Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yemînin Keffâreti Nedir? (1 Kullanıcı)

Tevhid Davası

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
349
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Web Sitesi
www.tevhidvesunnet.com
Allâme İmâm Abdulazîz b. Bâz rahimehullah’a soruldu:

Soru: Yemînin keffâreti nedir? Allah sizi muvaffak kılsın.

Cevap: Yemînin kefâreti Allah celle ve alâ’nın buyurduğu gibidir: “Bunun keffâreti, ya âilenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak veya onları giydirmek veya bir köle âzâd etmektir.” [Mâide, 89] İşte yemînin keffâreti budur. Ya on fakîri akşam ve sabah yedirmek sûretiyle doyurmak veya kendi beldesinde bilinen temel gıda maddelerinden, hurmadan, pirinçten ya da başka herhangi bir şeyden, kendi ülkesinin bilinen temel gıda maddelerinden yarım sa’ vermektir. Ya da bu on fakîre herhangi bir elbise giydirmektir. Ya da bir köle azâd etmektir. İşte yemînin keffâreti budur.
Kişi yemîn edip mesela: Fulân ile konuşmayacağım der, sonra da konuşur. Ya da birinin yanında gecelememeye yemîn eder, sonra da geceler. Ya da yemek davetine icâbet etmeyeceğine yemîn eder, sonra da icâbet eder. Bütün bu durumlarda yemîn keffâreti ödemesi gerekir. Her biri için yarım sa’, yani bir buçuk kilo olmak üzere –daha fazla verirse de beis yoktur- on fakîri doyurur veya giydirir veya sabah yedirir veya akşam yedirir ya da köle azâd eder. Bütün bunları yapmaktan aciz kalırsa üç gün oruç tutar. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Kim (bunları) bulamazsa (vermeye güç yetiremezse) artık (keffâret olarak ona) üç gün oruç (tutma) vardır.” [Mâide, 89]
Evlâ olan orucun aralık vermeden birbiri ardınca tutulmasıdır. Nitekim İbn Mes‘ûd radıyallahu anh birbiri ardınca tutulacağını söylemiştir. Yapılması gereken de budur.

Fetâvâ Nûrun ale’d-Darb (4/1962)
Derleyenler: Prof. Dr. Abdullah et-Tayyâr ve Muhammed el-Mûsâ


Kaynak
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt