Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

S Harfi Deyimler (1 Kullanıcı)

réyhæn

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2008
Mesajlar
231
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Saat bu saat: Ele geçen fırsatı kullanmanın tam zamanı, en iyi, en elverişli an bu andır.

Saati saatine uymamak: Bir kimsenin durumu, huyu sık sık değişir olmak.”Ona güvenemem, çünkü saati saatine uymaz.”

Sabaha çıkamamak: Sabahtan önce ölmek, sabaha kadar yaşayamamak.”Hastanın durumu ağır, sabaha çıkacağını sanmıyorum.”

Sabahı etmek (veya bulmak): Sabahlamak, bir sebeple sabaha kadar uyumamak, bir konu ile uğraşmak.”Köye varmamız sabahı bulacak.”

Sabahın köründe: Çok erken, ortalık henüz ağarmadan, sabahın en erken vaktinde.”Sabahın köründen beri yoldayız.”

Sabır taşı: Çok sabırlı kimse, türlü sıkıntılara katlanan.”Ben sabır taşı mıyım?”

Sabrı taşmak: Katlanamaz, dayanamaz, sabredemez olmak; tahammül gücü kalmamak.”Sabrımı taşırmadan çekip gidin buradan.”

Saç ağartmak: Bir işte uzun zaman çalışıp emek vermiş olmak.

Saçı bitmedik (yetim): Doğalı çok olmamış, henüz yeni doğmuş çocuk (yetim).”Bu parada, saçı bitmedik yetimlerin de hakkı vardır.”

Saçına ak düşmek: Yaşlanmak, ihtiyarlamaya başlamak.”Bizim de saçımıza ak düştü.”

Saçına başına bakmadan: İlerlemiş yaşına yakışmayacak biçimde davranan kimseler için kullanılır.

Saçını başını yolmak: 1. Birini çok fazla dövüp hırpalamak. 2. Çok üzülmek, üzüntüsünden dövünmek.”Sinirinden saçını başını yolmaya başladı.”

Saçını süpürge etmek: (Kadın) çok büyük istekle çalışıp hizmet etmek, özveri ile birileri uğrana çalışmak.”Sizi okutabilmek için saçımı süpürge ettim.”

Saç saça baş başa: (Kadınlar) kıyasıya kavgaya tutuşmak, birbirlerini hırpalayarak kapışıp dövüşmek.

Saç sakal birbirlerine kırışmak: Üstü başı perişan, uzun süre saç ve sakal tıraşı olmamış, kendine çeki düzen vermemiş olmak.”Onu, saç sakal birbirine karışmış görünce bayağı canım sıkıldı.”

Safra bastırmak: Açlığını yatıştırmak için az miktarda yemek yemek.

Sağa sola bakmamak: Ortalığı kollamak, çevresi ile ilgilenmemek.”Sağa sola bakmadan yürüyordu.”

Sağ gözünü sol gözünden sakınmak: Çok kıskanmak, üzerine titremek.

Sağır sultan bile duydu: İşitmedik kimse kalmadı, hemen herkes işitti, duymayan kalmadı.”Haklarında çıkan dedikoduyu sağır sultan bile duydu ama siz duymadınız öyle mi?”

Sağı solu (belli) olmamak: Bir durum karşısında nasıl davranacağı, ne tavır takınacağı belli olmamak.”Dikkatli olun, onun sağı solu belli olmaz.”

Sağlam kazığa bağlamak: Bir işin aksamadan yürümesini sağlayacak önlemleri alarak güvenilir bir duruma koymak.

Sağlam ayakkabı değil: Doğruluğuna, namusluluğuna güvenilmez; kişiliği kuşku veren.”O mu? Hiç de sağlam ayakkabı değil.”

Sağlık olsun: “Bir zarara uğradık ama önemli değil, üzülmeye değmez, canımız sağ olsun, kapatırız” anlamında kullanılır.

Sağmal inek: Kendisinden durmadan çıkar sağlanan, sömürülen, istismar edilen kimse.

Sahip çıkmak: 1. Birini ilgilenip korumak. 2. Bir şeyin kendisine ait olduğunu söylemek.”Şu kimsesize sahip çıkalım.”

Sakalı ele vermek: Başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek, birinin idaresine girmek.

Sakız gibi yapışmak: Peşini bırakmamak, ayrılmamak, istediğini yaptırmaya çalışmak.”Sakız gibi yapıştı yakama, bırakmıyor ki gideyim!”

Salkım saçak: Dağınık, düzensiz bir durumda; parçası bir yana ayrılmış.

Sallantıda kalmak: Bir çözüme bağlanamamak, nasıl olacağı bilinmeden öylece kalmak.”İşler sallantıda kaldı; bu, bizi biraz düşündürüyor.”

Saltanat sürmek: 1. Bolluk, verimlilik içinde yaşamak. 2. Hükümdarlık etmek.”Üzülme, saltanatı çok sürmeyecek.”
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt