Müslüman Türk
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 17 Haz 2008
- Mesajlar
- 12
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 58
12 EYLÜL’DE ÜLKÜCÜ HAREKET BEDİR’İNİ KAZANMIŞTIR.
Ülkücüler,yepyeni bir nizamın savunucularıdır ve güçlü bir Türkiye hedefleri vardır.
Ülkücüler,hem maddi,hem de manevi alanda kalkınmış Türk insanının inşası,akabinde Türk birliğinin tesisi ve bu şuurdaki insanların liderliğinde de bütün insanlığa mutlulukla,refah ile ve adaletle kucaklaştıracak ilahi bir nizamın savunucularıdır.
Peki neden 12 Eylül ile devleti ve bayrağı savunan Ülkücülerle,komünistleri aynı kefeye koymuş ve işkencelerden geçirerek,onları Mamaklarda,C5’lerde, Harbiyede,İşkence odalarında inim inim inletmiş ve Ülkücü Hareketi yok etmek istemiştir?
Neden binlerce Ülkücü ailenin mağduriyeti vuku bulmuştur?
Neden yüz binlerce Ülkücü fişlenmiştir?
Neden 9 Yiğit Ülküdaşımız, Mustafa PEHLİVANOĞLU, Ali Bülent ORKAN, Fikri ARIKAN, Cevdet KARAKUŞ, Ahmet KERSE, Cengiz PAKDEMUR, Halil ESENDAĞ, Selçuk DURACIK, ve İsmet ŞAHİN darbeci Cunta rejimi tarafından şehit edilmiştir?
Cenab-ı Hakk,"Allah yolunda öldürülenlere "ölüdür" demeyin. Aslında onlar diridirler fakat siz bunu bilemezsiniz."buyuruyor.
Bütün şehitlerimize ALLAH (C.C) Rahmet Eylesin diyor,Mekanları cennet Olsun diyorum.
Sol yazarların da dediği gibi,yoksa babası tarafından mı dövülmüştü Ülkücüler 12 Eylül’de?
Yıllarca Bayrak diyen,Vatan diyen,Allah (C.C) diyen,Resulullah (S.A.V) diyen Ülkücülerin her şeyden aziz bildikleri Türk Devletinin Silahlı Kuvvetleri tarafından ezilmeleri ve mağdur edilmelerinin nasıl bir izahı olabilirdi?
Ülkücü Hareket bunların cevabını iyi bilmektedir ve Ülkücüler yapılmak istenen hedefi iyi tahlil edebilmektedirler.
Elbette gerçekler gün ışığı gibi ortadadır.
Her Türk insanının da kabul ettiği üzere 12 Eylül’ün hedefi MHP idi,yani Ülkücü Hareket!
Her şeye rağmen Ülkücü Hareket ve Ülkücüler hiçbir zaman devlete düşman olmamış ve asla da olmayacaklardır.
Bilindiği üzere Devlet soyut bir kavramdır.
Devlet kavramını soyut hale getiren de onun kurumlarıdır.
Devleti insanlar yönetir.
Ülkücü Hareket,Ülkücüler ve Başbuğumuz hiçbir zaman,”Devletimiz kutsaldır,Polis ve asker kutsal devletimizin bir görevlisidir,O halde Polis de iyidir,Asker de iyidir ,Polis sizi döverse Polis kötüdür,Polis devletin görevlisidir,o halde Devlet de kötüdür “mantığı ile hareket etmemişlerdir.
İşin doğrusu “Devlet iyi yönetilmiyorsa ve ehlinde değilse ve eğer devlet işinin ehli olanların elinde olması gerekiyorsa yani Ülkücülerin elinde olması gerekiyorsa mücadele bu yönde olmalıdır” mantığı ile hareket etmişler ve asla da Devlete küsmemişler,ve yıkılmak istenen kervanı tekrar ayağa kaldırarak iktidara yani Devlete talip olmuşlardır başbuğları önderliğinde…
12 Eylül ile MHP ve Ülkücüler hakkında,
219 İdam istenmiş!
367 Muhtelif Ağız Ceza talep edilmiş!
5.5 yıl süren duruşmalarla çile çekilmiş!
Ülkücü Hareketin Lideri yaklaşık 4.5 yıl esaret hayatı yaşamış ve İdamı istenmiş!
2090 sayfalık iddianame hazırlatılmış!
Ülkücü Hareket “Türkiye ahalisini ikiye bölüp birbiri aleyhine katliama sevk etmek” yani146.Madde ile suçlanmış!
Ülkücü Hareketin lideri Alparslan Türkeş bu iddianamede,Irkçılıkla,İslamcılıkla,Çetecilikle,Faşitstlikle,Ümmetçilikle,Sağcılıkla,Şövenizmle,Tutuculukla,Nazicilikle ve Gericilikle suçlanmıştır.
Komik fakat maalesef gerçektir bu yazdıklarımız…
Ülkücü Hareketin Bozkurtları ve Başbuğları Allah’(C.C)ın takdiri ile beraat etmiş ve Başbuğumuz Türk Milletinin bağrında alnı ak siyasetine son nefesine kadar devam etmişlerdir.
Mahkemede Başbuğumuz demiştir ki:”Elhamdülillah inanmış samimi bir Müslamanım, fanilik hissine aşinayım. Dünyanın bir imtihan yeri olduğunu biliyorum. Şu anda burada bulunuşumuz da, inanıyorum ki her şeyden önce bir kader tecellisidir, ilahi bir imtihandır. Sabır ve şükürle karşılıyor ve bu imtihandan da yüz akıyla çıkmayı bize nasip etmesini Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum. Rahmet ve şaşmaz adalet ümidimiz yalnız Allah’tandır. Ben burada önce Allah’ın huzurunda, sonra tarihin ve milletin huzurunda olduğumun huşuu, mesuliyet ve vakarı içinde konuşacağım. Benim için bir hesap verme bahis konusu ise, o hesabı milletime ve tarihe vereceğim. Türk Milleti’nin vicdanında teşekkül edecek olan hüküm ve tarih hükmü, mahkemenin hükmünden önde gelir. Huzur-u İlahiye yüz akıyla çıkmaktan başka hiçbir endişeye gönlümde yer yoktur. Hiç kimsenin merhamet ve insafına şahsen ihtiyacım yoktur. Sözüm, tenkidim, talebim yalnız hak ve hakikat namınadır. Yalnız mülkün temeli olan adalet namınadır. Yalnız milletim ve devletim içindir.”
1981 ağustos’undan 1986 yılına kadar geçen yaklaşık 5.5 yıllık süre içerisinde iddia makamı Başbuğumuza ve MHP’nin temsil ettiği siyasi hareketi “Laik Düzene aykırı olarak İslamiyet esasını temel alan Müslüman bir devlet düzenini cebir yoluyla kurmaya teşebbüsle suçlamıştır.
İnanılır gibi değil değil mi?!,
Başbuğumuz bu konuda “Bu dava büyük talihsizlik olmuştur.12 Eylülü yapanlar ve 12 Eylülün bu hatanın altından kalkması çok güçtür.” diyerek demokrat kişiliğini vurgulamıştır.
“En iyi ihtilal, en kötü demokrasiden daha kötüdür” diyerek tarihi bir kararlılık göstermiştir.
Ve tarih Ülkücüleri ve Ülkücü Hareketi haklı çıkarmıştır.
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası 12 Eylülün kara bir lekesi olarak tarihin tozlu yaprakları arasındaki yerini almıştır.
İktidarı ele geçirmekle,Toplu kıyımlara insanları yönlendirmekle,İnsanların ölü emirlerini vermekle,İnsanları örgütleyip,silah ve mühimmatla eğitmekle,şiddete yöneltmekle,Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüsle suçlanan Ülkücüler ve Ülkücü Hareketin Lideri aklanmış ve Türk Milletinin gönlündeki yerini almıştır.
4 Nisanda başbuğa gösterilen teveccüh de bunun ispatıdır.
Ülkücü Hareket,12 Eylülün zindanlarını,sehpalarını,işkence yuvalarını ve kahpe oyunlarını aşmış ve bugünlere gelmiştir.
Ruhun Şad Olsun Başbuğum!
Emanetlerin emanetimizdir ve ilelebette öyle kalacaktır.
12 EYLÜL’DE ÜLKÜCÜLER BEDİR’İNİ KAZANMIŞ,UHUDUN ALDATICI YENİLGİSİ HİÇ BİR ZAMAN ÜLKÜCÜ HAREKETİ YOLUNDAN DÖNDÜREMEMİŞ VE MEKKE CENAB-I ALLAH’IN İZNİYLE MUTLAKA FETHEDİLECEKTİR.
Allah (Celle Celelühü) Türklüğü Korusun Ve Yüceltsin.
Kozenir-11-Eylül-2008
Ülkücüler,yepyeni bir nizamın savunucularıdır ve güçlü bir Türkiye hedefleri vardır.
Ülkücüler,hem maddi,hem de manevi alanda kalkınmış Türk insanının inşası,akabinde Türk birliğinin tesisi ve bu şuurdaki insanların liderliğinde de bütün insanlığa mutlulukla,refah ile ve adaletle kucaklaştıracak ilahi bir nizamın savunucularıdır.
Peki neden 12 Eylül ile devleti ve bayrağı savunan Ülkücülerle,komünistleri aynı kefeye koymuş ve işkencelerden geçirerek,onları Mamaklarda,C5’lerde, Harbiyede,İşkence odalarında inim inim inletmiş ve Ülkücü Hareketi yok etmek istemiştir?
Neden binlerce Ülkücü ailenin mağduriyeti vuku bulmuştur?
Neden yüz binlerce Ülkücü fişlenmiştir?
Neden 9 Yiğit Ülküdaşımız, Mustafa PEHLİVANOĞLU, Ali Bülent ORKAN, Fikri ARIKAN, Cevdet KARAKUŞ, Ahmet KERSE, Cengiz PAKDEMUR, Halil ESENDAĞ, Selçuk DURACIK, ve İsmet ŞAHİN darbeci Cunta rejimi tarafından şehit edilmiştir?
Cenab-ı Hakk,"Allah yolunda öldürülenlere "ölüdür" demeyin. Aslında onlar diridirler fakat siz bunu bilemezsiniz."buyuruyor.
Bütün şehitlerimize ALLAH (C.C) Rahmet Eylesin diyor,Mekanları cennet Olsun diyorum.
Sol yazarların da dediği gibi,yoksa babası tarafından mı dövülmüştü Ülkücüler 12 Eylül’de?
Yıllarca Bayrak diyen,Vatan diyen,Allah (C.C) diyen,Resulullah (S.A.V) diyen Ülkücülerin her şeyden aziz bildikleri Türk Devletinin Silahlı Kuvvetleri tarafından ezilmeleri ve mağdur edilmelerinin nasıl bir izahı olabilirdi?
Ülkücü Hareket bunların cevabını iyi bilmektedir ve Ülkücüler yapılmak istenen hedefi iyi tahlil edebilmektedirler.
Elbette gerçekler gün ışığı gibi ortadadır.
Her Türk insanının da kabul ettiği üzere 12 Eylül’ün hedefi MHP idi,yani Ülkücü Hareket!
Her şeye rağmen Ülkücü Hareket ve Ülkücüler hiçbir zaman devlete düşman olmamış ve asla da olmayacaklardır.
Bilindiği üzere Devlet soyut bir kavramdır.
Devlet kavramını soyut hale getiren de onun kurumlarıdır.
Devleti insanlar yönetir.
Ülkücü Hareket,Ülkücüler ve Başbuğumuz hiçbir zaman,”Devletimiz kutsaldır,Polis ve asker kutsal devletimizin bir görevlisidir,O halde Polis de iyidir,Asker de iyidir ,Polis sizi döverse Polis kötüdür,Polis devletin görevlisidir,o halde Devlet de kötüdür “mantığı ile hareket etmemişlerdir.
İşin doğrusu “Devlet iyi yönetilmiyorsa ve ehlinde değilse ve eğer devlet işinin ehli olanların elinde olması gerekiyorsa yani Ülkücülerin elinde olması gerekiyorsa mücadele bu yönde olmalıdır” mantığı ile hareket etmişler ve asla da Devlete küsmemişler,ve yıkılmak istenen kervanı tekrar ayağa kaldırarak iktidara yani Devlete talip olmuşlardır başbuğları önderliğinde…
12 Eylül ile MHP ve Ülkücüler hakkında,
219 İdam istenmiş!
367 Muhtelif Ağız Ceza talep edilmiş!
5.5 yıl süren duruşmalarla çile çekilmiş!
Ülkücü Hareketin Lideri yaklaşık 4.5 yıl esaret hayatı yaşamış ve İdamı istenmiş!
2090 sayfalık iddianame hazırlatılmış!
Ülkücü Hareket “Türkiye ahalisini ikiye bölüp birbiri aleyhine katliama sevk etmek” yani146.Madde ile suçlanmış!
Ülkücü Hareketin lideri Alparslan Türkeş bu iddianamede,Irkçılıkla,İslamcılıkla,Çetecilikle,Faşitstlikle,Ümmetçilikle,Sağcılıkla,Şövenizmle,Tutuculukla,Nazicilikle ve Gericilikle suçlanmıştır.
Komik fakat maalesef gerçektir bu yazdıklarımız…
Ülkücü Hareketin Bozkurtları ve Başbuğları Allah’(C.C)ın takdiri ile beraat etmiş ve Başbuğumuz Türk Milletinin bağrında alnı ak siyasetine son nefesine kadar devam etmişlerdir.
Mahkemede Başbuğumuz demiştir ki:”Elhamdülillah inanmış samimi bir Müslamanım, fanilik hissine aşinayım. Dünyanın bir imtihan yeri olduğunu biliyorum. Şu anda burada bulunuşumuz da, inanıyorum ki her şeyden önce bir kader tecellisidir, ilahi bir imtihandır. Sabır ve şükürle karşılıyor ve bu imtihandan da yüz akıyla çıkmayı bize nasip etmesini Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum. Rahmet ve şaşmaz adalet ümidimiz yalnız Allah’tandır. Ben burada önce Allah’ın huzurunda, sonra tarihin ve milletin huzurunda olduğumun huşuu, mesuliyet ve vakarı içinde konuşacağım. Benim için bir hesap verme bahis konusu ise, o hesabı milletime ve tarihe vereceğim. Türk Milleti’nin vicdanında teşekkül edecek olan hüküm ve tarih hükmü, mahkemenin hükmünden önde gelir. Huzur-u İlahiye yüz akıyla çıkmaktan başka hiçbir endişeye gönlümde yer yoktur. Hiç kimsenin merhamet ve insafına şahsen ihtiyacım yoktur. Sözüm, tenkidim, talebim yalnız hak ve hakikat namınadır. Yalnız mülkün temeli olan adalet namınadır. Yalnız milletim ve devletim içindir.”
1981 ağustos’undan 1986 yılına kadar geçen yaklaşık 5.5 yıllık süre içerisinde iddia makamı Başbuğumuza ve MHP’nin temsil ettiği siyasi hareketi “Laik Düzene aykırı olarak İslamiyet esasını temel alan Müslüman bir devlet düzenini cebir yoluyla kurmaya teşebbüsle suçlamıştır.
İnanılır gibi değil değil mi?!,
Başbuğumuz bu konuda “Bu dava büyük talihsizlik olmuştur.12 Eylülü yapanlar ve 12 Eylülün bu hatanın altından kalkması çok güçtür.” diyerek demokrat kişiliğini vurgulamıştır.
“En iyi ihtilal, en kötü demokrasiden daha kötüdür” diyerek tarihi bir kararlılık göstermiştir.
Ve tarih Ülkücüleri ve Ülkücü Hareketi haklı çıkarmıştır.
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası 12 Eylülün kara bir lekesi olarak tarihin tozlu yaprakları arasındaki yerini almıştır.
İktidarı ele geçirmekle,Toplu kıyımlara insanları yönlendirmekle,İnsanların ölü emirlerini vermekle,İnsanları örgütleyip,silah ve mühimmatla eğitmekle,şiddete yöneltmekle,Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüsle suçlanan Ülkücüler ve Ülkücü Hareketin Lideri aklanmış ve Türk Milletinin gönlündeki yerini almıştır.
4 Nisanda başbuğa gösterilen teveccüh de bunun ispatıdır.
Ülkücü Hareket,12 Eylülün zindanlarını,sehpalarını,işkence yuvalarını ve kahpe oyunlarını aşmış ve bugünlere gelmiştir.
Ruhun Şad Olsun Başbuğum!
Emanetlerin emanetimizdir ve ilelebette öyle kalacaktır.
12 EYLÜL’DE ÜLKÜCÜLER BEDİR’İNİ KAZANMIŞ,UHUDUN ALDATICI YENİLGİSİ HİÇ BİR ZAMAN ÜLKÜCÜ HAREKETİ YOLUNDAN DÖNDÜREMEMİŞ VE MEKKE CENAB-I ALLAH’IN İZNİYLE MUTLAKA FETHEDİLECEKTİR.
Allah (Celle Celelühü) Türklüğü Korusun Ve Yüceltsin.
Kozenir-11-Eylül-2008