Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Secde 9. ayet (1 Kullanıcı)

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
"Sonra onu düzenli bir şekle sokup, içine kendi ruhundan üfledi ve sizin için işitmeyi, o görmeleri ve gönülleri yaptı. Siz çok az şükrediyorsunuz!" Secde 9

Evliyalar Ben Allahım demiştir. bunu söyleniş olarak kabul edemeyiz.

onun yerine "benim ruhum Allaha ait" diyelim

Allahın kendi ruhundan üfleyince insana ne oldu?

Allaha ait olan bazı haller insana da verilmiş oldu.

Mesela

mümindeki Adalet duygusunun kaynağı Allahtır. Allah Adl dır.

Sefkat duygusu

merhamet duygusu

ilim

.
.
.

ve Daha birsürü güzellik Allahın bize kendi ruhundan üflemesi sebiyledir.

Müminin bu güzelliği aslında Allahın güzelliğinin tecellisidir.

Hakiki güzel olan Allahtır.
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
ALLAH RAZI OLSUN KAİM KARDEŞİM.
YÜREĞİNE EMEĞİNE SAĞLIK.


Müminin bu güzelliği aslında Allahın güzelliğinin tecellisidir.

Hakiki güzel olan Allahtır.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Evliyalar Enel hak derken "benim ruhum Allah a ait" manasında söylemişlerdir. Kendi nefislerini ilah edinme manasında değildir bu.

İnsanlar bu sözü yanlış anladıkları icin bu sözü sarf etmek yasak edilmiştir.

Pek az şükrediyoruz ki

bize Allah birsürü gönüller vermiş ...

Temiz duygular vermiş şefkat merhamet gibi.

Bu temiz duyguların zirvesini de vermiş Hz Muhammedtir onun adı .

şükredelim ki verdiği temizler için.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
İnsan ilimi anlamaya başlayınca

Sevgiyi hissedince

merhamedi hissedince

Allaha karsı saygısı ve aşkı artmaya başlıyor.

Bilen aşık olmadan kurtulamaz

Ah min el aşk.
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
insan ilimi anlamaya başlayınca

sevgiyi hissedince

merhamedi hissedince

allaha karsı saygısı ve aşkı artmaya başlıyor.

Bilen aşık olmadan kurtulamaz

ah min el aşk.


ne kadar güzel bir ifade ,
allah razı olsun.
Selametle kalın.
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
Es selamu aleyküm Kaim kardeşim.. Secde-9 Ayet-i kerimesini görünce kalbim cızz etti..
Benim en çok etkilendiğim Ayet-i Kerime.. Secde 7-8-9.. Rabbimizin kendi ruhundan ruhumuza üflemesini düşündükçe kilitleniyorum sanki... Rabbim ruhumuzu aç bırakmasın..

7-Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan O'dur.
8-Sonra da onun soyunu süzülmüş bir özden, değersiz bir sudan yaratmıştır.
9-Sonra onu düzenli bir şekle sokup, içine kendi ruhundan üfürdü. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az şükrediyorsunuz!
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İnsan, ruh- nefs zıtlığında yaratılmış ve dünyaya en güzel kıvamda gönderilmiştir. En güzel kıvamla (ahsen-i takvim üzere) dünyaya gönderilen insan, “ruh” kutbunu gerçekleştirmek zorundadır. Her iki kutbu da gerçekleştirme istidadına sahip olan insanoğlunun <_script /> <_script />akılını kullanıp, ideale yaklaşması, ruh kutbunu gerçekleştirmesi, nefsaniyetinden ruhaniyetine meyletmesi hâlinde, nispetinde «mahlûkların en şereflisi» ve «Allah’ın yeryüzündeki hâlifesi» vasfını haiz olur. Şayet akılın hakkını veremez ve nefs kutbuna meylederse, esfel-i safilin (hayvandan daha aşağı) vasfıyla hayatı idame ettirmek yerine “yaşam”ı tüketir.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
«Allah, mutlak meçhuldür»… Ve âlemi, kendi marifetine ermesi için yarattı. Kendi marifetine ermesi için yaratılan âlemde, insan, kendini bildiğince Rabbini bilir. «Ne ki O zannedersin, zannettiğin o şey, O’na perdedir…» ölçüsünü idrak eden bilir ki, «Allah, ötelerin ötesinde, ötelerin ötesinde, ötelerin de ötesinde»… «Herşey O değil, O’ndan» sırrı…
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Kişinin kendi öz nefsiyle savaşını İ. Gazâlî ‘mücahede’ olarak ifade etmiştir. Her şeyin sebebinde de, neticesinde de, gayesinde de kişinin kendi öz nefsiyle savaşını gören ruhçu telâkki için,ahlâk, hem gaye ve hem de vesile ve aksiyona mevzu ve vesile olup, «ruhun merkezî fakültesi» hüviyetindedir. İnsan, işte bu merkezî fakültenin işlediği ve zuhur ettiğini ileri ittirdiği akılla, idealini arar. İnsan, idealini de sır/ şiir idrakini örselemeden ve ancak ruha bağlanınca keyfiyetini ortaya koyan akılını kullanmak suretiyle arar, araması gerekir. Bu tavrın nihaî olarak vardığı, varacağı yer; dünya hayatının bir rüyadan ibaret olduğu ve meçhullerle dolu bir dünyada yaşanıldığını idraktir…
Sırlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Sebepler âleminde ‘vesilelere yapışmak’ bir ölçü… Ve eşya ve hâdiselerin emrine verildiği insan, Müslüman çağında mesuldür… Bu mesuliyet, ‘Kadans’a vakıaların keyfiyetini yerleştirme memuriyetindendir… Bu memuriyeti idrak, ahlâkî bir zarurettir… Dehrle münasebetin, zamana hâkim olmanın, şahitlik edilen zamanın hakkını vermenin ehemmiyetinin anlaşılmadığı yerde de insanın irade hürriyetine sahip olmadığı gibi bir sonuç çıkar. Ki bu durumda, ‘şiir idraki’ni örseleyen determinizm temel paradigma hâline gelir. Her mevzua kaba- saba insiyaklarla, kaba- saba akıl- mantık hesaplarıyla yaklaşılır. Bu da ancak ve ancak ‘olan’ın içine hapsolan bir mahkumun tavrıdır. Olanın olması gerekene göre değerlendirilmediği yerde de ‘mücerret olan’a sırt çevrilir. Ve kemâle erici olan insan, olma memuriyetini yerine getiremez. Fikirler, değerler vasıtasıyla kemâle ermesi gereken insanı “ol”durucu iki kanat olan ilim ve amel, zaafa düşer. Beliren bu zaafla birlikte, bâtın kahramanlarının koyduğu « <_script /> <_script />ilim, marifete perdedir» ölçüsü de es geçilir. Kabukta kalınır. Her mevzu, sathî olarak ele alınır. İslâm, birkaç ritüele hapsedilip, ona bir çeşni, bir garnitür, bir tâli unsur muamelesi yapılır. İslâmı şahsiyet aynasında pırıldatmak kaygısı bir yana, İslâmı şahsiyet aynasında küçülten kaba softa- ham yobazlar tarih sahnesinde peyda olur.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
«Hayatı rüya, rüyayı hayat bilmek»; hakikatini İslâm’da bulan ruhçu bir telâkkidir… Ve kâinatı okumak, anlamak ancak bu telâkkiyle mümkündür… Kâinat tasavvurlarına dair telâkkiler de; bir ferdin ve cemiyetin akılını nasıl kullandığını, ahlâkını gösterir. Akıl gibi bir nimetin hakkını vermek, o değeri değerlendirmek ve bunun da ancak ruha bağlanınca olacağını idrak etmek de; terakkiye doğru atılan bir adımdır… Bu adım da; nefsi bilme ameliyesidir… Nefsi silmeye değil, bilmeye gayret edip, «günahı hor görmek en büyük günahlardandır»ı anlayıp, günahı her aştığında kendi beninin marifetine ereceğini idrak etmek de; meselelere hikemî veçhesiyle bakabilme hassesine erildiğine nişânedir... İmânın bir bedahet davası olduğunu ve bir bakıma bedahetlerle iş gördüğümüzü ve «güzel ahlâk, imanın kemâlindendir»i anlamak, anlamlandırmak, bunu hâl izahı şeklinde ifade etmek de; imanın kemâlindendir… Bu kemâle erenler de; hakiki mistiktir…
Ruhçuluğun hakikatini anlamayan kaba softa- ham yobazlar ahlâkı anlamayıp, onu birkaç seramoniden ibaret görmüşlerdir. Bu yanlış telâkkiden dolayı da insanı anlamamışlardır. «İdeali aramakla toprağa bağlanmak arasındaki bir berzahta kıvranan insanın oluş ıstırabını» da duymamışlardır. Ulvî soydan olan bu ıstırabı duymayıp, anlamadıkları için de kabalaşmışlardır. Bu kabalıklarından dolayı da, ‘hayata perçinli ruhçuluk’un hakikatini İslâm’a nispetle ortaya koymamışlardır. Hakiki mistikliğin her ân bir ibdâ hamlesi yapmakla mümkün olduğunu anlamayan miskinler, her mevzua kaba- saba insiyaklarla yaklaştıkları için, şiir idrakinin ehemmiyetini sezememiş, ulvî olana giden yolda böylesine ulvî bir değer belirten bir idrakten nasiplenememişlerdir. Bu nasipsizlikleri yüzünden de “kıvam”a erici ve erdirici olamamış, “şiir idraki”ni örselemiş ve güneşi ceketinin astarı içinde kaybetmişlerdir. Ve nihayetinde gelinen nokta: « <_script /> <_script />Allah’tan ve ahlâktan bahsetmek yasaktır!..»

Bu yasağı koyan, Milli Şef’tir. Bu yasağın muhatabı da, böyle bir yasağı koyacak kadar pervazıslaşanların hâkim olduğu bir dönemde cemiyet meydanına inip, aksiyona geçen, Allah’tan ve ahlâktan bahseden, ‘İslâm’ın emir subaylığı makamı’nın mimarı olan Necip Fazıl’dır.
O
, «tek bir kelimemin israf olmadığına inandığım bir tek sen varsın» dediği ve ‘Bir ve Pîr Olan’ olarak takdim ettiği İBDA Mimarı’nın ifadesiyle; «(…)beş asırlık tarih dilimimizle birlikte içinde bulunduğumuz çağın nabzını yakalayan ve ideali aramakla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanın oluş ıstırabını hakikatin hakikatine nispetle heykelleştiren adamdır»!..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
O, aksiyon adamıdır!..
O, ‘Çile şairi’dir!..
O, hiçbir zaman entelektüelize olmayacak kadar entelektüeldir!.. (Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hâl oldu!/ Sonunda bana kalan, yalnız ilmihâl oldu!)
O, akılı ruha bağlayacak kadar akıllıdır!..
O, hakiki ruhçuluğun ne olduğunu ve nasıl olması gerektiğini gösterecek, söyleyecek kadar mistiktir!..
<_script /> <_script />O, hayata perçinliği bir ruhun sahibi olup, hâl izahı şeklinde «maddesine hâkim olmayan kötürüm bir ruhun sahipleri kubur faresidir» diyecek ve meselesizleri, çilesizleri, kötürümleşmiş ruhları harekete geçirmeye bir ömür vakfedecek kadar çağından mesuldür!..
O, haksızlık karşısında eliyle ve diliyle müdahalede bulanacak kadar imanlıdır!..
O, şiir ortamının oluşmasının kavgasını verecek ve bunu yıllarca sürdürecek kadar ahlâklı ve aksiyon adamıdır, çilekeştir!..
O, tıpkı bâtın hissesiyle zâhirde görünen ve her şeyi Peygamberler Peygamberinin ruh feyzine sığınmaktan ibaret bilen İ. Gazâlî gibi, kemâl noktasındadır!..
O, ‘Has Oda Sırrı’na bitişik bir hüviyeti olan Mütefekkir’i yetiştiren Mütefekkirdir!..
O
, Büyük Doğu Mimarı’dır!..
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
İnsan, ruh- nefs zıtlığında yaratılmış ve dünyaya en güzel kıvamda gönderilmiştir. En güzel kıvamla (ahsen-i takvim üzere) dünyaya gönderilen insan, “ruh” kutbunu gerçekleştirmek zorundadır. Her iki kutbu da gerçekleştirme istidadına sahip olan insanoğlunun <_script /> <_script />akılını kullanıp, ideale yaklaşması, ruh kutbunu gerçekleştirmesi, nefsaniyetinden ruhaniyetine meyletmesi hâlinde, nispetinde «mahlûkların en şereflisi» ve «Allah’ın yeryüzündeki hâlifesi» vasfını haiz olur. Şayet akılın hakkını veremez ve nefs kutbuna meylederse, esfel-i safilin (hayvandan daha aşağı) vasfıyla hayatı idame ettirmek yerine “yaşam”ı tüketir.


Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. TİN/4 ayet.

Es selamu aleyküm abi. Gönlüne bereket..
Eşrefi mahluk olarak yaratılan biziz.. Bu şuurdan ayırmasın Rabbim..
Tercih bizim..
Hayatımız, tercihlerimiz..
Dualarında unutma beni de inşaallah. Çok ihtiyacım var..
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
Abi yazdığın ilk üç mesaj bir kitaptan mı acaba?
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. TİN/4 ayet.

Es selamu aleyküm abi. Gönlüne bereket..
Eşrefi mahluk olarak yaratılan biziz.. Bu şuurdan ayırmasın Rabbim..
Tercih bizim..
Hayatımız, tercihlerimiz..
Dualarında unutma beni de inşaallah. Çok ihtiyacım var..
Ve Aleyküm Selam can gönüldaşı,kardeşi...
Gönlüne bereket...
Rabbimiz dosdoğru yolu üzere sabit eylesin bizleri...
Vazifesini eda eyleyen anlı aklardan eylesin inşaALLAH...
Bilmediklerimizi öğretsin inşaALLAH...
Dualarınızdayım,dualarınızı beklerim inşaALLAH...
Duamız bizim silahımız,neyimiz var duamızdan başka...
Rabbimize emanetsin kardeşimiz...
O EN GÜZEL VEKİLDİR...
BESMELE...SELAM..DUA...
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Mürmüdük abimin dediği gibi... Nefsine uyanlar nefsini gösterir.

Allahın emrine uyanlar Allahın güzelliğini gösterir.

Tecelli meselesi var.

Allah dostlarında Allahın güzelliği tecelli etmiştir.

örneğin peygamber efendimiz

O kadar şefkatli ki

Rabbimiz kim bilir nekadar Rafetlidir.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Allahın Yaratma sıfatının "Halık" insan üzerindeki tecellisidir icatlar.

Arabalar, ucaklar, bilgisayarlar.....

yaratan Allahtır. (vesileli yaratma yanlış anlamayın insanı vesile ederek TEcelli ederek)

Allahın yaratması bitmez.

Ne bu dünyada ne de öte dünyada.

Biz yaratması icin ne icin yalvarırsak Allah yüzümüze bakıp istediklerimizi yaratır.

Onun en büyük vasfı yaratmadır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt