Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

“ŞEHİD Olmak İstiyorum” (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
images


images


Furkan


Bismillahirrahmanirrahim

Bir Gemi… Rotası ezelde çizilen ve ebede yol alan kutlu bir gemi… Adıyla, sanıyla ve 9 Şehidiyle Mavi Marmara Gemisi… O gemide bir yiğit… Taşkın ve aşkın imanlı, 19’luk çınar… Henüz lise birinci sınıftayken hocasının; “ilerde ne olmak istiyorsun?” sorusuna: tereddütsüz, “ŞEHİD olmak istiyorum” cevâbını veren, nur yüzlü çocuk… YAŞAYAN ŞEHİD FURKAN DOĞAN…

31 Mayıs 2010 günü, Peygamber katili ceddinden tevârüs eden menfî ve necîs ruh seciyesini, şahsında son haddine kadar tecellî ettiren kuduz “siyonistan”ın, köpek tıynetli askerinin, âdi kurşunlarıyla, Kâinâtın Efendisi’nin (s.a.v) mübârek ağûşlarında yerini aldı Furkan…

Hâdise üzerine tonla demeç, köşe yazısı, röportaj… “Bile bile ölüme gittiler”, “Gitmeselerdi ölmezlerdi”, “Tedbir alınmalıydı”, “Olacağı buydu”, “Otoriteye başkaldırdılar” “Şehid olmaya gidiyoruz diyerek gittikleri için şehid sayılamazlar” meâlinde beyânatların bini bin para… Şimdi; hâdiseye geri dönmek kaydıyla gelin seyr-i rûhânî ile Saadet Asrı’nda bir ufak tenezzühe çıkalım…

Mekke’deyiz… O “kutlu belde”de… Hak Din’in zuhûrunun ilk yılları… İşte Allah’ın Resûlü (s.a.v), Mekke’yi kavuran güneşin gözünü kamaştırıyor… Ve O’nun etrafında halkalanmış, her biri yıldızları kıskandıran Ashâb-ı Kirâm… Soruyor Peygamber (s.a.v); “Kâbe’de kim Kur’ân okur?”… Sıska, zayıf, çelimsiz bir Sahabî şecaâtle atılıyor öne ve “Ben okurum Yâ Rasûlallah!” deyiveriyor… Allah Resul’ü “Sen dur Ey Abdullah!” buyuruyorlar, “Zayıfsın, müşrikler seni darbederler”… Geri çekiliyor Abdullah İbn-i Mes’ud (r.a)… İki kez daha tekrarlanıyor aynı soru ve ikisine de aynı cevap: “Ben okurum Yâ Resûlallah!”… Efendimiz (s.a.v.) ve Sahâbîler tekrar dile getiriyorlar endişelerini… Bunun üzerine “Vallahi” diyor Abdullah (r.a), “Yeryüzündeki tüm kafirlerin, gözümde sinek kadar dahi hükmü yok!”… Ve Kâbe’nin yolunu tutuyor Müslümanların altıncısı… Varıyor Beytullâh’a… Güzel sesiyle besmele çekip başlıyor okumaya “Rahmân Sûresi”ni … Bunu duyan küfür kuduzu Ebu Cehil hiddetle koşuyor Kâbe’ye ve darbediyor o şanlı Sahabeyi… Abdullah (r.a) dönüyor Efendisine (s.a.v.)… Mübarek yüzü kanlar içinde… Allah Resûlü yalnızca tebessüm buyuruyorlar…

Aradan seneler geçiyor… Bu kez mekân Bedir… Harbin kızıştığı hengâmede Abdullah İbn-i Mes’ud (r.a), yaralı vaziyette yatan Ebu Cehli gördüğü gibi varıyor yanına ve ayırıyor kellesini gövdesinden… O kadar zayıf ki ancak sürüyerek getirebiliyor “küfrün başı”nı, Efendisinin (s.a.v) huzuruna… O (s.a.v) yine tebessümde… Ashâb merak ediyor ve soruyor bu iki tebessümün hikmetini… Allah Resûlü’nün cevâbı: “O gün bana bu manzara Cebrail (a.s) vasıtasıyla gösterilmiş ve müjdelenmişti!”

Evet, Ebu Cehil o dönemde Mekke’nin “otorite”siydi. Lâkin Abdullah İbn-i Mes’ud (r.a), Kâbe’de Kur’ân okuyarak, “otoriteye başkaldırmış” ve bu sebepten kanını feda etmişti. Çünkü O (r.a.) Allah ve Resûlü’nden başka “otorite” tanımıyor/bilmiyordu! İnanmıştı ve zayıflığına aldırış etmeden girip küfrün ortasına “Er-Rahman” sâdâsını çınlatmıştı mühürlü kulaklarda! Zulme uğrayacağını bile bile gitmişti. Zira imânı durdurmuyordu O’nu (r.a). Silahı da yoktu üstelik. Yanına aldığı tek şey “imân dolu göğsü” idi. Ve yine o “iman dolu göğsün”, küfrü yere sereceğinin müjdesi de o gün verilmişti.

İşte Furkan da bu hislerle bindi o “Şehâdet Gemisi”ne. O da zayıf ve güçsüzdü. Onun da imânından gayrı yoktu silahı. O da bindiği gemiye yön veren rüzgardaki “Allah Bir” sadasını haykırmak için gidiyordu “siyonistan”ın ta içine. O da herkes gibi biliyordu “otoritenin gücü”nü. Lâkin “Allah’ın nuru ile bakan” gözlerinde “sinek kadar hükmü yok”tu bu gücün. Çünkü “Allah’tan başka havl ve kuvvet sahibi yoktur”a tamdı inancı. Bizler de tüm bunlardan hareketle inanıyoruz ki zafer müjdesinin verildiği andır, Furkan’ın şehâdet şerbetini içtiği an. Ve yine İnanıyoruz ki Furkan’ın ruhaniyeti olacaktır hortlayan küfrün kellesini koparan…

Hadiseden süzülen mânâ seziliyor mu? Kardeşlerimizin, “kenefe giderken dahi otoriteye danışangiller familyasınca”; “otoriteden izin almayıp”, “tedbirsizce”, “bile bile ölüme giden âsiler” olarak lanse edilmesiyle, aziz hatıralarına ve ruhâniyetlerine nasıl haince tükürüldüğü görülüyor mu? Eğer hâlen aşkınız, vecdiniz kabuk bağlamamışsa ve zamanüstü tecellileri yakalayacak ferasete sahipseniz muhakkak ki görüyorsunuz. Ama onlar görmezler/anlamazlar…

Onlar kim mi?

ONLAR:

• Hadiselerin kabuğunda ve posasında kalan kışır edebiyatçılarıdır.

• İslâmdaki topluluk (cemaat) hakîkatini zedeleyen şenaat yuvalarıdır.

• Mânâyı dar anlayışlarında hapseden ve nefslerinde kokutan kaba softacıklardır.

• Sır idrâkinden yoksun bîçarelerdir.

• Olayların iç yüzüne nüfuz etme ihtiyacı hissetmeksizin kaba ve kuru akıl çerçevesinde pragmatist ve determinist yaklaşımlarla ahkâm kesici gayretkeşlerdir.

• Her oluşu yalnızca madde planında algılayan ve yorumlayan “ruhî çaba” mefhumundan dahi habersiz bigânelerdir.

• Amr Bin Cemûh’un (r.a) “Allah’ım bana şehâdet nasîb et!” duasından habersizlerdir.

Hâsılı; Mavi Marmara’nın bacasından tüten mânâ, tüm mü’minler için bir turnusol kağıdı, değişmez ve şaşmaz bir mizan olmuştur. Hadise üzerine yapılan/verilen tepkileri, demeçleri, röportajları, yorumları vs. bu ölçüye nisbetle değerlendirdiğimizde, kimin neci ve kimin kimden yana olduğu –yani hakikat- tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır/çıkacaktır.

Yazımı, “Mutlak Söz Sahibi”nin sözleriyle mühürlüyorum:

“Ey imân edenler! Yolculuğa çıkan veya savaşa giden kardeşleri için ‘yanımızda kalsalardı ölmez ve öldürülmezlerdi’ diyen kâfirler gibi olmayın. Allah, bu tür düşünceleri onların kalplerinde acı bir pişmanlık kaynağı yapacaktır. Yaşatan da öldüren de Allah’tır. Allah, yaptıklarınızı görmektedir.” (Âl-i İmrân: 156)

Ahmet Ümit Bayram
 

İPARHAN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Can-ı gönülden isteyene istediği gibi veriyor Mevlā...şehadetlik mertebesine ulaşabilmenin kapısı kıyamete kadar açık olduğuna göre;
Biz de dileyelim,el açalIm yalvaralım...Ya Rabbi!bizlere de senin yolunda,sana ulaşma şerefini nasip et!nasip et!nasip et!...AMİN...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Can-ı gönülden isteyene istediği gibi veriyor Mevlā...şehadetlik mertebesine ulaşabilmenin kapısı kıyamete kadar açık olduğuna göre;
Biz de dileyelim,el açalIm yalvaralım...Ya Rabbi!bizlere de senin yolunda,sana ulaşma şerefini nasip et!nasip et!nasip et!...AMİN...
images


Yüreğine mi İndi,Yahudinin Hıncı,
Şehidler Borcunu Ödedi,
Sıra Sende Müslüman...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
images

“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Aksine onlar diridirler ancak siz fark edemiyorsunuz.” (Bakara, 2/154)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
images

"Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, isterdim ki Allah yolunda cihad edip öldürüleyim, sonra yine cihad edip öldürüleyim, sonra yine cihad edip öldürüleyim." (Buhari, Müslim)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
images


Bedir'de Bende Olaydım

Önde Allah’ın Resulü
Sağı solu mümin dolu
Açıldı cihadın yolu
Bedir’de bende olaydım

Kuyuları kapattılar
Başında mevzi aldılar
Firdevs cennetin buldular
Bedir’de bende olaydım

Âlev saçan çöl üstünde
İki atlı yetmiş deve
Çocuklar girdi cepheye
Bedir’de bende olaydım

Cuma günü ay ramazan
Esti rüzgâr oldu hazan
Meleklerdi müşrik bozan
Bedir’de bende olaydım

Resul tek tek gösteriyor
Buraya düşecek diyor
Mihca’yı şehit veriyor
Bedir’de bende olaydım

Ali’de Ukub sancağı
Kuyu başıdır durağı
Hediyedir zülfükârı
Bedir’de bende olaydım

Ölümün ağzına girsem
Allah için cihad etsem
Ya Mansur Emit desem
Bedir’de bende olaydım

Şanlı rüzgâr üç kez esti
Ebu cehil gördü kastı
İbni Mes’ud başın kesti
Bedir’de bende olaydım

Önde Resul’ü Kibriy’a
Cibril binmiş beyaz ata
Kumandan Hakkı Safiya
Bedir’de bende olaydım

Ridası omuzdan düştü
Baba oğulla dövüştü
Yetmiş müşrik ölmüştü
Bedir’de bende olaydım


Başlarında beyaz sarık
Uçları arkadan sarkık
Kılıçlar kınından sıyrık
Bedir’de bende olaydım

Cibril’in sarığı sarı
Hamza, Ali, Habib yarı
Ömer’di dehşet durağı
Bedir’de bende olaydım

İşte Hamza, işte Ali,
Vuruşur aslan misali
Ashap olmuş iman seli
Bedir’de bende olaydım

Gönüller bedir’de açtı
Şehitler kanatsız uçtu
Hak’tan gelip Hakka göçtü
Bedir’de bende olaydım

Bedrin aslanları şanlı
Kılıcı, sancağı kanlı
Asırlardır halâ canlı
Bedir’de bende olaydım

Üveysiyim yolum Hak’tır
Müşriklerden korkum yoktur
Geylâni’de himmet çoktur
Bedir’de bende olaydım

Hüseyin Kotan
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
Yürekte kıpırdayan özgürlük nağmesinin, dillerde ''Allahu_Ekber'' nidasıyla kavuşmanın türküsüdür şehitlik...

Şehadet kara sevda; şehit ise sevdası uğruna yollara düşmüş aşık Mecnun'dur..

Ancak bir farkla..

Kara sevdaların sonu çoğunlukla ölmektir; şehadet ise dirilmektir...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Yürekte kıpırdayan özgürlük nağmesinin, dillerde ''Allahu_Ekber'' nidasıyla kavuşmanın türküsüdür şehitlik...


Şehadet kara sevda; şehit ise sevdası uğruna yollara düşmüş aşık Mecnun'dur..

Ancak bir farkla..

Kara sevdaların sonu çoğunlukla ölmektir; şehadet ise dirilmektir...
Allahuekber...
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Mücahid, taarruz ederken bir/kaç mermi alır göğsünden...

Ufak bir sendeleme olur, gene devam eder savaşmaya...

Bakar ki ortam değişmiş, nerdeyim ben der...

Gel gel şehid oldun derler...

Hiç acı duymamıştır, müslümanlar bir şehid daha kazanmışlardır.

Ölsek de kazanıyoruz, kalsak da...

Ya rabbi! Böyle bir dinle bizi şereflendirdiğin için hamd olsun!
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Mücahid, taarruz ederken bir/kaç mermi alır göğsünden...

Ufak bir sendeleme olur, gene devam eder savaşmaya...

Bakar ki ortam değişmiş, nerdeyim ben der...

Gel gel şehid oldun derler...

Hiç acı duymamıştır, müslümanlar bir şehid daha kazanmışlardır.

Ölsek de kazanıyoruz, kalsak da...

Ya rabbi! Böyle bir dinle bizi şereflendirdiğin için hamd olsun!
Gönlüne bereket gönüldaş...
Rabbimize emanetsin...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o!..
(9-TEVBE/73)

Allah'a ve O'nun Resulü'ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.
(61-SAFF/11)

Ey iman edenler, inkâr edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı görendir.
(3-AL-İ İMRAN/156)

Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?
(4-NİSA/75)

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksİnız."
(4-NİSA/77

Dediler ki: "Ey Musa biz, onlar durduğu sürece hiç bir zaman oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin git, ikiniz savaşın. Biz burda duracağız."
(5-MAİDE/24)

Allah'a ve Resûlü'ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.

Rabbin seni evinden hak uğrunda (savaşa) çıkardığında mü'minlerden bir grup isteksizdi.
(8-ENFAL/5)

Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir.
(8-ENFAL/39)

Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resûlü'nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın.
(9-TEVBE/29)

Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız, O sizi pek acı bir azabla azablandıracak ve yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir. Siz O'na hiç bir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, her şeye güç yetirendir.
(9-TEVBE/39)

Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
(9-TEVBE/41)
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o!..
(9-TEVBE/73)

Allah'a ve O'nun Resulü'ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.
(61-SAFF/11)

Ey iman edenler, inkâr edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı görendir.
(3-AL-İ İMRAN/156)

Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?
(4-NİSA/75)

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksİnız."
(4-NİSA/77

Dediler ki: "Ey Musa biz, onlar durduğu sürece hiç bir zaman oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin git, ikiniz savaşın. Biz burda duracağız."
(5-MAİDE/24)

Allah'a ve Resûlü'ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.

Rabbin seni evinden hak uğrunda (savaşa) çıkardığında mü'minlerden bir grup isteksizdi.
(8-ENFAL/5)

Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir.
(8-ENFAL/39)

Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resûlü'nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın.
(9-TEVBE/29)

Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız, O sizi pek acı bir azabla azablandıracak ve yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir. Siz O'na hiç bir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, her şeye güç yetirendir.
(9-TEVBE/39)

Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
(9-TEVBE/41)

Allah celle celaluhu razı olsun abi..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
60586_159801744035545_156526491029737_534084_2954924_n.jpg


59044_157868434228876_156526491029737_521174_7738342_n.jpg


mavi-marmara-sehitlerini-aniyoruz.jpg


: (

Sizi tanıyınca utandım
müslümanlığımdan
erkekliğimden

Deli miydiniz
Ne lüzumu vardı

Bilemedim
Delilik ile Şehidliğin
kardeş olduğunu...


Akıllı kalmaya devam
ve korkaklığa
imansızlığa


Getirin ulan fistanı!
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt