Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Umretü’l-Kazâ (Zilkâde 7 / Mart 629) (1 Kullanıcı)

imported_takva_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 May 2012
Mesajlar
44
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Bir yıl önce ihrâma girildiği hâlde Mekke’li müşriklerin izin vermemesi sebebiyle yapılamayan umrenin yerine edâ edildiğinden bu umreye “umretü’l-kazâ” denilmiştir
Hudeybiye’de yapılan antlaşma çerçevesinde bir yıl sonra yapılacak umrenin zamânı gelmişti Hicrî yedinci yılın Zilkâde ayı girince Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hudeybiye Seferi’ne katılanların tamâmının umreye hazırlanmalarını emretti Halka da hazırlık yapmalarını bildirdi Civardan gelip de o sırada Medîne’de bulunan Araplar:
“–Vallâhi yâ Rasûlallâh bizim ne azığımız ne de bizi doyuracak bir kimsemiz var!” dediler
Varlık Nûru Efendimiz Medînelilereihtiyâcı olanlara Allâh için sadaka vermelerini ve onlara bakmalarını emrettiOnlardan yardım ellerini çektikleri takdirde helâk olacaklarını bildirdi Medîneliler de:
“–Yâ Rasûlallâh! Biz sadaka olarak neyi verelim hiçbir şey bulamıyoruz ki?” dediler
Fahr-i Kâinât Efendimiz:
“–Neyiniz varsa! Velev ki yarım hurma bile olsa…” buyurdu (Vâkıdî II 731-732)
Peygamber Efendimiz iki bin ashâbı ile umre için Medîne’den hareket ettiRasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-miğfer zırh ve mızrak gibi askerî malzemelerle yüz kadar da at aldı
Ashâb-ı kirâm:
“–Yâ Rasûlallâh! Kureyş yolcu silâhından başka silâh almamamızı şart koşmuştu!” dediler
Âlemlerin Efendisi:
“–Biz Harem’e o silâhlarla girecek değilizFakat onlar yapılabilecek bir saldırıya karşı yakınımızda olacak!” buyurdu ve iki yüz kişi ile birlikte silâhları Mekke’ye üç mil yakınlıktaki Batn-ı Ye’cec’e gönderdi(Vâkıdî II 733-734)
Yolculuk esnâsında Ebvâ’ya uğramışlardıRasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Cenâb-ı Hak’tan izin isteyerek annesinin kabrini ziyâret etti Ziyâret esnâsında kabrini eliyle düzeltti ve teessüründen ağladı O’nun ağladığını gören müslümanlar da gözyaşlarını tutamadılarDaha sonra niçin böyle yaptığını soranlara Sevgili Peygamberimiz:
“–Annemin bana olan şefkat ve merhametini hatırladım da onun için ağladım” buyurdu (İbn-i Sa’d I 116-117)
Hudeybiye Antlaşması mûcibince müşrikler Mekke’yi boşaltarak üç gün için bütün şehri mü’minlere bıraktılar Kendileri de dağlara çekilip müslümanlar ne yapacaklar diye merakla seyre koyuldularYedi yıl gibi uzun bir süreden sonra Kâbe’yi gören mü’min gönüller heyecanla hep bir ağızdan:
diyerek telbiye getirmeye başladılar
İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh-’ın bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm- Mekke’ye geldiğinde kendisini Muttaliboğulları’ndan küçük çocuklar karşıladı Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onlardan birini (bineğinin) önüne bir diğerini de arkasına bindirdi250
Rasûl-i Ekrem Efendimiz Medîne hummâsının kendilerini zayıf düşürdüğü yolunda dedikodu eden müşriklere durumun böyle olmadığını göstermeleri için müslümanlara hızlı ve gösterişli yürümelerini emretti251
“Bugün kendisini Kureyşlilere güçlü-kuvvetli gösteren kişiye Allâh rahmet etsin!” buyurdu (İbn-i Hişâm III 424-425)
O günün şartlarında Medîne’den Mekke’ye kadar dört yüz küsur kilometre mesâfe katederek Kâbe’yi ziyârete gelen müslümanlar yorgun olmalarına rağmen Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in îkâzıyla umrelerini gâyet vakarlı ve heybetli bir şekilde îfâ ettiler Hattâ tavâfın ilk üç şavtında ve sa’y yaparken de bugünkü iki yeşil direk arasında çalımlı bir şekilde koştular
Diğer taraftan müşrikler tepelerden müslümanları gözetliyorlardı Şâyet onlarda herhangi bir yorgunluk ve gevşeklik emâresi görselerdi farklı şeyler düşünebilirlerdi Ancak onlar gördükleri canlılık ve hareketlilik karşısında hayret ve dehşete düşmekten kendilerini alamadılar:
“–Bunlar mı hummânın zayıflattığını söylediğiniz kimseler! Onlar bizden daha zinde ve daha canlılar!” dediler (MüslimHac 240)
Ayrıca o gün Bilâl-i Habeşî’nin Kâbe’nin damına çıkıp okuduğu ezân-ı Muhammedî’nin muhrik nağmeleri mü’min yürekleri coştururken müşrikleri şaşkınlık içinde bıraktı
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashâbıyla birlikte tavâf ederken Abdullâh bin Revâha -radıyallâhu anh-tavafta şiir okumaya başladı Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- ona:
“–Sen Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in huzûrunda ve Allâh’ın Harem’inde bu şiiri söyleyip duracak mısın?” dedi
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hazret-i Ömer’e:
“–Ona mânî olma! Varlığım kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki onun sözleri Kureyş müşriklerine ok yağdırmaktan daha tesirlidir Ey İbn-i Revâha devâm et!” buyurduktan sonraAbdullâh’a:
“–Allâh’tan başka hiçbir ilâh ve mâbud yoktur Bir olan O’dur Vaadini gerçekleştiren O’dur Bu kuluna yardım eden O’dur Askerlerini güçlendiren O’durToplanmış olan kabîleleri bozguna uğratan da yalnız O’dur de!” buyurdu
Abdullâh bin Revâha -radıyallâhu anh- bunu söylemeye başlayınca müslümanlar da onun dediklerini tekrar etmeye başladılar (Vâkıdî II 736; İbn-i Sa’d II122-123)
Üç gün sonra Medîne-i Münevvere’ye dönüldüğünde herkesin sîmâsında ayrı bir letâfet vardı İlk Kâbe ziyâreti gerçekleşmiş Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bir yıl önce görüp müjdesini verdiği rüyâ tahakkuk etmiştiBu hakîkati Allâh Teâlâ gerçekleşen Hayber Fethi’ne işâretle birlikte yakında nasîb buyuracağı Mekke Fethi’ni de müjde sadedinde Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle bildirmiştir:
لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِن شَاء اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُؤُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِن دُونِ ذَلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا
(27)
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ شَهِيدًا
(28)
“And olsun ki Allâh elçisinin rüyâsını doğru çıkardı Allâh dilerse siz emniyet içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak korkmadan Mescid-i Harâm’a gireceksiniz Allâh sizin bilmediğinizi bilir İşte bundan önce size yakın bir fetih verildi Bütün dinlerden üstün kılmak üzere Peygamberi’ni hidâyet ve hak dîn ile gönderen O’dur Şâhid olarak Allâh yeter!” (el-Fetih 27-28)
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ashâbıyla yaptığı kazâ umresiMekkeliler üzerinde büyük bir tesir bıraktıÇok geçmeden Kureyş’in ileri gelenlerinden müstakbel Sûriye fâtihi Hâlid bin Velîd Osmân bin Talhamüstakbel Mısır fâtihi Amr bin Âs gibi zâtlar îmân edenler kervanına dâhil oldular
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Mekke’den çıkarken Hazret-i Hamza’nın kızı Ümâme -radıyallâhu anhâ- peşine takıldı ve:
“–Amcacığım amcacığım!” diye seslendiHazret-i Ali onu alıp elinden tuttu ve Fâtıma -radıyallâhu anhâ-’ya:
“–Amcanın kızını yanına al!” dediMedîne’ye gelince Ümâme’ye bakma husûsunda Hazret-i Ali Zeyd ve Câfer -radıyallâhu anhüm ecmaîn- ihtilâfa düştüler Hazret-i Ali:
“–O benim amcamın kızıdır!” diyordu
Câfer -radıyallâhu anh-:
“–O hem amcamın kızı hem de ben onun teyzesi ile evliyim!” diyordu
Zeyd de:
“–O benim kardeşimin kızıdır!” diyordu(Rasûl-i Ekrem Efendimiz onu Hamza -radıyallâhu anh- ile kardeş yapmıştı)
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-Ümâme’nin teyzesinin yanında kalmasına hükmetti ve:
“–Teyze anne makâmındadır!” buyurduArdından Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-’a yönelerek:
“–Sen bendensin ben de sendenim!”
Câfer -radıyallâhu anh-’a dönerek:
“–Yaratılışın ve huyun bana ne kadar da benziyor”
Zeyd -radıyallâhu anh-’a dönerek de:
“–Sen bizim hem kardeşimiz hem de mevlâmız (âzatlımız)sın!” buyurarak her birine ayrı ayrı iltifat etti (Buhârî Meğâzî 43 Umre 3; Müslim Cihâd 90)
Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- şöyle demektedir:
“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Zeyd’e iltifât ettiğinde Zeyd o kadar sevindi ki kalkıp tek ayak üstünde Peygamber Efendimiz’in etrâfında dönmeye başladı Câfer’e iltifat ettiğinde o da Zeyd’in arkasından aynı şekilde yürüdü Bana iltifat ettiğinde ben de Câfer’in ardı sıra sevincimden tek ayak üstünde sekmeye başladım” (Ahmed I108; Vâkıdî II 739)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt