Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

12 eylül’de ülkücü hareket bedir’ini kazanmiştir. (1 Kullanıcı)

Müslüman Türk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Haz 2008
Mesajlar
12
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
12 EYLÜL’DE ÜLKÜCÜ HAREKET BEDİR’İNİ KAZANMIŞTIR.

Ülkücüler,yepyeni bir nizamın savunucularıdır ve güçlü bir Türkiye hedefleri vardır.
Ülkücüler,hem maddi,hem de manevi alanda kalkınmış Türk insanının inşası,akabinde Türk birliğinin tesisi ve bu şuurdaki insanların liderliğinde de bütün insanlığa mutlulukla,refah ile ve adaletle kucaklaştıracak ilahi bir nizamın savunucularıdır.
Peki neden 12 Eylül ile devleti ve bayrağı savunan Ülkücülerle,komünistleri aynı kefeye koymuş ve işkencelerden geçirerek,onları Mamaklarda,C5’lerde, Harbiyede,İşkence odalarında inim inim inletmiş ve Ülkücü Hareketi yok etmek istemiştir?
Neden binlerce Ülkücü ailenin mağduriyeti vuku bulmuştur?
Neden yüz binlerce Ülkücü fişlenmiştir?
Neden 9 Yiğit Ülküdaşımız, Mustafa PEHLİVANOĞLU, Ali Bülent ORKAN, Fikri ARIKAN, Cevdet KARAKUŞ, Ahmet KERSE, Cengiz PAKDEMUR, Halil ESENDAĞ, Selçuk DURACIK, ve İsmet ŞAHİN darbeci Cunta rejimi tarafından şehit edilmiştir?
Cenab-ı Hakk,"Allah yolunda öldürülenlere "ölüdür" demeyin. Aslında onlar diridirler fakat siz bunu bilemezsiniz."buyuruyor.
Bütün şehitlerimize ALLAH (C.C) Rahmet Eylesin diyor,Mekanları cennet Olsun diyorum.
Sol yazarların da dediği gibi,yoksa babası tarafından mı dövülmüştü Ülkücüler 12 Eylül’de?
Yıllarca Bayrak diyen,Vatan diyen,Allah (C.C) diyen,Resulullah (S.A.V) diyen Ülkücülerin her şeyden aziz bildikleri Türk Devletinin Silahlı Kuvvetleri tarafından ezilmeleri ve mağdur edilmelerinin nasıl bir izahı olabilirdi?
Ülkücü Hareket bunların cevabını iyi bilmektedir ve Ülkücüler yapılmak istenen hedefi iyi tahlil edebilmektedirler.
Elbette gerçekler gün ışığı gibi ortadadır.
Her Türk insanının da kabul ettiği üzere 12 Eylül’ün hedefi MHP idi,yani Ülkücü Hareket!
Her şeye rağmen Ülkücü Hareket ve Ülkücüler hiçbir zaman devlete düşman olmamış ve asla da olmayacaklardır.
Bilindiği üzere Devlet soyut bir kavramdır.
Devlet kavramını soyut hale getiren de onun kurumlarıdır.
Devleti insanlar yönetir.
Ülkücü Hareket,Ülkücüler ve Başbuğumuz hiçbir zaman,”Devletimiz kutsaldır,Polis ve asker kutsal devletimizin bir görevlisidir,O halde Polis de iyidir,Asker de iyidir ,Polis sizi döverse Polis kötüdür,Polis devletin görevlisidir,o halde Devlet de kötüdür “mantığı ile hareket etmemişlerdir.
İşin doğrusu “Devlet iyi yönetilmiyorsa ve ehlinde değilse ve eğer devlet işinin ehli olanların elinde olması gerekiyorsa yani Ülkücülerin elinde olması gerekiyorsa mücadele bu yönde olmalıdır” mantığı ile hareket etmişler ve asla da Devlete küsmemişler,ve yıkılmak istenen kervanı tekrar ayağa kaldırarak iktidara yani Devlete talip olmuşlardır başbuğları önderliğinde…
12 Eylül ile MHP ve Ülkücüler hakkında,
219 İdam istenmiş!
367 Muhtelif Ağız Ceza talep edilmiş!
5.5 yıl süren duruşmalarla çile çekilmiş!
Ülkücü Hareketin Lideri yaklaşık 4.5 yıl esaret hayatı yaşamış ve İdamı istenmiş!
2090 sayfalık iddianame hazırlatılmış!
Ülkücü Hareket “Türkiye ahalisini ikiye bölüp birbiri aleyhine katliama sevk etmek” yani146.Madde ile suçlanmış!
Ülkücü Hareketin lideri Alparslan Türkeş bu iddianamede,Irkçılıkla,İslamcılıkla,Çetecilikle,Faşitstlikle,Ümmetçilikle,Sağcılıkla,Şövenizmle,Tutuculukla,Nazicilikle ve Gericilikle suçlanmıştır.
Komik fakat maalesef gerçektir bu yazdıklarımız…
Ülkücü Hareketin Bozkurtları ve Başbuğları Allah’(C.C)ın takdiri ile beraat etmiş ve Başbuğumuz Türk Milletinin bağrında alnı ak siyasetine son nefesine kadar devam etmişlerdir.
Mahkemede Başbuğumuz demiştir ki:”Elhamdülillah inanmış samimi bir Müslamanım, fanilik hissine aşinayım. Dünyanın bir imtihan yeri olduğunu biliyorum. Şu anda burada bulunuşumuz da, inanıyorum ki her şeyden önce bir kader tecellisidir, ilahi bir imtihandır. Sabır ve şükürle karşılıyor ve bu imtihandan da yüz akıyla çıkmayı bize nasip etmesini Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum. Rahmet ve şaşmaz adalet ümidimiz yalnız Allah’tandır. Ben burada önce Allah’ın huzurunda, sonra tarihin ve milletin huzurunda olduğumun huşuu, mesuliyet ve vakarı içinde konuşacağım. Benim için bir hesap verme bahis konusu ise, o hesabı milletime ve tarihe vereceğim. Türk Milleti’nin vicdanında teşekkül edecek olan hüküm ve tarih hükmü, mahkemenin hükmünden önde gelir. Huzur-u İlahiye yüz akıyla çıkmaktan başka hiçbir endişeye gönlümde yer yoktur. Hiç kimsenin merhamet ve insafına şahsen ihtiyacım yoktur. Sözüm, tenkidim, talebim yalnız hak ve hakikat namınadır. Yalnız mülkün temeli olan adalet namınadır. Yalnız milletim ve devletim içindir.”
1981 ağustos’undan 1986 yılına kadar geçen yaklaşık 5.5 yıllık süre içerisinde iddia makamı Başbuğumuza ve MHP’nin temsil ettiği siyasi hareketi “Laik Düzene aykırı olarak İslamiyet esasını temel alan Müslüman bir devlet düzenini cebir yoluyla kurmaya teşebbüsle suçlamıştır.
İnanılır gibi değil değil mi?!,
Başbuğumuz bu konuda “Bu dava büyük talihsizlik olmuştur.12 Eylülü yapanlar ve 12 Eylülün bu hatanın altından kalkması çok güçtür.” diyerek demokrat kişiliğini vurgulamıştır.
“En iyi ihtilal, en kötü demokrasiden daha kötüdür” diyerek tarihi bir kararlılık göstermiştir.
Ve tarih Ülkücüleri ve Ülkücü Hareketi haklı çıkarmıştır.
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası 12 Eylülün kara bir lekesi olarak tarihin tozlu yaprakları arasındaki yerini almıştır.
İktidarı ele geçirmekle,Toplu kıyımlara insanları yönlendirmekle,İnsanların ölü emirlerini vermekle,İnsanları örgütleyip,silah ve mühimmatla eğitmekle,şiddete yöneltmekle,Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüsle suçlanan Ülkücüler ve Ülkücü Hareketin Lideri aklanmış ve Türk Milletinin gönlündeki yerini almıştır.
4 Nisanda başbuğa gösterilen teveccüh de bunun ispatıdır.
Ülkücü Hareket,12 Eylülün zindanlarını,sehpalarını,işkence yuvalarını ve kahpe oyunlarını aşmış ve bugünlere gelmiştir.
Ruhun Şad Olsun Başbuğum!
Emanetlerin emanetimizdir ve ilelebette öyle kalacaktır.
12 EYLÜL’DE ÜLKÜCÜLER BEDİR’İNİ KAZANMIŞ,UHUDUN ALDATICI YENİLGİSİ HİÇ BİR ZAMAN ÜLKÜCÜ HAREKETİ YOLUNDAN DÖNDÜREMEMİŞ VE MEKKE CENAB-I ALLAH’IN İZNİYLE MUTLAKA FETHEDİLECEKTİR.
Allah (Celle Celelühü) Türklüğü Korusun Ve Yüceltsin.
Kozenir-11-Eylül-2008
 

melankolik5288

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Nis 2009
Mesajlar
2,759
Tepki puanı
1,750
Puanları
163
Yaş
36
Başbuğ Alparslan Türkeşin askerleriyiz. Başbuğumuz ve Ülkü devleri büyüklerimizden aldığımız bayrağı daha ilerilere daha yükseklere taşıyacağız İnşallah
 

Kemahlı_24

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Şub 2011
Mesajlar
5,140
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Beylerbeyi
Bahçeli, MHP Genel Merkezindeki imamı neden kovdu?


Adı: Mehmet Demirdelen.
Emekli Müftü.
Alpaslan Türkeş’in yakın dostu ve MHP eğitimcisi.
Merhum Türkeş döneminde görevle defalarca Avrupa’ya ve ABD’ye gönderilmiş.
Kısacası ülkücü camiada İslami ilimlerde bilge bir kişilik.
Mehmet Bey MHP’nin yeni Genel Merkez binasının bitiminde partiye müracaat ederek, Genel Merkez’de bulunan mescide ücret almaksızın imamlık yapmak istediğini bildirir.
İstek kabul edilir ve Demirdelen Hoca göreve başlar.
Başlangıçta 30 kişi ile başlanan namazlar zaman içinde özellikle Cuma günleri binleri aşar ve cemaat katlara taşar.
Mehmet Demirdelen Hoca, tamı tamına 7 sene Genel Merkezin mescidinde imamlık yapar ve vaazlar verir.
Demirdelen Hoca bir gün Genel Başkan Bahçeli’den randevu ister ve şunu söyler:
-Efendim beni bağışlayınız. Sizinle olan uzun dönemli tanışıklığımıza binaen cesaret alarak söylüyorum. Gençler Devlet Bey bir kez olsun Cuma namazına niye gelmiyor diye fısıldaşıyorlar. Cuma Namazlarını teşrif etseniz.
Bahçeli’den cevap:
- İnşallah, inşallah.
Aradan bir süre daha geçer.
Mehmet Demirdelen Hoca bir gün namazın ehemmiyeti ve Cuma namazının önemi üzerinde vaaz verirken şunları söyler:
- Cuma namazlarını mazeretsiz üç kere üst üste kılmayanların eli bile sıkılmamalıdır.
Bu vaazın iki gün sonrasında Mehmet Hoca, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin koruma ve özel kalem görevlilerince yaka paça alınıp, karga tulumba Genel Başkanlık katına çıkarılır.
Bahçeli ilk kez alışılmışın dışında masasında değil, odasının kapısındadır.
Koruma ordusu ile getirilen 70 yaşındaki Demirdelen Hoca’ya elini uzatır.
Mehmet Hoca da uzatılan eli sıkar.
O ana kadar susan Bahçeli işte o anda gürler:
- Neden sıktın elimi?
Mehmet Demirdelen:
- Uzattınız sıktım efendim.
Devlet Bahçeli:
- Hani benim elim sıkılmazdı?
Mehmet Demirdelen:
- Ben öyle bir şey demedim.
Devlet Bahçeli:
- Vaazında söyledin ya?
Mehmet Demirdelen:
- Vaazda ben Allah’ın(cc) emirlerini söyledim. Söylemese miydim?
Bahçeli korumalara ve özel kalem görevlilerine döner:
- Derhal kovun bunu. Sakın ha bir daha Genel Merkeze de sokmayın. Teşkilatlar da yasak buna.
70 yaşındaki Mehmet Hoca’nın gözleri nemlenir ve son söz olarak şunları söyler:
- Ben o sözü sizi kastederek söylemedim. Ben Cenab-ı Hakkın emrini dillendirdim. Sizin hatırınıza da Alahu Tealanın emrini değiştiremezdim.
Evet aynen böyle.
Bütün bunları dün konuştuğum Mehmet Hoca’dan bire bir dinledim.
Demirdelen Hoca’nın bana söylediği son söz de şuydu:
“Ben 7 yıl orada imamlık yaptım. Sayın Bahçeli bir kez olsun Cuma namazını teşrif etmedi. Şüphesiz hiç kimse inanç ve amel noktasında Sayın Bahçeli’yi sorgulayacak durumda değil. Hutbede emin olun Sayın Bahçeli’yi kast etmedim. Belli ki Sayın Bahçeli eksikliği ya da ezikliğinden dolayı vaazımı kendine göre yorumladı. Üzüldüğüm şey, beni bu güzel hizmetten ve Ortadoğu Gazetesindeki köşemden de uzaklaştırmasıdır. Ben o hizmetleri para karşılığında değil, Allah(cc) rızası için yapıyordum. 7 yıl bir kuruş da almış değilim”
Evet olay aynen budur sevgili okurlar.
Devlet Bey’in kişisel amel durumu şüphesiz hiç kimseyi ilgilendirmez. Cuma namazını kılar, kılmaz, onun tercihidir. Ancak Mehmet Demirdelen Hoca’ya olan tutumu ise asla onaylanamaz.
İşte MHP, muhafazakar Erzurum, Elazığ, Şanlıurfa, Malatya, Erzincan, Kayseri,Yozgat gibi çeşitli illerde niye yok olma noktasına geldi diyenleri bu yaşananları değerlendirmeye davet ediyoruz... İşte biz bunun için Bahçeli ile artık olmaz diyoruz... Bu Bahçeli’nin lider olduğu MHP’ye hangi muhafazakâr ilin ülkücüsü oy verir.
Sabahattin Önkibar

YeniçağGazetesi.com

bende bir zamanlar ÜLKÜCÜYDÜM..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
39174.jpg


MHP'yi sarsan Farklı Ülkücüler konuştu!

Genel seçimler öncesi MHPli yönetici ve milletvekilleri hakkında yayınladıkları kasetle gündeme gelen ve kendilerini farklıülkücüler olarak tanıtan kişi ya da kişiler, bu defa kaset yerine, kasetleri niye yayınladıklarını ve bundan sonraki yol haritalarını anlattılar.

Kendileriyle yaptıkları röportajı sosyal paylaşım siteleri üzerinden yayınlayan ve “farklıülkücüler” olarak bilinen kaset şantajcıları, arkadaşlarının MHP Lideri Devlet Bahçeli tarafından her kurultaydan sonra partiden tasfiye edildiğini iddia ettiler.

“13 HAZİRANA KADAR KASET YOK”
290520111442366938900_3.jpg


“Kasetleri çekmekten ve yayınlamaktan zevk aldığımız, mutlu olduğumuz söylenemez” denilen açıklamada, kaset olayı “urlu yapıya neşter atılmasına” benzetildi. 13 Haziran tarihine kadar mecbur kalmadıkça yeni kasetlerin yayınlanmayacağı vurgulanırken “asıl ameliyat 12 Hazirandan sonra olacak” denildi.

“BİZ HERYERDEYİZ”

Röportajda kasetlerin istihbarat örgütlerinin çalışmasıyla servis edildiğine dair iddialara da cevap verildi. MHP’li yöneticilerin şantaj amaçlı görüntülerinin Genel Merkez ve teşkilattan alınan yardımlarla çekildiği belirtilirken “Her taraftayız. Teşkilatın en ücra köşesinden Bahçeli’nin Genel Merkez’deki katına kadar her yerde varız” ifadeleri kullanıldı.

TWITTER'DA YAYINLADIKLARI MESAJLAR ŞÖYLE...

Yaptıkları röportajda kendi kendilerine şu ilginç soru ve cevapları yönelttiler:

Farklı Ülkücülük: Kasetleri çekmekteki amacınız ne idi? Niçin böyle bir yönteme başvurdunuz?

Başbuğ Ülkücüleri: Bir meseleyi anlamak ve doğru tespit yapmak ancak olaya tüm yönleri ile bakıldığı zaman mümkün olabilir. Sadece kasetleri yayınlamamıza odaklanırsanız yanlış bir düzlemde ilerlersiniz ve tespitleriniz de sizi yanıltır.

Farklı Ülkücülük: Tüm yönetim bu tip insanlardan mı oluşuyor? Hiç aralarında Ülkücü Harekete hayatını ve gönlünü adayan insanlar yok mudur?

Başbuğ Ülkücüleri: Elbette tüm Başkanlık Divanı üyelerini, tüm MYK üyelerini bu şekilde itham etmek doğru olmaz. İçlerinde gerçekten bu davaya gönül vermiş, çilesini çekmiş arkadaşlar mevcuttur, ancak bunlar azınlıkta kalır hale gelmiştir. Burada üzerinde durulması gereken konu parti yönetimine; Sn. Bahçeli’nin gayretleri neticesinde, bahsettiğimiz ahlaksız ve devşirme tiplerin hâkim olmasıdır. Ve bu hakim anlayış her geçen gün partimizi ‘Türk-İslam Davamızdan’ uzaklaştırmış, kan kaybetmemize sebep olmuştur. Sn. Bahçeli ve A takımı o kadar haddini aşmıştır ki; Ülkü Ocaklarımızı tasfiye etmeye kalkmışlar, Bozkurtlarımızı kuzulaştırmaya çalışmışlardır. Ülkücü Hareketin ihtiyacı olan aksiyoner ve netice odaklı bir mücadele yerine, sözde bir mücadele, göstermelik bir mücadele ortaya koymuşlardır.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bataklığa Saray İnşaa Etmek!


Müminlerden öyle yiğitler vardır ki, Allah’a verdikleri sözü yerine getirip sadakatlerini ispat ettiler. Onlardan kimi adağını ödedi, canını verdi, kimi de şehitliği gözlemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler. (Ahzab 33)

''Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak'' der dünya tarihinin en önemli mütefekkir ve aksiyon adamlarından birisi olan Üstad Necip Fazıl Kısakürek.Üstadın dile getirdiği gibi zamanın her diliminde kalabalık yığınları etkileyip yoldan sapıtan kimi zaman fikir,kimi zaman ideoloji ve kimi zaman da dizayn edilmiş liderler vardır.Bu saydığımız faktörlerden o kadar etkilenir ki kalabalıklar artık onlar için doğru ve yanlış kavramı anlaşılamaz hale gelir ve onları uyaran azınlığa ise düşmanca tavır alırlar...

Günümüz insanıda bu etkileşimlerin istilasına uğrayarak adeta düşünce yeteneğini kaybetmiş bir halde bilinçsizce bazı kavramları savunmakta ya da bazı kavramlara karşı çıkmaktadır.Bu bilinçsizliğin farkında olan ve bunu lehlerine kullanmak isteyen odaklar ise çok basit oyunlarla farkettirmeden hem karşı çıkanı hemde savunanı aynı odağa hizmet ettimeyi başarmıştır...
Bilinçsizlik ve yahut idrakın kapalı olması öyle kötü bir hastalıktır ki insanı evirir çevirir öyle fikirlere hizmet ettirir ve insan hangi fikre hizmet ettiğini anlamayamaz bile,bir nevi afyon kullanan şahsın karar verme yetisini kaybetmesi gibidir.Senin yerine başkaları karar verir ve sen sadece o karara uyarsın programlanmış bir robot misali sana yüklenen emirleri sorgulamadan benimsersin...

Ülkemizin insan yapısını irdelersek karşımıza ayrı sınıf ve görüşlerde milyonlarca idrakları kapalı düşünmeyen ve sorgulamayan insan tipleri çıkacaktır.Bu vahim durumu örnekleştirecek olursak ,ülkemizde insanların bir kısmı Avrupa Birliğine karşı çıkarken,bir diğer kısmı ise destekliyor yani yapılan anketler bunu ortaya çıkarıyor adeta halkımızın yarıdan fazlası Avrupa Birliğine karşı gözüküyor fakat ülkemizde önemli siyasi partilerin herbiri Avrupa Birliğine girme heveslisi yani küçük partiler dışında Avrupa Birliğine karşı çıkan büyük bir parti yok, buna rağmen anketlerde Avrupa Birliğine karşı olduğunu söyleyen insanımız bu partilere destek veriyor yani onaylamadığı karşı olduğu bir hadiseyi onaylayan partilere destek veriyor bu desteğin altında yatan psikolojik durumun adı çok basittir bilgisizlik ve idrakların kapanması...

Daha merkeze inecek olursak aynı durumu siyasi partilerin içerisinde de görebiliriz son günlerde gündemde olan Milliyetçi Hareket Partisi bünyesinde yaşanan muhalif hareketler aslında buna çok net bir örnek teşkil ediyor.Devlet Bahçeli ve ekibini eleştiren değişik gruplar ve bu grupları destekleyen değişik sayıda partili aslında eleştirdikleri bünyeye farkında olmadan hizmet ediyor.Devlet bahçeli muhalifi bir kaç eski partili de gördüğüm izlenim şu dur ki hedefleri Bahçeli zihniyetini tasfiye değil,Bahçeli ve ekibinin elinde bulunan koltukları ele geçirmek durum böyleyken ve resim çok net halde ortadayken bu muhalif eski partili gruba ümit bağlayan bu kişilerin sözleri ile Bahçeli ye muhalefete yeltenen kitle ise farkında olmadan bahçeli zihniyetine hizmet ediyor da farkında değil...
Merak ediyorum Bataklığa saray inşaa etmek isteyen mütahite karşı çıkan ve kendisini alternatif mütahit olarak lense eden kişinin amacı sarayın mimarisini değiştirmekmi olmalı yoksa bataklığı kurutup sağlam temele sarayı inşa etmek mi olmalı?

Sonuç olarak MHP de muhalliflerin oluşturduğu cephe bataklığı kurutmaktan ziyade sarayın mimarisini değiştirip yeni bir görünüm kazandırmak fakat bilmelilerki temeli bataklık olan bir sarayın dış cephesini altın,gümüş ilede döşeseniz en ufak bir sallantıda saray çökecektir.
Bataklık ise bellidir Milliyetçi Hareketin sarayının oturtulduğu bataklık Kemalizm ve Ulusalcı cephedir bu bataklık her geçen gün Hareketi içine çekmekte,ihtişamlı sarayı toplumun gözü önünde ayakta duramayan bir yapı olarak göstermektedir.Milliyetçi Hareketin günümüz saltanatına kazan kaldıran isimlerin bu durumuı doğru teşhis edip cesaretli adımlar atarak bataklığı kurutmalıdırlar.Bu bataklığı kurutacak tek çözüm vardır o da pazarlıksız topyekün İslama sarılmak,Allahın yasalarının savunucusu bir Milliyetçi hareket dizayn etmekdir..

Eğer bunu yapmayıp koca karı üslubuyyla muhalefete devam edilirse belki saray ele geçirilir,koltuklar yeni bedenlere kavuşur fakat unutulmamalıdırki bataklık sizide içine çekecek ve sarayınız kat kat bataklığa gömülmeye devam edecek.Bu günden uyarıyorum Bataklığa saray inşa edilmez,sağlam bir temele yapılmış gece kondu,bataklığa yapılmış saraydan daha sağlamdır...
Soruyorum;''Toprak sertleşirse sağlam bir kaya olurken,kendisini suya teslim ettiğinde cıvık bir çamur olmuyormu? Bizim de ölçümüz İslam olduğunda benliğimiz sağlam bir kayaya dönüşüyor,İslam dan gayrı yollara saptığımızda ise cıvık bir çamur olmuyormuyuz?''....
İbrahim Ağkavak
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt