Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sakatat Tüccarıdır senin Evliya dediğin...! (1 Kullanıcı)

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Sakatat Tüccarıdır senin Evliya dediğin!…


Evren Acıgül

Kediler neden hiç ayrılmaz evliya türbelerinden bilir misin?…

Sen, ziyaretçiler simit attığı yada türbe aşevinin yemek artıklarına göz diktikleri için bekleştiklerini sana dur…

Kediler; ciğer sever.

Kediler; sakatat sever.

Ciğerin hası, sakatatın lezizi türbelerdedir Gülüm.

Evliya; ciğerini satandır!

Evliya; kalbini satandır!

Evliya; derisini soyup çıkarandır!

Ciğer süzer, ciğer besler kanı…

Kan ki ırmak gibi akar damarlarımızda!…

Ne demişti şeytan hatırla secde emrine direnirken; “Bana mühlet ver ki onların damarlarında akayım!..” Aktı da… Akmada da… Akacak da…

Yalnız evliya hariç!…

Evliya çözmüştür şifreyi. Kanın egoyu, kanın bedeni- bedenselliği beslediğini sezmiştir de satılığa çıkarmıştır ciğerini bir üst evliyanın tezgâhında! Kanlı canlı secde edilemeyeceğini sezmiştir Evliya…

Utanır, sıkılır önceleri pazarda ama bir kere ar u namus şişesi yere çalınmışsa utanma da ar da kalkmıştır evliya adayından… Bağırır, çağırır, dolaşır ve satar ciğerini… Artık “Akılsız” ve “Kansız” dır Evliya…

Kedilere maskara olurcasına, fiysebilillah beleşe satar ciğerini!

Satar içi acıya acıya…

Karşılığı olmayacağını bile bile. Hibe eder!

Yana yana, kanaya kanaya…

Yarasını açık gezerken hiç kanamamış görüntüsü nasıl verilir, işte o pazarda öğrenir Evliya…

Kimi zaman sever, delice sever, “Âşık” da derler…

Dengesini yitirip açığa vuranına da “Meczup” demiştir avam…

Toplumun hiç umulmayacak kesimlerindedir onlar. Ne ellerinde baston vardır, ne bağırlarına basabilecekleri birileri… Ne dayanakları vardır onların, ne bağlı oldukları birileri. Her AN her yerde bulunabilirler…

Gel denince gelirler, git denince giderler saftrik denmesine aldırış etmeksizin… Severler delicesine… Tekrar ve tekrar… Hakikatte her sevginin bir Cehennem, her sevgilinin Cellat olduğunu bile bile… Şifreyi çözmüşlerdir çünkü: HAKİKİ YAŞAM ARINMA, HAKİKİ KURTULUŞ ÖLÜMDÜR ü görmüşlerdir çünkü…

Kalbini satar evliya…

Gönlüne bir hırsız gibi ansızın girene çıkarır, yerinden söker de kendi elleri ile verir kalbini. Hırsız, çalacağını çalmış, alacağını almışsa ardına bakmadan dönüp gider başka gönüllere… Umuru değildir evliyanın. İki de bir muhabbet, iki de bir sevgi, durmaksızın illa aşk diye fısıldayan kalbinden de kurtulmuş, bir ağırlığı, bir yükü daha atmıştır üstünden. “Kansız” etiketinden sonra bir de “Kalpsiz” olmuştur sezemeyenler gözünde…
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
(Devamı)


Sonra derisini verir tabakhaneye… Tabaklanır, işlenir derisi, güm güm ses veren davul olsun diye!.. Kızların ellerinde def, âşıkların sema meclisinde bendir olsun diye… Çıplaktır artık… Kansız, Kalpsiz, Kabuksuz!…Kozasız, Riyasız, Umarsız…

*

Yalnızdır Evliya!

Aslında o çıplaktır anadan doğma! Anadan üryandır!

Soyunmuştur varlık elbisesinden ta en başında!

Ama sadece elbisesi değildir yüzülen! Benliğini saran ne varsa hepsini yüzer atar evliya.

Diri diri gömülmüştür bedenine!

“Gören”e vardır onlar!

Ama onlar ne vardır ne yokturlar!

Hem şeffaftır, hem aynadır onlar…

Su gibi, konduğu kaba göre şekil alırlar…

Hakikatte şekilsiz ve renksiz olsalar da.

Ne tatları, ne kokuları vardır. Hayvanlara et kokusu, İnsan adaylarına Uzay kokusudur onlar. Ebediyete açılacaklara füze, benliğinde kalacaklara anadır onlar… Kimini emzirirler uyusun da büyüsün diye; kimini asker ederler ötelere sefer edilsin diye…



*

Sözleri kimi zaman okşar, kimi zaman yakar, yıkar.

İsteyene deva-şifa, isteyene dert ve beladır o “ak sakallı” sanılan Evliya!

Kolay mı?

Anadan doğduğundan beri emdiği süt burnundan gelmiştir!

“Yüksek mertebeler sadece ibadetle, zikirle elde edilmez!: onun pahası belâlara katlanmaktır.” (A.H.)

Çivi niyetine çakılmışlardır Dünya’ya devinim dengede gitsin diye.

*

Ne sanıldığı gibi iyilik abidesidirler, ne de meleklerden bir melek!

Çeşitli geçitlerden; haramlardan- günahlardan geçirilmiştir Onlar!

Savaş varsa usanmasın, barış varsa üşenmesin, acı varsa çekinmesin, sevinç varsa gerinmesin diye geçirilmişlerdir haram- günah- yasak vadilerinden yana yana…

Çünkü yarın yapması gerekenleri gözünü kırpmadan yapmalıdır!

Görevli olanları, ölümlere de karar verir, felaketlere de…

Ancak O’nun eli ayağı, gözü kulağı, söyleyen dili olarak yapar bunu.

*

Evliya ciğerini, kalbini, dersini sattı yok pahasına…

Verdi varı- yoğu ne varsa elindekileri.

İnfak etti, hesapsız, riyasız.

Sakatat Tüccarı, oldu TEKLİK kaynağı…

Elindeki de aslında elinde değildi hem, sonradan fark etti…

Verdiklerini asıl sahibine teslim ettiğini görünce kendisine ortaklık teklif teklif edildi sermayenin asıl sahibince. Gel, velisi ol bu alemde yürüyen işlerin. Gel katıl bizim ticaretimize dediler de gönüllü kabul etti evliya. İşte böylece O’na VELİ dendi.

Sahiplenirken ortak koştu yaratana, sahiplikten geçince ortak oldu yaratana!…

Kötü mü dedim ne?…

Özür dilerim…

Yaratanın ortağı olmazdı değil mi?..

İyisi mi Vahdet Beye müracaat etmek. Ne diyordu O çılgın;

“Kitap”sız, “Din”siz, “Allah”sız olduğunuz gün iş bitmiştir!….”

İşi bitirenin adıdır Veli…

Bana kızmadınız değil mi?…
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt