam.
Şimdi; diyelimki bir araştırma yapıyoruz değilmi.Neyin araştırmasını yapalım, bir otomobil olsun.Peki bu otomobil nasıl meydana gelir; belirli parçaları vardır değil mi? Mesela 4 tekeri, 1 akü'sü, motoru,direksiyonu,koltukları,kaportası vs.Otomobili yapmaya başlamak için en önemli ve gerekli olan parçanın olması gerekir değilmi.Aksi takdirde diğerlerinin olmasının da bir manası olmaz yani.Motoru olmayan bir arabanın tekerlerini ben ne yapayım.Yada akü'sü olamayan bir arabayı.
Şimdi de İslamiyeti, müslümanlığı ve gerçek bir mü'min nasıl olunur bunu araştıralım. Bu konuyu araştırmak için ne gerekiyor.Çok basitten başlayalım.Diyelim ki biz yabancıyız ve islamiyeti araştırıyoruz. Hemen bir ilmihal kitabı almamız gerekir değilmi,evet. Peki aldık diyelim. Öğrenmeye başlıyoruz. Hadi Bismillah.Sizde şimdi hiç bilmeyen biri gibi olduğunuzu düşünün ve söylediklerimi de asla silmemek üzere kafanıza yazmanı ve artık uygulama zamanının gelip geçmekte olduğunu söylüyorum.Bundan sonra zamanla olacak demeyin sakın.Zaman yok, kalmadı, unutun artık zamanı.Artık geri dönüş yok, tamam. Şöyle bir silkinin ve kendinize gelin. Artık siz değerli mü'min kardeşlerimin ALLAH(c.c.)'a layık bir kul ve Hz.Muhammed Mustafa (a.s.v.) efendimize layık bir ümmet olarak yaşama zamanınız geldi.Evet ilmihal kitabını aldık ve öğrenmeye başlıyoruz. Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekir ki ALLAH(c.c.) var, ondan başka ilah yok, şerikide yok ve Hz.Muhammed Mustafa(s.a.v.) efendimiz o'nun kul'u ve elçisidir.Tamam, kabul ettik mi, ettik.Buraya kadar güzel. Peki bundan sonra düşünelim, ALLAH(c.c.) neden var, kimdir?, peygamber efendimizi (a.s.v.) neden elçi olarak göndermiş? ve ALLAH(c.c.)'u teala ne istiyor? Şimdi bu sorulara cevap arayalım. Öncelikle ALLAH(c.c.) insanoğlunu bu dünyaya bir imtihan için göndermiş, bu imtihan süresince de, imtihanı zorlu kılmak içinde şeytanı bizlere musallat etmiş. Şunuda unutmayalım ki şeytanda bir melek tir. Bu imtihanda da başarılı olmamız için bize elçi göndermiş ve ona göre hareket etmemizi emretmiş. Düşünsene ALLAH(c.c.) bize kopyada veriyor ya. Yani kopya çekmemize müsade ediyor. Ya peygamber efendimiz olmasaydı nasıl doğru yolu bulabilecektik.İşte o zaman halimiz haraptı.Evet, biz bu fani dünyaya bir sınav için gelmişiz,yani kalıcı olmak için gelmemişiz.Bunuda anladık.Peki sınavda neler yapmamız gerekiyordu? Sorular neydi? Ve cevaplar neydi?
Müslüman olmak için öncelikle zorunlu olan kurallar ALLAH(c.c.)'ın emrettiği kurallardır.Bunlarada farz deniyor. Bunlar müslümanım diyen her insanın kesinlikle yapmak zorunda olduklarıdır. Evet islamın 5 şartı var:
1-Namaz kılmak,
2-Oruç tutmak,
3-Zekat vermek,
4-Hacca gitmek,
5-Kelime-i şehadet getirmek.
Bu şartlar içerisinde insanoğlunun en çok zoruna giden kuşkusuz Namaz kılmak. Ama islamiyet ne diyor; Namaz dinin direğidir.Kuşkusuz yukarıdaki arabanın motoru gibi önemli yani.Nasıl ki motor olmadan araba çalışamıyorsa; namaz olmadan insanoğluda ne derece müslüman olur, şüpheli.Her an su kaynatmaya müsait. O zaman biz bu dünyaya sınav için geldik ve bu sınavda başarılı olmak istiyoruz, ALLAH(c.c.)'ın izni ile inşaallah, tamam.Ancak, biz sınava geç kalmışısız ve sınav bitmek üzere, onun için zamanımızı iktisadlı kullanmak zorundayız. Pes etmek yok.Şimdi gerçek bir mü'min olacaksak namazlarımızı kılmalıyız.O zaman kılacağız inşaallah, tamam. Bu konuda da anlaştık. Namazımızı kılıyoruz, elhamdülillah, ALLAH(c.c.) kabul eder inşaallah. Oruç'umuzu zaten tutuyoruz, fazla paramız olunca zaten zekatımızı veriyoruz.Burada şu aklıma geldi.Bir vaaz da hoca efendi dediki 3 eşarbı olan hanım kardeşimiz 4.eşarbın zekatını vermeli.Bu erkekler içinde geçerli tabi.Ayakkabı,pantolon hiç farketmez yani.Sizlere bir menkıbe anlatayım; peygam efendimiz (s.a.v.) zamanında, bir sahabe ve eşi yanılmıyorsam, birisi namaz kılıyor, diğeri yatıyor.Namaz kılan namazı kıldıktan sonra elbisesini eşine veriyor, o namazını kılıyor, bu defa diğeri yatıyor.Yani tek elbiseleri var, düşünebiliyormusunuz.ALLAH(c.c.) yardımcımız olsun.
Namazımıza başladıktan sonra diğerleride sırasıyla geliyor ve yapılıyor zaten.Bundan asla şüphe duymayın.Ama sabretmek gerek. Bunları ben yaşadım çünkü. Namaza başlayalı 10 yıl olmuş ve ben çoğu gerçeklerin yeni farkına varıyorum.O zamanlar sadece helal, haramdan sakınıyordum,şimdi ise daha derin düşünceler içerisinde yaşıyorum.Demek ki bu, zamanla oluyor.O zamanlar birazda cahilmişim. Şimdi tam bir mü'min olmak için ne yapmamız gerekiyor.Tam bir mü'min olmak için imanımızın güçlü olması gerekir.Bunun içinde ALLAH(c.c.)'u teala İmanın şartlarını getirmiştir.
1-ALLAH(c.c.)'ın varlığına ve birliğine inanmak,
2- " Peygamberlerine inanmak,
3- " Meleklerine inanmak,
4- " Kitaplarına inanmak,
5-Kaza ve Kadere inanmak,
6-Hayır ve şerrin ALLAH(c.c.)'tan geldiğine inanmak.
Bunları tek tek açıklamaya gerek yok sanırım,siz değerli kardeşlerim zaten biliyorsunuz. Ama şunuda belirtme gereği duyuyorum; bunları biliyorsunuz ama uygulamadığınız sürece de bildiğinin bir anlamı kalmaz.Hem inanmak demek,uygulayıcı olmak demektir.
Bu şartları da yerine getirdikten sonra, cennetteki makamımızı yükseltmek için; peygamber efendimize çokça salavat getirmeliyiz.Cennet biliyorsunuz yedi tabaka.Ve her tabakası başka güzelliklerle donatılmış.Örneğin 1.tabaka gümüşlerle, 2.tabaka altınlarla, elmaslarla diye gidiyor işte.ALLAH(c.c.) bizi, tüm mü'min kardeşlerimizi firdevs makamına kabul eder inşaallah, ve peygamber efendimize (s.a.v.) komşu olmayı nasip eder inşaallah.
Biliyorsunuz ki, kıyametin kopması için fazla zaman kalmadı artık.Kıyamet alametleri hızla gerçekleşmeye devam ediyor.Peygamber efendimize (s.a.v.) sormuş sahabeler; efendimiz kıyamet ne zaman kopacak, bişey dememiş, üç defa sormuşlar, sonra demiş çok yakın zamanda. Biz şu an ikindi vaktindeyiz demiş.Kıyamette akşam vakti kopacakya.Şu an biz akşam vaktine çok yakınız yani.Her an güneş batıdan doğabilir.

Birgün padişah sarayın bahçesinde dolaşırken hizmetkarını görüyor. Nereden geliyorsun diyor? O da cehennemden diyor. Cehennemde ne işin vardı diyor, ateşlerin arasında, orası tehlikeli yerdir diyor. Cehennemde ateş yoktu diyor hizmetkar. Nasıl olur diyor padişah, cehennemde hiç ateş olmaz mı? diyor. Hizmetkar; cehenneme herkes kendi ateşini kendisi götürecekmiş diyor. Örneğin; bacağı açık gezenlerin bacakları odun olacakmış vs. bunun gibi.
Birde şöyle bişey var. Hani osmanlıda, gerçi iran'da halen var galiba, iyice bilmiyorum ama,tamam. Hırsızlık yapanların ellerini kesiyolarmış.Hangi eliyle yaptı ise o eli kesiyolarmış. Düşünsenize hırsızlık yaptık ve elimizi kestiler, peki sokakta gezerken elimizin kesik olduğunu görenler bizim hırsız olduğumuzu bilip bizi dışlayacaklar ve bize belkide yapmayacakları kötülük kalmayacak. Onlar kötülük yapmasada biz utanmayacakmıyız yada hangi yüzle insan içine çıkacağız. Peki ya ahirette. Ya cehenneme düşersek. ALLAH(c.c.) korusun. Cehennemde cezamızı çektikten sonra cennete gireceğiz ve herkes bizim cehennemden çıkma olduğumuzu bilecek. ALLAH(c.c.) korusun. Nasıl bakacaz o insanların yüzüne bilemiyorum. Gerçi bakacak yüz kalacakmı bakalım,yanmazsa eğer.
Size anneniz ölmüş diye bir haber versem, ne tepki verirsiniz, yada duyar duymaz ne yaparsınız ve ne düşünürsünüz. Hemen ağlamaya başlar ve annesiz kaldığınızı düşünürsünüz değilmi. Annenizin yok olduğuna üzülürsünüz değilmi. Oysa ki, üzülecekseniz eğer, annenizin yeteri kadar ibadet edemeden göçüp gittiğine üzülmeli ve onun arkasından dua etmelisiniz. Yok eğer yeteri kadar ibadet ettiğine inanıyorsanız o zaman üzülmenize gerek yok. Gerçi hiç kimse yeteri kadar ibadet yapamaz. Bu bedenin hakkını hiç kimse veremez. Bo konuyla ilgili bir menkıbe; Bir insan varmış, günah işlememek için tüm insanlardan uzak, bir adaya yerleşiyor. Gece gündüz ibadetle meşgul oluyor. Ömrünü böyle geçiriyor. Ve en sonunda ölüyor. ALLAH(c.c.)'ın huzuruna geliyor. Ve ALLAH(c.c.) diyor ki; seni mağfiretimle mi affedeyim cennetime alayım yoksa yaptığın ibadetlere göremi diyor. O da; benim yaptığım ibadetler yeter diyor. Tartıyolar, adamın bir ömür yaptığı ibadetler tek bir gözünün ücretini ödemeye kafi gelmiyor. Yaaa, neler var neler görüyorsunuz.
Birde peygamber efendimiz(a.s.v.), bize yardımcı olacak inşaallah. ALLAH(c.c.)'a dua etti. ALLAH(c.c.)'ım ümmetimi bağışla diye. Peki biz peygamber efendimizin(a.s.v.) ümmeti olmaya layıkmıyız. Kendimizi o ümmetin içinde sayabilirmiyiz. Peygamber efendimiz(a.s.v.) ahirette ümmetini tanıyacak ve bu benim ümmetimdir diyecek. Adamın biri ahirete göçüyor, peygamber efendimize(a.s.v.) beni tanıdınızmı efendim diyor, hayır tanımadım diyor efendimiz, nasıl olur ben sizin ümmetinizim diyor. Benim ümmetim olsaydın ben tanırdım diyor.Adam namaz kılmıyor, oruç tutmuyor ben sizin ümmetinizim diyor. Yok ya, bu kadar basitmi yani ümmet olmak, sen hiçbişey yapma ondan sonra ben peygamber efendimizin(a.s.v.) ümmetiyim. Yok öyle üç kuruşa beş köfte. İşte peygamber efendimiz(a.s.v) ümmetini yüzündeki ve bütün vücudundaki ışık saçan nurdan tanıyacak. Mü'min abdest alırken bütün a'zalarından günahları dökülüyo ve nurlanıyo,işte bunları yaptığımız sürece ALLAH(c.c.) yolundayız demektir. ALLAH(c.c.) bizi Peygamber efendimizin(a.s.v.) yolundan ayırmasın inşaallah.(Amin,Amin,Amin.) Birşeyi çok istiyorsan çok tekrar edeceksin.
Birde şöyle bir durum yaşıyor insanoğlu; Herzaman bulundukları duruma şükretmeyip, hep ilerisini isteyip hallerini yaradana bi nevi şikayet ediyolar. ALLAH(c.c.)'ım; neden benimde arabam yok, evim yok, ben namazlarımı kılıyorum ve ibadetlerimi yapıyorum neden benim yokta, ibadetlerini yapmayan insanların arabaları, evleri var? gibi şikayet ediyor. Oysa demiyor ki; ALLAH(c.c.)'ım sana şükürler olsun ki, beni bir hayvan,taş,dağ olarak yaratmadın ve bana değer vererek beni insan olarak yarattığın için sana şükürler olsun. Ve şükürler olsun ki, bütün azalarım tam. Ve şükürler olsun ki, bana seni tanıma fırsatı verdin, peygamber efendimizin(a.s.v.) yolundan gitmemi sağlıyorsun, ibadetlerimden beni mahrum bırakmıyorsun. Daha ne isteyebilirim ki, varsın arabam ve evim olmasın. Demek ki ALLAH(c.c.) böyle uygun görmüş, bende evime cennette kavuşurum inşaallah deyip huzur bulmalıyız. Bazen çok lüks arabalara binen aciz kardeşlerimize acıyorum biliyomusunuz. Ciplere, mersedeslere binen kardeşlerimiz kendilerini o kadar büyük görüyolar ki, oysa ki ALLAH(c.c.) katında arabası olmayan ama ibadetini yapan bir mü'min daha değerlidir hiç şüphesiz. O bakımdan, o gibi insanlara, vay be çok zenginler gibi değilde, zenginler ama benim yaptığımı yapmaktan yani ibadetten mahrumlar deyip üzülmek ve onlar için dua etmek lazım. Burada dikkatinizi çekmek istediğim çok önemli olan, müslüman olarak yaşarken vazgeçilmez bir geçerli kuraldır. Maddiyat bakımından herzaman kendinden aşağıdakileri görmelisin, İslami açıdan da herzaman kendinden yukarıdakilere bakmalısın. Ben zengin değilim gibi bakmamak gerekir. Benden daha fakirleri var deyip ALLAH(c.c.)'a her daim şükretmeliyiz. İslami açıdan da, namazımı kılıyorum, orucumu tutuyorum yeter gibi değilde, neden bende vaaz veren hocanın bildiklerini bilmiyorum diye kendimizi herdaim sorgulamalıyız.
Bir gün peygamber efendimiz mescidde uykuya dalmış, yerdeki hasır'ın izi yüzüne çıkmış. Sahabelerden biri cübbesini efendimizin başının altına koymak istemiş ve efendim neden başınızın altına bişey koymadınız diyor. Peygamber efendimiz (a.s.v.); bu dünya hayatı, bir yolcunun yolculuk esnasında bir ağacın altında konakladığı süre kadardır, diyor. Buradan çıkarmamız gereken ders; zamanımız kalmamış, heran kıyamet kopabilir. Onun için bu dünyaya değer verenler ve hep bu dünyası için çalışanlar ne kadar yanlış yaptıklarını ancak ahirete göçüp gittiklerinde anlayacaklar. Sizinde onlar gibi olmamanız için sizi uyarıyorum. Bir insanın konaklamak kadar süresi varsa, siz o konaklamak için durduğunuz biryere ev yaparmısınız, hayır. Neden yapasınız ki,eğer yapmış olsanız herkes size deli muamelesi yapar. Neden, çünkü konaklamak için durduğun biryerdeki evin size ne faydası olabilir yada orada yaptığın icraatların ne faydası olabilir,sizin gerçek yaşayacağınız yerde size birşey kazandırırmı,hayır,işte onun için size deli derler.
Selmani Farisi diyorki; "Resulullah (s.a.v.) dünya nimetlerinden kanaat edeceğimiz miktarın,ancak bir yolcu azığı kadar olması için bizimle ahdetti de biz bu ahde sadık kalamadık." Her söz gibi bu sözde gerekeni söylüyor aslına bakarsanız. Bu dünyaya önem vermemek gerektiği, gerçek yaşamımızın, ebedi hayatımızın cennet'te olduğu, bu dünyada yaşadığımız sürece nasıl ki bu dünyadaki süremiz bir yolcunun konakladığı süre kadar dı, işte geçimimiz de bu yolcunun o anda elinde bulunduğu yiyeceği kadar olması gerektiğini söylüyor. Fazlasının olması halinde kendimizi kaybedeceğimizi, yada varlıkların gerektirdiği zekatı veremeyeceğimiz düşüncesi ile günah kazanmamamız için bu sözler söylenmiştir.
Hepimiz bu dünyada misafiriz ve kiracıyız. Dünya nimetleriylede ALLAH(c.c.)'u teala biz misafirlerini ağırlıyor. Bizde o'nun kiracılarıyız.O'na ücretimizi kulluk vazifemizi yerine getirerek yapmamız gerektiği belirtilmiş. Diyelim ki; biz bir evde kiracı olarak kalıyoruz. Peki biz kiralık olarak tuttuğumuz bu evin yerlerini parke, camlarını pimapen, ışıklarını avize vs. bu gibi yatırım yaparmısınız,sonuçta o evde kiracı olduğunuz için yapmazsınız. Neden; bu gün yarın taşınabilirsiniz çünkü.Taşınma ihtimali olan bir kimsenin kiralık olarak tuttuğu bir eve hiçkimse kalıcıymış gibi, ev kendisininmiş gibi eve yatırım yapmaz.Peki o zaman biz bu dünyaya neden yatırım yapıyoruz, biz bu dünyada kiracı değilmiyiz.Biz aptalmıyız.ALLAH(c.c.)'u teala bize aklı,düşünmemiz için vermemiş mi? yoksa düşüncesizlik yapın diye mi vermiş.Haşa.
Bu satırları okurken canınızı sıkıpta üzdüysem eğer hakkınızı helal ediniz. Zaman ayırıpta bu satırları okuduğunuz için asla pişman olmayacağınıza emin olmanızı isterim. ALLAH(c.c.) hepinizden razı olsun. ALLAH(c.c.)'ın rahmeti, bereketi,mağfireti ve selamı üzerinize olsun inşaallah.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt