Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ORUÇ Nedir ve Kimler Tutmayabilir? (1 Kullanıcı)

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
501
Puanları
83
Yaş
43
Selamün Aleyküm....
Bu Muazzam ve muhteşem Aya girerken yanımıza almamız gereken ne varsa çok güzel bir şekilde
özetlemiş heybemize göre hazırlamışsın Sevgil Abim..
Rabbim emeklerinizin karşılığını fazlasıyla versin inşallah...
çok güzel bilgilerdi. Bir kez daha hafızamızda tazeledik sayende...

Ve... BEN HAZIRIM İNŞALLAH...
Yüreğimce çocuksu masum bir sevinç...
Özlemini duyduğum ihtiyacını hisettiğim RAHMET AYI..
İNŞALLAH HAZIRIZ...

Selam ve dua ile
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Yüce Allah, "Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız." (Bakara Suresi, 183) ayetiyle orucu farz kılar. Oruç Allah ile kulu arasındaki bir ibadettir ve kişinin bu ibadetinin karşılığı ancak Rabbimiz Katındadır. Oruç ibadetinin müminler için birçok hikmeti vardır. Allah için yaptığı bu ibadet, insanın manevi güç yaşamasına vesiledir.

Toplumda zamanla, gerçek İslam inancının ve ibadetlerin anlamı boşaltılmış, şeklen yaşanan bir din gelişmiştir. Dinin temel ibadetleri, bu görüşe sahip kişiler için amacından ve batınından çok zahiri yönüyle önemlidir. Örneğin bu kişiler için namaz hafif bir spor gibidir; insan vücuduna yararlıdır ve kılındığı zaman vücudun spor gereksinimi karşılanır. Namazın ruhunu boşaltıp, bu yönünü vurgulayan kişiler, ibadetlerin yararlı olduğu konusunda bilimsel kanıtlar ileri sürerler.

Namaz ibadetinde olduğu gibi, orucun batınındaki hikmetler üzerinde de fazla düşünmeyen kişiler, oruçla ilgili olarak da mideyi rahatlatma konusunda yararlı olduğunu söylerler. Belli bir zaman aç kalmak ve yılın belirli zamanlarında mideyi dinlendirmek bilimsel bir doğrudur. Ancak oruç bu değildir. Allah zaten kullarına zarar verecek bir şey buyurmaz.

Oruç, insanların Allah’ın nimetlerini ve rahmetini daha derin kavramalarına ve şükretmelerine vesiledir. Allah’ın insanlara Kuran’la bildirdiği tüm buyruklarında olduğu gibi, oruçta da çok fazla hayır ve hikmetler vardır. Oruç da, iman sahiplerinin bu hikmetleri düşünmelerine ve bu şekilde imanda derinleşmelerine vesile olur.

İnsan yaşamı boyunca her an, Allah'ın rahmetiyle sunduğu sayamayacağımız kadar çok çeşitte ve lezzette nimetle muhatap olur. Oruç tutulan Ramazan ayında, insanlar kısa süreliğine de olsa bu nimetlerden uzak kalırlar. Böylece oruçla, kendilerine lütfedilen nimetlerin değerini daha iyi anlama olanağı bulurlar.

Oruç tutmayı aç kalmak ve açlığa tahammül etmek olarak algılayan bazı kişiler, gün içinde sergiledikleri asabi davranışlara mazeret olarak oruçlu olduklarını ileri sürerler. Oysa öfkelenebileceği bir olayla karşılaştığında, samimi mümin Allah’ın, “öfkenizi yenin” buyruğu gereğince öfkesini yener. O, ruhunu beslemek, kendisini Allah’ın hoşnut olacağı şekilde kontrol edebilmek ister.

Güzel ahlakı kazanabilmek için insan ruhunu beslemeli, terbiye etmeli ve üzerinde söz sahibi olabilmelidir. Sabırlı, özverili, cesur, dürüst olabilmek kararlılık gerektirir. Samimi iman sahibi, koşullar ne denli zorlu da olsa dengeli davranır, tevekkül ve sabır gösterir, davranışları son derece olumlu olur.

İmtihanın gereği olarak zayıf yaratılmıştır insan; uykusu gelir, acıkır, yorulur… Zaaflarını yenerek Allah’ın hoşnutluğu amacıyla kendisini kontrol edebilen insan, ruh terbiyesinin ilk adımını atmıştır. Bu nedenle tüm diğer ibadetler gibi, oruç tutmak da kişinin imanının derinleşmesine vesile olur.

Ramazan, samimi inananlar için gerçekten Yüce Allah’a yakınlaşmaya bir vesiledir. Oruç tutan insan her an Rabbimizin beğendiği üstün ahlaka uygun davranışlar sergilemeye, nefsinin tutkularından sakınmaya çalışır. Şeytanın taktiklerine karşı dikkatli ve şuurludur, vicdanının her zaman doğruyu fısıldayan sesine kulak verir. İçi titreyerek hissettiği Allah korkusu ve sevgisi, inanan insanın Allah’ın sınırlarını koruma konusunda titizlik göstermesine neden olur.

Samimi mümin, Rabbi ile kurduğu bağlantı nedeniyle O'nun hoşnutluğunu kaybedecek bir davranışta bulunmaktan ve nefsinin sınır tanımaz kötülüklerinden sakınır. Hayır düşünür ve salih amellerde bulunur. Allah’ın gizlinin gizlisini ve içindekini de bildiğini kavramış olduğundan, bu ahlak özelliklerinden hiçbir durum ve koşulda ödün vermez.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de, müminlerin sahip olması gereken güzel ahlakın önemini, “Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer.” (Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.792) hadis-i şerifiyle belirtmiştir. Müminler de üstün ahlak özelliklerine sahip olmak için gayret gösterir ve güzel özelliklerini gördüklerinde birbirlerine cenneti hatırlatırlar.

Ramazan ayının manevi havası nedeniyle insanlar boş söz ve boş işlerden kaçınır, Allah’ı daha fazla anar, daha fazla infak eder, salih amellerde bulunurlar.
Kuşkusuz söz ettiklerimiz, yalnızca Ramazan ayına özel ibadetler ve güzel davranışlar değildir, olmamalıdır. Hiçbir çıkar gözetmeden yalnızca Rabbin rızasını arama, Allah’ın sınırlarını koruma konusunda sadık ve kararlı olmalıyız. Aksi halde ‘Allah’a bir ucundan ibadet eden’ kişilerin durumuna düşebiliriz. Bu tehlikeye karşı dikkatli olalım; yalnızca bu kutlu ayda değil her zaman adımımızı “Allah’ı mı razı ederim yoksa şeytanı mı memnun ederim?” diye düşünerek atalım ve her zaman vicdanımızı tam kapasitede kullanalım…

Ramazan günlerinin, Allah dilemediği takdirde hiçbir şeye malik olamayacağımızı, tüm nimetler için O’nun lütfuna muhtaç olduğumuzu daha iyi kavrayacak ahlaka ulaşmamıza vesile olmasını diliyorum...


fuat turker...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,142
Tepki puanı
7,437
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Selamün Aleyküm....
Bu Muazzam ve muhteşem Aya girerken yanımıza almamız gereken ne varsa çok güzel bir şekilde
özetlemiş heybemize göre hazırlamışsın Sevgil Abim..
Rabbim emeklerinizin karşılığını fazlasıyla versin inşallah...
çok güzel bilgilerdi. Bir kez daha hafızamızda tazeledik sayende...

Ve... BEN HAZIRIM İNŞALLAH...
Yüreğimce çocuksu masum bir sevinç...
Özlemini duyduğum ihtiyacını hisettiğim RAHMET AYI..
İNŞALLAH HAZIRIZ...

Selam ve dua ile

Ve Aleykumselam Kardeşim...
İnşallah bilgilerimizi tazelendirelim istedik...
Beşeriz ve unutuyoruz...
Rabbim yolundan ayırmasın bizleri inşallah...
Selam ve DUA ile...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,142
Tepki puanı
7,437
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Güncelleme...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,142
Tepki puanı
7,437
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya


Oruçlunun acil sorularından bir demet...

1. Soru:
Sahura kalkan kimse, yıkanması gerektiğini anlasa ne yapacak? Yıkanmaya yönelse, yemek vakti geçecek aç kalacak; yıkanmasa cünüpken sahur yemeği yemiş olacak?
Gusülsüzken sahur yemeği yenebilir mi?

Cevap:
Sahura kalkan cünüp kimse yaklaşan imsak dakikası sebebiyle guslünü yapmaya vakit bulamazsa ekmeğe değen elini, ağzını yıkar, normal olarak sahur yemeğini yer, sonra da guslünü yaparak orucuna devam eder.
Cünüplük hali, sahur yemeye ve oruca niyet etmeye engel olmaz.
Ancak bir mecburiyetin olmadığı geniş zamanlarda cünüpken yemek yeyip su içmek (tenzihen mekruh) kabul edilmiştir.

2. Soru:
Gusül yaparken idrar yolunda bir sızma olsa, akıntı gelse bu akıntı guslü bozar mı?
Gusle yeniden mi başlamak gerekir?
Yoksa idrar yolundan gelen akıntı guslü bozmaz, sadece guslün abdest olma vasfını mı bozar?

Cevap:
Gusül yaparken idrar yolundan abdest bozan bir akıntı gelse, yahut dişi kanasa bu akıntı ile gusül bozulmuş olmaz.
Ancak guslün abdest olma vasfı bozulmuş olur.
İbadat için ayrıca abdest almak gerekir.
Guslü yenilemek gerekmez.

3. Soru:
Gusledecek kimse banyoda dua okuyabilir mi?

Cevap:
Banyoda ve tuvalette dua okunmaz.
Buralar dua okunacak temiz yerlerden sayılmaz.
Ancak buralara girerken, çıkarken besmele çekilir, dua okunabilir.

Gusülsüz kimse dışarıda istediği duayı okuyabilir, tesbih çekip salavat getirebilir.
Tuvalet ve banyoda bunları okumak uygun olmaz.

4. Soru:
Emzikli bir kadın gusül yapmak mecburiyetinde iken çocuğu ağlarsa göğsünü yıkayarak çocuğunu emzirmesi uygun olur mu?

Cevap:
Evet uygun olur. Bir yasak söz konusu olmaz.

5. Soru:
Gusülsüz kimse çevresine selam verip selam alabilir mi?

Cevap:
Gusülsüz kimsenin selam verip selam almasına mani bir durumu yoktur.
Ancak gusülsüz insan manen kirli sayıldığından bir an evvel gusledip temiz hale gelmeye gayret eder.
Zaten bir namaz vaktini geçirecek kadar gusülsüz kalmaya da izin yoktur.

6. Soru:
Sıcakta zorlanan oruçlunun suya atlayarak, ya da duş alarak serinlemesi yahut da başına ıslak mendil koyarak dayanma gücü kazanması caiz olur mu, orucunu sakatlamaz mı?

Cevap:
Oruca dayanma gücü kazandıracak bu gibi serinleme tedbirleri orucu sakatlamaz, caiz olan tedbirlerden sayılır.
Yeter ki bu tedbirlerde boğazdan içeriye su kaçırılmasın, hata ile oruç bozma olayı meydana gelmesin.
Bu sırada su yutulurda hata ile oruç bozma gerçekleşmiş olursa, bu orucun sonra kaza edilmesi gerektiği de unutulmaz.

7. Soru:
Oruçlu kimsenin esans, kolonya, gül gibi şeyler koklaması orucu bozar mı?..

Cevap:
Kokular orucu bozmaz.
Ancak oruçlu kimsenin bozar mı bozmaz mı, diye şüphe ettiği şeylerden uzak durması, vesveseden kurtaran bir tedbir olur.

8. Soru:
Oruçlu kimse, abdest alırken, yahut da gusül yaparken boğazından aşağıya su kaçtığını anlasa, orucuna yine devam eder, sadece sonra hata ile bozduğu bu orucunu yeniden tutarak kaza etmesi gerekir. Bu hükmü daha önce öğrendik.
Ancak hata ile bozduğu bu orucunu, artık orucum bozuldu, boşuna oruç tutmaya gerek kalmadı diyerek o gün bilerek yerse bu kimse kefaret yüklenmiş olmaz mı?

Cevap:
Normalde başladığı Ramazan orucunu bilerek yiyen kimse, kefareti yüklenmiş olur.
Ancak bu kimse, artık tutmak gerekmez (zannıyla!) yemiş bulunuyorsa, bu (zan!) onu kefaretten kurtarır, yediği günü sonra kaza etmekle kurtulur, diyenler çoğunluktadır.
Bu sebeple, böyle hata ile oruç bozanlar, orucum nasıl olsa bozuldu diyerek yemeye devam etmemeli, orucunu sürdürmeli, sonra sakatladığı bu orucunu sağlamıyla değiştirmeliler.

Ahmed ŞAHİN-Zaman
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,142
Tepki puanı
7,437
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Güncelleme...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt