Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tüm Peygamberler Müslümanmıydı? (1 Kullanıcı)

ykslsdt

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Nis 2011
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Selamin aleykum.
Benim sorum şu.
Bazı kaynaklarda bütün peygamberlerin müslüman olduğu yazıyor. Bu doğrumu ?
Müslüman ise ler namaz kılıyorlarmıydı.Çünkü müslümanlığın en önemli şartlarından biridir namaz kılmak.
Eğer kılıyorlarsa Fatiha suresi olmadan nasıl kılıyorlardı. Kuran-i Kerim den önce Fatiha varmıydı ?

Tüm peygamberler oruç tutuyorlarmıydı ?
Hacca gittilermi ? Örneğin Hz.Yusuf un hacca gidip gitmediği kuranda yazmıyor. Acaba elinde tüm imkanlar varken ( Mısırın en yetkili şahsıydı.) gittimi ?

Müslümanlığın en önemli şartı Kelime-i Şehadet'tir. Tüm peygamberler kelime-i şehadet getirdimi getirmedimi ?
Eğer bütün peygamberler müslümansa bu şartların hepsini yerine getirmiş olmalılar diye düşünüyorum.
Siz ne düşünüyosunuz ?
 

ykslsdt

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Nis 2011
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
cevap verecek kimse yok mu ?
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
peygamberlerin hepsi müslümandır.

gelelim sorularınızı yanıtlamaya;

Örneğin hz Musa dönemi olsun.

her peygamber döneminde Allah yeni bir şeriat gönderir.

eski şeriatı da tasdiklemesi bu şeriat kitabında Allahın emridir.

Musa aleyhisselam döneminde kelime i şahadette o devrin peygamberine iman şartı vardır. ve gecmiş gelecek bütün peygamberlere bütün kitaplarda iman şartı olarak gecer.

musa aleyhisselam devrindeki insanlar Tevrat ayetlerini okuyarak namaz kılıyorlardı.

şimdi diyeceksiniz ki

"Fatiha okumayanın namazı yoktur" hadisini doğru lakin bu son ve yeni şeriata göredir. eski şeriatta yasayanları değil yenileri bu kapsar.

eski şeriata göre şart nedir bilemeyiz. GAYB.

mesela; eski şeriatta Şarap haram değildir. kuranda ise "Haram kılındı" denir

burada eski şeriatta olanların içki içmesi yada kuran indirilmeye devam ederken daha ickinin haram kılınmamış olmasıyla

içki içen sahabelere günah yoktur.

yanlız içki haram kılındıgından sonrası bağlar insanları. ozaman günah yazılır.

tüm peygamberler oruc tutuyorlardı

Mesela hz davud senenin yarısını oruclu gecirirdi. musa Aleyhisselam her 10 muharremi ümmetiyle oruclu gecirirdi.

baska bir örnek

Hz Adem e 10 sayfalık bir suhuf verdi ALLAH sanırım ŞİT peygambere kadar bu ayetlerle kılındı namaz

ve kıldıkları namaz da Sabah namazıdır. ozaman 5 vakit değildi. yeryüzünde ilk namaz sabah namazıdır.

Hz şit e 50 sayfalık bir suhuf verildi ...

Hz Musa devrinde Allah beni israile 2 vakit namazı emretti bu işte eski şeriattir. ve kıble de kudüs tür.

Hz muhammedin gelişi ile yeni şeriata gecildi.

kıble değişmeden önce ve namaz vakitleri iki vakit olarak Hz İbrahimin şeriatine göre kılınıyordu.

peygamberimiz Mirac a gitti 5 vakit namaz ile emrolunup geri geldi.

burada sakın şöyle düşünmeyin. Eskiler 2 vakit kılıyorlarmış 3 vakti eksikmiş

hayır.

Onlara Allah bu kadar emretmiş; her ümmet farklıdır.


"Ve unutma o Peygamberlerden mîsaklarını aldığımız vakti, hele senden ve Nûh ve İbrahim ve Musâ ve Isâ ibni Meryemden ki onlardan ağır bir mîsak aldık"

ahzap 7 ayet

allah peygamberleri yaradılmadan önce ruhlar aleminde onlardan söz alıyor.

bizden de söz aldı rabbimiz mesela ; Ben Rabbiniz değil miyim ? Evet Rabbimizsin dedik ve sözleşme yaptık

şözlesmeyi bozmadan gidenlerden oluruz inşallah.

peygamberlere cok agır şartlar sunulmuştur.
 

haşimdoğan

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2011
Mesajlar
48
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
selamun aleykum

sadece şunu belirtmek isterim. banlanma tehlikem olduğundan sadece değineceğim.

kuran-ı hakim namaza salat ve mussalliyne demiştir. 2si de namaz olarak çevrilmiş ancak farklı ayetlerden murat farklı anlamlar olmalı.
salat isevi ahkamına musalliyne de yahudi ve müslüman ahkamına ait bir tabir olabilir. sadece olabilir kesinlik diğer bütün rivayetler gibi yok.

ALLAH teala bizlerden razı olsun.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
musa devri İnsanları hak din gene islamdır.

kitabın adı Tevrattır.

havariyun devri hak peygamber uyulacak adam hz isadır.

kitabın adı incildir.

Her ümmet kabirde peygamberi ve kitabı ile çağırılacak

Melekler söyle derler:

Peygamberin (uydugun peygamber) kim?

cevap Hz Musa, hz isa, hz davut, lut, zekaria ,yahya ,Hz Muhammed.... bu cevapları insanlar yaşadıkları devre göre verecekler.

bizim cevabımız Hz Muhammedtir.

2000 yıl öncesi havariyun devrindekilerin cevabı doğru cevAP pEYGAMBERİM Hz İsadır.

kitabın nedir?

incil diyecekler

hak musevilerde

TEVRAT diyecekler ;

Tevrattaki ahkama göre yargılanacaklar.

bizler ise Kuran diyecez

kurana göre yargılanacaz.
 

ykslsdt

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Nis 2011
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
cevaplarınız için teşekkür ederim.
 

haşimdoğan

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2011
Mesajlar
48
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
selamun aleykum ve rahmetullahi ve barakatuhu

mesaj içeriği sünnete kuran-ı hakime aykırı ise siliniz banlamayınız.

kuran-ı hakimdeki ayet olarak elçilerin tanımı bu ayetlerle yapılmış. yani peygamber lafzı esasen rasul ve nebi kavramını kapsamayacağı gibi eğer kullanılırsa ibrani kökenli rasul manasında kullanılabilir.ancak kuran-ı hakimde de ibrani kökenli rasule rasul dendiğinden yahudi anlayışındaki elçiye iman ettim denmektedir.böyle bir elçi yoktur.

pa ibranicedir. para, plaj, pırasa, pelesenk kelimeleri köken olarak ibraniceden gelir. bu bakımdan rasulullah aleyhissaltu vesselamlar veya nebiyullah aleyhisselatu vesselamlar lafzı kullanılabilir. çevirilerdeki peygamber lafzı tevrat esintisi olarak görülmekte.

bir kimseye kelam indirilmesi hadisesi şu yönde anlamlı.

bismillahirrahmanirrahiym
rasulen nebiyya

sadagallahu aziym.

bu tabir meryem suresinde HZ.MUSA aleyhisselatu vesselam için kullanılmış.
bu kişi tam bir kul erkek olarak ALLAH tealaya yönelmiş ölü haldeyken dahi bir kadının anlayışını ters yüz eden bir hale yön almış ve kadının gizlenmiş halindeki yardımı kesmiş biridir.

rasulen demek budur. bu açıdan diğerine göre sad olmak denen halde bu kişi duasıyla bir kadına yardımın sadece ALLAH tealadan geldiğini anlatabilmektedir.

bu kişi ister vefat halinde olsun isterse diri olsun kadın denen yani talep eden kimselere yön vermektedir.

peygamber sıfatıyla çağrılan veya hitab edilen kişi bu hali toprak altından da yaparken tabiyeti olan kitabı anlatması da sünnetullah olacaktır.ben peygamber aleyhisselatu vesselam dersem HZ.MUSA aleyhisselatu vesselam beni muhattab alacak ve okuduğum alem tevratlaşacaktır. işte bu anda benim kuran-ı hakime göre hükmetmem veya HZ.MUSA aleyhisselatu vesselamın yolunu kabul etmeyip rasullullah aleyhisselatu vesselamın yolunu kabul ettiğimi beyan bir ayrışma ve kırılma mı yoksa intibak mı oluşturur?

tevratın aslı denen uygulamanın kuran-ı hakim tarafından tebdili olabilecek bu olayın kuran-ı hakimin aslının da bulunduğu söylenen levh-i mahfuz çerçevesinde yapılması hali de mevcut ise esasen şefaatçi olan kitaplar arasındaki bu anlayış farkı ne şekilde izale edilebilir?

ALLAH tealanın ilmi dışında bir şey yoksa her söz esasen onun teala tarafından öğretilmişse konuşulan her kelime ayet niteliğindedir. bu hal esasen yıkımdır. ancak ayete dayalı adlandırma memleketimizde ve yabancı ülkelerde mevcut. rasul, nebi, david,gabriel gibi. ALLAH tealanın ayetini isim olarak vermek denen hal de esmaul husnanın isim olarak verilmesi hallleri de mevcut. bu nedenle esasen karşıdaki kimseyi ikna adına yapılan ameliyelelerde kişinin sözünün üstünde bir söz söylense dahi anlatanın dinlenmediği alanlar söz konusu.

bu durum karşı olum olarak ve esasen kelimelerin rabbi olması hasebiyle ALLAH tealanın öğrettiği kelimeleri terennüm eden insanın sözlerini de ayetleştirmekte.

bu durumda fikir akımları kitaplar ideolojiler türemekte ve bu fikirler arkasında yüzlerce insanı sürüklemekte. ALLAH tealanın kelimelerini ayrı ve azade tutan hal besmele olmakta ve besmele ALLAH tealanın sözüne karşı insanın sözü olarak ayrışan anlayışı beyan etmekte.

esasen hasımlaşan insan tabiri bu yönde anlamlı. besmelesiz iş gören besmelesiz iş yapan kimse olarak muhassim hasım olmakta.

sorun da en kökeninden şu şekilde başlamakta. besmele çekmek demek ALLAH tealanın ayeti olan kainata başlamak demekken, sadece kuran-ı hakime özgülenmiş hali anlamlı ancak şahsi ahkama ait hallerde ise problemli bir rol oynamakta. kişi söze başlarken besmele çekecektir ancak bu söz ALLAH tealanın kelamı değildir. yemek yiyecektir ancak ALLAH teala yemez içmez.

besmele ile yenmeli ve işe başlanmalıdır ancak ALLAH teala bu hallerden münezzehtir. buradaki toplam sorun muhassim hasım kesilmemek adına selam ile başlangıç yapmak ve konuşulacak her kelimeden doğan muhassim hasımlığı kesmek ve ALLAH tealanın ayetlerine girizgah dışında besmeleyi kullanmamak olmalıdır.

mesela yemeğe başlarken besmele çekmek bir eyet olarak okunursa yemeği kutsamış gibi bir görüntüye sebebiye vermekteyken elhamdulillahillezi et ameni haza ve razaganihi min ğayri havlin vela kuvveh demek şükrü ifade olarak anlamlıdır ve yemek sonrasında besmele terennüm olarak edilkebilicek haldemiyiz sormak bakımından da sünnete uygun bir giriştir.

anlaşılan besmele-i şerifenin kullanımı bakımından icazet eksiği taşımamıza neden olan bir rasul anlayışına sahibiz dememiz gerekmekte. bu açıdan öncelikle sünnete uygun dua öğrenimi ve sonrasında ALLAH tealanın besmele-i şerifi daha uıygun gözükmekte.

bu meseleyi ters çevirmek gibi olsa da hala peygamber denen kuran-ı hakimde geçmeyen kim olduğu belirsiz bir kavramın peşinden gitmekteyiz. ALLAH teala elçime uydun mu dese ben peygamberine aleyhisselam iman ettim desem ALLAH teala bu peygamber aleyhisselam hangi kitapta geçiyor bana göster diyecektir.

bu açıdan öncelikle sünnete uygun duaların öğrenilmesi ve rasul aleyhisselatu vesselam anlayışımızı geliştirmemiz gerekmekte. şurası muhakkak ki ALLAH tealanın peygamber dediği bir zat israiloğullarında bile yok.

bu açıdan öncelikle ayeti nesh edip olmayan bir şeye ayet muamelesi yapıp tanınmayan bir kimseye iman ettim demek yerine öncelikle sünnete uygun dua öğretimi ayetlerin terennümünden önce gelmelidir diye düşünmekteyim.esasen besmeleden de önce öğretilmelidir. zira efendimiz aleyhisselatu vesselam tek ayet bilmezken emin kimseydi. şimdi 5 vakit namazlı güvenilmez bir dünyadayız.

ALLAH tealanın kulun bilgisini sorgusu sırasında ısrarla peygambere aleyhisselam iman ettim denmesi ise ümmetin haşredilememesi sorununu doğurur. bu peygamber aleyhisselam kimdir nedir ve hangi kitapta yazılmıştır. teferruat olarak da değil ALLAH tealaya yazılmamış bir ayetle iltica etmek cehalettir bu cehalete iman etmek bilgisizlikse çocukluktur ve çocuğa sorgu olmaz. bazı alimlerin daha besmeleyi bilmiyorsunuz demesi de bu yönde anlamlıdır.
alemlerin rabbine karşı beyanı olmayan bir şeyle karşılık verdiğiniz anda yeni bir kitap iniyormuş gibi olur.

şu önemlidir. ALLAH tealanın ayetleri isim olarak insana verilirse peygamber diye biri türer ve bu kişiye iman edilir bu kişinin de şu an burada biri olması dahi muhtemeldir.eskiden mehdiyim diyene sorgu sual sorarlardı, şimdi adam peygamberim dese kimse bir şey diyemez oldu.bu kişiye sen ALLAH tealanın emrine karşı geliyor diyemezsin, ümmet icma ile rasulu aleyhisselam peygamber yaptı da diyemezsin.

ALLAH tealanın ayetleri isim olarak kullanılmazsa ehadiyetten önce saygı anlamlıdır. ALLAH teala anlayış gösterir desek de ona uygun bir yaratmayla karşılık vermiş ve ibrani kökenli bir kelimeyi kuran-ı kerime de iman ettiği için ibranice bilmeyen bir ümmete, peygamber denen -ki böyle bir kimse israiloğullarında da yoktur- bir kimseyi önder kılmıştır.

ALLAH teala böyle çetin bir hasım da göndermemiş olmalı ki bu kişi hiç bir iman kırıntısını da kabul etmeyecektir. bu açıdan ALLAH tealanın ayetleri öncelikle ayettir ve hiçkimseye isim olarak verilmemelidir.özelikle kızlara verilen isimler ümmeti aleme rezil eder ki örnekleri mevcut.

ALLAH teala bizlerden razı olsun.
 

TakeOne

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2008
Mesajlar
6,064
Tepki puanı
38
Puanları
48
Konum
Ankara
Kesinlikle hepside müslümandı. İslamiyet dinindekilerin hepsi müslümandır. Allahın indindeki tek din islamdır. Önceki peygamberlerde islamı tebliğ ediyorlardı. Allah neden başka bir dini anlatsınki. Kuranda zaten Inne dine indellahil islam diyor. allah katındaki dinin islam olduğunu bizlere bildiriyor. Ama her şeyin en doğrusunu yine rabbimiz bilir.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
kurana dikkat edecek olursanız

peygamberleri örnek olarak göstermekte onları anlatmakta

onları bize din olarak sunmakta... hal böyleyken hepside müslümün mü acaba demek aslında biraz acayip kacıyor. :)

gelelim kabir sorgusuna

şimdiki devirdeki birisine melekler sorsa Peygamberin kim ?

isa as. diyenlerde kurtulamaz musa as. diyelende.

sebebi son şeriata gecmemektir.

hatta son şeriatı inkar etmek peygamberi inkar etmek.


ama hz MUsanın devrindeki insanlar Hz musa peygamberim derler ve onlar kurutulurlar.

devir ve devrin peygamberi önemlidir.


nezaman ki MUsevilere Allah isa peygamberimizi gönderdi ve inkar ettiler

ozaman museviler kaybettiler.

Hz muhammed peygamberimiz geldi onu da inkar ettiler bu sefer museviler lanetlendiler.

isevilerde peygamberilerini ve ruhbanlarını ilah edindiler bu suretle kaybettiler

islamı bozdular Allah Hz Muhammed rasul ile dini temizledi yeniledi.

Ona şükür ki bize Resulullahı gönderdi.

yolumuz haktır. sünnettir itikatte de sorunumuz yok .

eksiklerimizle yanlışımızla doğrumuzla gidişimiz Allahadır.
 

hanife deniz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2007
Mesajlar
4,279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Bursa
Selamun Aleykum,
Konuyu açan ve bilgilerini paylaşan tüm kardeşlerim,Rabbim hepinizden gani gani razı olsun.Ecrini kat kat versin,ilminizi gücünüzü arttırsın ki bizler de istifade edelim.Rabim iki cihanda aziz eylesin inş.
Selam ve Dua ile
 

TakeOne

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2008
Mesajlar
6,064
Tepki puanı
38
Puanları
48
Konum
Ankara
Efendimizden şu hadisi şerifini sizlere aktarmak istiyorum.

Eğer kardeşim musa bugün hayatta olsaydı, bana tabi olmaktan başka bir seçeneği olmazdı. Hz. Muhammed (a.s)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt